18 Temmuz 2025
Türkiye, Libya’nın batısındaki varlığını güçlendirmeye devam ederken, Mısır’ın geleneksel nüfuz alanları ve Mareşal Halife Hafter’in siyasi ve askeri destek merkezi olan doğuya doğru sessizce ilerliyor.
Hafter ise bu açılımı reddetmiyor ve Kahire ile ilişkilerini sağlam tutuyor, Mısır ise gelişmeleri izliyor.
Türkiye’nin ülkenin batısında belirgin bir şekilde var olduğu, doğusunda ise hiç bulunmadığı Libya’nın bölünmüş olduğu yıllardan farklı olarak, yeni bir aşamanın ana hatları şekillenmeye başladı.
Son zamanlarda atılan bir dizi hızlı siyasi ve ekonomik adım, Türkiye’yi Libya’nın doğusundaki sahnenin ön saflarına taşıdı.
Yıllar önce mümkün olmayan mutabakatlar ortaya çıkarken, bu durum özellikle Kahire ile uzun süredir devam eden ilişkileri ışığında, Hafter’in bölgesel güç dengesindeki konumu hakkında yeni sorular ortaya çıkardı.
Ankara doğuya doğru ilerliyor
Bu konudaki tartışmalar, birkaç hafta içinde medyada yer alan haberlerden somut göstergelere dönüştü.
Libya Ulusal Petrol Şirketi, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile açık deniz aramalarında işbirliği yapmak üzere bir mutabakat zaptı imzaladığını duyurdu.
Diğer yandan Tobruk parlamentosunun, Ankara ile imzalanan deniz sınırı belirleme anlaşmasını onaylamaya hazırlandığına dair haberler geldi.
Türkiye’nin Libya’nın doğusuna yönelik hamlesinin zamanlaması, önemsiz bir ayrıntı olarak görülemez.
Ülkenin batısında yıllarca süren güçlü nüfuzun ardından, Türkiye ateşkes anını bu nüfuzunu güçlendirmek için bir fırsat olarak gördü.
Bu bağlamda, bölgesel ve Batılı rakiplerinin Ukrayna’daki savaş ve Orta Doğu’daki tıkanmış müzakereler gibi diğer krizlerle meşgul olmasından yararlandı.
Türkiye’nin bu açılımı, Libya’nın enerji ekonomisine ilişkin göstergelerinde önemli bir iyileşmenin yaşandığı bir dönemde gerçekleşti.
Ülkenin ham petrol üretimi 2024 yılı sonu itibariyle günde yaklaşık 1.277 milyon varile yükselirken, sadece doğudaki “Petrol Hilali” tek başına bu rakamın %60’ından fazlasını üretiyor.
Bu durum, bölgeyi özellikle arama ve enerji altyapısı sektörlerinde uluslararası yatırımcılar için giderek daha fazla ilgi odağı haline getirdi.
Libyalı araştırmacı Dr. Salah el-Bakoush konuya ilişkin Fokus Plus’a yaptığı açıklamada, “Türkiye için Hafter’in kampıyla bağlar kurmak, Libya’nın batısı dışındaki nüfuzunu genişletme, ekonomik çıkarlarını koruma ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve ABD’nin hamlelerine karşı koyma fırsatı sunuyor” dedi.
Bakoush, Hafter açısından Türkiye’yi nüfuz alanlarına dahil etme ve kalkınma projelerini Türk şirketlerine vermenin, ittifaklarını çeşitlendirdiğini, Rusya’ya bağımlılığını azalttığını ve Batılı aktörlere ile NATO’ya açık olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Bu ilişkinin aynı zamanda yatırım çekmenin ve Türkiye’nin artık profesyonel bir askeri varlık olarak tanıdığı Libya Arap Silahlı Kuvvetleri’nin meşruiyetini artırmanın bir aracı olarak da görüldüğünü ekledi.
