Gazze İslam Üniversitesi eski Rektörü Dr. Kamalain Shaath, işgalci İsrail’in Gazze’deki eğitim altyapısını yok ederek, Filistin toplumunu hedef aldığını söyledi.  

Gazze’de eğitim alanında yaşanan tüm zor şartlara rağmen, öğrencilerin eğitime erişmesi için çalıştıklarını söyleyen Filistinli akademisyen, mümkün olduğu kadar başarılı olmak için yeterince adım atmak ve çalışmak gerektiğini vurguladı.  

Dr. Shaath, Türkiye’nin İsrail’in başlattığı pek çok savaş sırasında ve son yıllarda Gazze Şeridi’ndeki yüksek öğrenimi ve Filistinli öğrencileri desteklemedeki rolünün altını çizdi.  

Ayrıca Türkiye’nin savaştan sonra Gazze’de eğitimin canlandırılmasında rol oynaması yönünde çağrıda bulundu.  

Gazze İslam Üniversitesi eski Rektörü Dr. Kamalain Shaath’in Fokus+’a verdiği röportajın tam metni ise şöyle;  

-Gazze İslam Üniversitesi’nin geçtiğimiz günlerde eğitime geri dönülmesi ve eğitim hayatının kademeli olarak yeniden başlaması yönündeki duyurusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Öğrenimlerini tamamlamak için kayıt yaptıran öğrenci sayısına ilişkin elinizde rakamlar var mı?  


Gazze İslam Üniversitesi’nin eğitime yeniden başlayacağına ilişkin duyurusu, mevcut zorlu koşullara rağmen eğitimi yeniden canlandırma girişimini temsil ediyor. Ancak mümkün olduğu kadar başarılı olmak için yeterince adım atmak ve çalışmak gerekiyor. Geçtiğimiz dönemde aralarında Gazze İslam Üniversitesi’nin de bulunduğu üniversiteler, eğitime devam etmek için savaşın bitmesini bekledi. Ancak savaşın henüz durmaması öğrencilerin uzun süre eğitime ara vermesine neden oldu. Bu durum ışığında, eğitim de dahil olmak üzere yaşamın temel akışını durdurmamak için çalışmak gerekli hale geldi. Bu bağlamda, geçtiğimiz günlerde çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezinin çadırlarda zor koşullar altında tartışıldığına tanık olduk. Bu durum, zorluklara rağmen insanların eğitime devam etme ve bilimsel hedeflere ulaşma konusundaki ısrarını yansıtıyor. Aynı zamanda insanların canlılığını ve çeşitli koşullara dayanma yeteneklerini vurguluyor.  

- Türkiye geçmiş savaşlar ve 7 Ekim’den bu yana devam eden savaş da dahil olmak üzere, Gazze Şeridi’ndeki kuşatma yıllarında eğitim sektörünün desteklenmesine nasıl katkıda bulundu?  


Aslında Türkiye’nin Filistin ve özellikle Gazze Şeridi’nde eğitime destek konusunda çok önemli ve öncü bir rolü var. Gazze İslam Üniversitesi’nin 2008-2009 savaşı sonrasındaki deneyiminden bahsediyorum. Örneğin o yıllarda yaşanan savaştan sonra Türk-Filistin Dostluk Hastanesi’nin kurulması da dahil olmak üzere, dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle Türk hükümeti, kurumları ve halkının büyük katkısı oldu. Bu savaşın ardından Türk hükümeti de, Gazze Şeridi’nde ekonomik açıdan zor durumda olan öğrencilerin öğrenim ücretlerini TİKA aracılığıyla ödeyerek destek verdi. Bu yıllarca tekrarlandı. Ayrıca İHH, Yardımeli Derneği ve benzeri kurumlar aracılığıyla yürütülen birçok proje var. Bunlara ek olarak 20’ye yakın üniversite mezunu ve akademisyen, doktora çalışmaları için bir çalışma heyetiyle Türkiye’ye gönderildi ve bunların çoğu üniversitedeki çalışmalarına geri döndü. Gazze Şeridi’nde devam eden savaş sırasında, aileleri Gazze’de ikamet ederken Türkiye’de okuyan Filistinli öğrencilere sponsorluk yapan Türkiye’nin açık ve belirgin bir rolü oldu. Savaş nedeniyle gerekli ücretleri gönderemedikleri için geçen yılki öğrenim ücretlerinden muaf tutuldular ve bu durum bir sonraki akademik yılda da aynı olacak. Türkiye Yükseköğretim Kurulu ayrıca çeşitli üniversitelere yönelik, Gazze Şeridi’nden ayrılıp eğitimlerini burada tamamlayabilecek öğrencilerin misafir öğrenci olarak kabul edilmesi yönünde talimat yayınladı. Türkiye’ye son dönemdeki önemli rolünden dolayı teşekkür ediyoruz. Bu savaşın bitmesinin ardından da Gazze Şeridi’nde eğitim ve diğer sektörleri destekleme konusunda rol alacağını umuyoruz.  

