Geçmişten Günümüze Türkiye-Mısır İlişkileri

Türkiye ve Mısır arasında uzun yıllar süren gerilim, son aylarda yerini diyalog ve iş birliğine bıraktı. İki ülke, deniz yetki alanları anlaşması, bölgesel meseleler ve ekonomik ilişkiler konusunda görüşmeler yürütüyor. Soğuk Savaş’tan Süveyş Krizi’ne, Hüsnü Mübarek’ten Muhammed Mursi ve Abdülfettah Sisi’ye, Türkiye-Mısır ilişkilerinin dünü ve bugünü.
Geçmişten Günümüze Türkiye-Mısır İlişkileri
13 Şubat 2024

Son 10 yıldır durağan ilerleyen ve zaman zaman söylem boyutunda gerilime konu olan Türkiye – Mısır ilişkileri, son zamanlarda atılan olumlu adımlarla pozitif bir yönde ilerliyor. 

İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre 14 Şubat 2024 tarihinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, davete icabetle, 12 yıl aradan sonra ilk kez Mısır Arap Cumhuriyeti’ne resmi ziyarette bulunacak. 

Türkiye-Mısır ilişkilerinin tarihi 

Soğuk Savaş'ın başladığı dönemde, ABD ve SSCB arasındaki rekabet, Orta Doğu'da öncelikle Türkiye ve Mısır üzerinden şekillenmeye başladı. NATO üyeliğini yeni kazanmış olan Türkiye, 1955 Bağdat Paktı ile birlikte, Batı ile iş birliği içinde bir Orta Doğu vizyonu takip etti. Mısır ise Cemal Abdünnâsır liderliğinde, İsrail'i içine almadığı bir Pan-Arap politikası izlemekteydi. Bu farklı yaklaşımlar, Türkiye ve Mısır arasında bir rekabete yol açtı.  

1956 Süveyş Krizi, bu iki ülkenin bölgesel politikaları için kritik bir dönüm noktasıydı. Mısır lideri Abdünnâsır'a karşı başlatılan askeri müdahale, tam aksine onun Mısır ve Orta Doğu'daki siyasi etkisini güçlendirdi. Daha sonra Mısır’ın SSCB ile tesis ettiği ilişkiler farklı blokta yer alan Türkiye ile ilişkilerini olumsuz yönde etkiledi. Soğuk Savaş'ın sona erdiği 1990'ların ardından ve Madrid Konferansı'nın sonuçlarıyla birlikte, Türkiye-Mısır ilişkileri olumlu bir yönde gelişmeye başladı. Hüsnü Mübarek döneminde (1981-2011), iki ülke arasında kapsamlı ve yoğun ilişkiler kuruldu. Bu dönemde Türkiye'deki ekonomik dönüşüm ve dışa açık ekonomi modeli özellikle ekonomik ilişkilerin canlanmasını sağladı. 

Siyasi hareketlenmelerin dönüm noktası

2010 yılında Tunus’ta başlayan ve Mısır’ı da etkileyen siyasi hareketlenmeler bir diğer dönüm noktasıydı. Protestolar sonucunda Hüsnü Mübarek 29 yıllık iktidarını terk etmek zorunda kaldı. Ardından yapılan seçimlerde Özgürlük ve Adalet partisi iktidara geldi ve Muhammed Mursi, Mısır'ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. 

Türkiye, 25 Ocak 2011 Tahrir Devrimi sonrasında Mısır'da demokratik siyasi dönüşümü desteklemiş ve bu süreci yakından takip etmişti. Cumhurbaşkanı Mursi'nin iktidarda olduğu dönem boyunca, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerde yeni gelişmeler yaşandı ve 2013 yılına kadar Türkiye Mısır ilişkileri olumlu yönde ilerledi. 3 Temmuz 2013’te dönemin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah es-Sisi yönetime el koyarak Mursi iktidarına son verdi. Türkiye, Mısır ordusunun iktidarı ele geçirmesini, demokrasiye karşı bir darbe olarak değerlendirdi.  Ardından iki ülke büyükelçilerini geri çekti ve diplomatik ilişkiler Maslahatgüzar seviyesine geriledi. Siyasi ilişkilerdeki bu gerilemeye rağmen ticari ilişkiler çok fazla etkilenmedi ve ilerleyen yıllarda artmaya devam etti.  

