İstikşafi Görüşmelerden Normalleşmeye: Mısır- Türkiye

Mısır ve Türkiye arasında uzun süredir devam eden gergin ilişkiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kahire'ye ziyareti ile yeni bir döneme giriyor. Bu adım, Akdeniz'de iş birliği ve stratejik ortaklıklar açısından yeni imkanlar sunuyor. Ayrıca, bu yakınlaşmanın Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile var olan üçlü mekanizmayla uyumlu bir şekilde gelişerek, Türkiye'nin Akdeniz politikalarına önemli katkılarda bulunması öngörülüyor.
Mete Sohtaoğlu
İstikşafi Görüşmelerden Normalleşmeye Mısır- Türkiye
12 Şubat 2024

Mısır ve Türkiye, uzun süredir devam eden gergin ilişkilerin ardından yakınlaşmaya doğru ilerliyor. İlişkilerdeki iyileşme, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır'ın başkenti Kahire ziyaretiyle kanıtlandı. 11 yıl aradan sonra ilk ziyaret, Ankara'nın Kahire'ye insansız hava aracı tedarik etme iznini duyurmasıyla aynı zamana denk geldi. Görüşmelerin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı, Mısır-Türkiye ilişkileri, Doğu Akdeniz gaz dosyası ve Libya krizine odaklanması beklenebilir. Bu ziyaret, Mısır-Türkiye ilişkilerinin doğru yönde ilerlediğini teyit ediyor ve daha geniş ufuklara doğru ilerliyor. 

Orta Doğu bölgesindeki sorunların çözümüne hizmet etmek amacıyla Mısır-Türk pozisyonlarını birleştirmeye yönelik bir vizyon şekilleniyor. Bu vizyon Kahire ile Ankara arasında 11 yılı aşkın süredir yaşanan yabancılaşmanın ardından geliyor. Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerde yaşanacak herhangi bir ilerleme, üçlü mekanizmanın (Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile iş birliğinin) zararına olmayacaktır. Aksine Kahire, her türlü anlaşmazlığı çözüme kavuşturmak isteyen Türk politikaları ışığında Ankara, Atina ve Lefkoşa'nın görüşlerini birbirine yakınlaştırmada daha büyük bir rol oynayabilir. 

Ortak güvenlik ve savunma iş birlikleri 

Bu ziyaret, Mısır ile Türkiye arasında 2011'den bu yana durdurulan ortak askeri tatbikatların da geri dönmesine yol açacak. Türkiye, özellikle Ankara, Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki çatışmaların ışığında Akdeniz dosyası ile ilgili olarak Mısır ile anlayışlara ulaşmaya çalışıyor. Kahire, büyük siyasi gücü, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile iyi ilişkileri ile tüm taraflar için kabul edilebilir bir arabulucu olabilir. Özellikle dünyanın enerji sektöründe yaşadığı büyük kriz ışığında tarafların bu dosyada uzlaşmaya varması gerekiyor. Kahire ile Ankara'nın Libya konusunda mutabakata varması, bir sonraki aşamada Libya ikilemini daha hızlı çözmeye katkı sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinde, iki ülke arasında savunma sanayisinde iş birliği de ön plana çıkacak. Mısır, TRLG-230 füzesi, MAM-C, MAM-L ve lazer güdümlü uzun menzilli tanksavar füze sistemi MAM-T gibi mini akıllı mühimmatlar da dahil olmak üzere bir dizi gelişmiş savunma ürününe yoğun ilgi gösteriyor.  

L-UMTAS, orta menzilli tanksavar silah sistemi OMTAS, KARAOK kısa menzilli tanksavar silahı ve ATMACA gemisavar füzesi de Kahire'nin yakın takibinde. Bazı ürünlerin ve mühimmatların Mısır'da ortak üretimi de karara bağlanacak. Son İsrail-Hamas çatışması, Mısır'ı özellikle hava kuvvetlerinde silahlanma sürecini hızlandırmaya teşvik etti. 

