Fas ve Cezayir arasında ortak din, dil, kültür ve yaşanmışlıklara rağmen iki ülke arasında yıllardır süregelen birtakım sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar, bölgede kalıcı bir istikrarın yaşanmasında engel oluşturmaktadır. İki devletin bağımsızlık sürecinde yakın ilişkilere sahip olan iki halk Kuzey Afrika’da Fransa Sömürgesine karşı bağımsızlık için birbirine destek vermiş, hatta bağımsızlık mücadelesi sırasında savaştan kaçan binlerce Cezayirli mülteci Fas’a sığınmıştı. Ancak, Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte iki ülke arasında bir dizi sorun meydana gelmiştir.  Bu sorunlar: Sınır meselesi, Sahra sorunu ve bölgede yaşanan gelişmelere karşı farklı yaklaşımlardır. 

Sınır meselesi  

Fas ile Cezayir arasında ortaya çıkan sınır meselesi Fas’ın egemenliğini ilan ettiği Bechar ve Tindouf kasabalarından kaynaklanmaktadır. Zira, Fas’ın iddialarına karşı Cezayir’de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmed Ben Bella, Cezayir’in Tunus hattından Tindouf’a kadar devam ettiğini ve Cezayir topraklarının bölünmez olduğunu belirtmesi üzerine bu sorun çözülememiştir. Hatta bu sorun iki ülke arasında Ekim 1963’te Kum Savaşı’nın meydana gelmesine yol açmıştır. Etiyopya ve Mali’nin arabuluculukları sayesinde sonlanan savaşta, iki tarafta savaş öncesi hatta çekilmek zorunda kalmıştır. İki ülke arasındaki sınır sorunu 1969’da Ifrane zirvesinde Fas’ın Tindouf ve Bechar kasabalarından vazgeçmesiyle, buna karşılık Cezayir-Fas sınırının Cezayir tarafından bulunan Gara Dijebilet demir madeninin ortak işletilmesi ve Cezayir doğal gazının Fas’a uygun bir fiyattan satılmasıyla birlikte 1972 yılında sonuçlanmıştır. 

Sahra sorunu  

İki ülke arasındaki sorunlardan bir diğeri ve hatta en önemlisi olan Sahra sorunu, bir başka deyişle Cezayir’in Fas’ın İspanyol sömürgeciliğinden öncesindeki tarihi statüsüne dayanarak egemenliğini ilan ettiği bölgedeki ulusal kurtuluş hareketi Polisario’ya verdiği destektir. Sahra sorunu yaklaşık 40 yıldır iki ülkenin ilişkilerini şekillendirmiştir. Cezayir Polisario’ya destek vererek Batı Sahra’da bir tür uydu devletiyle Atlas Okyanusu’na erişmek istemektedir. Bu durum, 1976’da iki taraf arasında bir çatışma yaşanmasına neden olmuş, akabinde Polisario birlikleri ile Fas arasında uzun süren bir çatışma süreci başlamıştır. Savaş 1991’de BM arabuluculuğunda bir ateşkesle sora ermesine rağmen, bu sorun günümüze kadar hala çözülememiştir. Nitekim, iki ülkenin ilişkilerinde yaşanan sorunlar Ekim 2017’de Cezayir Dışişleri Bakanı’nın Fas’a yönelik hakaretleri nedeniyle Fas’ın Cezayir büyükelçisini geri çağırmasıyla birlikte devam etmiş, ancak 2018’de Fas’ın Guerguerat’ın askerden arındırılmış bölgeyi boşaltmaması halinde Poolisario’ya askeri müdahalede bulunacağına dair raporların ortaya çıkmasıyla bu gerginlik iyice tırmanmıştır. Buna karşı iki ülke gerilimi daha fazla tırmandırmamaya karar vermiş ve Polisario bölgeden geri çekilmiştir. Ancak, Sahra meselesi günümüzde bölge için önemli bir sorun olmaya devam ederken, Fas ile Cezayir arasındaki sorunun en önemli sac ayağını oluşturmaya devam etmektedir. 

Bölgesel sorunlara karşı farklı yaklaşımlar  

Orta Doğu’daki bölgesel rekabetler Fas ile Cezayir arasındaki ilişkileri etkileyen sorunlardan bir başkası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, bölgede yaşanan Suudi Arabistan-İran gerilimi iki ülkenin ilişkilerini etkilemiştir. Bu denklemde Cezayir’in İran ile Fas’ın ise Suudi Arabistan ile yakın ilişkilere sahip olması bir sorun teşkil etmiştir. Nitekim Fas’ın, Suudi Arabistan tarafından oluşturulan İslami Askeri Terörle Mücadele Koalisyonu’na katılırken, Cezayir’in bunu reddetmesi ve Fas’ın İran ile Hizbullah’ın Cezayir aracılığı ile Polisario’ya askeri destek verdiğini belirtmesi iki ülke ilişkilerinde bir gerginlik yaratmıştır. 

