Geçmişten Günümüze Karabağ Anlaşmazlığı

Dağlık Karabağ, Güney Kafkasya'da, Azerbaycan ve Ermenistan arasında uzun süredir anlaşmazlık konusu olan bir bölge. Bölgedeki çatışmanın temeli 20. yüzyılın başlarına, Sovyetler Birliği dönemine dayanıyor. Şimdi ise 2020 Karabağ Savaşı'nın ardından imzalanan ateşkes anlaşmasıyla birlikte, bölgedeki jeopolitik dinamiklerde yeni gelişmeler yaşanıyor. İran'ın Zengezur Koridoru'na karşı tutumu, bölgedeki stratejik dengeyi nasıl etkiliyor?
Geçmişten Günümüze Karabağ Anlaşmazlığı
29 Mart 2024

Sovyetler Birliği döneminde, Josef Stalin’in emriyle Azerbaycan sınırları içinde bulunan Dağlık Karabağ’da bir Ermeni özerk bölgesi oluşturuldu. Bunun için farklı bölgelerden çok sayıda Ermeni buraya yerleştirildi. Sovyetler Birliği zayıflamaya başladığında, Ermeniler Karabağ’ın statüsüne ilişkin taleplerini dillendirmeye başladı. İki toplum arasındaki anlaşmazlık ise çatışmaya, 1990'lı yılların başlarında da geniş çaplı savaşa dönüştü. 

Ermeniler, 1991’de Hankendi’ni, 1992’de Şuşa ve Hocalı’yı işgal etti. Daha sonra Laçın, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere'yi de ele geçiren Ermeniler, 1993'te Ağdam'a girdi. Ağdam'ı, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgali izledi. Ermeniler bu süreçte Azerbaycan Türklerine karşı katliamlar yaptı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi ve 1 milyona yakın Azerbaycanlı da yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kaldı.    

2020’ye kadar geçen 30 yılda her iki taraftan da kayıplar verildi. 1992’de AGİT bünyesinde kurulan Minsk Grubunun çözüm arayışlarına ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Azerbaycan lehine alınan kararlara rağmen Ermenistan bölgede toprak işgaline devam etti. Ermeni katliamlarının artması üzerine taraflar 4-5 Mayıs 1994'te imzalanan Bişkek Protokolü ile çatışmayı durdurmayı ve Ermenilerin işgal ettiği bölgelerden çekilmesini kararlaştırdı. Ancak işgal ve provokasyonlar devam etti. 

 

2020 Karabağ çatışması ve ateşkes anlaşması  

Temmuz 2020’de Ermenistan’ın sınır hattında kapsamlı bir askerî harekât başlatması, Azerbaycan askerlerinin ve sivillerin yaşamlarını yitirmesine neden oldu. Ardından Azerbaycan yetkilileri Minsk Grubunun ve uluslararası kuruluşların etkili adımlar atması ve yeni provokasyonların önlenmesi hususunda çağrıda bulundular. Fakat etkili adımlar atılmadı ve 27 Eylül itibariyle Ermenistan Azerbaycan’a yönelik yeni bir provokasyon girişiminde bulundu. Azerbaycan’ın buna karşı başlattığı askeri harekatla birlikte Azerbaycan, topraklarını Ermenistan işgalinden kurtarmaya başladı.  

Dolayısıyla ikinci savaş Azerbaycan’ın zaferi ve Karabağ’a Rus barış gücünün gelmesiyle sonuçlandı. 2020'de Azerbaycan'ın askeri operasyonuyla işgal altındaki toprakların büyük bir kısmını geri alması, çatışmanın seyrini değiştiren önemli bir dönüm noktası oldu. Ancak, bu durum Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığı tam olarak çözmedi. 

Savaşın sonunda Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan taraflara bazı yükümlülükler getiren bir ateşkes anlaşması imzaladı. 10 Kasım 2020’de imzalanan üçlü bildiriye göre; Ermenistan Karabağ bölgesinde işgal altında tuttuğu toprakları Azerbaycan’a geri verecek, Rus barış güçleri bölgeye konuşlanacak, Azerbaycan ve Nahçıvan arasında sivillerin, ulaşım ve yük araçlarının her iki yönde serbest bir şekilde hareketini organize ermek maksadıyla ulaşım bağlantısı sağlanacak ve Laçin Koridoru Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki bağlantıyı sağlamaya devam edecekti. 

Ancak süreç içerisinde şartların yerine getirilmesinde gecikmeler ve yeni tartışmalar ortaya çıktı. Özellikle Laçin Koridoru ile Dağlık Karabağ bölgesine insani yardım yerine silah ve teçhizatlarla birlikte Ermeni direnişçilerin geçtiğine dair haberlerin sonrasında Azerbaycan’ın geçici olarak geçişleri kapatması gündeme geldi. Öte yandan, Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeniler için sosyal yardımın Azerbaycan tarafından yapılması teklif edildi fakat Ermenistan bunu kabul etmedi.  

