Nil’in İncisi: Ezher Üniversitesi  

Mehmed, Mazlum Çelik, Mısır'ın tarihinde önemli bir yere sahip olan Ezher Üniversitesi ve onun tarih içindeki değişim ve gelişim sürecini Fokus+ için değerlendirdi.
Mehmed Mazlum Çelik
Nil’in İncisi: Ezher Üniversitesi  
20 Şubat 2024

Süleyman el-Halebi, Ezher Üniversitesinde okuyan genç bir talebeydi.  

Napolyon Bonapart’ın ordularıyla Mısır’a girip Kahire’den Yafa’ya tüm coğrafyayı önüne katarak hunharca ezip geçtiğine şahit olmuştu.  

Ezher Üniversitesi, neredeyse bin yıllık tarihinde yalnızca Fransız işgaliyle kapılarını kapatmış ve eğitimine ara verdiği bir döneme girmişti.   

Nihayet Fransız ordusunun “onurlu geri dönüş” dedikleri kaçma planı bölge halkının yüreğine su serpmiyordu; çünkü el-Ariş müzakerelerinin sürdüğü bir sırada dahi Kahire’de katliamlar birbirini izliyordu.  

Halebi, kararını vermişti. Napolyon’un Mısır’daki son izini, Fransız komutanı General Jean-Baptiste Kléber’i ortadan kaldıracaktı.   

Son olarak Türk ordusunun büyük taarruzunu savuşturan Kléber’in kibri onun sonunu kolaylaştıracak en önemli unsur olacaktı.  

Kléber, kendisini efendisi olarak gördüğü Mısır halkından gençlere elini öptürmekten büyük zevk duyan bir Fransız’dı.  

Bu kibir, Halebi’nin Fransız komutanın yanına kadar sokulup ona bıçağı ile dört darbe vurma imkanını sağladı.   

Binlerce masum genç, çocuk, kadın ve yaşlının kanları elinde bulunan Fransız generali, elini öptürme zevkini yaşamak isterken ölümü göze alan bir Ezher talebesinin intikam darbelerine nail olmuştu.  

Kléber’in ölümü sonrası Kahire adeta yangın yerine döndü.  

Her taşın altında Halebi arandı ve nihayet bu hürriyetperver Arap talebesi kıskıvrak yakalandı.   

Önce infaz edildi.   

Ardından bir kazığa geçirilerek Kahire meydanlarında sergilendi; ama bu da Fransızların öfkesini dindirmedi.   

Şehit el – Halebi’nin başı bedeninden kopartılarak Paris’e götürüldü.   

Bugün dahi, şehidimizin başı Fransız müzelerinde sergilenmeye devam ediliyor.  

Bu suikasttan sonra tüm gözler bir kez daha Nil’in incisi Ezher Üniversitesi’ne çevrilmişti…  

Şiiler kurdu, Sünni dünyanın kalbi oldu  

Câmi‘u'l-Ezher (Şiilerin verdiği ilk isim Câmi‘u'l-Kahire), Şii-İsmailî mezhebinden olan Fatımîler tarafından, 972 yılında, Bağdat’ta bulunan Abbasi halifesinin sembolik gücünü kırmak adına kuruldu.   

Siyasi arenanın ortasında doğan Ezher, kısa sürede Şii öğretisine uygun olarak “Zehra” isminin müzekker hali olan “Ezher” şeklinde anılacaktı.   

990 yılına gelindiğinde ise Ezher, yalnızca bir cami değil; ilmi meselelerin tartışıldığı güçlü bir enstitüye dönüşmüştü. 1004 yılında Daru'l-Hikme’nin kurulması ile Ezher, Bağdat’a tam anlamıyla psikolojik üstünlük sağlamıştı.  

Ezher’in kaderini ise Zengi’nin güçlü komutanı Şirkuh’un genç yeğeni Yusuf değiştirecekti.  

Fatımilerin vezirlerinden Şaver’in Haçlılar ile dirsek temasında olması Nureddin Zengi’yi hayli rahatsız eden meselelerin başında geliyordu. Fatımi tehdidinin ortadan kaldırılması gerekiyordu; ama ortada koca bir çöl ve geçiş yollarını elinde tutan Haçlılar vardı.   

Mısır’a yapılacak harekât bir çeşit intihar operasyonuydu.  

