Alınamayacak Vergi: Kenya’da 2024 Protestoları

Siyasette yönetenin yönetileni ikna etme gerekliliği ile bu süreçte vergilerin rolünü, özellikle Kenya'da gerçekleşen vergi protestoları ve bu protestoların ardındaki nedenleri Doç. Dr. Volkan İpek, Fokus+ için kaleme aldı.
Volkan İpek
Alınamayacak Vergi Kenya’da 2024 Protestoları
8 Temmuz 2024

Yönetenle yönetilen arasındaki ilişkinin dinamiği sayılan siyasette yönetenin meşru ve egemen olması kadar yönetileni de yönetilmeye ikna etmesi gerekir. Yöneten konumundaki liderler yönetilen konumundaki halkı ikna etmek için ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel gibi alanlarında yaşamı kolaylaştıracak yenilikler getirir. Belli bir zaman dilimi içinde yapılan bu yenilik çalışmalarından sonra halk, liderleri serbest seçimlerde değerlendirir. Eğer çoğunluk o yönetenlerin çalışmalarından mutluysa yönetenler yönetmeye devam eder, eğer mutsuzsa yönetenleri değiştirirler.

Yönetenler görevde kalsa da değişse de programlarındaki yeniliklere ekonomik destek bulmak adına çeşitli kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynaklardan biri de devletin ilgili yasaya bağlı olarak halktan topladığı para anlamına gelen “vergi”dir. Vergi parasal bir unsur olduğu için halktan ne zaman ve ne oranda toplanacağı yasayla belirlenmelidir. Bu yasa da halkın ekonomik durumu göz önüne alınarak yapılmalıdır. Yasasız ya da halkın ekonomik durumunu dikkate almadan toplanan vergiler sadece hukuk devleti karakterine değil aynı zamanda insan haklarına da ters düşer.

Ruto

 

Yasasız olmasa da halkın ekonomik durumunu dikkat almadan toplanan vergilere en güncel örnek Kenya’dan verilebilir. 2022 yılında Cumhurbaşkanı seçilen William Ruto’nun 24 Haziran 2024 tarihinde ülkenin gayrisafi ulusal hasılasının yüzde 70’ine gelen 10 trilyon şilinlik (yaklaşık 78 milyar dolar) iç borcunu ödemek için halkın günlük banka işlemleri, internet kullanımı, benzin harcaması üzerinden verdiği vergiyi artırarak ilk yılda 2,7 milyar dolarlık ek kaynak yaratacak yasa tasarısı, ülkede büyük protestolara neden oldu. 2023 yılında kira vergisini yüzde 1,5 artıran, petrol ürünlerinden alınan katma değer vergisini de yüzde 8’den yüzde 16’ya çıkaran başka bir yasa tasarısının Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesine rağmen halkın yoğun tepkisiyle karşılaşmasının yankıları devam ederken bir yıl sonra başka bir vergi yasasının gündeme gelmesi artık sabırları taşırmış gibi görünüyor. Parlamentonun devlet bütçesini 346 milyar şilin (2,7 milyar dolar) kısma kararı aldıktan sonra ortaya çıkan bu tasarı hiç de hoş karşılanmışa benzemiyor.

Kenyalı gençlerin Ruto’ya tepkisi

Ruto’nun yeni vergi yasası teklifini gündeme taşımasından sonra sosyal medya üzerinden örgütlenen gençler, başkent Nairobi’de başlayıp Ruto’ya neredeyse tam destek sağlayan Rift Vadisi ve Mombasa başta olmak üzere tüm ülkeye yasa karşıtı gösterilerini yaymayı başardılar. Göreve geldikten sonraki ilk halka hitabında her Kenyalı’nın vergisini dürüst şekilde vermesi gerektiğinin altını çizen Ruto’ya İncil’deki vergi toplayıcısı Zazzheus’tan esinlenerek Zakayo adını takan gençlerin öfkesi yeni vergiyle sınırlı kalmıyor. Kenyalı gençler, cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde “Kenyalıların parası ceplerinde kalacak” sloganı benimseyen Ruto’nun 2023 yılındaki kira vergisi yasası Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilince “Ben bu mahkemenin kararlarına uymak zorunda değilim” demesinin de hesabını soruyor.

 

Kenya Hukuk Derneği tarafından Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına saygı göstermeye ve hukukun üstünlüğünü kabul etmeye davet edilen Ruto’yu ülkeyi uzun zaman tek partili yönetimde tutan eski Cumhurbaşkanı Daniel Arap Moi’ya benzetenlerin de sayısı az değil. Daniel Arap Moi deyince de biraz durmak gerek. Göreve gelir gelmez “Kenyatta’nın ayak izleri” anlamına gelen “nyayo” adında bir program uygulayacağını ve ilk Cumhurbaşkanı Jomo Kenyatta’nın devlet yapısını sürdüreceğini açıklayan Moi, 1982 yılında Anayasa’ya eklediği bir maddeyle partisi Kenya Afrika Demokratik Birliği’ni ülkedeki tek yasal parti haline getirdi; 1984 yılında kendisine muhalif olanların üzerlerine gönderdiği polis birlikleri ülkedeki Wagalla Katliamı’na neden oldu; hiçbir neden yokken Tarım Bakanlığı’nı feshedip iş tanımı belli olmayan Geliştirilmiş Ürün Bakanlığı’nı kurdu; partisinden bir milletvekiline 50 danışman atadığı için bütçe açık verdi; Danıştay ve Yargıtay gibi hukukun üstünlüğünün simgesi sayılan kurumları, sonra da yönetimini eleştirdiği için kiliseyi kapattı. Moi insanların oy pusulasına mühür basmayıp sadece ve sadece destekledikleri adayın fotoğrafı önünde durduğu 1998 yılındaki mlolongo denilen kuyruklu seçimleri kazansa da tek partili rejimden vazgeçmek zorunda kaldı.

