Sovyet Lider Troçki'nin İstanbul Sürgünü Hikayesi

Sovyet lider Lev Troçki'nin, Stalin'in baskısı altında Türkiye'ye kaçışı, İstanbul'un sokaklarında gizemli bir hikayeye dönüşüyor. İşte, Troçki'nin İstanbul macerasının perde arkası ve Stalin'in gölgesindeki mücadelesi.
Fokus+
Sovyet lider Troçki'nin İstanbul Sürgününün Hikayesi
14 Mart 2024

23 Şubat 1929'da "İlyiç" isimli bir gemi Odessa'dan İstanbul'a geldi. Gemide Bolşevik devriminin sembol isimlerinden biri olan Sovyet lider Lev Troçki, eşi Natalia ve oğulları Lev Sedov vardı. Türk gazeteci Ömer Sami Coşar, ilk baskısı 1969 yılında yapılan "Troçki İstanbul'da" adlı kitabını bu sahneden yola çıkarak yazmaya başladı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları kitabı 2010 yılında yeniden yayımladı.  

Kitap, konuyla ilgili resmi yazışmalara ve o dönemde yayımlanan haberlere dayanarak Troçki'nin Sovyetler Birliği dışındaki sürgününden sonraki ilk durağı olan İstanbul'da geçirdiği dört buçuk yılı anlatıyor. Ayrıca kitap Türk hükümetinin Troçki’ye nasıl davrandığını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Nitekim Troçki aynı dönemde hem Stalin tarafından birinci tehdit olarak görülüyor hem de Stalin’in onu gözlediğini ve öldürmek istediğini bilen tüm Avrupa ülkeleri tarafından Avrupa’ya giriş vizesi alamıyordu. Çünkü bu ülkeler Troçki’nin Komünist Parti ve işçileri harekete geçirmesinden korkuyordu.  

Stalin'in Türkiye'deki ajanlarından endişelenen ve Rusya'dan Türkiye'ye sığınan Beyaz Ruslardan korkan Troçki, İstanbul'a vardığında Atatürk'e bir mektup gönderdi. Mektupta şöyle diyordu: “Sayın başkan ben şu anda İstanbul'un kapısındayım ve Ekselanslarına buraya kendi isteğimle gelmediğimi, buna mecbur bırakıldığımı bildirmek istiyorum. Lütfen şahsi duygularımı ve size olan saygımı kabul ediniz.” Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye'ye silah gönderilmesine nezaret ettiği için Troçki'ye özel bir takdir besleyen Mustafa Kemal Atatürk, ona doğrudan değil, İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ aracılığıyla şu cevabı gönderdi:  

"Buraya geliş sebebinizin sürgün olduğunu bilmiyorduk. Vizeniz tıbbi amaçlarla talep edildi ve biz de bu esas üzerine mutabık kaldık. Türkiye'de gözaltına alınmayacaksınız, burada herhangi bir tehlike altında olmayacaksınız, Türkiye'de kalmak isterseniz size Türkiye'de seyahat özgürlüğünü garanti edeceğiz ve size her türlü konfor ve güvenliği sağlamak için çalışacağız."  

Üstündağ'a göre Türk istihbarat servisleri Troçki’nin Türkiye'ye iltica ettiğinden haberdar değildi.  

Ayrıca kitaba göre, Türkiye Troçki'nin ilticasını kabul hususunda bazı koşullar öne sürmüştü. Bunlardan en önemlileri Troçki’nin Türkiye Komünist Partisi'nin işlerine karışmasından alıkonulması ve Rus yönetiminin kendisine Türkiye sınırları içinde suikast düzenlenmeyeceğine dair garanti vermekti. Bununla birlikte Türkiye, ülkeden ayrılmak istediği zaman kendisine hareket serbestisini garanti etti ve Türk gazetelerinde olmamak kaydıyla istediği yayını yapmasına izin verdi.  

Troçki'nin Stalin'in aleyhinde faaliyetlere başlıyor  

Troçki, İstanbul'daki Sovyet konsolosluğuna girdikten sonra faaliyetlerine ve takipçileriyle yazışmalarına başladı, ancak Türk Dışişleri Bakanlığı Troçki'nin kendi topraklarında öldürülmesi fikrinden oldukça endişeliydi. Tam da bu sebeple Türk Dışişleri, İçişleri Bakanlığı'na bir yazı göndererek şöyle dedi:  

"İstanbul'daki polis şefinden haftada bir kez gidip Troçki ile şahsen görüşmesini, bir ihtiyacı olup olmadığını öğrenmesini ve bize ayrıntılı bir raporla dönmesini talep ediyoruz."  

