Batılı güçlerin Afrika’daki Sahel ülkelerinden kademeli olarak çekilmesi ve yakın zamanda gerçekleşen bir dizi askeri darbeden kaynaklanan siyasi krizler, bölgede bir güvenlik boşluğu oluşmasına neden oldu.  

Bu durum, IŞİD’in büyümesini ve başta Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki sınır üçgeni olmak üzere, Afrika’nın silahlı örgütlerin varlık gösterdiği Sahel bölgesinde daha da yayılma ihtimalini güçlendirdi.   

Batı ülkelerinin bölgedeki nüfuzunun azalması   

Afrika’da sömürge geçmişi olan Fransa’nın bölgeden askerlerini çekmesi, söz konusu güvenlik boşluğuna büyük ölçüde katkı sağladı.  

Buna ek olarak, Sahel ülkelerindeki yeni askeri liderler, “ABD varlığının” da ülkeden çekilmesini istedi.   

ABD Başkanı Joe Biden’ın yönetimi, bu ay içerisinde, “askerlerini çekmeleri” yönünde talepte bulunan bazı ülkelere yanıt verme taahhüdünü açıkladı.   

ABD, Nijer’den bine yakın askerini geri çekerken, Çad da ülkede bulunan ABD’ye ait askeri üssün kapatılmasını talep etti.   

Sahel ülkelerindeki yeni askeri rejimler, ABD ve Fransa’nın askeri varlıklarının, bu ülkelerin “önceki dönemlerdeki egemenliklerini” çoktan aştığını duyurdu.   

Bu durum, söz konusu ülkelerin ABD ile güvenlik anlaşmalarını feshetmesine ve askeri varlıkların çekilmesini talep etmesine yol açtı.  

Bunun sonucunda ABD, Nijer ve Çad'dan fiilen çekilmeye başladı.   

Batılı ülkelerden gelen raporlara göre, aralarında Mali ve Burkina Faso’nun da bulunduğu birçok ülkede bulunan silahlı gruplar, nüfuzlarını benzeri görülmemiş bir hızla arttırıyor.   

IŞİD’e bağlı Sahel Vilayeti   

Örgüt, IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin 2019’da öldürülmesinden bu yana, Somali, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Çad Gölü çevresi ve Sahel’in diğer bölgeleri de dahil olmak üzere Afrika’ya giderek daha fazla odaklandı.   

Washington Post gazetesinden aktarılan habere göre, IŞİD’e biat ettikleri 2015 yılında yalnızca birkaç düzine militana sahip olan Sahel Vilayeti örgütü, son birkaç yıldır IŞİD liderliğinin dikkatini daha fazla çekmeye başladı.   

Araştırmacılar, Sahel Vilayeti örgütüne bağlı militan sayısının şu anda birkaç bin olduğunu tahmin ediyor.   

Bridgeway Vakfı’nda Afrika’daki IŞİD’e bağlı örgütlere odaklanan analist Caleb Weiss, IŞİD’in Sahel’de diğer ülkelere göre daha aktif olduğunu söyledi.  

Weiss, söz konusu örgütün büyümesini ve faaliyetlerini bir miktar sınırlayan faktörün ise aynı bölgede yayılan El Kaide ile arasındaki mücadele olduğunu vurguladı.   

IŞİD, 10 yılı aşkın bir süre önce El Kaide’den ayrıldı ve dünyanın her yerinden sempatizan kazandı.   

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarına göre, örgüt 2017’de Irak’ta ve iki yıl sonra Suriye’de yenilgiye uğramasına rağmen, Sahel bölgesinde hala 3 bin ila 5 bin arasında IŞİD bağlantılı militan bulunuyor.   

Örgütün Çad’da büyümesi  

Çad Nahda Hareketi Başkanı Dr. Muhammed Bin Muhammed Adem, Fokus+’a verdiği demeçte, “IŞİD Ortadoğu’daki nüfuzunun azalmasının ardından, Afrika ve Çad başta olmak üzere dünyanın diğer bölgelerinde varlığını güçlendirme yollarını arıyor” dedi.   

