Türkiye - Irak İlişkilerinde Yeni Dönem

Türkiye ve Irak arasında tarih boyunca inişli çıkışlı ilişkiler, son dönemde olumlu bir ivme kazanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti ve Kalkınma Yolu Projesi ile ekonomi ve güvenlikte iş birliği artıyor. Enerji ve terörle mücadelede ortak adımları Gazeteci Dr. Soner Doğan Fokus+ için kaleme aldı.
Soner Doğan
Türkiye- Irak İlişkilerinde Yeni Dönem
19 Nisan 2024

Türkiye-Irak ilişkileri, Irak’ın 1920’de İngiltere’nin manda yönetimi altına girmesiyle 1932’deki bağımsızlık ilanına kadar doğrudan İngiltere üzerinden, 1932’den sonra da İngiltere’nin Irak üzerinde sahip olduğu imtiyazlar nedeniyle İngiltere kontrolünde ve gölgesinde sürmüştür. 1958’de General Kasım ve Albay Arif’in darbesi sonrasında Haşimi Krallığının yıkılması ile İngiltere’nin etkisi ortadan kalkmış, Irak dış politikada daha bağımsız adımlar atmıştır. 1968’deki Baas Darbesi ile Saddam Hüseyin’in iktidarına giden süreç başlamış ve Saddam Hüseyin’in 1979’da devlet başkanı olmasıyla dış politikada temel aktör kendisi olmuştur. Bu dönemde genel olarak Irak-Türkiye ilişkileri her ne kadar inişli-çıkışlı bir seyir izlese de güvenlik ve ekonomik kaygılardan ötürü iki ülke arasındaki ilişkiler sürekli geliştirilmeye çalışılmıştır.  

2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ile ülkenin, İran ve ABD nüfuzu arasında bölünmesi Türkiye’nin işini zorlaştırmıştır. Bağdat’ta kurulan hükûmetlerin ABD ve İran güdümünde hareket etmesi ile Türkiye’ye bakışları, Türkiye’nin aşması gereken konuların başında gelmiştir. Yine Türkiye’nin PKK terör örgütüyle mücadele için Irak topraklarında operasyonlar icra etmesi ve Irak’ın buna tepki göstermesi zaman zaman iki ülkeyi karşı karşıya getirmiştir. 

Türkiye Irak arasında diplomasi ve iş birliği  

Yukarıdaki genel girişten sonra bu yazıda son dönemde ortaya çıkan pozitif hava ile Türkiye-Irak ilişkilerinde siyaset, ekonomi ve savunma alanlarında yeni fırsatların ortaya çıktığı duruma değinilecektir. 12 yıl aradan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’a yapacağı ziyarette ticaret, savunma, güvenlik ve su konu başlıklarının ele alınması ve ileriye yönelik iş birliği adımlarının atılması beklenmektedir. 

Genel olarak Irak hükûmetleri, Türkiye’nin Irak’a Musul meselesi üzerinden müdahale edeceği varsayımıyla politika geliştirseler de 29 Mayıs 1946’da Türkiye ve Irak arasında Dostluk ve İyi Komşuluk Anlaşması imzalanmıştı. 2007 yılında ise imzalanan mutabakat muhtırası ile; 1926 Ankara Anlaşması, 1946 Türkiye-Irak Dostluk ve İyi Komşuluk Anlaşması ve 19 Eylül 1989 tarihinde imzalanan Hukuki ve Adli İş birliği Sözleşmesinin hâlâ yürürlükte olduğu beyan edildi. 

Türkiye, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali sonrasında Irak’a yönelik izlediği politikada müdahaleci olmamış, ancak Nuri el-Maliki ve Haydar el-İbadi dönemlerinde Türkiye-Irak ilişkileri sürekli bir gerginlik içerisinde olmuştur. İran’ın Irak siyasetine müdahaleci politikası, Bağdat’ın Ankara’ya yaklaşımını doğrudan etkilemiştir. 2018 yılında Adil Abdulmehdi’nin başbakan olması ile Türkiye’yi ziyaret etmesiyle başlayan olumlu süreç 2020’de Mustafa el-Kazımi ve son olarak da Muhammed Şiya es-Sudani’nin başbakan olmasıyla ivmelenmiştir. Bu dönemde Türk ve Iraklı ticaret, savunma, dışişleri ve ekonomi bakanları başta olmak üzere karşılıklı olarak birçok yetkili ikili ilişkilerin geliştirilmesi için görüşmelerde bulunmuştur.  

Irak siyasi tarihi incelendiğinde Irak’ın ekonomik sıkışmışlığının önemli bir unsur olduğunu görebiliriz. Petrol ve doğalgaz rezervlerinin zenginliği açısından 4. sırada yer alan Irak’ın, bu kaynakların uluslararası piyasaya arz edilmesi hususunda birtakım problemlerle karşılaştığı görülmektedir. İlk olarak Irak, Basra Körfezi’nde geniş limanları olmadığı için Kuveyt, Suriye ve Lübnan üzerinden petrol ihraç etmeye çalışmıştır. 1970’li yıllara kadar sürecek bu düzen, zaman içerisinde Irak’ın elini zayıflatmıştır. Irak’ın istediği kadar petrol satmasına izin vermeyen bu durum, Irak’ı bu ülkelere de bağımlı kılmıştır.  

