Tezkeresi Uzatılan Türk Ordusu... Libya’da Aktif Rol Oynuyor mu?

Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler, enerji güvenliği ve bölgesel jeopolitik rekabet açısından önemli bir çıkarı temsil ediyor. Ankara'nın Libya'ya müdahalesi, istikrar ve diyalog ilkelerini savunarak bölgedeki etkisini güçlendirme çabalarını yansıtıyor.
Tezkeresi Uzatılan Türk Ordusu... Libya’da Aktif Rol Oynuyor mu?
12 Mart 2024

Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler iki ana boyutta stratejik bir çıkarı temsil ediyor; birincisi enerji güvenliği, özellikle de Doğu Akdeniz’de çıkarılması beklenen doğalgaz rezervleri, ikincisi ise Türkiye ile uzun süren siyasi rekabetin ardından ilişkilerin yeniden geliştiği bölgesel taraflar olan Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile bölgedeki jeopolitik rekabet bağlamıyla ilgili.  

Libya meselesine ilk müdahil olduğu andan itibaren Ankara’nın iki ana hedefi vardı: Libya’nın istikrarını ve toprak bütünlüğünü desteklemek, ayrıca diyalog düşüncesini savunmak ve Türkiye’nin Libya meselesindeki rolünü ve etkisini koruyabilecek şekilde seçim sürecini güvence altına almaya çalışmak.  

Türkiye neden Libya’da?  

Türkiye’nin Libya’ya müdahalesi, ordu komutanı Halife Hafter komutasındaki doğu kampı tarafından tehdit edilen Trablus’taki Fayiz es-Serrac başbakanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin talebi üzerine 2019 yılında başladı.  

Fokus Plus’a konuşan SETA araştırmacısı Dr. Bilgehan Öztürk “Türkiye’nin Libya’ya müdahil olmasının başlıca sebebi, kendisi aleyhine eş zamanlı olarak yürüyen iki jeopolitik kuşatmayı kırma ya da yarma çabasıdır” dedi.  

Devamında Öztürk, “Kuşatmaların ilki, bölgedeki ‘karşı devrim’ koalisyonunun Arap ayaklanmalarının yaşandığı pek çok ülkede Türkiye ile Katar’ın desteklediği devrimci aktörleri tasfiyesiyle oluşmuştur. Halife Hafter’in Libya’nın doğu bölgesini kontrol etmesi karşı devrimci koalisyonun kısmi başarısı iken Hafter’in başkent Trablus’a saldırması, Libya’nın bir bütün olarak karşı devrimci koalisyonun nüfuzuna geçmesi tehlikesini barındırıyordu” şeklinde konuştu.  

Bölgesel kuşatmanın ikincisine dikkat çeken Öztürk, şöyle devam etti:  

“Doğu Akdeniz’de karşı devrimci koalisyon ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin aynı amaçlar doğrultusunda bir araya gelerek EastMed projesine yönelik adımlar atması şeklinde cereyan etmiştir. Bu iki kuşatmanın buluştuğu ve Türkiye açısından da iki kuşatmayı kırma/yarmanın son ihtimali Trablus’ta Hafter’in saldırısı karşısında desteksiz kalan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) olmuştur.”   

Ayrıca, “Türkiye UMH ile imzaladığı deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması ile Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi bertaraf eden egemenlik ve yetki paylaşımını engellemiş; güvenlik iş birliği anlaşması ile de UMH’yi Hafter’in saldırısına karşı koruyarak karşı devrim koalisyonunun hedefine ulaşmasını önlemiştir. Hafter’in Trablus saldırısının püskürtülmesiyle Libya için devrimden sonraki en uzun süreli ve en yoğun askeri çatışma ortamı son bulmuş, BM liderliğinde ateşkes ve siyasi geçiş sürecinin başlaması zaruri hale gelmiştir. Dolayısıyla Türkiye’nin Libya müdahalesi Libya’nın iç istikrarını ortaya çıkaran ve kuran en güçlü dinamik olmuştur” diyen Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü:  

“2020 sonrasında da Türkiye’nin Libya’daki varlığı nispi istikrarın sigortası olmuş, Türkiye’nin varlığı sayesinde Trablus merkezli güç mücadeleleri sınırlı çapta kalmış ve kısa süreli olmuştur.”  

TBMM ve Hükümet... Dış politika için ortak vizyon  

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 30 Kasım 2023 Perşembe günü, Cumhurbaşkanlığı’nın uzatma tezkeresini Meclis Başkanlığı’na sevk etmesinin ardından Türk ordusunun Libya’daki görev süresinin 2 Ocak 2024 tarihinden itibaren 24 ay daha uzatılmasını onayladı.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla sunulan tezkerede, Libya’da Şubat 2011’deki olayları izleyen süreçte demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabaların, artan silahlı çatışmalar nedeniyle akamete uğradığı, ülkede parçalanmış bir yapının ortaya çıktığı hatırlatıldı.  

