Türkiye Sorunlu Afrika Boynuzu’nda Nasıl Başarı Sağlıyor? 

Araştırmacı Shady Ibrahim, Türkiye'nin Afrika Boynuzu'nda Somali ile imzaladığı stratejik iş birliği anlaşmasını ve bölgedeki rolünü Fokus+ için değerlendirdi.
Shady Ibrahim
Türkiye Sorunlu Afrika Boynuzu’nda Nasıl Başarı Sağlıyor? 
12 Mart 2024

Büyük zorluklarla karşı karşıya kalan ileriye doğru bir adım. Türkiye’nin 8 Şubat’ta Somali ile imzaladığı anlaşmayı bu şekilde tanımlayabiliriz. Bu, Afrika’da pek alışılmadık bir stratejik adım. Afrika’da hiçbir uluslararası aktör, özellikle Afrika Boynuzu’nda benzer bir anlaşma imzalamamıştı. Somali Federal Parlamentosu’nun anlaşmayı hızla değerlendirmeye alması, güvenilir bir stratejik ortak olarak Türkiye’ye duyulan yüksek güveni teyit ediyor. 21 Şubat’ta anlaşmanın Somali Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmasının ardından yapılan oylamada 3’e karşı 213 oyla anlaşma kabul edildi. Bu oylama ve onaylanma hızı, Türkiye’nin güvenilir bir ortak olduğu konusunda bir mutabakat olduğunu gösteriyor. 

Savunma ve ekonomik iş birliği anlaşması Somali kıyılarında meydana gelen ve başta korsanlık, yasadışı balıkçılık, silah kaçakçılığı ve zehirli maddelerin gömülmesi olmak üzere hükümetin karşı koyamadığı pek çok saldırı karşısında Türkiye’ye Somali karasularının savunulması, yönetimi ve korunması için kapsamlı yetki veriyor. Çevresel zararların yanı sıra, kıyılarında yabancı gemiler tarafından gerçekleştirilen yasadışı balıkçılık faaliyetleri nedeniyle Somali’nin yılda 100 milyon ila 450 milyon ABD doları arasında bir kayıp yaşadığı tahmin ediliyor.  

Anlaşmanın en önemli şartı 

Anlaşmanın en önemli şartı Somali donanmasının inşa edilmesi, eğitilmesi, donatılması ve kabiliyetlerinin geliştirilmesinin yanı sıra Somali Denizi’nin ve karasuları sınırlarının her türlü dış tehditten korunması. Bu görevi zorlaştıran faktör ise Somali’nin Afrika’daki en uzun kıyı şeridine (3025 km) sahip olması ve 200 metre derinliğe sahip kıta sahanlığı alanının yaklaşık 32 bin 500 kilometrekare olması.1 Türkiye ayrıca, deniz kaynaklarından yararlanma kapasitesini geliştirme hizmetleri karşılığında Somali’nin münhasır ekonomik bölgesinin gelirlerinin %30’unu elde edecek.  

Kuşkusuz ülkeler arasında güven inşa etme süreci, çıkar ve hedef birliği gerektirir. Bu ise ilişkilerin test edildiği çeşitli aşamalardan geçen uzun soluklu bir süreç. İşte Türkiye son on yılda Afrika Boynuzu’ndaki birçok ülkede bu testleri geçmeyi başardı. Örneğin, Türkiye ve Somali 2017 yılında Somali ordusu askerlerine yönelik eğitim ve rehabilitasyon programı içeren kapsamlı bir askeri eğitim üssü olan TÜRKSOM’u açtı. Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük askeri üssü olan TÜRKSOM, Somali’nin güvenlik ihtiyaçlarının desteklenmesinde olumlu bir etki yarattı ve yıllık 1500 asker kapasiteli bu Harp Akademisi’nden yaklaşık 10 bin Somalili asker mezun oldu. Şu anda birinci kademeden çok sayıda asker artık Somali Savunma Bakanlığı bünyesinde çalışıyor. Bu durum, Türkiye’nin diğer uluslararası ve bölgesel güçlere kıyasla stratejik ortaklık açısından daha ileri bir konuma gelmesine katkıda bulundu. Türkiye-Somali anlaşmasının başarısı, Batı’nın ve sömürgeci güçlerin boyunduruğundan kurtulup bağımsızlıklarını destekleyebilecek güvenilir bir ortak arayan diğer Afrika ülkeleri için de çekici bir unsur olacak. Türkiye ile Cibuti arasındaki savunma iş birliği anlaşması bunun bir göstergesi.   