Neyse ki böylesi bir çılgınlığı yapacak bir komutan vardı: Şirkuh…  

Şirkuh, inatçılığı ile nam salmış Zengi’nin Kürt komutanlarından idi. Sonunda Nureddin Zengi’yi Mısır’a bir operasyon yapmak konusunda ikna etmişti, doğrusu bezdirmişti. Şirkuh’un bu operasyonda yeğeni Yusuf’u da yanında götüreceğini öğrenen Nureddin Zengi istikbalini parlak gördüğü genç Yusuf’a kıyamayarak onu götürmemesini isteyecekti. Oysa Şirkuh’u ikna etmek deveye hendek atlatmaktan daha zordu. Genç Yusuf, amcasının emrine asla karşı gelmemişti ve bu operasyonda yer aldı.   

Şirkuh, Haçlıların kontrolünde bulunan Filistin’i geçerek Mısır’a ani bir baskınla hâkim oldu; ama Fatımi vezir Şaver kısa sürede tekrar hakimiyeti ele alarak Şirkuh’u Kahire’den uzaklaştırdı. Şirkuh, yaklaşık üç sene sonra tekrar bir operasyon başlattı ve İskenderiye’yi fethetti; ama yine Kahire’yi alamadı. Kısa sürede Fatımiler, Haçlıların desteğini de alarak tekrar toparlanınca Şirkuh yeniden Zengi’nin yanına dönmek zorunda kaldı.  

Şirkuh’a üçüncü sefer emri bu kez doğrudan Nureddin Zengi’den gelince hemen harekete geçti. Fatımilerin veziri Şaver’in Haçlılarla iş birliği yapması yerli halkta büyük tepkiye neden olunca Şirkuh’un fethi oldukça kolaylaştı.   

Kahire düşmüş; ama Şaver kaçmıştı. Yusuf onun peşine düşerek yakalayıp kellesini bizzat alması sayesinde Nureddin Zengi tarafından iltifat görmesini sağladı.   

Şirkuh, Mısır’ı hayalini gerçekleştirmiş; ama kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti. Nureddin Zengi, bunun üzerine Mısır’ın idaresini genç Yusuf’a, yani Selahaddin Eyyubi’ye tevdi etti.   

Yeni yönetimle beraber Ezher’in kaderi de tamamen değişecekti.   

Selahaddin Eyyubi, evvela Mısır’daki tüm Şii Fatımi izlerini silerek işe başladı. Hemen Ezher’in yönetiminin de bağlı olduğu bir Sünni kadı atadı.   

Kahire’de onlarca medrese kurulmuş ve Ezher dini eğitimlerin yanı sıra akli eğitimleri de önceleyen bir ilim merkezine dönüşmüştü.  

Ezher, Memlukler dönemine gelindiğinde ise İslam dünyasının en değerli alimlerinin, Makrizî, İbn Hacer el-Askalanî, Ebu'l-Mehasin Tağriberdî, Şemseddîn es-Sehavî, Celâleddîn es-Süyûtî, İbn İyas vd. ders verdiği bir kurumdu artık.  

İslam dünyasının en değerli alimlerinin yetiştirilmesinin yanı sıra Moğol İstilası ve Endülüs’ün düşüşü ile beraber ilim insanları adeta Ezher’e akın etmişlerdi. Bunların içerisinde Mısır’da yaklaşık yirmi sene kalan İbn Haldun da bulunuyordu.   

İbn Haldun, Endülüs’ün düşmesiyle vatansız kalmış ve Afrika’ya geçmişti; ama kendisini biranda siyasi krizlerin göbeğinde bulmuştu. Tunus’tan ayrılan İbn Haldun Kahire’ye geldi ve Memluk Sultanı el-Melikü’z-Zâhir Berkuk tarafından son derece iyi karşılandı. Daha sakin bir hayat arzusunda olan büyük mütefekkir kısa sürede Ezher’in en rağbet gören hocasına dönüştü.  

Ezher’de yaklaşık yirmi sene kalan İbn Haldun, kurumun entelektüel alt yapısını etkilemeyi başarmıştı. Onun ilmi etkisi Memluk sarayında da yankılanıyordu, öyle ki Sultan Ferec Moğol tehdidini bastırmak için Şam civarına yürüdüğünde İbn Haldun da ona eşlik edenler arasındaydı.   

Osmanlı Devleti, Mısır’ı ele geçirdikten sonra Kahire’nin siyasi nüfuzu büyük oranda ortadan kalkmıştı; ama Ezher’in manevi gücü büyüyerek güçlenmişti. eş-Şerîf el-Abbâsî Abdürrahim, Mevlâ Arap Çelebi, Mevlâ İbrahim el-Halebî, Kadilkudat Şihâbüddin el-Hafâcî, Şeyh Ömer et-Tahlâvî gibi Ezher kökenli alimler Anadolu toprağına gelip Türk alimlerini de etkilemeye devam edecekti.   