Bölgesel dinamiklerde yeni rol 

Öte yandan, Türkiye'nin Etiyopya ile artan askeri iş birliği, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Kahire ile Addis Ababa arasında Büyük Etiyopya Rönesans Barajı nedeniyle artan gerilimin ortasında Türkiye, 

2023'te Etiyopya ile askeri bir anlaşmayı onayladı. Bu anlaşma, savunma sanayinde ortak askeri tatbikatlara ve iş birliğine olanak tanıyan bir anlaşma olup, Kahire'nin Türkiye'nin Mısır'la ilişkileri onarma çabalarıyla tutarsız olarak gördüğü bir durumdur ve bu eleştiri Ankara'ya birinci ağızdan iletilecektir. 

Bölgedeki tüm tarafların dört gözle beklediği değişim, en azından daha gerçekçi veya radikal pozisyonlar için güçlü bir adaydır. Türkiye, bölgedeki dosyaları birbirine bağlamaya çalışırken, Mısır bekleyen dosyaları teker teker sonuçlandırmayı ve bunun bir ciddiyet, süreklilik ve değişim testi olmasını istiyor. Dolayısıyla, ilişkilerin başka bir aşamaya geçişi, müzakere edilen çoklu dosyalardaki ilişkiler krizinin tasfiyesini öngörecektir. Türk tarafı şu anda daha gerçekçi bir vizyonla, belirli dosyalarda çözüme ulaşma ve bazı dosyaları geride bırakma anlamında Mısır'a doğru ilerliyor. Bu, Türk tarafının İsrail ve ABD ile ilişkilerinde izlediği bir modeldir. 

Bu model, Mısır ve Türk taraflarının bazı krizlere çözüm bulmalarına ve bazılarını özel dosyalarda ortak ilişkiler için bir giriş noktası bırakmalarına olanak sağlıyor. Model, S-400 sisteminin alınmasında yaşanan krizin ardından daha önce Amerikan tarafı ile bilinen bir Türk yaklaşımıdır. Türk tarafının herhangi bir taraftan bir arabuluculuk talebinde bulunmadığını belirtmekte fayda var. Bu, iki tarafın doğrudan müzakere yolunda ilerlediği ve aralarındaki son iki turda açıkça görülen herhangi bir arabulucu rolü bulunmadığı göz önüne alındığında Ankara'nın Mısır veya İsrail ile ilişkilerde BAE arabuluculuğunu istemediğinin bir işaretidir. 

Mısır'ın tutumu, Türkiye'nin bölgesel ve ikili olarak iç içe geçmiş konumu göz önüne alındığında, örneğin Katar ile gerçekleşen uzlaşma modelinin Türkiye'ye uygun olmadığı da dahil olmak üzere bir dizi düşünceye dayanmakta. Mısır, Türkiye ile ilişkilerinin herhangi bir tarafın zararına olmayacağını biliyor. Bu nedenle Tel Aviv ile olan ilişkileri, çeşitli alanlarda ve herkese yönelik daha fazla siyasi ve stratejik harekete olanak sağlıyor. Bu, Ankara için büyük bir endişe kaynağı olabilir ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesinin Kahire ve Tel Aviv ile ilişkilerini iyileştirmeye istekli olduğunu ifade ettiğinde bunu fark etmiş olabilir. 

Dolayısıyla Mısır, Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler düzelirse, bu üçlü ittifak bölgedeki gerçeklikleri değiştirebilir. Sadece Libya'da veya Doğu Akdeniz bölgesinde değil, Arap Körfezi bölgesinde ve Avrupa Birliği'nin geri kalanı yönünde de Türkiye'nin eylem yolunu etkileyen mevcut anlaşma gündemini değiştirir. Mısır, Yunanistan ile deniz sınırlarını çizdiği sırada, her ne kadar Türkiye ile siyasi anlaşmazlıklar yaşasa da net bir şekilde Türk haklarını dikkate aldı. 

Türkiye ile deniz sınırının çizilmesi meselesi, kısa sürede tamamlanması oldukça zor olan çeşitli boyutları olan bir konu. Zira Mısır ile Güney Kıbrıs arasında 2003’ten sonra imzalanan deniz sınırı çizme anlaşmasının ve Güney Kıbrıs ile İsrail arasında imzalanan sınır çizme anlaşmasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Türkiye, deniz sınırlarının belirlenmesinde temel hukuki referans sayılan 1982 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamayı reddetti. Bu sözleşme, diğer ülkeler gibi Yunan adalarına, Türkiye’den sadece birkaç kilometre ve Atina’dan yaklaşık 500 kilometre uzaklıktaki ıssız kayalık masifler de dahil olmak üzere, tam ekonomik bölge hakkı veriyor. 