-İsrail, Gazze Şeridi’nde kasıtlı olarak akademisyenleri hedef alıyor. Size göre bunun arkasında yatan sebep nedir? Bu durum Gazze’deki eğitim sektörünü etkiler mi?  


İsrail Gazze’de kimsenin hayatta kalmasını istemiyor. Arzusu tüm insanları öldürüp Gazze Şeridi’nden sürmektir. Bunu başaramasa da, mümkün olduğu kadar çok insanı öldürmeye çalışıyor. Özellikle de toplumdaki bireyleri etkileyen kişileri hedef alıyor. Örneğin (Filistinli ünlü şair ve akademisyen) Rıfat el-Arair’in, üniversitedeki öğrenciler üzerinde akademisyen kimliğiyle ve sosyal medya platformlarında görünür faaliyetleri olan bir aktivist olarak toplum üzerinde iki etkisi vardı. Bu nedenle hedef alındı. Pek çok akademisyenin şehit olmasının yarattığı etkiye gelince, yaşanan kayıplar elbette büyüktür. Ancak Filistinliler olarak 100 yılı aşkın bir süredir Siyonist projeyle mücadele etmek bizim kaderimizdir. Bugün kim şehit olursa olsun, toplumdan ona benzer bir başkası çıkacaktır. Bu kolay olmayacak. Çünkü profesör unvanını almış, çalışma ve araştırmada uzun bir geçmişe sahip olan hiç kimsenin yeri günler ya da aylar içinde doldurulamaz. Ancak uzun vadede kayıplar telafi edilebilir.  

-İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaşta şehit olan öğrenci ve akademisyenlerin yanı sıra eğitim binalarında yaşanan hasarlar hakkında elinizde istatistiksel veriler var mı?  


İstatistikler bitmiyor, çünkü ne yazık ki savaş henüz bitmedi. Bugün elimizde olan veriler yarın değişiyor. Gazze İslam Üniversitesi şimdiye kadar en az dört kez İsrail işgal ordusu tarafından hedef alındı ve binalarının yüzde 70’inden fazlası yıkıldı. Ayrıca mesele sadece Gazze İslam Üniversitesi ile sınırlı değil. Hemen hemen tüm üniversiteler ve eğitim kurumları bu yıkımdan kurtulamadı. Bazıları değişen oranlarda tamamen veya kısmen yıkıldı. Binalardan bahsettiğimizde içerdikleri tüm cihaz, ekipman, laboratuvar ve bilgisayarlardan bahsediyoruz. Öğretim üyeleri ve öğrencilere gelince, bu konuda her geçen gün artan ‘hatalı’ istatistiklerimiz var. Resmi rakamlar bile sadece kimliği kanıtlanamayanları gösteriyor. Binlerce kayıp var. Ancak en büyük kayıp, Gazze Şeridi’ndeki tüm üniversitelerde şehit olan binlerce öğrenci ve yüzlerce eğitim ve idari personeli içeriyor. Şehitler arasında Gazze İslam Üniversitesi Rektörü ve Fakülte Rektörü de bulunuyor.  

-Bu, Gazze İslam Üniversitesi’nin ilk hedef alınışı değil. Önceki savaşlarda da İsrail’in saldırılarına maruz kalmıştı. İsrail’in onu her seferinde kasten hedef almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?  


İsrail’in Gazze İslam Üniversitesi’ni hedef almasını bizim için bir onur nişanı olarak görüyoruz. Düşmanın sizi hedef alması, yaptığınız işin doğruluğu ile toplumu etkileme ve olumlu rol oynama yeteneğinizin bir kanıtıdır. Gazze İslam Üniversitesi, 40 yılı aşkın bir süredir ulusal, dini, eğitim, hizmet veya başka bir perspektiften olsun, Filistin toplumu üzerinde açık ve olumlu bir etki yaratma konusunda çok önemli bir rol oynamıştır. Gazze İslam Üniversitesi, Gazze toplumu ve gelişiminin önemli kaldıraçlarından biri. Düşman da bunun farkında ve onu izliyor. Dolayısıyla işgalci İsrail önceki savaşlarda da en etkili kurumları hedef almıştı. Gazze İslam Üniversitesi de bu hedeflerden biriydi.