Yemen’e genel bakış 

Yemen, Arap Yarımadası’nın güney ucunda yer alan ve uzun bir tarihi geçmişe sahip olan bir ülkedir. Stratejik konumu itibarıyla Kızıldeniz, Umman Denizi ve Babü'l-Mendeb Boğazı gibi kritik su yollarına erişimi bulunmaktadır. Bu nedenle tarih boyunca bölgesel ve küresel güçlerin ilgisini çekmiştir. 

Yemen, 1990 yılında Kuzey Yemen ve Güney Yemen’in birleşmesiyle günümüzdeki siyasi yapısına kavuşmuştur.  

Yüzölçümü 527 km2, Nüfusu 30 milyon civarındadır. Dili Arapça, resmi dini ise İslam’dır. Yemen’in 22 şehri mevcuttur. Başkenti 2014’e kadar Sana’a idi. 2014 Yılında Aden geçici başkent ilan edilmiştir.  25 Havalimanı, 19 Limanı ve 186 ada mevcuttur.  

Ayrıca, 2 büyük mezhep vardır. Yemen’in yaklaşık %80 Sünni, %20’si ise Zeydi’dir.  

Savaşa götüren süreç  

Yemen 2011 yılına gelindiğinde siyasi olarak büyük bir değişikliğin eşiğine gelmiştir. Tunus’ta başlayan Arap baharı olayları, Mısır’dan sonra Yemen’e sıçramıştır. 11 Şubat 2011 yılında başkent Sana’a’da hükümetin istifasını isteyen bir grup üniversite öğrencisinin sokaklara inmesiyle başlayan olaylar, büyüyerek Yemen’in tüm şehirlerinde gerçekleşen büyük gösterilere dönüşmüştür.  

Olayların büyümesiyle beraber çok sayıda kabile, baskı grubu ve siyasi parti gösterilere katılmıştır. Dolayısıyla taşradan ülkenin büyük şehirlerindeki büyük meydanlara göç olmuştur. Taşradan başkent Sana’a’ya gelenlerin arasında daha sonra darbe gerçekleştirecek olan, mezhepsel olarak Zeydi mezhebine mensup olan Husi grubu da vardı.  

Olaylar Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez Arap Ülkeleri İş birliği Konseyi (KİK) ülkelerinin geçiş planının hükümet tarafından kabul edilmesi ve istifa etmesiyle siyasi bir duruma dönüşmüştür. Plan doğrultusunda Şubat 2012 bir referandumla 2 yıllık geçiş hükümeti seçilmiş ve Yemen’deki tüm gruplar “Ulusal Diyalog” sürecine katılmıştır.

İki yıl süren müzakereler sonucu taraflar yeni bir siyasal sistem üzerinde anlaşmaya varmıştır. Üniter sisteme sahip olan Yemen, yeni sistemle federe devlet sistemini benimsemiş ve 6 eyalete ayrılmıştır. Yeni sisteme göre her eyalet kendi kaynaklarından kendisi yararlanacak ve yerel yönetimini kendisi belirleyecekti.  

21 Ocak 2014 tarihinde geçici cumhurbaşkanı olan Abdurabbu Mansur Hadi tarafından Yemen’in yeni siyasal sistemi olan federasyon sistemi ilan edildi. Ancak Husiler diyalogdan çekildiklerini ve geçici hükümete karşı olduklarını ilan ettiler. 

Husiler 21 Eylül 2014 başkent Sanaa’yı ele geçirerek hükümete darbe yaptı. Bunun sonucunda Hükümet Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkelerinden yardım istedi. Bunun üzerine 31 Mart 2015 yılında Suudi Arabistan liderliğinde “Kararlılık Fırtınası” Operasyonu başladı. Hükümet ile Husiler arasında başlayan savaş günümüze kadar devam etti.  

Savaş süreci 

Yemen’deki savaş, 2014 yılından itibaren farklı aşamalardan geçmiştir. Savaşın seyrini belirleyen başlıca olaylar şunlardır: 


2014-2015:  

21 Eylül 2014: Husiler başkent Sana’da kontrolü ele geçirdi. 

Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi, Aden’e ve ardından Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı. 

26 Mart 2015: Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon, "Kararlılık Fırtınası" operasyonunu başlatarak Husilere hava saldırıları düzenledi. 


2016-2017:  

Hükümet güçleri, Suudi Arabistan’ın desteğiyle Aden ve Marib gibi bölgelerde kontrol sağladı. 

Husiler, eski müttefikleri Ali Abdullah Salih ile çatışmaya girerek onu öldürdü. 


