Arapların Ramazan ile Vedalaşma Gelenekleri
Müslüman toplumlar arasında özlemle beklenen Ramazan ayının gelmesiyle, birtakım kutlamalar ve sevinç gösterileri düzenlemek gelenek haline gelmiştir.
Öte yandan, Ramazan’ın son on gününde, yakın zamanda ayrılacak bu kutlu misafir için duyulan hüznü dışa vurmak da adet haline gelmiştir. Öyle ki, oruçlu kimsenin Ramazan ile ayrılmaktan duyduğu üzüntü sebebiyle, son on güne “hüzün günleri” denmiştir.
Kadim bir gelenek: Hüzün günleri
Bölgeden bölgeye bazı farklılıklar gösteren “hüzün günleri” Araplar arasında kadim bir adettir. Tarihçi Avukat Abdullatif Fahuri’ye göre, İspanya’daki El Escorial kütüphanesinde; İbnül Cevzi tarafından 1200 yılında kaleme alınan “Yüce Ramazan’a Veda” isimli kitap, söz konusu adetin kadim tarihine işaret ediyor.
Bu bilgi doğrultusunda “hüzün günleri” adetinin en geç hicri altıncı asırda ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Mekke ile Mısır halkı Kuran’ı hatmediyor ve camilere yöneliyor
“Hüzün günleri” Mekke’deki Mescid-i Haram’da, son on gündeki tekli gecelerde, kadılar ve fakihler eşliğinde Kuran hatmi yapılarak idrak ediliyor.
Harem-i Şerif komşularının ibadetlerini gözlemlemek üzere geziye çıkan İbn Cübeyr, Mescid-i Haram’da geçen son on geceyi anlatırken 21. Gece hakkında şu ifadelere yer veriyor:
“Bu gecelerin ilki olan 21. gecede Mekke halkından bir çocuk, kadılar ve değerli şeyhlerin huzurunda Kuran’ı hatmetti. Ardından çocuk ayağa kalkarak bir vaaz verdi. Vaaz sonrası çocuğun babası, orada bulunanları evine davet ederek yemek ve tatlı ikramında bulundu.”
Mısır’da yaşatılan Ramazan’a veda adetlerinden birisi ise, “yetim cuma” olarak adlandırılan mübarek ayın son cuma namazını Amr Bin As Camii’nde kılmaktır. Eskiden de Ramazan aylarının son cuma günleri insanlar bu camiye gelerek namaz kılıp bereket umarmış. Ancak söz konusu cami 100 sene boyunca âtıl halde bırakılmış.
Nablus: Hüzün ve yakarış
Filistin’in Nablus kenti, “hüzün günleri” ismini verdikleri son on gecedeki benzersiz gelenekleriyle Ramazan’a veda ediyor.
Nablusluların söylediği veda ilahileri, hüzün ve yakarış temalarını içeriyor. Yüce Allah’ın zikri ve Hz. Muhammed’e salatu selam ardından ilahi ve ezgiler söylenmeye başlıyor.
Mübarek ayın gidişiyle hissedilen üzüntü şu mısralarla ifade ediliyor:
“Allah bizi senden mahrum etmesin,
Ey hayır ve lütuf ayı Ramazan.
Oruç ayı gitmeye niyetlenmiş,
Ne uzun bir zaman ayrı düşeceğiz ondan.
Acaba tekrar, böyle bir ayda,
Bir araya gelebilir miyiz kardeşlerim?”
Yakarış temalı ilahilerde ise dua ifadelerine sıkça yer veriliyor:
“Ey hayat sahibi, her şeyi yöneten Allah’ım; senden başka ilah yoktur.
Ey merhamet ve lütuf sahibi; bizi cehennemden koru.
Ey cömertlik ve ihsan sahibi, bizi iman üzere sabit kıl.
Rabbimiz apaçık nur olan Muhammed’e salat etsin.
Alemlerin efendisi, seçkin Ahmed’e,
Ailesine ve ashabına salatu selam olsun.
Sevgili kulunun yüzü suyu hürmetine ey Allah’ım, canımızı Müslüman olarak al.”
Şehirde, merkezi sistem ile birbirine bağlı olan yüzden fazla mescidin hoparlöründen aynı ilahiler söylenirken, insanlar hep bir ağızdan bu sözleri terennüm etmeye başlıyor.
Beyrut’ta bir ibadet vesilesi: Hüzün günleri
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 19. asrın sonlarında ortaya çıkan “hüzün günleri” adeti, ibadete teşvik edici bir unsur olarak görülüyor.
Öncesinde Osmanlı Devleti de Ramazan'a veda için mescitlerdeki kandillerin sayısının arttırırdı. Ayrıca bu kıymetli vakitlerin değerlendirilmesi için müezzinlere tesbih ve tehlîl zikri yapmaları ve Peygamber aleyhisselam’ı öven kasideler söylemeleri için ferman çıkarılırdı.
O zamandan bu yana hüzünlü günler geleneği ışıl ışıl kandillerle donatılmış Beyrut camilerinde pek çok Müslümanın katılımıyla yaşatılır; namaz ardından zikir, ilahi, dua ve Kuran hatmi için halkalar kurulur.
Eski zamanlarda da insanları sahura uyandırmak için sokak sokak dolaşan ezgi ekipleri, Büyük Ömer Camii’ne varana dek ilahi söyler, son on günün yaklaşmasıyla daha hüzünlü ezgiler terennüm edermiş:
“Allah bizi senden mahrum etmesin ey oruç ayı
Allah bizi senden ayırmasın ey namaz ayı
Allah bizi senden mahrum etmesin ey sebat ayı
Allah bizi senden mahrum etmesin ey ziyafet ayı
Allah bizi senden ayırmasın ey cömertlik ve ikram ayı.”
İsrail'in Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını ihlal ederek Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nı ele geçirmesi, bölgesel gerilimi tırmandırdı. Mısır, İsrail'in bu hareketini kınayarak, iki ülke arasındaki gerilimin artışına ve bölgesel…
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Ajansı iş birliğiyle Cezayirli gazetecilere yönelik 3 günlük "Gazetecilik Eğitim Programı" düzenleniyor.
İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Katar Dışişleri Bakanlığında Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lolwah Rashid Al Khater ile Mersin'de bir araya geldi.
Çadlılar, siyasi değişim ve gerilimlerin gölgesinde sandık başına gitti. Darbe sonrası gerçekleşen ilk seçim, uluslararası çatışmaların ve iç siyasi rekabetin kesişmesiyle dikkat çekiyor.