Arapların Ramazan ile Vedalaşma Gelenekleri

Müslüman toplumlar arasında Ramazan ayının gelmesiyle birlikte sevinçli kutlamaların yanı sıra, ayrılığın hüznünü yaşamak için düzenlenen "hüzün günleri" geleneği, farklı coğrafyalarda benzersiz ritüellerle yaşatılıyor.
Arapların Ramazan ile Vedalaşma Gelenekleri: Hüzün Günleri 
5 Nisan 2024

Müslüman toplumlar arasında özlemle beklenen Ramazan ayının gelmesiyle, birtakım kutlamalar ve sevinç gösterileri düzenlemek gelenek haline gelmiştir.    

Öte yandan, Ramazan’ın son on gününde, yakın zamanda ayrılacak bu kutlu misafir için duyulan hüznü dışa vurmak da adet haline gelmiştir. Öyle ki, oruçlu kimsenin Ramazan ile ayrılmaktan duyduğu üzüntü sebebiyle, son on güne “hüzün günleri” denmiştir.    

Kadim bir gelenek: Hüzün günleri    

Bölgeden bölgeye bazı farklılıklar gösteren “hüzün günleri” Araplar arasında kadim bir adettir. Tarihçi Avukat Abdullatif Fahuri’ye göre, İspanya’daki El Escorial kütüphanesinde; İbnül Cevzi tarafından 1200 yılında kaleme alınan “Yüce Ramazan’a Veda” isimli kitap, söz konusu adetin kadim tarihine işaret ediyor.  

Bu bilgi doğrultusunda “hüzün günleri” adetinin en geç hicri altıncı asırda ortaya çıktığını söyleyebiliriz.    

Mekke ile Mısır halkı Kuran’ı hatmediyor ve camilere yöneliyor    

“Hüzün günleri” Mekke’deki Mescid-i Haram’da, son on gündeki tekli gecelerde, kadılar ve fakihler eşliğinde Kuran hatmi yapılarak idrak ediliyor.   

Harem-i Şerif komşularının ibadetlerini gözlemlemek üzere geziye çıkan İbn Cübeyr, Mescid-i Haram’da geçen son on geceyi anlatırken 21. Gece hakkında şu ifadelere yer veriyor:   

“Bu gecelerin ilki olan 21. gecede Mekke halkından bir çocuk, kadılar ve değerli şeyhlerin huzurunda Kuran’ı hatmetti. Ardından çocuk ayağa kalkarak bir vaaz verdi. Vaaz sonrası çocuğun babası, orada bulunanları evine davet ederek yemek ve tatlı ikramında bulundu.”    

Mısır’da yaşatılan Ramazan’a veda adetlerinden birisi ise, “yetim cuma” olarak adlandırılan mübarek ayın son cuma namazını Amr Bin As Camii’nde kılmaktır. Eskiden de Ramazan aylarının son cuma günleri insanlar bu camiye gelerek namaz kılıp bereket umarmış. Ancak söz konusu cami 100 sene boyunca âtıl halde bırakılmış.    

Nablus: Hüzün ve yakarış   

Filistin’in Nablus kenti, “hüzün günleri” ismini verdikleri son on gecedeki benzersiz gelenekleriyle Ramazan’a veda ediyor.    

Nablusluların söylediği veda ilahileri, hüzün ve yakarış temalarını içeriyor. Yüce Allah’ın zikri ve Hz. Muhammed’e salatu selam ardından ilahi ve ezgiler söylenmeye başlıyor.    

Mübarek ayın gidişiyle hissedilen üzüntü şu mısralarla ifade ediliyor:  

“Allah bizi senden mahrum etmesin,  

Ey hayır ve lütuf ayı Ramazan.  

Oruç ayı gitmeye niyetlenmiş,  

Ne uzun bir zaman ayrı düşeceğiz ondan.  

Acaba tekrar, böyle bir ayda,  

Bir araya gelebilir miyiz kardeşlerim?”      

Yakarış temalı ilahilerde ise dua ifadelerine sıkça yer veriliyor:  

 “Ey hayat sahibi, her şeyi yöneten Allah’ım; senden başka ilah yoktur.  

Ey merhamet ve lütuf sahibi; bizi cehennemden koru.  