1976’da Irak-Suriye ilişkilerinin gerilmesi sonucu Suriye’nin, Irak’ın Akdeniz kıyılarından uluslararası piyasalara petrol ihraç etmesini sağlayan hattı kapatması, sonrasında Irak’ın alternatif olarak Kerkük petrollerini Basra Körfezindeki Fao limanı üzerinden ihraç etmeye çalışmasına sebep olmuştur. Ancak buradan yapılan ihracat beklenen sonucu vermemiş ve Irak açısından bazı güvenlik-jeopolitik kaygıları ortaya çıkarmıştır. Nihayetinde 1977 yılında Kerkük-Ceyhan boru hattının açılmasıyla Irak’ın petrol ihracatı artmaya başladı. Fakat İran-Irak Savaşı’nda Irak’ın Basra Körfezi’ne açılan Mina Al Bakr, Khor al-Amaya ve Khor al Zübeyir tesislerinin zarar görmesi ile Irak, limanlarından petrol ihraç etmede ciddi zorluklar yaşadı. Bu yüzden 1985’te Suudi Arabistan üzerinden Kızıldeniz’deki Lenbu limanına boru hattı inşa ederek petrol ihracına başladı. Bu hat da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle Suudi Arabistan tarafından kapatıldı ve Irak, petrol ihraç etme konusunda ciddi sorunlarla karşılaştı. Bu konuda Irak’ın tek güvenli petrol ihraç yolu Kerkük-Ceyhan Boru Hattı oldu. 

Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere Irak’ın ekonomik gelir kalemleri arasında petrol önemli bir yerdedir. Iraklı yetkililer petrol gelirlerinin yanı sıra alternatif gelirlerin oluşturulmasına yönelik çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda 2023 yılında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asya’yı Avrupa’ya bağlayacağını iddia ettiği büyük bir ulaşım ve altyapı projesini açıkladı. 1200 kilometrelik kara ve demiryolu ulaşım ağını kapsayacak projenin 17 milyar dolara mal olması beklenmektedir. Basra, Divaniye, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul’dan geçmesi planlanan Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’deki demiryolu ve karayolu ağına bağlanacak, Ceyhan limanı üzerinden de deniz yolu ulaşımı mümkün kılacaktır. Proje Irak’ı, Asya ve Avrupa’ya bağlayarak önemli bir merkez olacaktır. Ayrıca projeye Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkeleri de ilgi göstermektedir.  

Irak ve Türkiye “Kalkınma Yolu” projesinin hayata geçirilmesi için güçlü irade göstermektedir. Fakat burada İran ve ABD’nin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Hâlihazırda projenin İran ve Irak’ta desteklediği vekil güçlerinin rızası olmadan gerçekleşmesi düşük bir ihtimaldir. İran’ın Irak’taki nüfuzu göz önüne alındığında projeyi vekil güçleri aracılığıyla kolaylıkla sabote etme imkânı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Kalkınma Yolu projesi, Çin’in İpek Yolu, Hindistan’ın ise IMEC projesine rakip olarak algılanmaktadır. Hâlihazırda Orta Doğu’daki gelişmeler düşünüldüğünde Hindistan’ın IMEC projesinin hayata geçme şansı düşüktür. Çin’in İpek Yolu projesi ise planlandığı şekilde ilerlemektedir. 

