Arap Çocuk Edebiyatında Neoliberal Etki: Lübnan Örneği

Çocukluğun ekonomik rasyonalitelerle yeniden inşa sürecini, Arap coğrafyasında çocuk yayıncılığının farklı ideolojik yollardan geçtiğini, küresel bir fenomen olarak neoliberalizmin çocukluk söylemi üzerindeki etkisini Yazar Ayşenur Bulut Fokus+ için inceledi.
Ayşenur Bulut
Arap Çocuk Edebiyatında Neoliberal Etki
23 Nisan 2024

Çocukluğun bir kavram ve kategori olarak inşa edildiği modern Avrupa’nın yükselişiyle birlikte çocuklar mevcut politik ve ekonomik yapılardan doğrudan etkilenmeye başladı. Çocuğun görünür olduğu bu yeni tarih sahnesi, eğitim ve pedagoji gibi disiplinlerden aldığı destekle hakim söylemin meşruiyetini pekiştiren güçlü bir zemine dönüştü ve hızla yayıldı. Lübnan tüm bu değişimlerimin yaşandığı ülkelerden sadece biri.  Marmara Üniversitesi Arap Dili ve Belagati Bölümü’nden Dr. Zeynep Çilingir hakim paradigma ve çocukluk söylemi arasındaki ilişkiyi Lübnan örneği üzerinden inceleyen bir akademisyen.  “Lübnan Çocuk Edebiyatında Neoliberal Özne İnşası” başlığını taşıyan doktora tezinde 1992- 2020 yıllarını merkeze alıyor ve benzerini Türkiye dahil pek çok ülkede gördüğümüz süreci Lübnan özelinde kapsamlı bir şekilde araştırıyor.  

 Lübnan’da Neoliberalizmin ekonomi-politiği 

Modern Lübnan Sünni, Hristiyan, Şiî ve Dürzilerden meydana gelen 18 farklı etnik kökenden oluşur. 1943 yılında Fransız mandasından ve Suriye devletinin himayesinden bağımsızlığını kazansa da bu karmaşık demografik yapısının etkisiyle bölgesel ve uluslararası siyasi karışıklıkların merkez üssü olmaktan kurtulamamıştır. Lübnan siyaseti ve yönetiminin seksen yıllık bağımsızlık dönemi pek çok siyasi ve toplumsal skandala karışmıştır. 1990 sonrası Ulusal Pakt ve Taif Anlaşması'nın sosyal bütünleşme ve dayanışmacı hedeflerine rağmen, neoliberal ideolojinin özellikle Başbakan Harîrî'nin döneminde, Lübnan'da bireysel inisiyatifi ve özel mülkiyeti öne çıkaran ekonomik yapıyı şekillendirdiği bir dönemdir. Bu süreçte, hükümetin özgürlük, özelleştirme, rekabet, sınıf gücü, deregülasyon ve piyasa hakimiyetini teşvik eden politikaları, işçi hakları ve sosyal adalet alanında önemli eleştirilere yol açmıştır. Bu dönemde Lübnan hükümetinin ekonomiyi yeniden inşa etmeye yönelik eylemleri düzenleyici çerçevenin, özgürlük, özelleştirme, rekabet, sınıf gücü, deregülasyon ve piyasa hakimiyetini teşvik etmek için önemli ölçüde değiştirildiği tüm dünyadaki hükümetlerin eylemlerine çarpıcı bir şekilde benzetilir. Lübnan artık neoliberalizmin gölgesinde rızaya dayalı, uyumlu ve bağımlı bireylerin piyasayla entegre oluşuna sahne olur. Edebiyat bu dönüştürücü etkide en önemli araçlardan biri olarak işbaşına geçer.  Tezin bu kısmında yazar neoliberal değerlerin çocuk kitaplarında nasıl işlendiğiyle ilgili detaylı örnekler sunar ve tezin öne çıkan iddialarından biri çocukluğun artık dini veya kültürel kodlarla değil ekonomik rasyonaliteler tarafından inşa edildiği yönündedir. 

 

Neden Lübnan çocuk edebiyatı? 

