30 Kasım 2024
Lübnanlı yazar ve siyasi analist Kassem Kassir, Lübnan ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının, iki ay süren yıkım ve çok sayıda can kaybının ardından İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarını durması açısından önemli olduğunu söyledi.
Konuya ilişkin Fokus Plus’a özel açıklama yapan Kassir, anlaşmaya ABD’nin Fransa ile koordinasyon halindeki doğrudan çabalarının yanı sıra Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Necib Mikati aracılığıyla ulaşıldığını belirtti.
Kassir, Hizbullah ve İsrail’in bu anlaşmayla istediklerini elde ettiklerini vurgulamaya çalıştıklarını da ifade etti.
Taraflar anlaşmayı nasıl görüyor?
Siyasi analiste göre Hizbullah, İsrail’in saldırılarının durması ve yerlerinden edilen insanların geri dönmesine ek olarak, Tel Aviv’in büyük başarılar elde etmesini engelleyen Lübnan direnişinin Filistin için yaptığı fedakarlıkların gösterilmesi açısından anlaşmanın önemli olduğunu düşünüyor.
Buna karşılık İsrail ise anlaşmayı bir başarı olarak pazarlamaya çalışıyor.
Kassir buna itiraz ederek, “Başbakan Binyamin Netanyahu, Lübnan cephesini Gazze’den ayırabildiğine ve Hizbullah’a ağır darbeler indirebildiğine inanıyor. Ancak İsrail’in ana hedeflerine ulaşamaması, direnişin ve Lübnan’ın kararlılığının altını çiziyor” dedi.
Lübnanlı siyasi analist, tarafların şu anda İsrail ordusunun çekilmesi, Lübnan ordusunun konuşlanması ve Hizbullah milislerinin Litani Nehri’nin kuzeyinde yeniden konuşlanmasını bekleyen 60 günlük bir geçiş aşamasında olduğunun altını çizdi.
Anlaşmanın teminatları
Ateşkes anlaşmanın uygulanmasına yönelik çok sayıda garanti olduğunu dile getiren Kassir açıklamasında ayrıca şunları söyledi;
“Uluslararası alanda, İsrail ordusunun geri çekilmesi ve saldırganlığının sona ermesini sağlamak için çalışan ABD, Fransa ve Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kilit rol oynuyor.”
Ülke içindeki diğer garantiye değinen Kassir, “Lübnan ister ordusu, ister direniş yoluyla olsun kendi gücüne güveniyor” diye ekledi.
Kassir, İsrail’in saldırılarının devam etmesi halinde, Lübnan’ın anlaşma uyarınca kendini savunma hakkına sahip olduğunu söyleyerek, “Bu da, Lübnan ordusu ve direnişinin hazır olmasını gerektiriyor” diye konuştu.
Lübnanlı siyasi analist, söz konusu anlaşmanın büyük koordinasyon ve uluslararası destek gerektiren “deneysel bir aşama” olduğunu vurgulayarak, anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere oluşturulan uluslararası komitenin faaliyetlerinin takip edilmesinin önemli olduğunu belirtti.
Lübnan’ın öncelikleri
Ateşkes anlaşmasının uygulanması ve Lübnan ordusunun ülkenin güneye konuşlandırılmasının ardından Lübnan’ın gelecekteki önceliklerine değinen Kassir, ülkenin asıl önceliğinin yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi olduğunu söyledi.
Kassir, bu konuda bir uzlaşmaya varmak için bir siyasi hareket olduğunu ve bunu yeni bir hükümetin kurulmasının izleyeceğini ifade etti.
Yerinden edilmiş kişilerin yaşadıkları bölgelere geri dönmesi ve yeniden yapılanmanın da en önemli öncelikler arasında yer aldığını söyleyen Kassir, İsrail’in saldırıları sonucu ortaya çıkan büyük ölçekli yıkımın, devasa malzeme ve teknik kabiliyetler ile büyük müteahhitlik şirketleri gerektirdiğini belirtti.
Bu önceliklerin savaşın ekonomik ve sosyal etkilerinin hafifletilmesiyle birlikte yürütüleceğini söyleyen siyasi analist, Lübnan’a gerekli yardımın sağlanması için uluslararası taahhütler olduğunu da ekledi.
Diğer yandan, cumhurbaşkanlığı için öne çıkan adaylara değinen Kassir, Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, eski İstihbarat Direktörü George Khoury, eski Dışişleri Bakanı Nassif Hitti ve eski İçişleri Bakanı Ziad Baroud’un isminin ortaya çıktığını açıkladı.
Ayrıca, milletvekili Neemat Frem, bakan Cihad Azur ve eski bakan Jean-Louis Cardahi gibi başka isimlerin gündemde olduğunu da söyledi.
Cumhurbaşkanı seçiminin ana partiler arasında ulusal bir uzlaşı gerektirdiğini belirten Kassir, özellikle de ilk oturumda karar alınması için gerekli oy sayısının 86, ikinci oturumda ise 65 olması gerektiğini vurguladı.
Meclis Başkanı Nebih Berri’nin mevcut krizleri çözecek geniş destekli bir aday belirlemek için siyasi güçlerle temas halinde olduğunu söyleyen Kassir, bu konuda bir uzlaşma olmadan cumhurbaşkanını seçmenin ülkeyi birçok siyasi krize sürükleyeceğine de dikkat çekti.
Lübnan’ın savunma stratejisi
Kassir, yeniden yapılanmadan sonraki en büyük zorluğun, Lübnan için bir “savunma stratejisi” olarak adlandırılabilecek bir ulusal diyalog başlatmak, direnişin silahlarının geleceğini ve bir sonraki aşamadaki rolünü tartışmak olduğunu ifade etti.
Bunun yanı sıra direniş ile Lübnan ordusu arasındaki ilişkinin düzenlenmesinin de çok önemli bir konu olduğunu vurguladı.
Bunlara ek olarak, Lübnan’da yaşanan iç krizlerin de acilen çözülmesi gerektiğini belirten Kassir, “Buna ekonomik ve siyasi reformlar ile gelecekte siyasi istikrarın sağlanması için Taif Anlaşması’nın etkinleştirilmesi de dahildir” dedi.
Lübnanlı siyasi analist dış ilişkiler hakkında ise, özellikle bölgesel krizlerin ülkedeki olumsuz etkilerinden sonra, Lübnan’ın Arap, İslam ve bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzenlemesi gerektiğini dile getirdi.
Kassir açıklamasının sonunda, siyasi farklılıkların devam etmesi ışığında iç ulusal uzlaşmanın önemini koruduğunu ifade etti.
Ulusal diyaloğun bu zorlukların üstesinden gelinmesi ve istikrarın sağlanmasında kilit rol oynayacağını da sözlerine ekledi.