Tezkerede, “Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ile daha da gelişen iki ülke arasındaki tarihi, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya’da ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin devamı ile bu sürecin sonucunda barışın tesisi ve istikrarın sağlanması, Türkiye açısından büyük önemi haizdir” ifadelerine yer verildi.  

Orta Doğu konularında uzman bir isim olan siyaset bilimi profesörü Dr. Khairy Omar Fokus Plus’a verdiği demeçte, hükümetin sunduğu Libya tezkeresinin meclis tarafından onaylanmasının, sınır dışı lojistik operasyonlar yürütülmesi konusunda meclisin hükümete verdiği desteğin sürekliliği bağlamında gündeme geldiğini ve bunun, Türk hükümetinin Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümetine verdiği desteğin devamı olarak 2019 yılındaki ilk tezkerenin uzatması olduğunu söyledi.  

Devamla, hükümet ve meclis arasındaki bu uyumluluğun, Türkiye’nin güney Akdeniz’deki çıkarlarına ilişkin ortak algıdan kaynaklandığını ve bu formül bugüne kadar devam ettiği için Türkiye’nin Libya’da istikrarın korunmasında ana desteklerden biri olabileceğini sözlerine ekledi.  

Omar, meclis ile hükümet arasındaki bu homojenlik sürecinin yanı sıra yasama ve politika oluşturma sürecindeki uyumun da, Türkiye’nin gelecekteki rolünün Libya’daki çeşitli tarafların çıkarlarını dikkate alacak şekilde güçlendirilmesine katkıda bulunduğuna dikkat çekti.  

Libya’daki diğer bölgesel rollerle çakışma   

Libya’nın Doğu Akdeniz’deki kaynaklar açısından teşkil ettiği ekonomik ve keza siyasi hedefler göz önünde bulundurulduğunda, kendi içinde bölünmüş olan Libya, çatışmanın başından bu yana, Libya’da farklı eğilimleri ve hedefleri olan dış müttefiklerin etkisi altında.   

Dr. Khairy Omar, “Sekiz yıllık gerginliğin ardından 2020 yılından bu yana Türkiye’nin Arap dünyasına yönelik dış politikasını gözden geçirme yaklaşımı, Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki uçurumların azaltılmasını sağladı, böylece Türk politikası bölgesel sorunlara daha yakın ve siyasi çözümlere ulaşmada daha geniş kapsamlı hale geldi” diyor.   

Öte yandan Omar, yaşananların Türkiye’nin geri adım atması olarak değil, önceki yıllarda izlediği politikaları yeniden gözden geçirmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, bu gözden geçirmenin Türkiye ile bölgedeki tüm ülkeler arasında karşılıklı desteği keşfetmeye doğru sessizce ilerlediğini, hatta güney sınırını ve ulusal güvenliğini korumak için mümkün olan en iyi formüle ulaşmak amacıyla Türkiye’nin Suriye’deki politikalarını da gözden geçirmesinin önünü açtığını ve bu aşamada mevcut Gazze krizine ve İsrail üzerindeki baskıya katkıda bulunduğunu ifade etti.  

Son olarak, Türkiye’nin çabalarının Libya’daki diğer aktif çabalarla birleşmesi halinde, esas olarak bu sürecin bozulmasına neden olan Batı eksenine karşı Libya’da istikrarın desteklenmesinde Türkiye’nin aktif bir rol oynayabileceğini belirtti.  

Popüler Haberler
BM İsrail’in Saldırıya Başlamasıyla 80 Bin Kişi Refah'tan Ayrıldı

Birleşmiş Milletler, İsrail'in 6 Mayıs'ta saldırılarını yoğunlaştırdığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah’ta 80 bin kişinin bölgeden ayrıldığını bildirdi.

Türkiye-Katar Ortak Yapımı Sinema Filmi İnterpol Hikayesi Sinemada Hayat Bulacak

"Rüzgargülü" ve "Zevcat" filmlerinin yönetmeni Meryem Beyza Er, İnterpol Daire Başkanlığı görevini de yapan Lütfi Çiçek'in hayat hikayesini beyazperdeye yansıtacak.

DSÖ Avrupa Direktörü Kluge Ruh Sağlığı Sorunlarını 'Bir Sonraki Pandemi' Olarak Niteliyorum

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, ruh sağlığı sorunlarını 'bir sonraki pandemi' olarak tanımlayarak, pandemi döneminde artan kaygı ve uyku problemlerine dikkat çekti.

Türkiye-Kuveyt İlişkilerinin 60. Yılı ve Kuveyt Emiri Şeyh Meşal'in Ankara Ziyareti

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal, Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette, iki ülke arasındaki 60 yıllık diplomatik ilişkileri kutladı ve ekonomik, savunma ve güvenlik alanlarında iş birliğini güçlendirmek için kararlar aldı.

Gazze, Filistin ve Ertesi Gün 

Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırıları ve ardından geliştirilen "ertesi gün" planları küresel anlamda etkiler yaratmaktadır. Batı'nın eski sömürgeci yaklaşımlarıyla yeniden şekillenen politikalarını ve Filistin'in geleceğini…