Neo-liberalizmin Arap coğrafyasında etkin olduğu ilk ülke Lübnan olduğu için bu ülkeyi seçtiğini söyleyen yazar Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla dünyanın tek kutuplu hale gelmesi ve buna bağlı olarak neoliberal politikaların hızla yaygınlaşmasından Arap coğrafyasının da büyük ölçüde etkilendiğini belirtiyor. Her ne kadar tek tip bir algının yayılmaya başladığını söylesek de Arap ülkelerinin çocuk yayıncılığı konusunda farklı uygulamalara gittiği açıktır. Örneğin Suriye’de 1970-80’li yıllarda sosyalist çizgideki Rus edebiyatından ve ideolojik olarak aynı çizgide olan Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya gibi ülkelerden oldukça fazla çocuk kitabı tercüme edilmiş.  Özellikle bağımsızlıklarını kazandıktan sonraki dönemlerine bakıldığında Suriye ve Irak çocuk edebiyatlarının Sovyet tecrübesi üzerinden şekillendiği görülüyor. Libya’da devletin yayın organları tarafından tercüme edilen çocuk kitapları incelendiğinde Batı çocuk edebiyatlarına mesafeli olduğu; daha çok Rusya, Polonya, Çin, Amerika yerlileri, Laos ve çeşitli Afrika ülkelerinin edebiyatlarından seçmeler yapıldığı fark ediliyor. Bu durumun Libya’nın uzun yıllar boyu savaşarak bağımsızlık mücadelesi vermesiyle ve Libyalı yetkililerin çocuk edebiyatı tercümelerini kapitalist Batı ülkelerinin yeni bir sömürgecilik girişimi olarak görmeleriyle alakalı olduğu düşünülüyor. Körfez ülkeleri Amerikan çizgisinde kalmayı tercih etmiş ve Disney gibi küresel markaları çocuklarla buluşturmuştur. Bu gibi farklılıklar Arap ülkelerinde farklı içerikte çocuk yayıncılığının oluşumuna zemin hazırlamıştır. Lübnan Neoliberalizmin ilk görüldüğü ülke olması ve tüm Arap coğrafyasında yayıncılık anlamında önemli bir noktada bulunduğu için de Zeynep Çilingir’in çalışmasında odak ülkeyi oluşturuyor. Diğer ülkelerdeki sansür uygulamaları düşünüldüğünde de yayıncıların Lübnan’ı seçmesi tesadüf olmuyor. Öte yandan Lübnan bu ekonomi-politik zemini nedeniyle dışa açılımda da daha etkin bir rol oynadığı için yayıncıların tercih ettiği ilk ülkelerden biridir. 

 

Arap çocuk edebiyatında bir Rönesans’tan bahsedilebilir mi? 

