Mısır Ulusal Diyalogu’nun ikinci turu, verilen kısa bir aranın ardından gündemindeki çeşitli konuları ele almak üzere 6 Temmuz’da yeniden başladı.  

Mısır Ulusal Diyaloğu Mütevelli Heyeti tarafından düzenlenen toplantıda, birçoğunun uygulaması sekteye uğrayan, diyalogun ilk aşamasında elde edilen sonuçların hayata geçirilmesi için hükümetle tam bir koordinasyonun gerekli olduğu vurgulandı.  

Toplantında aynı zamanda, çeşitli konularda geniş kapsamlı ve etkili işbirliği köprüleri oluşturmak için yeni hükümetle işbirliği yapma çağrısında da bulunuldu.  

Başbakan Mustafa Medbuli başkanlığındaki yeni Mısır hükümeti, bu ayın başlarında Cumhurbaşkanı Sisi'nin huzurunda yemin ederek göreve başladı.  

Ancak gözlemcilere göre cumhurbaşkanı ve başbakan değişmediği için yeni hükümetin önemli konularda etkisiz kalması bekleniyor.  

Hayal kırıklığı yaratan sonuçlar  

Cumhurbaşkanı Sisi üç yıl önce Ulusal Diyalog girişimini başlattığından beri, ülkedeki pek çok muhalif, bu adımı siyasi alanın herkese eşit şekilde açılması yönünde bir umut olarak görüyor.  

Aynı şekilde, son yıllarda muhalif güçlere uygulanan baskılara son verme konusunda bir başlangıç olmasını da bekliyorlar.  

Mısır yönetiminin destekçileri, söz konusu diyaloğun ülkenin sorunlarının yanı sıra iç ve dış düzeylerdeki krizler hakkında ciddi bir tartışma ortamına kapı açtığına inanıyor.  

Konuya ilişkin Fokus+’a açıklama yapan, Mısırlı siyaset bilimi profesörü ve müfekkir Ammar Ali Hasan, Ulusal Diyalog’un henüz bu amaçları yerine getirmediğini belirtti.  

Ulusal Diyalog’un bu konuları hayata geçireceği, yaşanan aksaklıkları gidereceği ve göreceli de olsa özgürlükler, çoğulculuk ve insan haklarına saygının olduğu bir siyasi yaşamı harekete geçireceği konusunda umutlu olduklarını dile getiren Hasan, şu ifadelerle devam etti;  

“Önemli olan iktidar rejimiyle barışçıl yolu seçen ya da anayasa ve hukuka göre münakaşa eden muhalifler, ona karşı çıkanlar veya farklı fikirde olanlar arasında yeni bir sayfa açmaktır. Çözüm budur.”  

Ayrıca, Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti üyesi ve El Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktör Yardımcısı Amr Hashem Rabie ise, “Hükümet, Ulusal Diyalog sürecinde tüm alanlarda elde edilen sonuçların büyük çoğunluğunu görmezden geldi” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.  

Rabie, Al-Araby Al-Jadeed gazetesine yaptığı açıklamada, “Son 10 yılda ister cumhurbaşkanlığı dönemi meselesi olsun, ister pratikte seçmenlerin iradesinin değişmesine yol açan, mutlak liste adı verilen çarpık bir seçim sisteminin benimsenmesi olsun, Anayasa’da bazı konularda gerileme teşkil edecek şekilde iki kez değişiklik yapıldı” şeklinde konuştu.  

Bu durumun yürütme otoritesiyle ilişkilerde eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek dönemindekinden daha kötü bir dengesizlik durumuyla yönetilen esnek bir parlamentonun oluşmasına yol açtığını söyleyen Rabie, “Aynı zamanda sivillerin askeri yargı önünde yargılanması da onaylandı" ifadelerine yer verdi.   

Tutuklular meselesi diyaloğun gündeminde  

Ulusal Diyalog’un bir önceki toplantısında, başta duruşma öncesi tutukluluk mevzuatı olmak üzere, ilk aşamada tartışılmayan bir dizi konu ele alındı.  

Tutuklular meselesi, on binlerce kişinin mağdur olduğu en ciddi sorunlardan biri.  

Tutukluların beraat etmesi halinde ise derhal tahliye hakkını koruyacak şekilde yargılama öncesi tutukluluk yasalarında değişiklik yapılmaması nedeniyle, yargı kararı olmadan maruz kalınan tutukluluk süreleri uzatılıyor.  

Emel Hareketi Partisi’nin Kurucu Komite Koordinatörü Alaa El-Khayam, Al-Araby Al-Jadeed gazetesine verdiği demeçte, “Sivil hareketin diyalog oturumlarına katılma konusundaki tutumu, yine diyalogda varılan tavsiyelerin uygulanmasına bağlı olacaktır” diye konuştu.  

Khayam, diyalog görüşmelerinde varılan, özellikle yargılama öncesi tutukluluğa ilişkin yeni bir yasanın çıkarılması, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Filistin’le dayanışma nedeniyle hapsedilenler de dahil düşünce mahkumlarının serbest bırakılması gibi konuların bugüne kadar gerçekleşmediğini de ekledi.  

Khayam’ın açıklamasına göre hareket tarafından bu hafta yapılan açıklamada, “Ailesinin bildirdiğine göre, eski cumhurbaşkanı adayı Dr. Abdulmunim Ebu’l Futuh'un yaşadığı zorlu sağlık koşulları takip edildi ve bunlar, siyasi davalardan hapsedilen birçok kişinin yaşadığı koşulların aynısı” denildi.  

“Siyasi Mahkumların Aileleri” Ulusal Diyalog konusunu ele alıyor  

Mısır’daki Siyasi Mahkumların Aileleri isimli girişim, iki hafta içinde on binin üzerinde imza topladığını duyurdu. Bu imzaların büyük çoğunluğu ise ülkede çeşitli kesimlerden olan tutukluların aileleri tarafından atıldı.  

Öte yandan İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) göre 2014 yılından bu yana, Cumhurbaşkanı Sisi döneminde on binlerce kişi tutuklandı.  

Bunlar, herhangi bir suç delili sunulmadan ve çoğunlukla yalnızca barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için yargılama öncesi keyfi olarak hapishanelerde tutuluyor.  

Mısırlı insan hakları aktivisti ve eski tutuklu Rami Shaath konuya ilişkin verdiği demeçte, “Var olmayan kanunlarla haksız yere tutuklanan binlerce insan var” dedi.   

Shaat, Al-Araby Al-Jadeed gazetesine yaptığı açıklamada, bunlardan birçoğunun her şeyden önce kanunsuz bir şekilde tutuklandığını vurgulayarak, “Bu, mevcut baskıcı yasaların azami sınırlarının dışında, duruşma öncesi tutukluluğun devamı anlamına geliyor” dedi.  

Konunun siyasi diyaloğa ya da diyaloğu yürütenlere ihtiyacı olmadığını dile getiren Shaat, “Çünkü bu rejim için gerçek bir değer oluşturmuyorlar ve rejim ya da genel olarak Mısır’daki siyasi yaşam üzerinde gerçek bir etkileri yok” ifadelerini de kullandı.