Türkiye’nin Savaş Jeti Sorunu  

Türkiye'nin savaş uçağı ihtiyacı ve bu ihtiyacı karşılamak için girişimlerini değerlendiren İbrahim Karataş, yerli savaş uçağı projesi KAAN'ın önemine dikkat çektiği yazısını Fokus+ için kaleme aldı.
İbrahim Karataş
Türkiye’nin Savaş Jeti Sorunu  
19 Şubat 2024

Savaş uçaklarında Amerika’ya bağımlı bir ülke olan Türkiye, uzun zamandan beridir söz konusun bağımlılıktan kurtulmak için arayış içinde. Türk Hava Kuvvetlerinin envanterinde Amerikan yapımı F-16 (tahmini 240 adet) ve F4 (tahmini 40 adet) jetleri bulunmaktadır. F-16’lar 30-40 yaşları arasındayken F4’lerin yaşı 60 yıla kadar çıkıyor. 

Türk hükümeti filosunu yenilemek için 2000 yılında Amerikan Lockheed Martin firmasına 32 adet F-35A siparişi verdi. 2002’de ise F-35 projesine üretim ortağı oldu. Ancak 2021 yılında programdan resmi olarak çıkarıldı. ABD, ne Türkiye’nin uçaklar için ödediği 1,2 milyar dolarlık peşinatı ödedi ne de Türk Hava Kuvvetleri için üretilen 6 adet uçağı teslim etti. Uçaklar şu anda üretici firmanın tesislerinde bir hangarda bekletilmektedir. Firma yetkilileri bir ara Türkiye’den uçaklar için otopark ücreti bile talep ettiler.  

F-35’lerin Türkiye’ye teslim edilmemesinin nedeni olarak Türkiye’nin Rusya’dan S-400 karadan-havaya savunma füzelerini alması gösterildi. Amerikalılar Türk ordusunun S-400’lerden bir şekilde kurtulması halinde F-35’lerin teslim edilebileceğini söylüyorlar. Amerikan yetkililere göre S-400 füzelerinin yazılımı F-35 jetlerinin gizli bilgilerini elde edebilecek kapasiteye sahip.   

İsrail’in F-35’lerinin Suriye’de ne işi var? 

Ancak İsrail’in satın aldığı F-35’lerin Suriye hava sahasında Rusların Suriye’de konuşlu S-400 ve S-300 füze sistemlerine rağmen uçması bu iddiayı çürütüyor. Eğer gerçekten S-400’ler F-35’lerin teknolojisini elde edebilecek kapasitelerde İsrail’in F-35’lerinin Suriye’de ne işi var? Göründüğü kadarıyla Türkiye’nin Rus malı S-400 füzelerine sahip olması birçok bahaneden sadece bir tanesi. Bugün Türk ordusu S-400’leri imha etse bile Amerika’nın Türkiye’ye F-35 jetlerini vermesi mümkün değil.   

Çünkü Türk-Amerikan ilişkileri uzun zamandan beri kötü durumda. İki ülke son dönemde hep zıt taraflarda durdular ve çıkarları birbiriyle çatıştı. Örneğin Amerikan tarafı Suriye’de DEAŞ’a karşı Kürt örgüt YPG’yi kullanınca Türk tarafı oldukça öfkelendi. 2016’daki başarısız askeri darbenin faillerinin -ki bunların arasında Fetullah Gülen isimli örgüt lideri de var- Amerika tarafından teslim edilmemesi Türkiye’yi daha da öfkelendirdi. Türkler Amerika’yı teröre destek vermekle suçlarken, Amerikalılar Türkleri Amerikan çıkarlarına zarar vermekle suçluyorlar. Ayrıca Türkiye’nin Ukrayna savaşına rağmen Rusya ile ilişkilerini kesmemesi ve Karabağ Savaşında Azerbaycan’a destek vermesi Amerikalıları ciddi biçimde rahatsız etti.   

İsrail ve lobilerin Türkiye'ye F-35 satışına karşı çabaları 

İkili ilişkilerin yanı sıra İsrail’in 2010 yılında Amerikalılara baskı yaparak Türkiye’ye F-35 satılmasına engel olmak için çalıştıkları da ortaya çıktı. Çünkü İsrail bölgedeki en güçlü hava gücü olmak istiyor. Diğer yandan Yunan ve Ermeni lobilerinin de Türkiye’ye F-35 satılmaması için çabaladıkları biliniyor.   