Türkiye, uluslararası alanda tanınan Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile deniz sınırlarını çizmek üzere bir anlaşma imzalamıştı. Ancak anlaşma Mısır ile başta Güney Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere birçok ülke tarafından deniz sınırlarıyla çatıştığı için reddedildi. Mısır’ın, Ankara ile Atina arasında arabulucu bir rol oynayıp, üç ülke arasında ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde deniz sınırı çizilebilir. 

Gelecekte çatışma yaşanma ihtimalini ortadan kaldırmak için Libya, Yunanistan, Türkiye ve Mısır sınırları arasındaki temas noktalarının da yeniden tanımlanması gerekiyor. Yunanistan da özellikle "Mısır ile deniz sınırlarını çizdiği, Güney Kıbrıs ile ilişkileri istikrara kavuştuğu ve üçlü ittifak çerçevesinde çıkar temelli bir yaklaşım ve yoğun görüşmelerle mesele derinleştiği" için Kahire ziyaretini dikkatle takip ediyor. Aynı durum, Mısır'ın o zamanki geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur döneminde Mısır'la sınırlarını çizen Güney Kıbrıs tarafı için de geçerli. 

Üç ülke arasındaki ilişkiler, Akdeniz Gazı Bölgesel Örgütü olarak bilinen ve faaliyetleri belirginleşen Doğu Akdeniz Gaz Forumu bağlamında gelişti. Mısır, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya ve Ürdün de Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu bölgesel bir örgüt haline getirdi. Bu, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında üçlü iş birliğinin gelişmesi anlamına geliyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs, özellikle de Ankara'nın Güney Kıbrıs'ı hala tanımaması nedeniyle Mısır-Türkiye ilişkilerinin gidişatı hakkında bazı gizli çekincelerini Kahire'ye dile getirdiler. 

Ayrıca Türkiye, bölgede iş birliği kanallarının etkinleştirilmesi çağrısı çerçevesinde hareket ediyor ve atmosferin değişmesinin ardından ilerleyen dönemde yeniden ülkenin önceliklerine odaklanacak. Bu durum ise en azından orta ve uzun vadede diğer ilgili ülkeler açısından bir rahatsızlık oluşturabilir. Lübnan ve Suriye (Esad rejimi) gibi ülkeler, İsrail-Lübnan sınırlarının çizilmesinden ve ABD'nin gözetim ve takibinde anlaşmanın istikrara kavuşturulmasından sonra eylem yollarını belirlemek için harekete geçecekler. Suriye (Esad rejimi)-Türkiye ilişkilerinin şu ana kadar normalleşmemiş olması ve Rus tarafının Esad rejimi mevzilerine verdiği sürekli destek çerçevesinde hareket etmesiyle temasların sürmesi ortasında Şam'ın tavrı nasıl olacak?  

Rusya, Suriye'deki stratejik varlığı ile ilgili mülahazalar nedeniyle yaşananlar konusunda önemli bir taraf olacaktır. Bu durum, Rusya'ya Doğu Akdeniz bölgesi konusuna dahil olma ve hatta Türkiye, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın Rusya ile gireceği büyük takas oyunu bağlamında önemli politikalar inşa etme rolü verecektir. Yani Ankara'nın da devam eden anlaşma ve temaslara yetişmeye çalıştığı Akdeniz Gaz Forumu'nu oluşturan ülkelerin hükümleri, geçtiğimiz dönemde derinleşti ve bunlar siyasi, güvenlik ve ekonomik bağlamda gündeme getirilebilir. 

İsrail ile Avrupa arasında enerji transferine yönelik bir projenin ilk aşamasının uygulanması çerçevesinde Güney Kıbrıs ve İsrail tarafından birbirine bağlanan yüksek voltajlı bir elektrik hattı kurulmasına yönelik bir anlaşmanın imzalanması, mevcut tüm tarafların tanık olacağı bir konudur. Asya-Avrupa Bağlantısı olarak adlandırılan proje, İsrail ve Güney Kıbrıs'ın acil durumlarda elektrik enerjisi alışverişinde bulunmasına olanak tanıyarak, doğalgazdan üretilen enerjiyi Yunanistan ve Avrupa Birliği'ne (AB) ihraç etme olanağı sağlayacak. 

Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail, yaklaşık 900 milyon dolar tutacak ve Akdeniz deniz tabanını geçerek elektrik şebekelerini birbirine bağlayacak olan dünyanın en uzun ve en derin su altı enerji nakil hattını inşa etmek için anlaşma imzaladı. Proje, İsrail ile Güney Kıbrıs arasında yaklaşık 310 kilometre, Güney Kıbrıs ile Girit arasında yaklaşık 900 kilometre ve Girit ile anakara Yunanistan arasında ek 310 kilometre olmak üzere Akdeniz'in üç sektörünü kapsıyor. 

İsrail merkezli 'Delek Drilling' şirketi ile ABD'li ortağı Noble Energy şirketi arasında Mısır'a doğal gaz taşınması için imzalanan anlaşma kapsamında Mısır ile iş birliği devam ederken, Doğu Akdeniz'deki son keşifler ve Mısır'ın Libya ile sınırlarını tek taraflı olarak çizmesi, özellikle İsrail'in, Kahire'nin gerçek bir enerji merkezi haline geldiğini kabul etmesiyle iki ülke arasında daha fazla iş birliğine kapı aralayacak.  

Doğu Akdeniz'de gelecek vizyonları 

Mısır-Türkiye yakınlaşması, Akdeniz bölgesinde sahnenin daha fazla hareketlenmesine yol açacak ve İsrail gibi bazı ülkeleri, ortak bir çerçevede çalışmak da dahil olmak üzere çoklu strateji yoluyla müdahale etmeye sevk edecektir. İsrail, Doğu Akdeniz'in tüm bölgesel toplantılarına katıldı, temsil edildi ancak Güney Kıbrıs ve ardından Yunanistan ile ikili bir çerçevede ve ardından üçlü bir toplantı çerçevesinde birlikte hareket etti. Üç ülke arasında gaz ve petrol dosyaları, yatırımların dolaşımı ve ticaretin etkinleştirilmesini içeren reformlar çerçevesinde bir dizi anlaşma imzalandı. 

Mısır-Türkiye yakınlaşması ve farklı yollara girmesi, çalışma alanları geliştirmek isteyen Filistin Yönetimi'nin yeni alanlarını ve hatta Filistin'in Türkiye ile deniz sınırlarının çizilmesi çağrısını gündeme getirecektir. Dolayısıyla Akdeniz'deki ilişkiler sisteminin yeniden inşası, örneğin Mısır ile İsrail arasındaki deniz sınırlarının şu ana kadar çizilmemesi gibi ister istemez bölge ülkelerini de içine alan ve bir kısmına daha ilk başta karar verilmemiş değişkenlere yol açacaktır. Mısır Doğal Gaz Holding Şirketi (EGAS) ile Filistin Yönetimi arasında 'Gazze Denizcilik' sahasının geliştirilmesine ilişkin nihai anlaşmalar imzalandı. Filistin ekonomik suları içinde Gazze açıklarında bulunan bu sahayı geliştirmek için EGAS çatısı altında uzmanlaşmış şirketlerden oluşan bir ittifak da kuruldu. 

Mısır-Türkiye yakınlaşmasının ardından Doğu Akdeniz bölgesinde yaşanan mevcut ve potansiyel tabloya ilişkin gelişmeler ve beklentiler çerçevesinde bazı senaryolar mevcut. Birincisi; Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nda Türk tarafının yokluğunda bölgede yaşanan ekonomik rasyonalite ve terminoloji modelini benimsemek. Üyelerin, Türkiye'nin katılımını resmen kabul etmesi durumunda bir dizi gerginlik sürerken, kapsamlı kolektif çerçeve içinde ilişki geliştirme modelinin uygulanması hızlanacaktır. Aynı şekilde deniz sınırlarının çizilmesine rağmen Türkiye-Yunanistan, Türkiye-Güney Kıbrıs, Suriye-Türkiye ve Lübnan-İsrail'i içine alan yapısal krizlerin çözümü anlamında siyasi ve ekonomik tabloyu değiştirmemek. 

