“Genel olarak mutlu musunuz?” 

Sorması kolay ama cevaplaması hayli zor bir soru. Karşınızda üç seçenek var: (1) Mutlu, (2) ne mutlu ne mutsuz, (3) mutsuz. 

Soruya maruz kaldığınız anda zihninizde onlarca şimşek çakıyor: İran-İsrail Savaşı, ekonomik kriz, teleferik kazası, kariyer planlamaları, gelecek kaygıları… Diğer taraftan aile, çocuklar, sağlık, yeğenler, bayram tatili ve dahası. Tüm bu değişkenleri alt alta koyup bir sonuca ulaşmanız gerekiyor: Mutluyum ya da değilim. 

TÜİK tarafından hazırlanan Yaşam Memnuniyeti Araştırması da 2003 yılından beri düzenli olarak bu soru etrafında gerçekleştiriliyor. Çalışma; bireylerin genel mutluluk algısını, toplumsal değer yargılarını, temel yaşam alanlarındaki genel memnuniyetini ve kamu hizmetlerinden memnuniyetini ölçmeyi amaçlıyor. Ayrıca, uzunca zamandır yapıldığı için yıllar içinde memnuniyet düzeylerindeki değişimleri gösterme kabiliyetine sahip. (1) 

Grafik 

Rapora göre 2023 yılında mutlu olanların oranı %52,7, ne mutlu ne mutsuz olanların oranı %33,6, mutsuz olanların oranı ise %13,7.  

Fotoğrafa anlık bakıldığında mutsuz olanların azınlıkta kaldığı, toplumun yarısından fazlasının mutlu olduğu ifade edilebilir. Bu ifadeler doğru olsa da yıllar içindeki değişimle değerlendirildiğinde bu oranlar bir anlam kazanabilir. 

Türkiye’de en yüksek mutluluk düzeyinin gerçekleştiği yıllardan biri %61,3 ile 2016 yılı. Ancak bu yıldan sonra 2020 yılına kadar mutluluk düzeyinde sistematik bir düşüş gerçekleşiyor ve araştırmanın yapıldığı günden bugüne en düşük mutluluk düzeyine erişiliyor: %48,2. 

2018 Döviz Krizi, Covid-19 pandemisi, sürekli tekrarlanan seçimler, küresel piyasalardaki dalgalanmalar mutluluk düzeyinin bu denli düşmesine sebebiyet vermiş olabilir.  

Ancak 2021 yılı itibariyle mutluluk düzeyinde mütevazi bir artış eğilimi yakalanıyor ve 2023 yılında mutluluk düzeyi %52.7 seviyesine geliyor. Bu oranla 2023 yılı, araştırmanın yapıldığı 21 yıl içinde sondan 5. sırada yer alıyor. Sonuç itibariyle 2023 yılı mutluluk düzeyi, 2010-15 yılları arasındaki mutluluk düzeyinin önemli ölçüde altında yer alıyor. 

Raporda, mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı kadınlarda %55,1 iken erkeklerde %50,3 olduğu belirtiliyor. Kadınlar, erkeklere kıyasla önemli ölçüde daha mutlu. 

Bu durum, çalışmanın yapıldığı günden bugüne tüm yıllar için kadınların erkeklere nazaran daha mutlu olduğu yönünde tekrar ediyor. Ancak literatürde genellikle cinsiyet ile yaşam memnuniyeti arasında kesin ve anlamlı bir ilişki olmadığı yönündeki görüş ağır basıyor. 

Evliler ise evli olmayanlara göre daha mutlu. Mutlu olduğunu belirten evli bireylerin oranı %56,4 iken evli olmayanlarda %45,8. 

Literatürde yer edinmiş ulusal ve uluslararası birçok araştırmada öznel iyi olma ile evlilik arasında anlamlı ve pozitif bir ilişkinin olduğu, evli bireylerin yaşam memnuniyeti düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucuna varılıyor. 

Evli bireylerin yaşamlarından daha memnun olmaları eşlerin durumuna bağlı olarak; maddi manevi destek görmeleri, sosyoekonomik açıdan da elde edilen birtakım avantajlar ile de ilgili olabileceği söylenebilir.  

Grafik 

Rapora göre gençlerin mutluluk düzeylerinde son 2 yılda çarpıcı bir artış görülüyor. 2021 yılında %44,5 olan mutlu olan gençlerin oranı 2023 yılına gelindiğinde %54’a çıkıyor.  

Ancak çerçeve biraz daha genişletilirse, 2011 yılında gençlerdeki mutluluk düzeyi %69,5 iken 2021 yılında %44,5. Burada %25 düzeyinde çarpıcı bir düşüş karşımıza çıkıyor. 

Türkiye’de gençlerin ekonomik ve sosyal şoklara karşı koyabilme gücü toplumun geri kalanına göre çarpıcı şekilde kısıtlı. Bu durum onların mutluluk düzeylerini ve iyi olma hâllerini doğrudan etkiliyor. 

2018 yılında yaşanan Döviz Krizi ve 2020 yılında yaşanan COVİD-19 pandemisinin yarattığı ekonomik ve sosyal krizinin etkilerine baktığımızda toplumun genelinin hissettiği mutsuzluk artmakla beraber 18-24 yaş grubundaki mutsuzluk diğer yaş gruplarına göre fazla artıyor. 

Gençler Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve politik hayatına yön verecek karar mekanizmalarında diğer yaş gruplarına göre çok daha az yer alabiliyor. Örneğin Türkiye’deki kayıtlı işsizlerin yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında %57’sinin 15-29 yaş grubundaki kişilerden oluştuğu görülüyor. Bu durum Türkiye’de gençlerin toplumsal faaliyetlere katılım sağlayabilmesini mümkün hâle getirecek yeterli ekonomik refaha ulaşamadığını gösteriyor. 

Buna ek olarak, gençler iş bulsa dahi yıllık kazançları diğer yaş gruplarının kazançlarına göre kısıtlı kalıyor. Diğer taraftan, hayata yeni başladıkları için ev, araba gibi servetlerinin görece daha az olması sebebiyle kazançlarının çoğunu barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için harcıyor. 

Grafik 

Çalışmanın en çarpıcı bulgularından biri hayat pahalılığını en büyük sorun görenlerin oranı. Ülkenin en önemli sorununu hayat pahalılığı olarak görenlerin oranı 2017’de %7,8 iken 2023 yılında %33,8’e çıkıyor. Bu durum da son yıllarda artan işsizlik ve enflasyonun sosyal bir etkisi olarak karşımıza çıkıyor. 

Mutluluk düzeyi, kişilerin siyasi tercihlerinden toplumun sosyo-ekonomik yapısına kadar birçok etmenin sonucu olarak okunabilir. TÜİK’in hazırladığı 2023 Yaşam Memnuniyet Araştırması da Türkiye’nin son 20 yıllık sosyo-ekonomik serencamına başarılı biçimde ışık tutuyor.

KAYNAKLAR 

  1. Türkiye İstatistik Kurumu [TÜİK]. (2023). Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2023 [Web sitesi]. Erişim tarihi: 16 Nisan 2024, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yasam-Memnuniyeti-Arastirmasi-2023-49692