Somali Afrika Boynuzu’nda güçlü bir şekilde yükseliyor  

Türkiye, bölgedeki uluslararası ve bölgesel rekabet nedeniyle performans hızını dikkate alarak bu anlaşmayı ortak kalkınma projelerine dönüştürmeli. Böylesi bir adım bölgedeki Türk varlığının güçlenmesinden dolayı kuşkusuz hoş karşılanmayacak. Dolayısıyla bölgedeki Türk askeri varlığı beraberinde, söz konusu anlaşmanın sürdürülebilirliği açısından, başta petrol ve doğalgaz aramaları olmak üzere kalkınma projelerinin yürütülmesini de gerektiriyor. Yaklaşık 200 milyar feet küp kanıtlanmış doğal gaz rezervi bulunuyor ve Somali havzasının yaklaşık 30 milyar varil ham petrol içerebileceği tahmin ediliyor. Bu, Türk petrol şirketlerinin yabancı yatırımlarını genişletmeleri için iyi bir fırsat. Böylelikle enerji tedarikinde dolara bağımlılığın dışına çıkarak Türkiye’nin enerji ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanabilir, bu da söz konusu ihtiyaçlardan kaynaklanan enflasyonun düşürülmesi ve özellikle Rusya ve İran’a olan dışa bağımlılık üzerinde olumlu etkilere yol açabilir.   

İki ülke arasındaki stratejik deniz anlaşmasını desteklemek, istikrara kavuşturmak ve tüm alanlarda hızlı bir geri dönüş sağlamak amacıyla, Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar ile Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Abdirizak Omar Mohamed arasında 7 Mart’ta Somali’nin münhasır ekonomik bölgesindeki hidrokarbon rezervlerini işletmek üzere İstanbul’da imzalanan anlaşma gibi çeşitli somut anlaşmaların imzalanmasını gerektiriyor. Afrika Boynuzu’nda jeopolitik bir etki yaratacak olan bu projeler, komşu ülkeleri de anlaşmalar imzalamaya ve benzer projeleri hayata geçirmeye yöneltecek ve Türkiye’nin uluslararası rakipleri karşısındaki jeopolitik varlığını en üst düzeye çıkaracak.   

NATO değil Türkiye  

Buradan hareketle Afrika Boynuzu bölgesinde Türkiye’nin karşılaşacağı bir dizi zorluğun altını çizmeliyiz. Cibuti, Somali, Eritre ve Yemen’de birçok askeri üssü bulunan uluslararası güçler arasında süregelen şiddetli rekabet, bu rakip güçler karşısında stratejik bir konum elde edecek şekilde formüle edilen ilişkiler ve ittifakların rollerini ve sınırlarını iyi belirlemeyi gerektiriyor. Hele ki ABD ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin Yemen’de yürüttüğü askeri operasyonlar göz önünde bulundurulursa. Batılı güçlerle ittifaka girmek, Amerika, Batılı güçler ve bölgedeki müttefiklerinin yol açtığı savaşlara maruz kalan bölge halkları nezdinde Türkiye’nin imajını olumsuz etkileyeceğinden dolayı Türkiye, onların şemsiyesi altında bir NATO müttefiki olarak değil, “sadece Türkiye” olarak orada bulunmaya özen göstermeli. Bu yaklaşım, İran’ın bölgedeki nüfuzunun sınırlandırılmasında NATO ile koordinasyon halinde olmakla elde edilebilecek hızlı kazanımlara mâl olsa bile.   

Sorunların çözümünde arabuluculuk rolü  

Türk şirketlerinin Afrika Boynuzu bölgesinde yaptığı büyük yatırımlar Türkiye’nin, ihtilaflı ülkeleri ve görüşlerini birbirlerine yakınlaştırma bağlamında ve aralarındaki sorunları ortak projeler inşa ederek çözme yolunda güçlü bir etkiye sahip olmasını sağlıyor. Örneğin, Somali’nin Kenya ile Hint Okyanusu’ndaki deniz sınırının belirlenmesi konusunda birkaç yıldır devam eden bir deniz sınırı anlaşmazlığı söz konusu. Somali’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açmasının ardından Ekim 2021’de büyük ölçüde Somali’nin lehine olan bir karar verildi. Anlaşmazlık, Hint Okyanusu’nda ciddi miktarda petrol içermesi muhtemel 38 bin mil karelik (100.000 km2) bir üçgeni kapsıyor. Öte yandan, Türkiye’nin Kenya’da büyük yatırımları var ve bunlardan en önemlisi 760 milyon dolar değerinde inşaat, ormancılık, mobilya ve temizlik ürünleri için altı fabrika içerecek olan sanayi parkı. Bu da Türkiye’yi tarafları bir araya getirerek bu çatışmaların çözümünde iyi bir arabulucu haline getiriyor.   