Bölge ülkeleri arasındaki siyasi ve stratejik nitelikteki diğer meselelere ek olarak, Gazze Şeridi ve İsrail ile ilgili olan konular da dahil, Filistinlilerin tavrının devam etmesinin yanı sıra, ek kara sınırlarının çizilmesiyle ilgili bir sorun daha var. Bu sorun, daha fazla ikili ve hatta çok taraflı anlaşmazlıklara yol açabilir. Ankara, Güney Kıbrıs Rum kesiminin petrol ve doğalgaz arama hakkını sorgulamaya devam ediyor. AB üyesi olan Güney Kıbrıs, Türk tutumlarını reddederek 2004 yılında münhasır ekonomik bölgesini tanımlamış, Mısır ve İsrail ile deniz sınırlarını çizmiştir. Sadece üyelik düzeyinde değil, Türkiye'nin yaşananlara dahil olması durumunda bölge ülkelerinin hareket edeceği yeni ilişkiler temelinde de genel kabul koşullarını yerine getirmedikçe bölge ülkelerini Türkiye'deki Akdeniz Gaz foruma kabul etmemek.  

Bu noktada şu soru sorulabilir; Ankara'nın Güney Kıbrıs'ın Mısır, Lübnan ve İsrail ile imzaladığı münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların meşruiyetini, Kıbrıs hâlâ bölünmüş bir ada olduğu için tanımaması durumunda sorunun değişip değişmeyeceğidir. Türkiye'nin Batı Kıbrıs'tan Türkiye ile Mısır arasındaki orta hatta ve Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesinin bir kısmıyla kısmen örtüşen kıta sahanlığına dair de talepleri de var. Kesin olan şu ki Mısır, Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesinin ve ilişkilerin resmi olarak yeniden başlamasının Güney Kıbrıs veya Yunanistan pahasına olmasını kabul etmeyecektir. Değişiklikler, Mısır ve Türkiye ile de sınırlı kalmayacak, bölgede faaliyet gösteren büyük şirketlerin yanı sıra Gaz Forumu'nun gözlemci üyesi Rusya, Fransa ve ABD gibi bölge dışındaki ülkelere de yayılacaktır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Popüler Haberler
İsrail ve ABD, Gazze'deki Ateşkes Müzakerelerini Uzatmak İçin Zaman Kazandığı Belirtiliyor

Filistinli siyasi analist Süleyman Beşşarat, İsrail ile Hamas arasındaki dolaylı müzakerelerin, Tel Aviv yönetiminin, daha fazla zaman kazanmayı istemesi nedeniyle "mümkün olduğu kadar uzun süre devam edeceği" değerlendirmesinde bulundu.

İtalyan hukukçuya göre, Türkiye'nin UAD'deki İsrail Davasına Müdahilliği Daha Fazla Devleti Harekete Geçirecek

İtalyan hukukçu Dr. Luigi Daniele, Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'ndaki İsrail davasına müdahalesi, daha fazla devleti harekete geçirerek davanın uluslararası boyutta daha geniş bir ilgi görmesine neden olabilir.

Ptolemaioslar: Mısır’ın Avrupalı Firavunları 

Büyük İskender'in ardından yükselen Ptolemaios Hanedanı, Mısır'ı yönetirken Yunan kültürünü ve gücünü zirveye taşıdı. İskenderiye Kütüphanesi ve İskenderiye Feneri gibi eserlerle antik dünyanın kayıp hazinesini oluşturan hanedanın trajik sonu,…

Kampüslerde Dayanışma: Üniversiteliler İsrail'in Gazze'ye Yönelik Saldırılarını Protesto Etti

Türkiye'nin çeşitli illerindeki üniversite öğrencileri ve akademisyenler, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı seslerini yükseltiyor. Kampüslerde bir araya gelen öğrenciler, dayanışma ve destek gösterileriyle dünya kamuoyuna…

Çiftçi Samet Aksoy Hafta İçi Dizi Setinde Hafta Sonu Tarlada Mesaide

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde çiftçilik yaparken oyunculuk hayalinin peşinden koşan 35 yaşındaki Samet Aksoy, 4 yıl önce bir oyunculuk ajansından yardımcı oyuncu olarak seçildiği Kuruluş Osman dizisinde, "Oğuz Alp" karakterine hayat…