25 Haziran’dan bugüne kadar olan süreçte Ruto’nun istifasını isteyen protestocularla polis arasındaki çatışmalarda 39 kişi hayatını kaybetti. Geçtiğimiz iki haftada şiddetli sokak olaylarının yaşandığı Kenya’da Ruto aklındaki yeni vergi yasa tasarısını geri çekti ve 5 Temmuz 2024 tarihinde yaptığı açıklamayla, bu vergi tasarısı yerine parlamentodan 346 milyar şilin yerine 177 milyar şilinlik bir kısım için yapmasını teklif edeceğini söyledi. Ne var ki aradaki fark olan 169 milyar şilinin yeni vergi tasarısı yerine nasıl karşılanacağı da merak konusu. Kenyalı ekonomistlere göre bu fark ortaokullardaki öğretmenlerin ve tıp stajyerlerinin istihdamında azaltma ile süt ve gübre ile ilgili sürdürülebilir programların bütçelerinden kesinti yapmakla kapatılabilir. Ancak bu durumda da ülkenin iç borcunun 3 ayda yüzde 3,3’ten yüzde 4,6’ya çıkması bekleniyor.

Sınıf kaynaklı protestolar

Kenya’da 25 Haziran’da çıkan bu protestoların ilginç iki yönü bulunuyor. Birincisi, bu protestolar daha önceki protestolar gibi etnik kaynaklı değil sınıf kaynaklı oldu. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Jomo Kenyatta’nın kabinesini Luo halkından kişilerle doldurması Kalenjin halkını rahatsız ediyordu ve Kenyatta döneminde Kalenjinler siyasetten soyutlanmaları üzerine üç kere protesto yürüyüşü düzenledi.

 

Kenyatta’nın ülkenin ekonomik işleri yerine kültür işleriyle ilgilenmesi nedeniyle ve tüm ekonomiyi “Sosyalist bir ekonomi uygulayacağım” dedikten sonra son model beyaz bir Mercedes satın alan ve gazetecilerin “Bu nasıl sosyalizm?” diye sorduklarında “Eğer sosyalizme inanırsanız ve çok çalışırsanız sizin de bir Mercedes arabanız olur” cevabını veren Maliye ve Hazine Bakanı Tom Mbayo’ya karşı da protestolar düzenlemişlerdi ama asla bu boyutta değildi. Hatta Kenyatta’dan sonra göreve gelen Daniel Arap Moi’nın ilk işlerinden biri Kalenjinleri de kabineye atamak oldu.  Ancak kendisi de bir Kalenjin olduğu için zamanla bu sefer de Luolar dışlandı ve bununla birlikte Luolar protesto hareketlerine giriştiler.

25 Haziran 2024 protestolarının sınıfsallığı önceki protestolardan bu şekilde ayrıldı. İkincisi de protestoların örneğin Gine’deki, Liberya’daki ya da Uganda’daki son yıllarda yaşanan benzer protestoların tersine muhalefet partisinin liderliğinde yapılmamasıydı. Kenya’daki 25 Temmuz 2024 protestoları Afrika’da muhalif bir siyasi parti yetkilisinin liderlik etmediği çok az hareketten biridir. Bu durum oldukça ilginç çünkü Kenya’nın siyasi tarihine bakıldığında güçlü bir muhalefet ağı, hatta işbirliği görünüyor. Partiler arası ittifak sisteminin Kenya’daki kadar yaygın olduğu başka bir Sahra Altı ülkesi bulunmuyor.

2002 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra kurulan Milli Gökkuşağı Koalisyonu’nda sağdan ve soldan toplamda altı siyasi parti yer aldı ve bu partiler Cumhurbaşkanı Daniel Arap Moi’ye karşı güçlü bir muhalefet oluşturmuşlardı. Muhalefet partilerinin bir ittifak içinde işleyişleri bakımından Kenya, Sahra Altı’nda model ülkeyken bu protestolara neden liderlik etmedikleri sorulabilir. Bunun da en mantıklı nedenlerinden biri Z kuşağı olarak anılan bu gençlerin herhangi bir parti yöneticisini başlarında istememesi olabilir.

İkna, siyasetin en temel gereksinimlerindendir. Yönetenin yönetileni ikna etmesi gerekir.  İkna etmek içinse halkın hayatını kolaylaştıracak adımlar atmak önemlidir. Bu adımlar içinse verginin de yer aldığı bir dizi ekonomik kaynak gerekir. Ne kadar çok mutlu edilirse o kadar istekli vergi ödeyebilecek bir halka bugünlerde Kenya’da rastlanmıyor. Kolonyal dönemden pek çok zorlukla çıkan ve sadece 61 yaşında olan bir cumhuriyette kendini yöneticilerine ezdirmeyecek bilinçte bir halk görmek ise aslında çok sevindirici.    

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.