2015 yılında Abu Dabi’de katıldığı bir fuarda Lübnanlı çocuk edebiyatı yazarı Fatıma Şerafeddin çocuk yayıncılığında bir “nahda”nın başladığını söylemişti. Bir nevi Rönesans olarak da isimlendirilen bu dönem için Arap dünyasında Neoliberalizme bağlı olarak değişen toplumsal değer anlayışının etkilerinden duyulan memnuniyet ifade ediliyordu. Neoliberalizm, sadece serbest piyasa savunuculuğu ile toplumun ekonomi ve siyasetini değiştirmekle kalmamış; aynı zamanda toplumun değerler sistemini de etkilemişti. Toplumsal cinsiyet, özgürlük, özerklik, beden algısı, dini eğitim, rekabet, tüketim gibi yeni dönemin kavramları çocuk edebiyatında ve çocukluk inşasında belirgin bir şekilde işlenmeye başlamıştı. Ancak yine de devlet politikaları ve aile beklentilerinin çocuk yayıncılığında hâlâ güçlü birer karar yapıcı unsur oldukları unutulmamalı. Örneğin Mdallel dinî kitapların; haçlı seferleri yahut holokost gibi tarihi olaylar etrafında kurgulanan çocuk kitaplarının; emperyalist edebiyatın, çocuk hamileliği, uyuşturucu bağımlılığı, aile içi çatışmalar gibi sosyal konulara temas eden kitapların; gey ve lezbiyen edebiyatının, seks, çıplaklık ve aynı cins ebeveynleri içeren kitapların Arapçaya tercüme edilmediğini ifade etmiştir. Zeynep Çilingir mezkur tezinde ulus fikrinin de güçlü bir paradigma olarak çocuk yayıncılığında korunduğunu söylüyor. Arap ülkelerinin benimsedikleri ideolojilerin birbirinden farklılaşmasıyla birlikte çocuk edebiyatlarında üretilen çocuklukların da farklılaşması milli edebiyatları birbirinden daha derin bir şekilde ayırmış; “Filistin Çocuk Edebiyatı”, “Lübnan Çocuk Edebiyatı” gibi ülkelerin isimleri ile sınıflandırmayı gerekli kılmıştır. 256 Çocuk edebiyatının millîleşmesiyle sonuçlanan bu ayrılığın; bir Arap ülkesinde üretilen çocuk kitaplarının diğer Arap ülkesi tarafından kabul görmemesi, eğitim müfredatının bir parçası olmak bir yana o ülkede basımının ve dağıtımının dahi yasaklanması gibi sonuçları olmuştur. Buna binaen, 20. yy.dan bahsederken “Lübnan çocuk edebiyatı” dediğimizde, Lübnan devletinin kontrolünde büyük oranda Lübnanlı yazarlar tarafından üretilmiş, bölgeye özgü bir edebiyat kastedilir. Ancak, günümüzde tarihsel, sosyal ve ekonomi-politik şartların değişmesiyle birlikte çocuk edebiyatının ulusal karakteristiği de değişmiş; küreselleşen dünyada artık yerel ideolojiler ikinci planda kalmıştır. Daha baskın ve kuşatıcı tek ideoloji olarak neoliberalizm öne çıkmıştır. 

 

Çocukluk inşasında benzer tecrübe 

Yazdığı tezde incelediği hikayelerin sahip olduğu geleneksel söylemlerin zaman içinde giderek azaldığını ve yerini neoliberal söylemlere bıraktığını tablolarla ortaya koyan Çilingir’e göre tüm dünyada tek tip bir çocukluk söylemi yaygınlaşıyor. Bunda elbette ki neoliberalizmin dünyayı domine eden bir ekonomik yapı olmasıyla doğrudan ilişkisi var. Çocukluğun icat ve inşa edildiği modernizm tecrübesini yaşayan hemen her ülkede benzer bir sürecin yaşandığını söyleyen yazar Türk çocuk yayıncılığının da benzer bir tecrübeye sahip olduğunu fark ettiğini belirtiyor. Bu açıdan ekonomi politiğin hakim olduğu çocukluk inşasını her yönüyle anlamak için edebiyat araştırmalarına büyük ihtiyaç duyuluyor. 

Popüler Haberler
 İsrail, Mısır ile Arasındaki Barış Anlaşmasını İhlal Etti

İsrail'in Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını ihlal ederek Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nı ele geçirmesi, bölgesel gerilimi tırmandırdı. Mısır, İsrail'in bu hareketini kınayarak, iki ülke arasındaki gerilimin artışına ve bölgesel…

İletişim Başkanlığı ve AA, Cezayirli Gazetecilere Yönelik Eğitim Programı Başlattı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Ajansı iş birliğiyle Cezayirli gazetecilere yönelik 3 günlük "Gazetecilik Eğitim Programı" düzenleniyor.

Katar Devlet Bakanı Al Khater ile Türk Bakan Yardımcıları Mersin’de Buluştu

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Katar Dışişleri Bakanlığında Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lolwah Rashid Al Khater ile Mersin'de bir araya geldi.

Çad’daki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Gerçek Bir Demokrasi mi, Yoksa Formalite mi?

Çadlılar, siyasi değişim ve gerilimlerin gölgesinde sandık başına gitti. Darbe sonrası gerçekleşen ilk seçim, uluslararası çatışmaların ve iç siyasi rekabetin kesişmesiyle dikkat çekiyor.

Türkiye'nin Gazze Stratejisi Nasıl Şekilleniyor

Türkiye, İsrail'in Gazze'deki şiddet politikasına karşı güçlü bir diplomasi ve ticari ambargo ile karşılık veriyor. Hamas'ı terör örgütü olarak değil, ulusal kurtuluş hareketi olarak tanımlayarak farklı bir yaklaşım sergiliyor.