Gazze savaşının Türk-İran İlişkilerine Yansımaları 

Türkiye ve İran, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı benzer tepkiler geliştirerek savaş suçlarını kınadılar. İki ülke arasındaki tarihsel bağlar, bölgesel meselelerde daha fazla uzlaşma ve iş birliği için bir zemin oluşturuyor.
Gazze savaşının Türk-İran İlişkilerine Yansımaları 
5 Mart 2024

İsrail'in 7 Ekim 2023'te Aksa Tufanı Operasyonu'nu takiben Gazze Şeridi'ne saldırmasından bu yana Türk ve İran dış politikaları bu savaş ve sonuçları hususunda benzer tepkiler geliştirdi. Her iki taraf da İsrail'in yaptığı eylemlerin savaş suçları kapsamında olduğunu söyleyerek bunların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.  

Tarihsel olarak ortak bağları olan iki ülkenin Gazze savaşına ilişkin görüşmeleri, Suriye dosyası gibi aralarındaki meseleler ve askıdaki problemler üzerinde daha fazla uzlaşmaya varmayı hedefledikleri bir zaman diliminde gerçekleşti. Nitekim Ankara, bu konuyla da bağlantılı olarak son beş yıldır Orta Doğu ülkeleriyle dış ilişkilerini yeniden yapılandırmak için çaba sarf etmektedir. 

Türkiye-İran ilişkileri çoğu zaman anlaşmazlıklara ve ayrışmalara sahne olmuştur. Uzun yıllar birbirini izleyen hükümetler dönemi boyunca Ankara, İran'ın davranışlarını anlayışla karşılamış ve koşullar ne olursa olsun iki ülke arasındaki ilişkilerin kopmasının tehlikeli olduğuna inanmıştır.  

Türkiye-İran ilişkilerinin doğası  

Her iki ülke ortak siyasi ve ekonomik çıkarları dolayısıyla birbirine bağımlı haldedir. Nitekim Türkiye'nin İran'ın petrol ve gazına ihtiyaç duymasına mukabil İran da Türkiye'den gelecek olan ithalat mallarına ihtiyaç duymaktadır.   

Suriye dosyası başta olmak üzere bölgesel konulardaki farklı tutumlardan kaynaklanan siyasi krizlere rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz 2023 yılında 12 milyar dolara ulaştı.  

İki ülke, topraklarının bütünlüğüne tehdit oluşturan ayrılıkçı Kürt emellerine karşı hareket etmek hususunda birleşiyor. Daha önce Tahran ve Ankara, bölgesel hükümetin Irak Kürdistanı’nın ayrılmasını destekleyen bir referandumu onaylamasının ardından, bu durumu engellemek için hem siyasi arenada hem de bizzat sahada iş birliği yapmıştı.   

Farklı politikalar

İki devlet Suriye meselesine farklı bakış açıları geliştirdi. Nitekim bu mesele Tahran ile Ankara’nın arasında son yüzyıldaki en önemli kriz olarak kabul ediliyor. İki taraf arasındaki karşılıklı suçlamalar da bu mesele çerçevesinde zirveye ulaştı.  

Aynı şekilde Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya'ya yönelik politikaları da Tahran’ı endişelendirmeye devam ediyor. Ankara yaklaşımını, bu bölgelerdeki Türk nüfusu için önemli bir cazibeye sahip olan Türk milliyetçiliği hipotezine dayandırıyor. Bu durum İran'ın yanı sıra Rusya'yı da endişelendiriyor zira her iki ülke de bu bölgeleri kendi hayati nüfuz alanlarının bir parçası olarak görüyor.  

Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler Türkiye ve İran arasındaki ikili ilişkiler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. ABD ile ilişkileri gerilim hattında devam eden İran’ın aksine Türkiye’nin hem NATO üyesi olması hem de Washington ile çeşitli konularda iş birliği yapması, onun ABD ile ilişkisini stratejik düzeyde tutuyor.  

İki devletin Gazze'ye yönelik saldırıya ilişkin tutumu 

Her iki taraf da İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden saldırıları nedeniyle bölgedeki çatışmanın kapsamının genişlemesine karşı uyarıda bulundu. Bu husus, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullehiyan'ın Kasım 2023'te Ankara'ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yapılan ikili açıklamalarda da dile getirildi.  

İki devlet ateşkes ve insani yardımların ulaştırılmasına izin verilmesi konusunda Batı'nın tutumunu eleştirdi. Mevcut durumun ele alınması için mümkün olan en kısa sürede uluslararası ya da bölgesel bir konferansın toplanmasını desteklediklerini ifade ettiler.  

İsrail'in saldırganlığını eleştiren açıklamalarındaki benzerliğe rağmen, her ülkenin benimsediği duruşun ardındaki motivasyon, ülke çıkarlarına ve kendine özgü uluslararası ilişkiler ağına bağlı olarak farklılık göstermektedir.  

Tarih ve Türk dili profesörü Muhammed Nureddin’in de belirttiği üzere, Türkiye ve İran'ın tutumları tam bir uyum içinde değildi. Nitekim Aksa Tufanı Operasyonu’nun özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz ülkeleriyle olan dış politikasını yeniden gözden geçirmesine ilişkin olarak İsrail ile normalleşme sürecine denk gelmesi, Türkiye’yi nasıl tepki vereceği hususunda şaşkınlığa uğrattı.   