Özellikle sınır bölgeleri ve Çad Gölü bölgeleri, IŞİD ve diğer terör örgütlerinin artan tehditleriyle karşı karşıya.  

 Dr. Adem, IŞİD’in Çad'daki varlığını güçlendirmek ve nüfuzunu artırmak için mevcut güvenlik boşluklarından yararlandığına dikkat çekti.   

Bu konuda, yerel desteğin yanı sıra Çad’daki terör örgütlerine finansman, eğitim ve silah sağlanması da dahil olmak üzere dış desteklerin bulunduğunu da ekledi.   

Ülkede terör tehditleri artarken, yaklaşan seçim sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması halinde şiddet olaylarında bir patlama yaşanacağına dair korkular da git gide büyüyor.   

Bu olası senaryoya göre terör örgütleri, Çad’da kaos anlamında kontrolü ele geçirebilir, siyasi ve güvenlikle ilgili gerginlikleri artırabilir ve ülkenin istikrarını tehlikeye atabilir.   

Dr. Adem, bu zorlukların üstesinden gelmek için etkili bölgesel ve uluslararası iş birliğinin gerekli olduğuna vurgu yaptı.   

Çad’ın terörle mücadele çabalarının yanı sıra güvenlik ve askeri alanda desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Adem, “Uluslararası toplum ülkede istikrar ve kalkınmanın artırılması için siyasi ve ekonomik destek sağlamalıdır.” ifadelerini de kullandı.   

Güvenlik boşluğundan yararlanma   

Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Araştırma Merkezi (AKAF) Müdürü ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Yunus Turhan Fokus+’a yaptığı konuya ilişkin açıklamada şu ifadeleri kullandı:  

“Sahel bölgesinde sınır güvenliğinin zayıf olması, terör unsurlarının mobilize hareket etmesine imkan tanımaktadır. Ayrıca, Afrika ülkelerindeki güvenlik boşluğu, siyasi otoritenin zayıflığı, askeri darbelerin ortaya çıkarttığı belirsizlik, köklü sosyoekonomik sıkıntılar, kurumsal yapıların kırılganlığı terör örgütlerine alan açmaktadır. Son yıllarda, terörle mücadele konusunda ABD, AB ve Afrika Birliği gibi ortaklar arasında fikir birliğinin olmaması, ortak gücün tamamen işlevsel ve özerk hale gelmesi için yeterli fon ve diğer gerekli desteklerin yoksun olması, IŞİD’e karşı operasyonel başarısızlığı beraberinde getirmektedir. Bundan mütevellit, bugün en az 20 Afrika ülkesi doğrudan  IŞİD’in faaliyetlerine maruz kalmaktadır.”   

Türkiye bölgede aktif bir ortak   

Doç. Dr. Turhan, Türkiye’nin bölgedeki rolüne ilişkin değerlendirmesinde ise şunları söyledi:   

“2024 yılı itibariyle, yaklaşık 30 farklı Afrika ülkesi ile Türkiye arasında savunma iş birliği anlaşmaları imzalanmış ve bu ülkeler Türkiye’den savunma sanayii ithal etmeye başlamışlardır. Türkiye’den muhtelif silah ve askeri araç ithal eden ülkelerin arasında Burkina Faso, Cezayir, Çad, Fas, Gana, Kenya, Mali, Moritanya, Nijer, Nijerya, Senegal, Somali, Ruanda ve Uganda yer almaktadır. 2020’de Türkiye’den Afrika'ya yaklaşık 83 milyon dolarlık savunma sanayii ürünü ihraç edilirken, 2021’de bu rakam 288 milyon, 2022’de 460 milyon doların üzerine çıkmış, 2023 itibariyle de 1 milyar dolara yaklaşmıştır. Türkiye’nin teknoloji transferi ve askeri kapasite inşası, Afrika ile kurulan savunma boyutunda Türkiye’yi müstesna bir aktör yapmaktadır.”   

Turhan açıklamasının sonunda, “Tüm bu adımlar, Türkiye’nin Afrika’da yayılma gösteren IŞİD gibi terör örgütlerine karşı yerel kapasiteyi güçlendirerek, önleyici müdahalesine imkan sunmaktadır” ifadelerini kullandı.