 

“Anti Terör Operasyonu” 

2023’e kadar, 10 Kasım’daki üçlü bildirinin şartlarının yerine getirilmesi ve bölgede istikrarın yeniden tesis edilmesi için uluslararası konferanslar düzenlenmeye devam etti. Ancak bu süreçte Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki Ermeni silahlı güçlerin, Azerbaycan ordusunun mevzilerine sistematik şekilde ateş açması, arazilere mayın döşemeyi sürdürmesi, istihkam ve mevzi çalışmalarında bulunması gerilimin artmasına neden oldu.  

2023 yılının Eylül ayında Azerbaycan, Dağlık Karabağ'da bir "Anti Terör Operasyonu" başlatarak, uluslararası toplum tarafından Azerbaycan'ın bir parçası olarak kabul edilen ancak Ermeni nüfusun yaşadığı ve kontrol ettiği bölgeye yönelik askerî harekât düzenledi.  

Azerbaycan Yetkilileri operasyonu; “Üçlü bildirinin hükümlerinin sağlanması, Karabağ ekonomik bölgesinde gerçekleştirilen büyük çaplı provokasyonların önlenmesi, Ermeni silahlı kuvvetlerinin birimlerinin silahsızlandırılarak topraklarımızdan çıkarılması, askeri altyapılarının etkisiz hale getirilmesi, işgalden kurtarılan topraklara dönen sivil halkın güvenliğinin sağlanması ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin anayasal yapısının yeniden tesis edilmesi amacıyla”  gerçekleştirdiklerini vurgulayarak Laçin Koridoru'nu kapattı. Operasyon sonucunda, Dağlık Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçı güçler silahsızlanmayı ve ateşkesi kabul etti.  

2023 yılının sonlarında, Dağlık Karabağ'daki Ermeni yetkililer, 1 Ocak 2024'ten itibaren "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin feshedileceğini duyurdu. 2024 Mart ayında Ermenistan Başbakanı Peşinyan sınır köylerini ziyaret ederek, savaş riskinin ortadan kalkması için anlaşmalara uygun hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ise “Ermenistan'la barışa hiçbir zaman olmadığı kadar yakınız” ifadelerini kullandı. 

Bölge neden önemli? 

Karabağ bölgesi ve bu bölgenin ulaşım yolları, çevre ülkeler ve özellikle Türkiye için büyük öneme sahip. Doğal kaynakların yanı sıra Türkiye’yi Azerbaycan'a doğrudan kara yoluyla bağlama potansiyeline sahip bu güzergahta yer alan Karabağ’ın uzun yıllar Ermeni işgali altında kalması, bölgenin istikrarına zarar verdiği gibi jeopolitik bağların güçlenmesine de engel olmuştur. 2020 Karabağ Zaferiyle birlikte imzalanan ateşkes anlaşması gereğince inşa edilmesi beklenen Zengezur Koridoru ile Kafkasya bölgesindeki ulaşım ve enerji nakil hatlarını çeşitlendirerek tüm bölge ülkelerine doğrudan katkı sağlaması beklendi

Dolayısıyla Kafkasya’nın ekonomik, coğrafi, stratejik ve bölgesel anlamda kalkınması ve gelişmesi, Karabağ bölgesinin istikrara kavuşması ve yeni ticaret yollarının açılmasıyla doğrudan bağlantılı

 

Laçin Koridoru 

Laçin Koridoru, Azerbaycan'ın Laçin ilini, Karabağ ile Ermenistan arasında bir bağlantı noktası olarak birbirine bağlar. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ve 1990'larda yaşanan Dağlık Karabağ Savaşı sonucu, bu koridor Ermenistan ve Dağlık Karabağ arasındaki ana kara bağlantısı haline geldi. Laçin Koridoru, bölgeye giden ana yol ve tedarik hattı olduğu için Karabağ'daki Ermeni nüfus için hayati önem taşıyor. 

2020 Dağlık Karabağ Savaşı'ndan sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan ateşkes anlaşması gereğince, Laçin Koridoru üzerindeki kontrol, Rus barış güçleri tarafından sağlanmaya başlandı. Anlaşma, bu koridorun hem Azerbaycan hem de Karabağ'daki Ermeni nüfusu için güvenli geçiş sağlayacağını garanti altına aldı. 

Zengezur Koridoru 

Zengezur, bugün Ermenistan sınırları içinde bulunmasına rağmen geçmişte Azerbaycan toprağıydı ve 1920'li yıllarda Sovyetler Birliği'nin kararıyla Ermenistan'a bağlandı. Bu bölgenin Ermenistan'a verilmesi sonucunda Azerbaycan, Nahçıvan ile kara bağlantısını kaybetti. 

Zengezur Koridoru ise Azerbaycan'ın ana karasını Nahçıvan ile birleştirmeyi amaçlayan bir geçit. Bu koridor, Ermenistan'ın güney kısmından geçerek; Azerbaycan'a, Nahçıvan’a kara bağlantısı olmadan ulaşım imkânı sunma potansiyeline sahip. Zengezur Koridoru'nun açılması, 2020 Dağlık Karabağ Savaşı sonrası imzalanan ateşkesin 9. Maddesiyle doğrudan ilgili. 