Yazarın da belirttiği üzere, “Türkiye İsrail ile Filistin direnişi arasında mesafe koymaya çalıştı.” Bu durum kuşkusuz İsrail'e karşı pratik önlemler alınması çağrısında bulunan İran'ın endişelerini arttırdı.  

Daha fazla iş birliğinin önünü açıyor mu?  

İran Dışişleri Bakanı Abdullehiyan Ankara ziyareti sırasında Türk mevkidaşı ile yaptığı görüşmede Suriye dosyasına da değindi. İran'ın Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik girişimleri destekleme çabalarını sürdüreceğini ifade etti. Görüşmede ayrıca PKK'nin Kuzey Irak'taki faaliyetleri ve Suriye'deki uzantılarıyla mücadele konusu da ele alındı.  

Fokus Plus'a konuşan İRAM'da Güvenlik Araştırmacısı Hurşit Dingil; “Aksa Tufanı sonrası Türkiye-İran ilişkilerini farklı başlıklar altında ele almak mümkündür. Bu doğrultuda, diplomatik ve ikili ilişkilerin seyrinde ciddi bir değişim gözlemlenmemiştir” şeklinde konuştu.  

Türkiye-İran ilişkilerindeki güvenlik ve dış politika sorun alanlarına etki eden olumlu anlamda bir ilerleme kayda geçmediğini ifade eden Dingil; “Suriye dosyası konusunda yaşanan ihtilafların Aksa Tufanı sonrasında da dondurulmuş bir şekilde bekletildiği anlaşılmaktadır” dedi.  

Devamında Dingil; “Nitekim Türkiye Suriye’nin Kuzeyinde terör koridoru oluşmasını engellemek isterken İran Aksa Tufanı öncesinde de olduğu gibi Aksa Tufanı sonrasında da Suriye’nin Kuzeyine yönelik Türkiye’nin olası askerî harekâtına karşı bir tutum sergilemiştir” ifadelerine yer verdi.  

Araştırmacı ve akademisyen Dr. Mahmoud Alrantisi Fokus Plus'a yaptığı değerlendirmede, ‘Aksa Tufanı Operasyonu' sonrasında Türkiye ve İran arasındaki iş birliğinin her iki tarafın da bölgenin geleceğine ilişkin bakış açısına bağlı olduğunu söyledi.  

Alrantisi sözlerine şöyle devam etti, “Görünen o ki her iki taraf da göreceli istikrar ve doğrudan çatışmayı önleme konusunda istekli, ancak tarihsel rekabet iş birliğinin gelişmesinin önünde bir engel olmaya devam ediyor.”  

Ayrıca Alrantisi iş birliğinin teşvik eden tek durumun, ABD'nin PYD'ne daha fazla destek vererek Suriye'deki Türk çıkarlarını aniden hedef alması olduğuna da dikkat çekti.  

Popüler Haberler
İsrail ve ABD, Gazze'deki Ateşkes Müzakerelerini Uzatmak İçin Zaman Kazandığı Belirtiliyor

Filistinli siyasi analist Süleyman Beşşarat, İsrail ile Hamas arasındaki dolaylı müzakerelerin, Tel Aviv yönetiminin, daha fazla zaman kazanmayı istemesi nedeniyle "mümkün olduğu kadar uzun süre devam edeceği" değerlendirmesinde bulundu.

İtalyan hukukçuya göre, Türkiye'nin UAD'deki İsrail Davasına Müdahilliği Daha Fazla Devleti Harekete Geçirecek

İtalyan hukukçu Dr. Luigi Daniele, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'ndaki İsrail davasına müdahalesi, daha fazla devleti harekete geçirerek davanın uluslararası boyutta daha geniş bir ilgi görmesine neden olabilir.

Ptolemaioslar: Mısır’ın Avrupalı Firavunları 

Büyük İskender'in ardından yükselen Ptolemaios Hanedanı, Mısır'ı yönetirken Yunan kültürünü ve gücünü zirveye taşıdı. İskenderiye Kütüphanesi ve İskenderiye Feneri gibi eserlerle antik dünyanın kayıp hazinesini oluşturan hanedanın trajik sonu,…

Kampüslerde Dayanışma: Üniversiteliler İsrail'in Gazze'ye Yönelik Saldırılarını Protesto Etti

Türkiye'nin çeşitli illerindeki üniversite öğrencileri ve akademisyenler, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı seslerini yükseltiyor. Kampüslerde bir araya gelen öğrenciler, dayanışma ve destek gösterileriyle dünya kamuoyuna…

Çiftçi Samet Aksoy Hafta İçi Dizi Setinde Hafta Sonu Tarlada Mesaide

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde çiftçilik yaparken oyunculuk hayalinin peşinden koşan 35 yaşındaki Samet Aksoy, 4 yıl önce bir oyunculuk ajansından yardımcı oyuncu olarak seçildiği Kuruluş Osman dizisinde, "Oğuz Alp" karakterine hayat…