Ancak Bakoush’a göre bu iş birliği, Hafter’in 2019 tarihli Libya-Türkiye Deniz Yetkileri Anlaşması’nı onaylamasını sağlayacak bir düzeye ulaşmıyor.
Kahire ihtiyatla izliyor
Libya’nın doğusunu önemli bir ortaklık ve nüfuz alanı olarak gören Mısır, bu yakınlaşma konusunda temkinli davrandı.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es Sisi, geçtiğimiz günler Hafter ve önde gelen askeri ve hükümet pozisyonlarında bulunan oğullarını kabul etti.
Özellikle Türkiye ile Libya’nın doğusundaki Parlamento arasında Deniz Yetkilendirme Anlaşması’nın yakın zamanda onaylanma olasılığının konuşulması göz önüne alındığında, Mısır’ın Türkiye ile bu yakınlaşma konusunda Hafter’e sorular yönelttiği bildiriliyor.
Bakoush, söz konusu ziyaretin zamanlaması ve içeriğinin, Mısır’ın Türkiye’nin Libya’nın doğusundaki açılımına sessizce karşılık verme çabalarıyla uyumlu olduğuna dikkat çekti.
Hafter’in oğullarının ziyaretteki varlığının, ailenin otoritesini sağlamlaştırmaya yönelik bir sinyal ve “Kahire’ye ittifakın devamlılığı konusunda güvence vermek ve gelecekteki bir siyasi ve askeri halefiyete hazırlık” olmak üzere çifte mesaj olduğunu da ekledi.
Bakoush, “Türkiye’nin genişlemesinin büyüklüğünün farkında olan Mısır ise, Libya’nın doğusundaki dengeyi korumak ve Ankara ile yapılan deniz anlaşmasının olası onayını engellemek için Avrupa’nın baskısı altında Hafter ile olan geleneksel ittifakını teyit etmeye çalıştı” ifadelerini de kullandı.
Sonuç olarak, resmi bir pozisyonun olmaması, bu konuda vizyonun olmadığı anlamına gelmez.
Daha ziyade, yeni gerçeklere bir tür sessiz adaptasyona ve belki de Mısır’ın Türkiye ile doğrudan bir anlaşmazlıktan kaçındığı, özellikle de iki ülke arasında birçok konuda daha geniş bir bölgesel yakınlaşma ışığında kademeli bir ilerlemeye işaret edebilir.
Açık bir Libya sahnesi
Bu hamleler, Libya’daki nüfuz haritasını yeniden çizebilir ve Ankara ile yakın zamana kadar kendisini düşman kampın bir parçası olarak gören taraflar arasında daha geniş bir yakınlaşmanın kapısını açabilir.
Bu hızlı hareketlerin ışığında, Libya’nın manzarası birçok olasılığa açık olmaya devam ediyor.
Açıklanan projeler henüz sonuçlanma aşamasında olsa da Libya’nın önümüzdeki yıllarda petrol üretimini günlük 2 milyon varile çıkarması bekleniyor.
Bunun gerçekleşmesi halinde, Türkiye gibi ülkelerle ortaklık kurmak, özellikle şimdiye kadar geniş stratejik ortaklıklardan yoksun olan Petrol Hilali bölgelerinde bu hedefi hızlandırmak için mali ve teknik araçlar sağlayabilir.
Türkiye ekonomik kapıdan doğuya girerken, Hafter, Kahire ile yakın ilişkisini sürdürüyor ve kimseyle bağlarını koparmadan bölgedeki kartlarını yeniden dağıtıyor gibi görünüyor.
Mısır ise gelişmeleri sessizce izliyor ve eskiden nüfuzunun doğrudan bir uzantısı olarak gördüğü bölgede kırılgan bir dengeyi korumaya çalışıyor.
Tüm bu hesaplamaların ortasında, sahadaki kontrolün sınırlarını değiştirmese de, Libya’daki kilit aktörler arasındaki ilişkileri yeniden şekillendirecek ve bir sonraki aşamaya hazırlık niteliğinde olacak yeni bir durum ortaya çıkıyor.