Türkiye-Mısır ilişkilerinde Arap Baharı, Doğu Akdeniz ve Libya etkisi 

Arap Baharı ile birlikle Türkiye’nin komşularla sıfır sorun politikası da sona erdi. Bunun yerine Türkiye, bölgenin coğrafi ve kültürel merkezi olduğu varsayımından hareket eden “merkez ülke” doktrinini benimsemeye başladı. Medeniyet temelli bu yaklaşım, Başbakan Erdoğan’ın “Türkiye ve Ortadoğu ile bunların toplumları arasındaki yapay sınırların ve gereksiz duvarların alaşağı edilmesi” ifadeleriyle netlik kazandı. Dolayısıyla, 2000-2010 yılları arasında komşu ülkelerle rejim dikkate alınmaksızın geliştirilen ticari ilişkiler, Arap Baharı sonrasında yerini otoriter rejimlerin karşısında demokrasi yanlısı muhalif grupları destekleyen politik söylemlere bıraktı. Bu durum 2013 yılında ülke yönetimini ele geçiren askeri yönetim ile anlaşmazlıkların temelini oluşturdu.  

İlerleyen dönemde Doğu Akdeniz bir başka anlaşmazlık alanı olarak ortaya çıktı.  Ankara, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından Türkiye’nin dışlandığı, uluslararası hukuka aykırı girişimlere karşı Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını korumak amacıyla Libya ile tarihi bir anlaşma imzaladı.  

Türkiye'nin güneybatı kıyıları ile Libya'nın kuzeydoğu sahilleri arasındaki deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, 27 Kasım 2019'da resmiyet kazandı. Türkiye'nin bu hamlesi karşısında Mısır, Yunanistan ile deniz yetki alanlarına dair bir anlaşma imzalama yoluna gitti. Fakat Mısır’ın Yunanistan ile imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasında, Türkiye’nin belirlediği kıta sahanlığının güney sınırını kabul ediyor olması önemli bir not olarak kaydedildi. Esasen Türkiye’nin Mısır ile öngördüğü sınır, uluslararası hukuka uygun ortay hat olarak belirlenmişti. Bununla birlikte emekli Tümamiral Cihat Yaycı’nın çalışmalarında yer alan ve Türkiye’nin yetki alanlarını gösteren haritalarda, Mısır’ın Yunanistan ile yapılan anlaşmalara nazaran daha fazla yetki alanı kazandığı gündeme geldi. Bu noktada Kahire merkezli EastMed forumu da Ankara tarafından dışlayıcı ve ekonomik açıdan verimsiz bir adım olarak değerlendirildi. 

İki ülke ilişkilerinde bir diğer anlaşmazlık konusu Libya. Türkiye, Libya'da BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (GNA) ülkenin meşru temsilcisi olarak görürken, Mısır Libya Ulusal Ordusu'nu (LNA) destekliyor. Türkiye, Doğu Akdeniz sınırlarının korunmasında anahtar bir faktör olarak Libya'da istikrarın sağlanması gerektiğini vurgularken, Mısır bölgeyi ulusal güvenliğinin vazgeçilmez bir bileşeni olarak görüyor.  

Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni bir sayfa  

İkili ilişkilerin düzeltilmesi maksadıyla 2020 yılında çeşitli temaslar kurulmaya başlandı. Bu temaslar ilk meyvesini 2021 yılında verdi. Mart ayında dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mısır’la hem istihbarat düzeyinde hem de dışişleri bakanlıkları düzeyinde temasların olduğunu duyurdu. İlerleyen aylarda yapılan olumlu açıklamalar mayıs ayında Kahire’de düzenlenen istikşafi görüşmelerle sonuçlandı. Yaklaşık 4 ay sonra Ankara'da görüşmelerin ikinci turu düzenlendi. Mayıs 2022'de dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İslam Kalkınma Bankası Grubu'nun yıllık toplantısına katılmak üzere Mısır'a giderek, dokuz yıl aradan sonra Türkiye'den Mısır'a seyahat eden ilk bakan oldu.  