Etiyopya ve Somali arasındaki anlaşmazlık ise bölgede gerginliğin yükselmesine neden olabilecek ve bölgenin istikrarını olumsuz etkileyebilecek en önemli güncel sorunlardan biri. Etiyopya, (ayrılıkçı) Somaliland bölgesi üzerinden denize ulaşma girişimlerini engellediği için Somali-Türkiye anlaşmasını endişeyle karşılıyor. Çünkü Türkiye-Somali anlaşması, Etiyopya’nın 1 Ocak’ta Somaliland ile bağımsızlığını tanıması karşılığında Etiyopya’ya bir liman veren bir mutabakat zaptı imzalamasının ardından gündeme geldi. Somali, toprak bütünlüğünün ihlal edildiğini düşünerek bu mutabakat zaptına karşı çıkıyor.  

Somali-Türkiye anlaşması, Etiyopya’nın mutabakat zaptını imzalamasından yaklaşık bir ay sonra geldi ve Addis Ababa’nın Aden Körfezi’nde deniz erişimi elde etmesini engelleyen bir bariyer teşkil ediyor. Bu durum Afrika Boynuzu ülkeleri ile bölgede nüfuz sahibi olan dış güçler arasında gerilimin artmasına yol açabilir. Bununla birlikte, Türkiye’nin stratejik altyapı projelerine yaklaşık 3 milyar dolar yatırım yaptığı Etiyopya’daki büyük yatırımların boyutunu göz ardı etmemeliyiz. Bunların en önemlisi, kuzey, orta ve doğu Etiyopya’yı Cibuti limanına bağlayan 400 km uzunluğunda ve yaklaşık 1,7 milyar dolar değerinde olan Yapı Merkezi firmasının demiryolu projesi. Ayrıca çeşitli alanlarda yatırım yapan ve 30 binden fazla istihdam yaratan 130’dan fazla Türk şirketi bulunuyor. Keza Abiy Ahmed ile kuzeydeki Tigray bölgesi arasında yaşanan çatışma sürecinde Türkiye tarafından askeri destek sağlanmıştı. Türkiye’nin buradaki rolü, Etiyopya’yı baskı altına almak ve çatışmadan ziyade iş birliğine yöneltmek için büyük yatırımlarının avantajını kullanarak anlaşmazlığı kontrol altına almak olacaktır. Ancak bu, uzlaşma sağlamak için her iki tarafla da sıkı diplomatik çabalar gerektiriyor.   

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
Türkiye-Katar Ortak Yapımı Sinema Filmi İnterpol Hikayesi Sinemada Hayat Bulacak

"Rüzgargülü" ve "Zevcat" filmlerinin yönetmeni Meryem Beyza Er, İnterpol Daire Başkanlığı görevini de yapan Lütfi Çiçek'in hayat hikayesini beyazperdeye yansıtacak.

DSÖ Avrupa Direktörü Kluge Ruh Sağlığı Sorunlarını 'Bir Sonraki Pandemi' Olarak Niteliyorum

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge, ruh sağlığı sorunlarını 'bir sonraki pandemi' olarak tanımlayarak, pandemi döneminde artan kaygı ve uyku problemlerine dikkat çekti.

Türkiye-Kuveyt İlişkilerinin 60. Yılı ve Kuveyt Emiri Şeyh Meşal'in Ankara Ziyareti

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal, Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette, iki ülke arasındaki 60 yıllık diplomatik ilişkileri kutladı ve ekonomik, savunma ve güvenlik alanlarında iş birliğini güçlendirmek için kararlar aldı.

UNICEF Nijerya, Dünyada Okula Gidemeyen Çocuk Sayısının En Fazla Olduğu Ülke

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, dünya genelinde okula gidemeyen çocuk sayısının en fazla Nijerya'da olduğunu bildirdi.

Refah'ta Sıkışan 1,5 Milyon Filistinli için Endişeli Bekleyiş Devam Ediyor

İsrail ordusunun doğusunda kara saldırı başlattığı Refah'ta çoğu yerinden edilmiş kişilerden oluşan 1,5 milyon Filistinli, bu saldırıların daha da genişletilmesi ihtimali ve gidecek yerlerinin olmaması nedeniyle endişe içinde bekliyor.