2018-2019:  

Aralık 2018: BM gözetiminde Stockholm Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Hudeyde’de ateşkes ilan edilmesini öngörüyordu. Ancak, ateşkes tam anlamıyla uygulanamadı ve çatışmalar Marib ve diğer bölgelerde devam etti. 

BAE destekli Güney Geçiş Konseyi, Aden’de Yemen hükümetine karşı ayaklandı. 


2020-2023:  

Suudi Arabistan, Yemen’deki savaş politikalarını revize ederek diplomatik çözümler aramaya başladı. 

Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi yetkilerini 8 kişilik Başkanlık Konsey’ine devretti. Buna paralel olarak taraflar arasında ateşkes sağlandı. İki aylık sağlanan ateşkes 2 kere yenilendi. Sonrasında ateşkes sona erdi, ancak küçük çaplı çatışmalar dışında taraflar savaşa tekrar başlamadı.  


Savaş aktörleri 

Yemen’deki savaşta yer alan aktörler iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: 

Yerel aktörler (Başlıca)  

  • Husiler: İran destekli, Zeydi Şii mezhebine mensup bir milis grubudur. Yemen’de bin yılı aşkın süredir yönetimi ele geçirmek isteyen Haşimi ailelerin (Ehl-i Beyt) devamı olarak görülmektedir. Yönetimin, yalnızca Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlerin hakkı olduğuna inanmaktadırlar. İmametin (yönetimin) sadece 12 imamla sınırlı olmadığını, şartları sağlayan Ehl-i Beyt mensuplarının da bu hakkı elde edebileceğini savunmaktadırlar.
  • Meşru Yemen Hükümeti: uluslararası toplum tarafından tanınan hükümet.
  • Güney Geçiş Konseyi: BAE destekli, Güney Yemen’in bağımsızlığını savunan grup. 

Dış aktörler (Başlıca)  

  • Suudi Arabistan: Yemen hükümetini destekleyen ana güç.
  • İran: Husilere askeri ve siyasi destek sağlayan bölgesel aktör.
  • Birleşik Arap Emirlikleri: Güney Yemen’de kendi çıkarlarına uygun yönetimler oluşturmaya çalışan ülke.
  • ABD ve Batılı Ülkeler: Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyona lojistik ve istihbarat desteği sağlıyor. 

Savaşı sonlandırma çabaları  


2015 

Nisan 2015- Cenevre Görüşmeleri 1: 

Taraflar: Husiler, Yemen hükümeti, BM arabuluculuğu 

Sonuç: Görüşmeler başarısız oldu, taraflar arasında güven eksikliği devam etti. 

Aralık 2015- Cenevre Görüşmeleri 2: 

Taraflar: Husiler, Yemen hükümeti, BM arabuluculuğu 

Sonuç: Taraflar ateşkes ilan etti ancak sahadaki çatışmalar devam etti. Anlaşma sağlanamadı. 


2016 

Nisan- Kuveyt Görüşmeleri: 

Taraflar: Husiler, Yemen hükümeti, BM arabuluculuğu 

Sonuç: Taraflar arasında geniş kapsamlı müzakereler yapıldı ancak Husilerin direnmesi sonucunda anlaşmaya varılamadı. 


2018 

Eylül 2018- Cenevre Görüşmeleri: 

Husiler görüşmelere katılmadı, müzakereler başarısız oldu. 

Aralık 2018- Stockholm Anlaşması: 

Taraflar: Husiler, Yemen hükümeti, BM arabuluculuğu 

İçerik: Hudeyde limanında ateşkes, esir değişimi ve insani yardımların artırılması kararlaştırıldı. 

Sonuç: Kısmi uygulamalar oldu ancak genel olarak anlaşma sahada tam anlamıyla hayata geçirilemedi. 


2019 

Ekim 2019 - Riyad Anlaşması: 

Taraflar: Yemen hükümeti, Güney Geçiş Konseyi 

İçerik: Yemen’in güneyindeki ayrılıkçı grup Güney Geçiş Konseyi ile hükümet arasında güç paylaşımı konusunda anlaşmaya varıldı. 

Sonuç: Uygulamada zorluklar yaşandı, taraflar arasındaki gerilim tam olarak sona ermedi. 


2022 

Nisan 2022 - BM Arabuluculuğunda Ateşkes: 

Taraflar: Husiler, Yemen hükümeti, BM 

İçerik: Taraflar, Ramazan ayı süresince ateşkesi kabul etti. 

Sonuç: Ateşkes büyük ölçüde uygulandı, ancak uzun vadeli bir barış anlaşmasına dönüşmedi. 