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6-18 Kasım 2022 tarihleri arasında Mısır'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişimi (COP27) Zirvesine katılmadı. Ancak Sisi'ye, katılamama nedeniyle birlikte, bu uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapma konusunda başarılar dileyen bir mektup yazdı. 

En dikkat çeken gelişme, Aralık 2022'de Katar'da düzenlenen Dünya Kupası açılış töreninde yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin el sıkıştıkları bir fotoğraf dünya basınında geniş yer aldı. Şubat 2023'te Türkiye ve Suriye'de gerçekleşen depremler sonrasında Mısır-Türkiye ilişkileri pozitif ivme kazandı.  

Diplomatik ilişkilerin normalleşmesi 

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, yıkıcı depremin ardından başsağlığı dilemek ve destek sunmak amacıyla Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı. Bu diplomatik jestin ardından Mısır, yardım malzemelerini donanma gemileri ve uçaklar aracılığıyla Türkiye'ye ulaştırdı. Aynı ay içinde Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry, Türkiye'yi ziyaret ederek Türk mevkidaşıyla birlikte deprem bölgelerini ziyaret etti. Ertesi ay, Türk Dışişleri Bakanı 11 yıl aradan sonra ilk defa Kahire'ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu görüşme sonucunda Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerin tam anlamıyla normalleştirilmesi, Sisi ve Erdoğan arasında görüşmelerin düzenlenmesi konusunda anlaşmaya varıldığı ilan edildi.  

Nisan ayında ise Mısır Dışişleri Bakanı, Türk mevkidaşıyla Ankara'da bir araya geldi. Temmuz ayında karşılıklı büyükelçilerin atanmasıyla diplomatik ilişkiler en üst düzeye çıkarıldı. Son olarak Eylül ayında BM Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere Londra’ya giden iki lider Türkiye-Mısır ikili ilişkileri, ticaret hacminin artırılması, enerji alanındaki yeni iş birlikleri ile bölgesel ve küresel meseleleri kapsayan bir görüşme gerçekleştirdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Şubat 2024 tarihinde planlanan, Kahire ziyaretinde yapacağı görüşmelerde ise Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve üst düzey ikili iş birliği mekanizmalarının canlandırılması bağlamında atılacak adımların değerlendirileceği belirtildi. 

Görüşmelerde, ikili münasebetlerin yanı sıra Gazze ve işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan İsrail saldırıları başta olmak üzere güncel küresel ve bölgesel meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulacağı da tahmin ediliyor. 

Popüler Haberler
 İsrail, Mısır ile Arasındaki Barış Anlaşmasını İhlal Etti

İsrail'in Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını ihlal ederek Gazze'deki Refah Sınır Kapısı'nı ele geçirmesi, bölgesel gerilimi tırmandırdı. Mısır, İsrail'in bu hareketini kınayarak, iki ülke arasındaki gerilimin artışına ve bölgesel…

İletişim Başkanlığı ve AA, Cezayirli Gazetecilere Yönelik Eğitim Programı Başlattı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Anadolu Ajansı iş birliğiyle Cezayirli gazetecilere yönelik 3 günlük "Gazetecilik Eğitim Programı" düzenleniyor.

Katar Devlet Bakanı Al Khater ile Türk Bakan Yardımcıları Mersin’de Buluştu

İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Katar Dışişleri Bakanlığında Uluslararası İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Lolwah Rashid Al Khater ile Mersin'de bir araya geldi.

Çad’daki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Gerçek Bir Demokrasi mi, Yoksa Formalite mi?

Çadlılar, siyasi değişim ve gerilimlerin gölgesinde sandık başına gitti. Darbe sonrası gerçekleşen ilk seçim, uluslararası çatışmaların ve iç siyasi rekabetin kesişmesiyle dikkat çekiyor.

Türkiye'nin Gazze Stratejisi Nasıl Şekilleniyor

Türkiye, İsrail'in Gazze'deki şiddet politikasına karşı güçlü bir diplomasi ve ticari ambargo ile karşılık veriyor. Hamas'ı terör örgütü olarak değil, ulusal kurtuluş hareketi olarak tanımlayarak farklı bir yaklaşım sergiliyor.