“Bölgenin ekonomik ve ulaşım bağlantılarında engeller kaldırılacak. Ermenistan, vatandaşların, araçların ve yük araçlarının iki yönde hareketini organize etmek amacıyla Azerbaycan’ın batısındaki bölgeler ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında ulaşımı sağlayacak." Bu maddeyle taraflar Nahçıvan ile Azerbaycan arasında yeni ulaşım hatlarının oluşturulmasını ve ekonomik entegrasyonun sağlanmasını kabul etmiş oluyor. 

Ermenistan’ın bu koridoru engellemesi veya başka bir nedenle açılamaması durumunda Nahçıvan ile bağlantının İran üzerinden sağlanması da gündemde. Zira İran bölgedeki gelişmelere dair sık sık açıklamalar yaparak Zengezur koridoru üzerinden bir bağlantı sağlanmasına karşı olduğunu dile getiriyor. 

 

İran, Zengezur Koridoru’na neden karşı? 

İran, Zengezur Koridoru'nun açılmasına karşı çıkmasının ardında birkaç temel neden sıralanabilir. İlk olarak, İran'da, Zanzegur Koridoru projesinin önerilen güzergâhının sınırın tamamı boyunca uzanması nedeniyle, projenin İran'ın Ermenistan ile olan sınırını kapatacağına dair bir endişe var.  

Bu nedenle İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani “Ulaşım yollarının ve ulaşım ağlarının bölgedeki tüm ülkelerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirilmesini kabul ediyoruz ancak aynı zamanda uluslararası sınırların değişmesine de karşı olduğumuzu vurguluyoruz” ifadelerini kullanmıştı. 

Ermenistan İran sınırının asıl önemi, bu sınır hattının İran’ı Batum üzerinden Karadeniz’e bağlaması olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Türkiye’de doğup Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-İran sınırının bir bölümünü oluşturduktan sonra Azerbaycan'da Kura Nehri'ne dökülen Aras nehri, bölge ülkeleri için büyük önem taşıyor. Bu nedenle İran, Ermenistan-İran sınırında kurulacak Zengezur Koridoru’nun, nehrin kontrolünü Azerbaycan lehine değiştireceğini de iddia ediyor. 

Sonuç olarak, İran'ın Zengezur Koridoru'nun açılmasına karşı çıkmasının temel nedenleri; bölgedeki jeopolitik etkisinin azalması ve bölgedeki stratejik dengeyi kendi lehine koruma arzusu olarak değerlendirilebilir. İran, bu koridorun Ermenistan ile olan sınırını ortadan kaldıracağından ve bölgedeki etkisini azaltacağından endişe etmektedir. Bu nedenle, İran bu gelişmelere dikkatli yaklaşmakta ve olası senaryolara karşı hazırlıklı olmaya çalışmaktadır. 

Popüler Haberler
“Suriye Hafızası” Platformu: Devrimin En Büyük Arşivi

Doha'daki Arap Siyasi Araştırmalar ve Çalışmalar Merkezi'nin gözetiminde oluşturulan "Suriye Dijital Hafızası" platformu, Suriye devriminin başlangıcından itibaren yaşananları kapsayan devasa bir arşivi sunuyor. Altı yıllık bir…

06MANS-WEB-Entegrasyonun-İki-Yüzü-Almanya’daki-Türkler-ve-Türkiye’deki-Suriyeli-Mültecilerin-Topluma-Uyum-Süreçleri--Mohammad-Hasan-Kabir (1).jpg

Türkiye'deki Suriyeli mülteciler ve Almanya'daki Türk göçmenlerin karşılaştıkları benzer zorlukları ve farklılıkları, göçmenlerin yeni toplumlarla nasıl uyum sağladığını, karşılaştıkları ayrımcılık ve entegrasyon zorluklarını Araştırmacı…

IŞİD Afrika’daki Sahel Bölgesi’nde Varlığını Neden Artırıyor

Batılı güçlerin geri çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğu, Sahel'de IŞİD'in artan tehdidini besliyor. Türkiye ise savunma sanayi iş birliği ve teknoloji transferiyle bölgede güçlü bir aktör olma yolunda ilerliyor.

Putin’in Yemin Töreni Sonrası Rus Hükümeti İstifa Etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in resmen göreve başlamasının ardından hükümet istifa etti. Başbakan Mihail Mişustin, hükümetin istifasına dair kararnameyi imzaladı.

Amerikan Gençler Neden Daha Filistin Yanlısı?

Batı dünyasında gençler arasında Filistin lehinde artan protestolar ve İsrail'e yönelik sempatinin azalması, politik kimlik, sosyal medya etkisi ve etnik çeşitliliğin belirleyici rol oynadığı bir değişimi gösteriyor.