Sonuç olarak, Türkiye’nin uzun bir süre veya hiçbir zaman F-35 sahibi olmayacağını söyleyebiliriz. Ancak yaşlanan uçak filosunun da yenilenmesi gerekiyor. Türk hükümeti bu amaçla Amerika’dan 40 adet yeni nesil F-16 Blok 70 ile 79 adet mevcut F-16’larının modernizasyonu için gerekli malzemeleri satın almak için başvurdu. Önceleri kongre onayını bahane eden Amerikan hükümeti, Türk tarafının İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasından sonra satışa yeşil ışık yaktı.   

Ancak bu Türkiye’nin savaşan uçak sorununun bittiği anlamına gelmiyor. Bir kere Amerikan tarafı çeşitli bahanelerle yeni F-16’ları satmayabilir. Çünkü Amerikan hükümeti F-35’leri satmak için de söz vermiş ve fakat satmamıştı. Ayrıca Patriot füzeleri için de ağır şartlar koyarak Türkiye’yi almaktan vazgeçirmişti. Dolayısıyla F-16’ların, teslim tarihi olan 2028 yılında Türk topraklarına teker basma ihtimali hala zayıf.   

Diğer yandan, ABD hükümeti Türkiye’ye F-16 satışı için onay verirken Yunanistan’a da 40 adet F-35 satışı için onay verdi. Yani, Türkiye’nin üretimine ortak olduğu ve belki de içinde Türk parçalarının olduğu uçakları Yunanistan’a satarken, daha eski bir uçak olan F-16’nın en son versiyonunu da Türkiye’ye satmış olacak. Amerikalılar genel olarak Türkiye ve Yunanistan arasında denge kurmaya çalışırlar. Askeri manada birinin diğerine üstün gelmesine izin vermezler. Ancak son karar gösteriyor ki Yunanistan’ın hava gücünün Türkiye’den üstün olmasını istiyorlar (Bu kararda Türkiye’nin güçlü silahlı drone filosunun da etkili olduğu söyleniyor).  

“Yunanistan’ı silahlandırması Türkiye’ye düşmanlık besledikleri anlamına geliyor” 

Yunan ordusunda F-16’nın eski ve yeni versiyonları mevcut. Ayrıca Fransa’dan Rafale jetleri de satın aldılar. Dört yıl sonra F-35’ler de gelince güçlü bir savaş uçağı filosuna sahip olacaklar. Bu durum elbette ki Türkiye’yi rahatsız ediyor. Çünkü NATO müttefiklerinin Yunanistan’ı silahlandırması Türkiye’ye düşmanlık besledikleri anlamına geliyor. Ayrıca Türkiye’nin Yunanistan’la birçok sorunu var ve birkaç defa savaşın eşiğine kadar geldiler. Yunanistan gibi küçük bir ülkenin bu kadar çok gelişmiş silahlara sahip olması ister istemez Türkiye’yi de silahlanmaya sevk ediyor. Hem güçlenen bir Yunanistan, Türkiye ile olan sorunlarını diplomatik yollarla çözmek yerine ya Türkiye’ye meydan okuyacaktır ya da sorunları çözümsüz bırakacaktır. Türk hükümeti ayrıca Yunanistan’ın tahrik edilerek Türkiye’yle savaştırılabileceğini de düşünüyor. Eğer savaş çıkarsa Yunanistan’a silah verilerek Türkiye zayıflatılmaya çalışılacaktır.   

