2029’da bizi nasıl bir Avrupa Birliği bekliyor? Geçtiğimiz perşembe günü, Ursula von der Leyen Avrupa Komisyonu başkanlığına yeniden seçildi. 720 üyeli Avrupa Parlamentosu'nda 401 milletvekili, üç merkezci grup ve yeşillerin desteğiyle von der Leyen'e destek verdi. Bu, von der Leyen'in 2019'da başlattığı politika izlencesini sürdürmek için ikinci bir beş yıllık döneme başlayacağı anlamına geliyor. Seçildiği gün itibariyle 2029’da görmek istediği Avrupa Birliği’nin izlencesini paylaşan komisyon başkanı hedeflerini yine esas olarak 6 alt başlıkta topluyor. 2019'da kararlaştırılan hedeflerin devamı gibi gözüken program, von der Leyen'in liderliğindeki AB'nin önümüzdeki beş yıldaki yönünü belirleyecek. 

Birkaç hafta önce düzenlenen bir siyasi etkinlikte, ikinci döneminde farklı olarak ne yapacağı sorulduğunda, Leyen “büyük konular” üzerinde yaptığı çalışmasını koruyacağını belirtti. Kendisini destekleyen partilerin büyük ölçüde aynı olması da göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa Parlamentosu Araştırma Servisi’nin yayınladığı “Von der Leyen Komisyonu'nun 6 politik önceliği” dosyasında özetlenen “büyük konular” büyük ölçüde sabit kalacaktır. Bunlar sırasıyla “Yeşil Anlaşma”, “Dijital Avrupa”, “İşlek Ekonomi”, “Birleşik Avrupa”, “Avrupa Tarzı Yaşam” ve “Avrupa Demokrasisi” olarak adlandırılan konulardan oluşuyor. 

Avrupa Yeşil Mutabakatı 

İzlencenin ilk ana başlığı, Avrupa Komisyonu tarafından 2050 yılında AB’yi iklim açısından nötr hale getirme genel amacıyla başlatılan bir dizi politika girişiminin genel adı olan “Avrupa Yeşil Mutabakatı”ydı. Avrupa'nın karbon ayak izini azaltmak için yeşil ve yenilenebilir teknolojilere yatırım yaparken aynı zamanda Avrupa'nın bir “yeniden sanayileştirme” ümidiyle başlatılan program, yüksek kaliteli, iyi maaşlı işler yaratmayı umdu.  

Bu bağlamda, AB, 1990 seviyelerine göre 2030'a kadar net sera gazı emisyonlarını en az %55 oranında azaltmayı ve 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefleyen iddialı iklim mevzuatları geçirdi. Ancak, Avrupa Sayıştayı (ECA), AB'nin mevcut çabalarının 2030 hedefine ulaşmak için yetersiz olabileceği konusunda uyardı. İlk 5 senelik dönem sonrası “Net sıfır emisyon” hedefine yakın olmayan Komisyon, en çok bu sloganı üzerinden eleştiriliyor. 

Dijital Avrupa 

Von der Leyen'in ikinci önceliği Avrupa'yı dijitalleştirmekti. Başlangıçta bu, Avrupa'daki teknoloji girişimlerini finanse etmek, Avrupa hükümetlerini dijitalleştirmek ve belki de Avrupa'da bir Silikon Vadisi oluşturmak gibi olumlu bir vizyon içeriyordu.  

Ancak, son birkaç yılda, AB'nin teknoloji ile ilgili çabalarının çoğu büyük teknoloji şirketlerini ve yapay zekayı düzenlemeye odaklandı. Bu sebeple teknoloji çevrelerinde “Amerika icat eder Avrupa yasal olarak düzenler” yorumu AB’nin üretmek yerine regüle etmeyi seçmesi üzerinden eleştirilmesinin en yaygın hali oldu.  

İşlek Ekonomi 

Üçüncü öncelik, "insanlar için çalışan bir ekonomi" yaratmaktı. Bu, kısmen Avrupa’da “minimum kurumlar vergisi oranı” gibi yeniden dağıtım politikalarını içeriyordu, ancak esas olarak AB'nin ekonomik birliğini derinleştirmeye yönelikti. Daha fazla mali birlik sağlamak ve Avrupa pazarında yatırım yapmayı kolaylaştırmak anlamına gelecek değişimler, ekonomik korumacılıkla daha fazla yatırım çekme hedefi arasında gidip geliyor. 

“Jeopolitik” AB 

Dördüncü öncelik, birleşik bir AB yaratmaktı. Bu, 2019'da belirlenen bir hedefti, ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden sonra merkezi bir hal aldı. AB, Rusya'ya yaptırımlar uygulayarak ve Avrupa Barış Tesisi (EPF) aracılığıyla Ukrayna'ya doğrudan mali destek sağlayarak yanıt verdi.  

