İsrail’de Yönetici Elitlerin Çatışmaları ve Gazze Savaşının Geleceği
İsrail’in Gazze’ye karşı savaşı dördüncü ayına girerken, İsrail’deki İsrail'de siyasi ve askeri liderler arasındaki çatışmaların gölgesinde Gazze'deki savaşın seyri belirsizliğini korurken, ülke içindeki rekabetlerin savaş sonrası politikaları nasıl etkileyeceği merak konusu. iktidar koalisyonu saflarında, siyasi ve askeri liderler arasında ve savaş kabinesi içinde birçok konuda kamuoyu önündeki anlaşmazlıklar şiddetleniyor. Bunların en önemlisi, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı operasyonundan bu yana askeri teşkilatın başarısızlıkları ve İsrail’in savaş sonrası Gazze politikası konusunda bir soruşturma komitesi kurulmasına ilişkin kararıydı. Ayrıca hükümet koalisyonuna liderlik eden Likud Partisi bloğu içinde, Başbakan Benjamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Galant arasında kişisel çatışmalar da ortaya çıktı. Netanyahu’nun, resmi olarak doğrudan kendisine bağlı olan istihbarat teşkilatı Mossad ve iç güvenlik teşkilatı Şin Bet başkanlarıyla yaptığı toplantıya Galant’ın katılmasını engellemesiyle gerginlik iyice tırmandı.
Savaşın devamı konusunda görüş birliği
İsrail’deki siyasi ve askeri piramidin tepesinde, çeşitli arka planları ve nedenleri olan anlaşmazlıklar ve çatışmalar büyümesine rağmen, hükümet koalisyonunun farklı bileşenleri, siyasi muhalefet ile ordu ve güvenlik kurumu, Gazze’ye karşı savaşı sürdürme, Hamas yönetimini ve askeri gücünü ortadan kaldırma ve İsrailli rehineleri geri getirme hedeflerine ulaşma konusunda hala hemfikir. İsrail yönetiminin bu hedeflerin peşinde koşması da geniş bir halk desteği almaya devam ediyor. Savaşın başlamasından yüz gün sonra, İsrail’de bu mutabakatı bozan ve savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunan kayda değer bir siyasi, sosyal veya ekonomik güç ortaya çıkmadı. İsrail’de son haftalarda İsrailli rehinelerin akrabaları ve destekçilerinden savaşın sona ermesi çağrısında bulunan bazı sesler çıktığı doğru, ancak bunlar zayıf ve sınırlı kaldı.
İsrailli yetkililer arasında, özellikle Netanyahu, Galant, Halevi ve savaş kabinesindeki Bakan Beni Gantz arasında süregelen rekabet ve anlaşmazlıklar savaşın devamlılığı yönünde baskıya neden oluyor. Çünkü hiçbiri, aralarındaki çatışma ve rekabet bağlamında savaşın hedeflerine ulaşmanın zorluğunu ve ödenecek bedeli ilk sorgulayan kişi olmak istemiyor. Bu durum, üçüncü aşamaya geçmesiyle birlikte savaşın devam ettiği anlamına geliyor.
Savaşın üçüncü aşamasının başlatılması
Aksa Tufanı operasyonunun ardından İsrail ordusu Gazze Şeridi’ne yönelik saldırısını üç ana aşamada başlattı ve bu saldırıların ilk aşaması Gazze Şeridi’nin üç hafta boyunca havadan, karadan ve denizden bombalanmasını içeriyordu. İkinci aşamada İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki toprakları ele geçirmek ve Hamas’ın askeri altyapısını yok etmek amacıyla geniş çaplı bir kara saldırısı başlattı. Hazırlıktaki üçüncü aşama ise operasyonlara katılan İsrail askeri gücünün azaltılmasını, şehirlerden ve kasabalardan çekilmesini ve Gazze Şeridi içindeki ve sınırlarındaki stratejik noktalarda yeniden konumlandırılmasını içeriyor. Bu arada İsrail ordusu, belirlenen hedeflere ilişkin elde edilen istihbarata dayanarak özel askeri birlikler, insansız hava araçları ve savaş uçakları aracılığıyla direniş hedeflerine yönelik yoğun ve spesifik askeri operasyonlar yürütüyor.
Savaşın üçüncü aşaması, hem Amerikan yönetiminin bombardımanların azaltılması ve sivillerin hedef alınmamasına ilişkin talepleriyle, hem de ordudaki yedek güçlerin büyük bir bölümünün terhis edilerek çeşitli ekonomik faaliyetlerdeki işlerine geri dönmelerine ilişkin İsrail içinde ekonominin gerekleri ve toplumun beklentileriyle uyumlu görünüyor. İsrail’in siyasi ve askeri liderliği arasında bu aşamanın aylarca, belki bir yıla kadar sürebileceği konusunda bir mutabakat söz konusu.