Ankara'nın Milli Jet Projesi: KAAN 

Görüleceği üzere Ankara, kendisine karşı uygulanan silah ambargoları ve sorunlu komşusu Yunanistan’ın gelişmiş silahlarla teçhiz edilmesinden büyük rahatsızlık duyuyor. Bu yüzden güvenliği için kalıcı çözümler arıyor. Savaş uçağı bağlamında çözümün ithal uçaklar olmadığının farkında. Çünkü NATO müttefiklerinin kendisine uçak satmayacağını, satsa bile belli şartlar altında satacağını (mesela yazılım kodlarının verilmemesi, uçakların Yunanistan’a karşı kullanılmaması gibi) iyi biliyor.  Bu yüzden çözüm olarak kendi uçağını üretmeye karar verdi. Şu anda adı KAAN olan bir jet uçağının yer testleri yapılıyor. Uçağın önümüzdeki günlerde ilk uçuşunu yapması bekleniyor. Zor bir proje ama eğer başarılı olursa hem Türkiye’nin hem de dost ülkelerin uçak sorunu kalıcı olarak çözülmüş olacak. Proje zor dedik çünkü Türkiye daha önce jet üretmediği için her şeye sıfırdan başlıyor. Ayrıca birçok parçanın yabancı ülkelerden alınması gerekecek. Aslında parçaların çoğu yerli olarak üretilmeye başlandı ama en büyük ve en önemli parça olan motorların yerli olarak üretilmesi için yıllar lazım. Tahminlere 2028 yılında ilk motor üretilmiş olacak. Fakat motor üretilse bile birkaç yıl boyunca çeşitli testlerden geçmesi gerekecek. Dolayısıyla yerli KAAN jetini 2033 yılına kadar yerli motorla görmek zor olacak.  

Uçağı ve motoru devlet şirketi TUSAŞ üretecek. Firma yerli motor üretilinceye kadar F-16’larda da kullanılan F110 motorunu kullanacak. Ancak bu motor da Amerikan malı ve Türkiye’ye satışı izne tabi. Eğer Amerikalılar motoru satmazlarsa KAAN jetlerinin seri üretimi gecikecektir.   

Ancak insanlar, toplumlar ve devletler zor duruma düşünce kolay kolay geri adım atmazlar. KAAN jetleri Türkiye’nin güvenliği için hayati bir proje. Eğer uçak üretilmezse düşman ülkelere karşı zayıf kalınacak. Uçak ithal etmek çözüm değil demiştik çünkü görüleceği üzere Amerikalılar ve Avrupalılar Türkiye’ye uçak satma taraftarı değildir. Sonuç olarak yerli uçağı üretmekten başka bir çare görünmüyor.   

Aslında bu kadar olumsuzluk görünürde kötü olsa da temelde Türkiye için bir fırsattır. Çünkü devletler kendilerini güvensiz hissettikçe daha çok motive oluyorlar ve güvenliklerini temin etmek için arayışa giriyorlar. Eğer Türk-Amerikan/Avrupa ilişkileri iyi olsaydı belki de KAAN projesine başlanmayacaktı. Türkiye de diğer ülkeler gibi parasını verip uçağını alırdı. Ancak satıcı ülkenin her dediğini de kabul etmek zorunda kalacaktı. Türkiye bunu yerine bağımsız hareket etmek için yerli üretime geçmeye karar verdi.   

Ülkenin önünde büyük engeller var ama her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. Gün gelecek belki de Türkler silah ambargosu uyguladıkları için batı dünyasına teşekkür edecekler. Çünkü ürettikleri her silahın ve bilhassa yerli jet KAAN’ın arkasında motive edici ambargolar olacak.   

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
 İsrail, Mısır ile Arasındaki Barış Anlaşmasını İhlal Etti

İsrail'in Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını ihlal ederek Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nı ele geçirmesi, bölgesel gerilimi tırmandırdı. Mısır, İsrail'in bu hareketini kınayarak, iki ülke arasındaki gerilimin artışına ve bölgesel…

İletişim Başkanlığı ve AA, Cezayirli Gazetecilere Yönelik Eğitim Programı Başlattı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Ajansı iş birliğiyle Cezayirli gazetecilere yönelik 3 günlük "Gazetecilik Eğitim Programı" düzenleniyor.

Katar Devlet Bakanı Al Khater ile Türk Bakan Yardımcıları Mersin’de Buluştu

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Katar Dışişleri Bakanlığında Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lolwah Rashid Al Khater ile Mersin'de bir araya geldi.

Çad’daki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Gerçek Bir Demokrasi mi, Yoksa Formalite mi?

Çadlılar, siyasi değişim ve gerilimlerin gölgesinde sandık başına gitti. Darbe sonrası gerçekleşen ilk seçim, uluslararası çatışmaların ve iç siyasi rekabetin kesişmesiyle dikkat çekiyor.

Türkiye'nin Gazze Stratejisi Nasıl Şekilleniyor

Türkiye, İsrail'in Gazze'deki şiddet politikasına karşı güçlü bir diplomasi ve ticari ambargo ile karşılık veriyor. Hamas'ı terör örgütü olarak değil, ulusal kurtuluş hareketi olarak tanımlayarak farklı bir yaklaşım sergiliyor.