Çin, Filistin Uzlaşması İçin Diplomatik Çabalarını Artırıyor

Çin, Fetih ve Hamas arasında Filistin uzlaşmasını sağlamak için diplomatik adımlarını sürdürüyor. Pekin'de düzenlenen basına kapalı toplantılar, Gazze'deki çatışmayı durdurma ve Filistin birliğini güçlendirme hedefiyle gerçekleştiriliyor.
Tasaheel Abukmeil
Çin’in Fetih ile Hamas Arasında Arabuluculuk Rolü
2 Mayıs 2024

Çin’in başkenti Pekin, geçtiğimiz iki gün içinde Filistin uzlaşmasını sağlamaya yönelik, Fetih ve Hamas hareketlerinin temsilcileri arasında basına kapalı düzenlenen toplantılara ev sahipliği yaptı. 

Çin’in bu adımı, Gazze’deki savaşı durdurmak ve Fetih ile Hamas arasındaki uzlaşma sürecinde rolünü güçlendirmek için diplomatik çabalar yürütme girişimlerinin bir parçası olarak kabul ediliyor. 

Sızan haberlere göre, toplantıya Fetih heyetine Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi üyesi Azzam El Ahmed, Hamas heyetine ise hareketin Siyasi Büro üyesi Musa Ebu Merzuk başkanlık etti. 

Çinli yetkililer dün yaptıkları açıklamada, Fetih ve Hamas hareketlerinin uzlaşma amacıyla Pekin’de görüşmelerde bulunduğunu duyurdu. 

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, söz konusu heyetlerin, Filistin uzlaşma sürecini ilerletmek amacıyla derinlemesine ve samimi tartışmalar yapmak üzere Pekin’i ziyaret ettiklerini bildirdi. 

Fetih ve Hamas görüşmelerinin sonuçları 


Gelecekteki diyaloglara ilişkin fikirler üzerinde anlaşmaya varıldığını dile getiren Sözcü Lin Jian’a göre, her iki taraf da diyalog yoluyla uzlaşma sağlanması ve Filistin birliğinin mümkün olan en kısa sürede kurulması için adımları sürdürme yönündeki siyasi arzusunu ifade etti. 

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ise birkaç gün önce yaptığı açıklamada, ülkesinin Filistinli gruplar arasındaki diyalog yoluyla iç uzlaşmayı güçlü bir şekilde destekleyeceğini vurguladı. 

Çin’in, ABD’nin (18 Nisan’daki karara karşı veto kullanma yoluyla) daha önce itiraz ettiği Filistin’in Birleşmiş Milletler’e (BM) tam üyeliğinin yanı sıra Filistin devletini ve özerk yönetim hakkını desteklediğini belirten Wang Yi açıklamasını şöyle sürdürdü; 

“Mümkün olan en kısa sürede daha büyük, daha güvenilir ve etkili bir uluslararası barış konferansı düzenlenmesi ve iki devletli çözümün uygulanması için somut bir takvim ve yol haritası oluşturulması çağrısında bulunuyoruz.” 

Çin’in Orta Doğu’daki rolü 


Analistler, Çin’in uluslararası barış konferansı düzenleme çağrılarının, ABD ile rekabet etmesini içeren uluslararası stratejisinin bir parçası olduğuna inanıyor. 

Pekin, Orta Doğu’daki çatışmanın karmaşıklığının ve bölge siyasetine daha geniş katılımının gerekli olduğunun farkında. 

Aynı zamanda, bu çatışmaya müdahalesinin ABD’nin izlediği geleneksel politikanın ötesine geçen genişletilmiş çabalar gerektirdiğinin de bilincinde. 

Çin, Mart 2023’te Suudi Arabistan ile İran arasında imzalanan barış anlaşmasına arabuluculuk ettikten sonra, OrtaDoğu’da ekonomik nüfuzdan uzak bir şekilde, bölge meselelerinde daha aktif rol oynama yönünde çaba gösterdi. 

Bu adımlar, ABD’nin Kızıldeniz’deki Husi saldırılarına son verilmesi konusunda yardımcı olması için Çin’e yaptığı çağrının sonucunda atıldı. 

Hong Kong merkezli Kowloon Siyasi Araştırmalar Merkezi’nde araştırmacı olan Li Yuan Martin, Çin’in, Fetih ile Hamas arasında uzlaşma sağlama konusundaki zorluğun farkında olduğunu söyleyerek, bunu başarmanın bölgesel ve uluslararası gündemlerle ve ABD’nin iradesiyle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizdi. 

Li Yuan Martin, Filistin’in kararının bağımsız olmadığını ve bu yönde atılacak herhangi bir adımda öncelikle Fetih ve Hamas’ın onayının gerektiğini vurguladı.  