İsrail ordusu, 6 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi’nin kuzeyinde askeri operasyonunun üçüncü aşamasını uygulamaya başladı. Orta ve güney Gazze Şeridi’nde ise Filistinli direniş gruplarının şiddetli direnişi karşısında hala sahayı kontrol etmeye çalışıyor. Bu iki bölgede ikinci aşamanın birkaç hafta daha sürmesi bekleniyor. Bu da esas olarak oradaki askeri operasyonların yürütülmesine, ABD yönetiminin İsrail üzerinde ne ölçüde baskı uygulayacağına ve İsrail’in bu baskıya ne ölçüde yanıt vereceğine bağlı.
İsrail’in askeri operasyonlarını, Gazze Şeridi’nin farklı bölgelerinden bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah’a taşıyıp taşımayacağı henüz belirsizliğini koruyor. Bu kadar çok mülteci varken ve Washington da önemli sivil kayıplardan endişe ettiği için karşı çıkarken İsrail ordusunun Refah’a saldırması ve işgal etmesi çok zor olacak. Öyle yada böyle Refah’a saldırmaya karar verirse, ABD ve Mısır ile bir mutabata varması gerekecek. Bu da ancak -İsrail’in şimdiye kadar karşı çıktığı bir seçenek olarak- yerinden edilmiş Filistinlilerin Refah bölgesinden kuzey Gazze Şeridi’ne geri dönmesinden sonra olabilir.
Netanyahu’nun gündemi ve savaşın ertesi günü
Netanyahu, partisi ve koalisyon hükümetinin popülaritesi, savaşın başlamasından bu yana yapılan kamuoyu yoklamalarında gerilemiş olsa da, savaş stratejisine ilişkin karar alma sürecini yönetmeye ve genel olarak İsrail’in çeşitli politikalarını belirlemeye devam ediyor. Savaşın hedeflerine ulaştıktan sonra İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nden çekilmesini, Filistin Otoritesi’nin “yeniden” oraya dönmesini ve bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik gelecek vizyonu bağlamında Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasında bir siyasi birliğin onaylanmasını öngören Amerikan yönetiminin savaş sonrası Gazze’nin geleceğine ilişkin vizyonuna karşı çıkıyor. Netanyahu’nun ayrıca ABD yönetimiyle koordineli olarak Galant’ın savaşın ertesi günü için ileri sürdüğü plan konusunda da ciddi çekinceleri bulunuyor. ABD yönetiminin vizyonunu reddetmek konusunda 64 Knesset üyesine dayalı hükümet koalisyonuyla aynı görüşte. Netanyahu, savaş bittikten sonra aşırı sağcı hükümet koalisyonunu mümkün olduğunca uzun süre sürdürmeye büyük önem veriyor. Bu bağlamda, hükümetindeki iki faşist partinin, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nin ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich liderliğindeki Dini Siyonizm Partisi’nin (Mafdal-RZ) tavırlarını dikkate almaya özen gösteriyor.
Netanyahu, savaş sırasında hem dindar hem de laik sağcı ve aşırı sağcı kamuoyunun geniş kesimlerini kendi tarafına çekebilmesi halinde kendisinin, partisinin ve hükümet koalisyonunun popülaritesini önemli ölçüde artırabileceğine inanıyor. Çünkü savaş sırasında İsrail’de yapılan kamuoyu yoklamaları, İsrail toplumunun bir bütün olarak sağın ve aşırı sağın değerlerine ve tutumlarına kaydığını doğruluyor. Bu bağlamda Netanyahu, sağın ve aşırı sağın geniş kesimlerini harekete geçirmesine yardımcı olacak birtakım meselelere odaklanıyor:
- Hamas’ı ve Gazze Şeridi’ndeki yönetimini ortadan kaldırma hedefine bağlı kalmak ve savaş ne kadar sürerse sürsün bu hedeften geri adım atılmayacağının altını çizmek.
- İsrail’in Gazze Şeridi üzerindeki güvenlik kontrolünü sürdürmek.
- İster mevcut liderliği ve kompozisyonuyla olsun, isterse ABD yönetiminin talebi üzerine yenilenmiş bir liderlik ve kompozisyonla olsun Filistin Yönetimi’nin Gazze Şeridi’ne geri dönmesine izin vermemek ve her halükarda Batı Şeria ile Gazze Şeridi arasındaki bölünmüşlüğü sürdürmek.
- Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını reddetmek.
- Partisi ve koalisyonuyla Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden Sina’ya ve üçüncü ülkelere göç ettirilmesi çağrısını açıktan ve imalı olarak sürdürmek.
- Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlilere yönelik baskıyı sürdürmek ve oradaki Yahudi yerleşimlerini güçlendirmek.