Troçki, Stalin hakkındaki ilk eleştirel makalesini konsoloslukta kaldığı süre boyunca bir Amerikan gazetesinde ve diğer Avrupa gazetelerinde yayımlandı. Oğlu Lev Sedov, her gün İstanbul'un Beyoğlu semtindeki İstiklal Caddesi'ne çıkarak babasının makalelerini telgrafla Batılı gazetelerine postalıyordu.  

Makaleleri Stalin'e ve onun yaklaşımına yönelik pek çok kişisel saldırı içeriyordu. Yayınladığı makalelerden birinde onu şöyle tanımlıyordu: "En çarpıcı şey, Stalin'in partideki en değersiz kişilik olmasıdır! Siyasi olarak son derece dar görüşlüdür. Teorik düşüncesi ise ilkokul çocukları ile aynı seviyededir. Bu arada, Leninizmin İlkeleri adlı kitabı okul çocuklarının yapacağı hatalarla doludur."  

"Hiç yabancı dil bilmiyor ve bu nedenle diğer ülkelerdeki gelişmelerle ilgili görüşlerini başkalarının görüşlerine göre oluşturuyor ve kendi bakış açısını oluşturamıyor. Partide oynadığı görevler hiçbir zaman birinci seviyedeki kişilerin aldığı görevler seviyesinde olmadı, daha ziyade her daim ikinci veya üçüncü derecede önemi haiz görevler aldı. Lenin'in de vasiyetinde ortaya koyduğu üzere biz kolaylıkla onun iki temel vasfa sahip olduğunu görebiliriz: Küstahlık ve vefasızlık.”  

Stalin’e göre Troçki "Batı'nın ajanı" 

Stalin Troçki'yi "Batı'nın ajanı" olmakla suçladı ve bu makaleleri onu elçilikten kovmak için bir bahane olarak kullandı. Troçki, Taksim bölgesinde, Rus konsolosluğundan yüzlerce metre uzakta bulunan Tokatlıyan adlı bir otele taşındı ve 67, 68 ve 70 numaralı odaları tuttu.  

Troçki, entelektüel etkisi ve dönemin Sovyetler Birliği Savunma Bakanı olarak Türk Kurtuluş Savaşı'na (1919-1923) verdiği desteğe nezaret etmesi nedeniyle Türkiye'deki entelektüeller arasında popülerlik kazanmıştı. Ancak bunların çoğu daha sonra Troçki’yi terk ederek Stalin'in tarafına geçti. Troçki'ye hayranlık duyan bu aydınlardan biri de 1922-1928 yılları arasında Sovyetler Birliği'nde eğitim gören ve sürgününü burada geçiren Nazım Hikmet idi. Ahmed Nureddin, Nazım'ın hayranlığını şöyle anlatır:  

"Troçki'nin konuştuğu salonu herkes terk etmiş onu dinlemek için yalnızca iki kişi kalmıştı. Bunlardan biri Çinli bir öğrenci, diğeri ise Nazım Hikmet idi.”  

Türk yetkililer Troçki'ye Marmara Denizi'nde bulunan Büyükada'ya taşınmayı teklif ettiler. Troçki bunu kabul ederek Büyükada’ya taşındı. Burada Suriye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Ali el-Abid'in babası Arap İzzet Holo Paşa'nın köşkünde ikamet etti. Burada da boş durmayarak Stalin aleyhindeki muhalefeti buradan örgütledi. Büyükada onun Türkiye'de kaldığı süre boyunca en uzun süre ikamet ettiği yer olma vasfını taşır.  

Troçki bu köşkte kaldığı süre boyunca İngiliz İşçi Partisi'nin bazı liderlerini ve aralarında Fransız Komünist Partisi lideri Albert Treint'in de bulunduğu bazı Fransız Troçkistlerini, Max Eastman'ı (Harlem Rönesansı'nın önderlerinden Amerikalı bir yazar) ve Sovyet istihbaratının Ortadoğu'daki en iyi ajanlarından biri olan ve daha sonra Stalin tarafından idam edilen Yakov Blumkin'i kabul etti. Ayrıca Rusya'da bir dergi çıkarmak istiyordu ve bu konuda Blumkin'in yardımını talep etti.  