Araştırmacı ayrıca Çin’in bu girişimdeki amacının, Suudi Arabistan-İran konusunda elde ettiği atılımın ardından, “barışın sponsoru” olduğu yönündeki devlet imajını dünyaya pazarlamak için daha fazla siyasi yatırım elde etmek olduğuna dikkat çekti. 

Çin, BMGK’da ABD’nin karşısında yer aldı 


Çin, Hamas’ın 7 Ekim’de Aksa Tufanı Operasyonu düzenlemesinin ardından, BMGK’da ABD’nin özellikle askeri ve siyasi düzeyde İsrail'e verdiği geniş desteğin karşısında yer aldı. 

Çin söz konusu krizde tarafsız bir tutum sergilemeye çalışırken, Filistin ve İsrail’i itidalli olmaya çağırıyor ve çatışmaya alternatif olarak “iki devletli çözümü” vurguluyor. 

İsrail’in sivilleri hedef almasını eleştirerek, uluslararası hukuk ihlallerini kınayan Çin, Gazze Şeridi’ne insani yardım koridoru açılması ve iki devletli çözümün uygulanması yönündeki çağrısını birçok kez yineledi. 

Politikacılara göre Çin’in 7 Ekim’den bu yana takındığı tutum ve Gazze savaşıyla ilgili ABD'nin karar tasarılarına karşı BMGK’da veto yetkisini kullanması, Pekin’in uluslararası politikada izlediği yolu ve çatışmanın her iki tarafına da önyargısız olduğunu gösteriyor. 

Bu bağlamda değerlendirme yapan, Çinli uluslararası ilişkiler uzmanı Wan Zhiping, Pekin’in uluslararası sahnede, başta “ülkelerin iç işlerine karışmamak” olan köklü ilkelere dayanarak hareket ettiğini söyledi. 

Zhiping, Çin’in, Gazze Şeridi’nde sivillere karşı daha fazla katliam yapması için İsrail’e yeşil ışık yakmayı amaçlayan ABD’nin karar tasarılarına karşı BMGK’da veto hakkını kullandığına dikkat çekti. 

Ayrıca Çin’in, Arap ve İslam ülkeleri de dahil olmak üzere diğer ülkeler gibi Hamas hareketini kınamayı reddettiğini de ifade etti. 

Wan Zhiping, Çin’in pozisyonunu küçümsemenin, Pekin’i Orta Doğu’nun yaşadığı kriz girdabına dahil etmeye yönelik “şüpheli” girişimler olduğunu da dile getirdi. 

Çin ve Filistin sorunu 


Guangdong Enstitüsü’nde siyasi çalışmalar profesörü olan Lin Chen ise, Filistin konusunda Çin’in rolüne ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:  

“Filistin meselesinin mevcut koşulları ışığında normal durum, önümüzdeki dönemde üzerine inşa edilecek güçlü bir temel sağlamak amacıyla Filistin’in iç işlerini yeniden düzenleme yönünde ilerlenmesidir.” 

Lin Chen, birleşik bir Filistin cephesinin bulunmamasının, Filistinliler ile İsrailliler arasında uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesini zorlaştırdığına dikkat çekti. 

Ayrıca bu girişimin, Çin’in kendi sponsorluğunda düzenlenen uluslararası bir barış konferansı aracılığıyla, Orta Doğu bölgesine güvenlik ve barış getirmek amacıyla diplomatik çabalarını daha da artırmaya yönelik ilk adımı olduğunu söyledi. 

Lin, Pekin’in Fetih ve Hamas da dahil olmak üzere tüm Filistinli gruplarla iyi ilişkiler sürdürdüğünü ve bu sayede Filistin sahnesindeki en büyük iki grup arasındaki uzlaşmayı kolaylaştırmayı ve ihtilafları azaltmayı amaçladığını vurguladı. 

Pekin’in, Filistin halkının birliği, halkın haklarına ulaşmaları ve Filistin devleti kurulması yönündeki hayallerini gerçekleştirmeleri konusunda önemli bir garantör olduğunu da sözlerine ekledi. 

Çin’in tarihte Filistin meselesindeki duruşu 


Çin Halk Cumhuriyeti ile Filistin devleti arasındaki ikili ilişkiler, Çin Komünist lideri Mao dönemine kadar uzanıyor. 

Öte yandan Mao’nun dış politikası, 3. Dünya’daki ulusal kurtuluş hareketlerini destekledi. 

Mao sonrası dönemde Çin, uluslararası forumlarda FKÖ’yü desteklemeye devam ederken, 1988’de Filistin devletini tanıdı.