Soruşturma komiteleri
Savaşın başlamasından yaklaşık üç ay sonra Halevi, 7 Ekim arifesinde bir dizi askeri ve istihbarat başarısızlığının yanı sıra Gazze’deki savaş sırasında yürütülen askeri operasyonları araştırmak amacıyla, eski Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Shaul Mofaz başkanlığında eski askeri komutanlardan oluşan bir soruşturma komitesi kurdu. Halevi, bu komitenin teşkili konusunda Netanyahu ve Galant ile koordineli hareket etmedi. Bu durum, kabinenin siyasi-güvenlik toplantısı sırasında Halevi’yi sert bir şekilde eleştiren Netanyahu ve destekçilerini kızdırdı. Netanyahu savunmasında tek kelime etmedi, Gallant ise Halevi’yi savundu. Netanyahu ve destekçilerinin bu komitenin oluşumundan duyduğu rahatsızlık iki ana nedenden kaynaklanıyor; Birincisi, komitenin Netanyahu’ya karşı güçlü muhalefetiyle tanınan Mofaz’ın başkanlığında kurulmuş olması. İkincisi ise Netanyahu ve destekçilerinin, Gazze savaşı sona ermeden önce 7 Ekim öncesindeki ihmal ve başarısızlıklarla ilgili soruşturma komitelerinin kurulmasına karşı çıkması. Çünkü bu, Gazze Şeridi’ne yönelik savaş sona ermeden önce resmi bir soruşturma komitesi kurulması talebini güçlendiriyor.
Netanyahu, resmi bir soruşturma komitesi kurulmasının siyasi geleceği açısından yaratacağı risklerin farkında. Komitenin, ihmal ve başarısızlıklardan kendisini, ordu komutanlarını ve güvenlik teşkilatı yetkililerini sorumlu tutup görevden alınmaları çağrısında bulunması muhtemel. Bu nedenle, resmi bir soruşturma komitesi kurulmasına şiddetle karşı çıkması bekleniyor ve bunun yerine, hükümetin görevlerini belirleyeceği ve üyelerini atayacağı bir hükümet soruşturma komitesinin kurulmasını sağlayabilir. Yasaya göre, hükümet resmi soruşturma komitelerinin kurulmasına karar veriyor, aynı zamanda görevlerini, çalışma alanlarını ve soruşturma konularını da belirleyebiliyor. Yine bu yasaya göre Knesset’e bağlı Devlet Denetleme Komitesi’nin de belirli bir dava hakkında Knesset’e ombudsman raporunu sunduktan sonra resmi soruşturma komitesi kurulması için karar alma yetkisi bulunuyor.
Buna göre Netanyahu, hükümetindeki bakanlar Ben-Gvir ve Smotrich tarafından temsil edilen aşırı sağ ile uyumlu bir tutum sergiliyor. Kendisinin ve partisinin popülaritesini yeniden yükseltene kadar, Knesset seçimleri kabusunu olabildiğince uzun bir süre uzaklaştırmak için elinden geleni yapması bekleniyor. Beni Gantz liderliğindeki “Ulusal Birlik” (Devlet Kampı) Partisi’nin hükümet koalisyonundan ayrılmasından veya savaşın sona ermesinden sonra muhalefetin seçim takvimini öne çekmede başarısızlığa uğraması pek uzak bir ihtimal değil. Elbette Netanyahu hükümet koalisyonunun bütünlüğünü koruyabilirse. Her halükarda Gantz ve Yesh Atid (Gelecek) Partisi lideri Yair Lapid liderliğindeki Netanyahu karşıtı kampın, Knesset’te çoğunluğu elde edip edemeyeceği belirsiz. Ancak 7 Ekim’den bu yana yapılan kamuoyu yoklamaları açık ara çoğunluğu alacağını gösteriyor. Aynı kamuoyu yoklamaları, eski Mossad şefi Yossi Cohen’in yaklaşan Knesset seçimlerinde yeni bir partide aday olması durumunda Gantz kampının çoğunluğu alamayacağını da gösteriyor.
Sonuç
Hükümet koalisyonunun bileşenleri, siyasi muhalefet ve İsrail ordusu ve güvenlik teşkilatı, Gazze’ye yönelik savaşın hedeflerine ulaşmak için sürdürülmesi konusunda görüş birliği içinde. Ancak savaş sonrası Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail politikası konusunda ne İsrail hükümeti içinde, ne savaş kabinesinde ya da siyasi-güvenlik kabinesinde henüz bir uzlaşmaya varılabilmiş durumda. Çünkü Netanyahu konuyu hükümetin veya siyasi-güvenlik kabinesinin gündemine getirmeyi reddediyor.
İsrailli rehinelerin geri getirilmesi gerektiği konusunda İsrail kamuoyunda konsensüs olmakla birlikte, Netanyahu karşıtı kamp İsrailli rehineler meselesine Netanyahu kampından daha fazla önem veriyor ve bu meselede Hamas ile uzlaşmaya vararak da olsa onları geri getirmeye daha istekli görünüyor. Savaş devam ettikçe ve İsrailli rehinelerin hayatları daha fazla tehdit altında kaldıkça, mesele İsrail kamuoyu için giderek daha önemli hale geliyor.
El-Arabi Araştırmalar ve Politika Çalışmaları Merkezi