Ezher’in akamete uğradığı yegâne hadise Fransız işgaliydi. Bir Ezher talebesi olan Halebi’nin şahsi suikast teşebbüsü de bundan bağımsız ele alınmamalıdır. Napolyon, Mısır’ı işgal ettiğinde ilk icraatlarından birisi Ezher’i pasivize ederek “el-Mecmau’l-ilmî el-Mısri” enstitüsünü kurdu.   

Fransızlar defalarca Ezher’e baskınlar düzenlemiş, birçok hoca ve talebe bu baskınlarda şehit edilmişti.  

Kurum mezhepsel dönüşüm yaşadığı Eyyubilerin fethinde dahi çalışmalarını sürdürmüşse de Fransız işgalinde tarihinde ilk kez kapılarını bir süre kapatmak zorunda kalmıştı.   

Ezher, İngiliz işgal döneminde çalışmalarını sürdürecekti.   

Kurumun eğitim anlayışını etkileyen önemli temsilcilerden birisi de Muhammed Abduh olacaktı. Türk coğrafyasında Said Nursi ve Mehmet Akif Ersoy gibi önemli isimlerin düşüncelerini derinden etkileyen Abduh, Ezher’in de birçok yapısal değişikliğinin mimarıydı. 

İngiliz işgali aleyhtarlığı ile sivrilen Abduh’un Ezher’de yaptığı ıslahatlar neticesinde “Cem‘iyyetü ihyâi’l-ulûmi’l-Arabiyye” başkanlığına kadar yükseldi. Dünyanın önde gelen kurumlarını inceleyen Abduh, Ezher’in modern dünyanın sorunlarına çare üretecek bir kuruma dönüşmesi için önemli adımlar attı.   

Abduh’un faaliyetleri gerek Mısır idarecilerinin gerekse de İngilizleri rahatsız edici boyutlara ulaştı. Bu gelişmeler sonucu Muhammed Abduh, 1905 yılında Ezher’den uzaklaştırıldı.  

Nihayet 1922 yılında Kral Fuad döneminde Mısır, (İngilizler kuvvetlerini çekmese de) bağımsızlığını elde etmeyi başardı. Bu gelişme Ezher için de yeni bir sayfa anlamına geliyordu. Kurum dini eğitimin yanı sıra dil ve doğa bilimleri eğitimi ile Ortadoğu’nun en önemli kurumları arasına girmeyi kısa sürede başaracaktı.   

Ezher Üniversitesi kurulduğu ilk günden beri siyaset ile bağı hiç kopmadı. Bugün dahi Türkiye, Malezya, Pakistan başta olmak üzere binlerce öğrenci bu kurumda eğitim görmeye devam etmekteler.   

Nil’in kenarında hala bir inci gibi parlayan Ezher, zaman zaman Mısırlı siyasilerin tavrına göre eleştirilerin odağında bulunsa da ilmi ve itikadi anlamda herkesin saygı duymaya devam ettiği bir kurum özelliğini sürdürüyor. 

Popüler Haberler
UNICEF Nijerya, Dünyada Okula Gidemeyen Çocuk Sayısının En Fazla Olduğu Ülke

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, dünya genelinde okula gidemeyen çocuk sayısının en fazla Nijerya'da olduğunu bildirdi.

Refah'ta Sıkışan 1,5 Milyon Filistinli için Endişeli Bekleyiş Devam Ediyor

İsrail ordusunun doğusunda kara saldırı başlattığı Refah'ta çoğu yerinden edilmiş kişilerden oluşan 1,5 milyon Filistinli, bu saldırıların daha da genişletilmesi ihtimali ve gidecek yerlerinin olmaması nedeniyle endişe içinde bekliyor.

Türkiye'ye Yönelen Uluslararası Yatırımcıların İlgisi Artmaya Devam Ediyor

Ekonomi yönetimince atılan adımlar ve Orta Vadeli Program hedeflerine olan bağlılığın devam etmesiyle Türkiye ekonomisine ilişkin belirsizlikler azalırken, Türk lirası varlıklara olan ilgi de artıyor.

Körfez Ülkeleri Arasında “Petrol Sonrası Gelecek” Konusunda Rekabet Artıyor 

Körfez ülkelerinin petrol sonrası döneme odaklanarak ekonomik ve diplomatik rekabeti artırması dikkat çekiyor. Katar, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler, stratejik projeler ve yatırımlar aracılığıyla küresel sahnede etkilerini genişletmeye çalışıyor.…

 İsrail, Mısır ile Arasındaki Barış Anlaşmasını İhlal Etti

İsrail'in Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını ihlal ederek Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nı ele geçirmesi, bölgesel gerilimi tırmandırdı. Mısır, İsrail'in bu hareketini kınayarak, iki ülke arasındaki gerilimin artışına ve bölgesel…