Ey cömertlik ve ihsan sahibi, bizi iman üzere sabit kıl.  

Rabbimiz apaçık nur olan Muhammed’e salat etsin.  

Alemlerin efendisi, seçkin Ahmed’e,  

Ailesine ve ashabına salatu selam olsun.  

Sevgili kulunun yüzü suyu hürmetine ey Allah’ım, canımızı Müslüman olarak al.” 

Şehirde, merkezi sistem ile birbirine bağlı olan yüzden fazla mescidin hoparlöründen aynı ilahiler söylenirken, insanlar hep bir ağızdan bu sözleri terennüm etmeye başlıyor.    

Beyrut’ta bir ibadet vesilesi: Hüzün günleri  

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 19. asrın sonlarında ortaya çıkan “hüzün günleri” adeti, ibadete teşvik edici bir unsur olarak görülüyor.    

Öncesinde Osmanlı Devleti de Ramazan'a veda için mescitlerdeki kandillerin sayısının arttırırdı. Ayrıca bu kıymetli vakitlerin değerlendirilmesi için müezzinlere tesbih ve tehlîl zikri yapmaları ve Peygamber aleyhisselam’ı öven kasideler söylemeleri için ferman çıkarılırdı.    

O zamandan bu yana hüzünlü günler geleneği ışıl ışıl kandillerle donatılmış Beyrut camilerinde pek çok Müslümanın katılımıyla yaşatılır; namaz ardından zikir, ilahi, dua ve Kuran hatmi için halkalar kurulur.    

Eski zamanlarda da insanları sahura uyandırmak için sokak sokak dolaşan ezgi ekipleri, Büyük Ömer Camii’ne varana dek ilahi söyler, son on günün yaklaşmasıyla daha hüzünlü ezgiler terennüm edermiş:  

“Allah bizi senden mahrum etmesin ey oruç ayı  

Allah bizi senden ayırmasın ey namaz ayı  

Allah bizi senden mahrum etmesin ey sebat ayı  

Allah bizi senden mahrum etmesin ey ziyafet ayı  

Allah bizi senden ayırmasın ey cömertlik ve ikram ayı.”  

Popüler Haberler
06MANS-WEB-Entegrasyonun-İki-Yüzü-Almanya’daki-Türkler-ve-Türkiye’deki-Suriyeli-Mültecilerin-Topluma-Uyum-Süreçleri--Mohammad-Hasan-Kabir (1).jpg

Türkiye'deki Suriyeli mülteciler ve Almanya'daki Türk göçmenlerin karşılaştıkları benzer zorlukları ve farklılıkları, göçmenlerin yeni toplumlarla nasıl uyum sağladığını, karşılaştıkları ayrımcılık ve entegrasyon zorluklarını Araştırmacı…

IŞİD Afrika’daki Sahel Bölgesi’nde Varlığını Neden Artırıyor

Batılı güçlerin geri çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğu, Sahel'de IŞİD'in artan tehdidini besliyor. Türkiye ise savunma sanayi iş birliği ve teknoloji transferiyle bölgede güçlü bir aktör olma yolunda ilerliyor.

Putin’in Yemin Töreni Sonrası Rus Hükümeti İstifa Etti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in resmen göreve başlamasının ardından hükümet istifa etti. Başbakan Mihail Mişustin, hükümetin istifasına dair kararnameyi imzaladı.

Amerikan Gençler Neden Daha Filistin Yanlısı?

Batı dünyasında gençler arasında Filistin lehinde artan protestolar ve İsrail'e yönelik sempatinin azalması, politik kimlik, sosyal medya etkisi ve etnik çeşitliliğin belirleyici rol oynadığı bir değişimi gösteriyor.

Türkiye-Kuveyt-İlişkilerindeki-Stratejik-Dönüşüm--Derinleşen-İş-Birliği-ve-Ortaklık-Fırsatları.jpg

Türkiye-Kuveyt ilişkileri, stratejik ortaklık yolunda güç birliği yapıyor. Güvenlik, ekonomi ve siyaset alanlardaki iş birliği ve bölgesel istikrara sağladığı katkıları Akademisyen Mehmet Rakipoğlu Fokus+ için kaleme aldı.