Şubat 2024'te, 2024-2027 arasında Ukrayna'ya 50 milyar Euro mali destek sağlayacak yeni bir araç olan Ukrayna Tesisi için geçici bir anlaşmaya varıldı. Tek bir parça olarak hareket edecek Avrupa’nın hayatiliği, endüstriyel yatırımlardan her alandaki politikada ortak hareket edilmediği sürece hiçbir türlü sonuç alınamayacağına vurgu yapıyor. 

Avrupai yaşam tarzını teşvik etme 

Avrupa yaşam tarzını teşvik, çoğunlukla AB'nin göç ve iltica politikasını güncellemeyi içeriyor. Aralık 2023'te kabul edilen yeni göç paktı, düzensiz göçle mücadeleyi, yasal göç yollarını artırmayı ve AB sınırlarının daha etkin bir şekilde korunmasını amaçladı. Özellikle, Avrupa'daki göçmenlerin entegrasyonu ve sosyal uyumunun güçlendirilmesini içeren uygulamaları da hayata dahil etmeyi öngören pakt, üye devletler arasında dayanışmayı artırmak ve yük paylaşımını adil bir şekilde sağlamak amacıyla yeni mekanizmalar oluşturdu. Ancak 2024 AB seçimleri 2019’dan farklı ve yaşanan değişim göz ardı edilemeyecek büyüklükte. Bu sebeple aşırı sağ partilerin ve sağcı partiler tarafından yönetilen ülkelerin göç konusundaki baskısı bu konudaki ideolojik terazide ağırlığı sağda aşağı çekecektir. 

Avrupa’nın içinde bulunduğu bir diğer dilemma, bir yandan “Avrupa değerleri” ve “hukukun üstünlüğü” gereği savaş ve çatışma bölgelerinden gelen sığınmacılara yardım etme zorunluluğu bulunurken, diğer yandan AB içindeki bazı ülkeler düzensiz göçün getirdiği sorunlarla başa çıkmakta zorlanması. Yeni dönemde bu dengeyi sağlamak ve hem insani hem de güvenlik kaygılarını gözetmek Leyen için mühim olacak. 

Von der Leyen göç politikasının güvenlik ayağında ilk döneminin son bölümünde AB'nin dış sınırlarının daha sıkı kontrol etmek ve düzensiz göçmenlerin geldikleri ülkelere iadesini kolaylaştırmak için Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı’nı (Frontex) güçlendirdi ve daha fazla personel ile donattı. Aynı zamanda toplumsal güvenlik bakış açısıyla “Avrupai tarzda yaşamı teşvik ederek” göçmenlerin entegrasyonunun ve toplumsal uyum süreçlerinin güçlendirilmesi için üye devletler arasında işbirliği teşvik etti. Özellikle, dil öğrenimi, mesleki eğitim ve istihdam olanakları gibi alanlarda göçmenlerin topluma entegrasyonunu kolaylaştırıcı önlemler alınması hakkında planlar hala devam ediyor. 

Avrupa demokrasisi için itici güç 

Son öncelik, özellikle Gazze’deki askeri operasyondan bu yana itibar kaybeden Avrupa demokrasisi için itici bir güç yaratmak elzem. Bu bağlamda, mart ayında kabul edilen ve gazetecileri ve kamu denetçilerini stratejik davalardan korumayı amaçlayan anti-SLAPP direktifi dikkat çekici. Bu minvalden önerilerin devamı gelecektir. 

Gelecek planları 

Von der Leyen, bu altı önceliği geniş ölçüde sürdürmek istiyor. Ancak, Avrupa Yeşil Anlaşması konusunda bazı değişiklikler beklenebilir. Von der Leyen, zafer konuşmasında, en tartışmalı yeşil düzenlemeleri en azından hafifleteceklerini belirterek "pragmatizm" sözü verdi. Ayrıca, Avrupa ekonomisini iyileştirmeye daha fazla vurgu yapması bekleniyor. Öte yandan Avrupa Komisyonu bugün yaptığı açıklamada, eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin Avrupa Birliği'nin rekabetçiliğine ilişkin merakla beklenen raporunun yaz sonuna ertelendiğini doğrulaması, “işlek bir ekonomi yaratmak” adına hazırlanacak planın henüz zamanı olduğuna işaret ediyor. 

Von der Leyen'in programı, 2019'da önerdiklerine çok benziyor, ancak Avrupa'nın ekonomik eksiklikleri konusunda biraz daha endişeli bir hava taşıyor. Geçtiğimiz beş yıl bize herhangi bir şey öğrettiyse, AB'nin çoğunlukla proaktif olmaktan ziyade reaktif olduğu. Avrupa’nın geleceği, von der Leyen'in isteklerinden ziyade, önümüzdeki beş yılda karşılaşacağı şoklara nasıl tepki vereceğine bağlı olacağa benziyor.