Terörle mücadelede güvenlik ve istikrar 

Türkiye – Irak ilişkilerindeki bir diğer önemli gelişme ise terörle mücadeledir. Türkiye, uzun yıllardır Kuzey Irak’ta PKK terör örgütü ile mücadele etmektedir. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan oluşan heyetin Irak’a son dönemde yaptıkları ziyaret, Türkiye’nin Irak ile ikili ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra PKK terör örgütü başta olmak üzere bölgenin istikrarını bozacak her türlü faaliyetlere karşı iş birliği yapılması gerektiğini belirtmektedir. Türk heyetinin ziyaretinden önce de yine Dışişleri Bakanı ve MİT Başkanının ABD’de temaslarda bulunması ve akabinde ayrı ayrı Bağdat’a ziyaretleri hem ABD’nin Irak’tan olası çekilmesi sonrasında oluşacak boşluğun giderilmesi hem de Türkiye-Irak ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına yönelik girişimlere işaret etmektedir. Özellikle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın ziyaretleri esnasında Irak’taki tüm taraflarla kapsayıcı bir şekilde görüşmesi ve onları Ankara’da ağırlaması, Türkiye’nin yeni dönemde yeni politikalar izlediğini göstermektedir. Türkiye, Irak siyasetinde etkin tüm taraflarla görüşme hâlinde olduğunu böylelikle ifade etmiştir. İran destekli Şii grupların da dikkatini çeken Türkiye, PKK terör örgütüne karşı birlikte hareket edilmesi veya en azından bu tür grupların PKK ile iş birliğinin engellenmesi üzerine politikalar geliştirmektedir. Bu kapsamda tarafların ziyaretleri sonucunda PKK’nın Türkiye ve Irak için güvenlik tehdidi teşkil ettiği ve Irak’ta yasaklı örgüt olarak tanınması sağlanmıştır. Türkiye’nin kısa vadede Irak’ın kuzeyine yapmayı planladığı sınır ötesi operasyonlar içinde Iraklı yetkililerle koordine içerisinde hareket etmekte ve PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığının sona erdirilmesi hedeflenmektedir. Yine Türkiye, Irak ile savunma sanayii alanında da iş birliği faaliyetlerini geliştirmek istemektedir. Bu kapsamda Irak ve Türkiye’deki savunma sanayii şirketleri karşılıklı ziyaretler gerçekleştirerek iş birliği yapmaya çalışmaktadır. Kısa ve orta vadede Türkiye’nin Irak’a başta insansız hava araçları olmak üzere bazı gelişmiş silahların satması gündemdedir. Bu gelişmelere karşın Kuzey Irak’ta Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) partisi ve yönetiminin etkin olduğu alanlarda PKK terör örgütüne destek verilmektedir. KYB lideri Bafıl Talabani, PYD ve PKK terör örgütü üyelerine sempati beslemekte ve Türkiye’ye karşı faaliyetlerinde onlara lojistik destek sağladığı bilinmektedir. Türkiye ise Süleymaniye kentine yönelik kısıtlamaya giderek hava sahasını uçuşlara kapatmıştır. Bu konuda her türlü diplomatik aracı kullanan Türkiye, gerekirse daha sert tedbirlerin alınacağını açıklamıştır. 

Özetle Türkiye, sert güç ve yumuşak güç enstrümanlarının tüm unsurlarını kullanarak Irak-Türkiye ilişkilerinde yeni bir pencere açmak, bunu da askeri ve ekonomik kazanımlarla taçlandırmak istemektedir. Örneğin; Türkiye-Irak, Kalkınma Yolu Projesine büyük önem vermekte, her iki ülkenin siyasi liderleri de projenin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Esasında Iraklı siyasi grupların ve milis gruplarının da bu projeye sıcak baktıkları bilinmektedir. Kazananın Irak toplumu olacağı, bu adımın Irak’ın istikrarına katkı sağlayarak kalkınmaya katkı sağlayacağı, yoksulluk ve geri kalmışlığın giderileceği öngörülmektedir.  

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak’a yapacağı ziyarete her iki taraf da büyük önem vermektedir. Ziyaret esnasında çözüme kavuşturulmayı bekleyen su meselesi de gündemde önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye’nin uzlaşmacı tutumu ile Irak’ın iş birliği isteği sorunların çözümüne önemli katkılar sağlayacaktır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
İsrail ve ABD, Gazze'deki Ateşkes Müzakerelerini Uzatmak İçin Zaman Kazandığı Belirtiliyor

Filistinli siyasi analist Süleyman Beşşarat, İsrail ile Hamas arasındaki dolaylı müzakerelerin, Tel Aviv yönetiminin, daha fazla zaman kazanmayı istemesi nedeniyle "mümkün olduğu kadar uzun süre devam edeceği" değerlendirmesinde bulundu.

İtalyan hukukçuya göre, Türkiye'nin UAD'deki İsrail Davasına Müdahilliği Daha Fazla Devleti Harekete Geçirecek

İtalyan hukukçu Dr. Luigi Daniele, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'ndaki İsrail davasına müdahalesi, daha fazla devleti harekete geçirerek davanın uluslararası boyutta daha geniş bir ilgi görmesine neden olabilir.

Ptolemaioslar: Mısır’ın Avrupalı Firavunları 

Büyük İskender'in ardından yükselen Ptolemaios Hanedanı, Mısır'ı yönetirken Yunan kültürünü ve gücünü zirveye taşıdı. İskenderiye Kütüphanesi ve İskenderiye Feneri gibi eserlerle antik dünyanın kayıp hazinesini oluşturan hanedanın trajik sonu,…

Kampüslerde Dayanışma: Üniversiteliler İsrail'in Gazze'ye Yönelik Saldırılarını Protesto Etti

Türkiye'nin çeşitli illerindeki üniversite öğrencileri ve akademisyenler, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı seslerini yükseltiyor. Kampüslerde bir araya gelen öğrenciler, dayanışma ve destek gösterileriyle dünya kamuoyuna…

Çiftçi Samet Aksoy Hafta İçi Dizi Setinde Hafta Sonu Tarlada Mesaide

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde çiftçilik yaparken oyunculuk hayalinin peşinden koşan 35 yaşındaki Samet Aksoy, 4 yıl önce bir oyunculuk ajansından yardımcı oyuncu olarak seçildiği Kuruluş Osman dizisinde, "Oğuz Alp" karakterine hayat…