Savaş döneminde insani durum 

  • BM’lerin 2021 yılında yayınladığı rapora göre Yemen’de doğrudan veya dolaylı olarak savaştan ölenlerin sayısı 377,000’den fazla. 
  • 18,2 milyon kişi insani yardıma muhtaç.
  • 4,56 milyon kişi yerinden edilmiş durumda.
  • Sağlık sistemi çökmüş durumda, hastaneler yetersiz. 

7 Ekim öncesi Yemen 

7 Ekim öncesinde, Husilerin kontrolündeki bölgelerde yaşayan halk, 2014 yılından beri maaşlarını alamamaları, geçim sıkıntısı çekmeleri ve Husilerin uyguladığı yüksek vergi tarifelerinden dolayı büyük bir öfke içindeydi. Tüm baskılara rağmen sendikalar kurulmaya ve duyurulmaya başlanmıştı. Ancak Husiler, sendika yönetimlerine yönelik baskılar uygulayarak tutuklama operasyonları düzenliyordu. 

Bu süreçte, okullarda, hastanelerde ve resmî kurumlarda grevler başlamıştı. 26 Eylül’de, Yemen Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünde, cumhuriyet karşıtı olan Husilerin baskılarına rağmen halk, kutlamalar için sokaklara indi. Halkın artan tepkisi ve büyüyen öfke karşısında Husiler, 7 Ekim’den sonra Kızıldeniz’de operasyonlar düzenleyerek Gazze savaşına dahil olduklarını ilan etti. 

Husilerin Kızıldeniz’deki operasyonları 

Husiler, Kızıldeniz’de başlattıkları operasyonların, İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği katliamlara karşı bir tepki ve Gazze halkına destek amacı taşıdığını duyurdu. Ancak bu operasyonlar, halkın öfkesini dindirmek ve uluslararası arenada popülaritesini artırmak gibi stratejik hedefler de barındırıyordu. Nitekim Husiler, Gazze’ye asker gönderme çağrıları yaparken, kaydolan kişileri Yemen’in farklı cephelerine sevk ediyordu. Ayrıca Gazze’ye destek amacıyla meydanlara çıkan halkın varlığını, meşruiyet kazanmak ve Husilerin geniş bir halk desteğine sahip olduğu imajını dünyaya göstermek için kullanıyorlardı. 

Husilerin operasyonlarına karşı ABD liderliğinde bir koalisyon kuruldu. Bu koalisyon, Husilerin saldırılarını durdurmak amacıyla Yemen’in limanlarını ve altyapısını hedef alan saldırılar düzenledi. Aynı zamanda Husilerin operasyonları, ABD’nin Kızıldeniz’deki askeri varlığını artırması için bir gerekçe olarak kullanıldı. 

Son günlerde Yemen, ABD tarafından yoğun bombardımana maruz kaldı. Husileri yok etme bahanesiyle gerçekleştirilen bu saldırılar, onları zayıflatmak yerine “ABD’ye karşı savaşan kahramanlar” olarak gösterdi ve propaganda malzemesi haline getirdi. 

Ayrıca ABD’nin saldırıları Husilerden ziyade Yemen’in alt yapısını ve sivilleri hedef almaktadır. Husiler ABD saldırılarına maruz kalmamak için sivillerin olduğu bölgelerde silah ve mühimmatları saklamaktadır. Bu durum Yemen’deki sivilleri tehlikeye atmakla beraber Husilere ciddi zarar vermemektedir.  

Geçtiğimiz günlerde ABD’nin gerçekleştirdiği yoğun saldırılar neticesinde mezarlıklar, çarşılar ve sivillerin çalıştığı limanlar vurulmuştur. Saldırılar sonucunda çok sayıda sivil hayatını kaybetmiştir.  

Sonuç  

Sonuç olarak, Yemen’de savaşın sona ermesi için tek çözüm, Husilerin isyanı sonlandırarak başkent Sana’a’dan çekilmesi, devlet kurumlarının güçlendirilmesi ve siyasi hayatın güçlü bir şekilde yeniden tesis edilmesiyle mümkündür.  

Öte yandan dış aktörlerin Yemen’e müdahalesi Husilerden ziyade Yemen’in altyapısını ve insanını hedef almaktadır. Nitekim Husilerin 10 yıllık isyanı süresince bu aktörler Yemenlilerin ölümünü sessizce izlemiş, Husilerin suçlarına göz yummuş, belki de desteklemiştir. Dolayısıyla dış aktörlerin hesapları Yemen halkının hesaplarıyla örtüşmediği gibi, halkın kaynaklarını hedef almaktadır. Bu yüzden Husilerin isyanını bastırmak ancak Yemenlilerin mücadelesiyle mümkün olabilir.