Bir gece, Türk soruşturmalarına göre Arap İzzet Paşa Köşkünde kasıtsız bir yangın çıktı. Bu yangın Troçki'nin yazılarının ve eserlerinin büyük bir kısmına önemli ölçüde zarar verdi. Ancak Troçki bu olayın planlı olduğuna inanıyordu. Nitekim o, yangın sırasında bahçeye dahi çıkmayı reddetti, çünkü dışarı çıkarsa kendisini hedef alacak bir plan tertip edilmesinden çekinmişti.  

Troçki'nin vatandaşlığının iptali 

Troçki ve Stalin arasındaki anlaşmazlık 1932'de şiddetlendi ve Stalin, Komünist Parti Siyasi Komitesi'nin bir kararıyla Troçki ve ailesinin Sovyet vatandaşlığından çıkarılmasına emretti. Kendini kapana kısılmış hisseden Troçki, Türkiye'den ayrılma girişimlerine yeniden başladı. 

Tıbbi tedavi için Çekoslovakya'ya vize başvurusunda bulundu. Hükümet önce bu talebi onaylasa da daha sonra kararını değiştirerek vize talebini reddetti. Kayda değer bir başka olay ise Danimarka'daki Öğrenci Birliği’nin Troçki'yi Bolşevik Devrimi'nin 15. yıldönümünde Kopenhag'a davet etmesidir. Danimarka hükümeti yalnızca 8 gün kalması ve ardından Türkiye'ye dönmesi şartıyla bu teklifi kabul etti. Troçki ve ailesi, mültecilere verilen özel bir Türk pasaportuyla seyahat ettiler. Troçki’nin ismi pasaporta takma ad olarak "Leon Sedov Efendi" olarak yazılmıştı.  

Troçki'nin Türkiye'deki ikameti sona eriyor  

Troçki Türkiye'ye döndükten kısa bir süre sonra kızının Berlin'de intihar ettiği haberini aldı. Bu durum onda büyük bir psikolojik krize yol açtı ve Rusya'daki Troçkistlere Stalin'e suikast düzenlemeleri emrini verdi.  

En sonunda Troçki Fransa'ya şartlı vize almayı başardı ve bu duruma, özellikle Stalin'in Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 10. yıldönümü kutlamalarına katılacağını duyması sebebiyle daha çok sevindi. Troçki, 17 Temmuz 1933'te Türk seyahat belgelerini kullanarak ailesiyle birlikte ikinci ve son kez Türkiye'den ayrıldı.  

Popüler Haberler
Türkiye-Katar Ortak Yapımı Sinema Filmi İnterpol Hikayesi Sinemada Hayat Bulacak

"Rüzgargülü" ve "Zevcat" filmlerinin yönetmeni Meryem Beyza Er, İnterpol Daire Başkanlığı görevini de yapan Lütfi Çiçek'in hayat hikayesini beyazperdeye yansıtacak.

DSÖ Avrupa Direktörü Kluge Ruh Sağlığı Sorunlarını 'Bir Sonraki Pandemi' Olarak Niteliyorum

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, ruh sağlığı sorunlarını 'bir sonraki pandemi' olarak tanımlayarak, pandemi döneminde artan kaygı ve uyku problemlerine dikkat çekti.

Türkiye-Kuveyt İlişkilerinin 60. Yılı ve Kuveyt Emiri Şeyh Meşal'in Ankara Ziyareti

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal, Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette, iki ülke arasındaki 60 yıllık diplomatik ilişkileri kutladı ve ekonomik, savunma ve güvenlik alanlarında iş birliğini güçlendirmek için kararlar aldı.

Gazze, Filistin ve Ertesi Gün 

Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırıları ve ardından geliştirilen "ertesi gün" planları küresel anlamda etkiler yaratmaktadır. Batı'nın eski sömürgeci yaklaşımlarıyla yeniden şekillenen politikalarını ve Filistin'in geleceğini…

UNICEF Nijerya, Dünyada Okula Gidemeyen Çocuk Sayısının En Fazla Olduğu Ülke

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, dünya genelinde okula gidemeyen çocuk sayısının en fazla Nijerya'da olduğunu bildirdi.