Fas ile Cezayir arasındaki bir başka sorun kaynağı ise İsrail sorunu olmuştur. Fas Krallığı Filistin-İsrail meselesinde Filistin’i desteklemesine rağmen, İsrail ile ilişkileri ilerletmesi ve bu durumu Batı Sahra’da kendi egemenliğinin tanınması için bir kaldıraç olarak kullanmak istemesi söz konusudur. Nitekim, Fas’ın Arap-İsrail normalleşmesine dahil olmasıyla birlikte ABD ve İsrail’in Batı Sahra’da Fas egemenliğini tanıdığı görülmektedir. Diğer taraftan, Fas’ın İsrail ile normalleşmesiyle birlikte iki ülke arasında istihbarat ve askeri konularda iş birliğini güçlendirmesi Filistin direnişine güçlü bir diplomatik destek veren Cezayir için bir ulusal güvenlik tehdidi olarak algılanmıştır. İsrail ile gerçekleştireceği askeri alandaki iş birliği Fas için oldukça önemlidir. Zira, Fas ile Cezayir’in askeri kapasiteleri dikkate alındığında Cezayir’in komşusuna göre bariz önde olduğu görülmektedir. Öyle ki, 2023 yılında Afrika kıtasında, Cezayir 9,9 milyon dolarlık savunma harcamasıyla başı çekerken, Fas 1.039 milyon dolarla 9. sırada yer almaktadır. Bundan önceki yıllarda da Cezayir Afrika’da savunmaya en fazla yatırım yapan ülkelerin başında görülürken, bu bağlamda Rus silahları Cezayir için öncelik durumundadır. Fas ise savunma harcamaları için genellikle Fransa ve ABD pazarına yönelmektedir. İsrail ile yaşanan yumuşamayla birlikte İsrail’de Fas için önemli bir pazar haline gelebilir. Ancak, bu durum Hamas ile İsrail arasındaki savaşla doğrudan bağlantılıdır. Nitekim, yaşanan bu savaş sonucu Fas İsrail’e tepki gösterirken, bu şartlar altında savunma ihtiyacı için İsrail’e yönelmesi mümkün görünmemektedir. Yine de Fas’ın İsrail’e karşı hem günümüzde hem de geleneksel olarak sürdürdüğü diplomatik ilişkiler Cezayir’in Fas’a olan güvenine etki etmektedir.  

Bölge ülkelerinin tutumu  

Bölgenin en önemli ülkelerinden biri olan Tunus Cezayir-Fas geriliminde uzun yıllar boyunca tarafsız bir pozisyon aldığı görülürken, son dönemde Cezayir’e yakın bir tutum takındığı görülmektedir. Özellikle 2022’de Tunus’ta düzenlenen Sekizinci Tokyo Uluslararası Afrika Kalkınma Konferansına Polisario hareketinin Genel Sekreteri İbrahim Ghali’yi konferansa çağırmasıyla birlikte Tunus ile Fas arasındaki ilişkiler önemli ölçüde yıpranmıştır. Bu konferans neticesinde Fas hükümeti, Tunus’un tavrını kınarken, aynı zamanda Tunus büyükelçisini geri çağırmıştır. Cezayir’in Tunus için önemli bir ihracatçı olması ve Tunus’ta yaşanan ekonomik kriz sırasında Tunus yönetimini ekonomik olarak desteklemesi Tunus’un Cezayir-Fas gerginliğinde Cezayir tarafına daha yakın pozisyon almasına yol açtığı söylenebilir.  

Bölge de yer alan bir diğer ülke Moritanya ise bu gerilime karşı Tunus’a göre daha tarafsız bir pozisyon almayı tercih etmiş ve her iki ülkeyle de ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, gerilime taraf olan aktörlerle düzenli olarak toplantılar yapılmış ve gerginliği azaltmak için çaba sarf edilmiştir. Fas ve Cezayir arasındaki artan gerilim için kendilerine destekçi aramak istemesi bir bakıma en fazla Moritanya’ya yaramış ve her iki ülkeyle de siyasi ve ticari ilişkisini geliştirmiştir.  

Libya ise Kaddafi zamanında Polisario hareketine askeri destek vermesi Fas ile ilişkilerinde bir soğukluk meydana getirmiştir. Ancak, Kaddafi’den sonra Libya yaşanan iç savaşla birlikte kendi sorunlarına yönelmiş ve Polisario hareketine olan desteği kesilmiştir. Kaddafi’den sonra ise Libya’da yaşanan sorunlara karşı Cezayir ve Fas tarafının arabulucu olarak ön plana çıkmaya çalıştığı görülmektedir. Fas Libyalı aktörlerle diyalogunu geliştirerek kendi nüfuz alanını oluşturmak istemektedir. Zira, Fas’ın arabuluculuk girişimi sonrası Libyalı ve Faslı yetkililer birçok toplantı düzenleyerek bir güvenlik iş birliğini, ikili ekonomik forumlar ve enerji alanında iş birliğini geliştirmeye çalıştıkları görülmektedir. Buna karşılık, Cezayir’de Libya’da ayrılığın son bulması adına çalışmalar yürütürken, Libya ile ikili ilişkileri geliştirerek bölgede nüfuz alanını genişletmek istemektedir. 

Sonuç olarak, Fas ve Cezayir arasında sınır sorunları, Sahra meselesi ve bölgede yaşanan gelişmelere karşı farklı tutumların sergilenmesi iki ülke ilişkilerini oldukça gergin bir hale getirmiştir. Bu durum zaman zaman iki ülke arasında çatışma çıkmasına yol açarken, Büyük Mağrip için Libya’da yaşanan iç savaşla birlikte bölgede en önemli istikrarsızlık meselesi olarak ön plana çıkmaktadır. Cezayir ve Fas’ın ilişkilerinde Fas’ın Cezayir’e ait binaları kamulaştırması ve Kabiliye bölgesinde 100’e yakın kişinin canına mal olan orman yangınından Fas’ın Cezayir’i sorumlu tutmasıyla birlikte 2021’den bu yana iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler kesilmiş durumdadır. Ayrıca, 2023’te Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’un iki ülke arasındaki ilişkilerin geri dönülmez bir vaziyette olduğunu belirtmesi Büyük Mağrip’te yaşanan gerilimin ilerleyen dönemde artabileceğini göstermektedir.