Körfez İş Birliği Konseyi (KİK), 43 yıllık tarihinde ilk kez bölgesel güvenlik için ortak bir vizyon belgesi ortaya koydu. Güvenlik Vizyonu, 28 Mart 2024 Perşembe günü Riyad'daki KİK Genel Merkezi’nde düzenlenen geniş katılımlı bir forumda açıklandı. Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik konusundaki yaklaşım ve vizyonu, bugüne kadar KİK devlet başkanlarının yıllık zirvelerinin sonunda yayınladıkları tebliğler yoluyla ortaya konuluyordu.  

Yeni bölgesel ve küresel tehditler ışığında, öncekilere göre önemli revizyonlar içeren yeni ortak vizyon, güvenlik tehditlerine ve KİK'in bunlarla nasıl başa çıkması gerektiğine dair ayrıntılı bir yol haritası niteliğinde. KİK Genel Sekreteri Jasem Al Budaiwi’nin törende yaptığı konuşma, vizyona dair önemli ipuçları veriyor.  

Budaiwi, vizyonun tüm taraflara müreffeh ve güvenli bir gelecek için birlikte çalışma daveti olduğunu açıklayarak üç noktaya atıfta bulundu. Bunlardan ilki, “ortak bir dış politika” mesajı da içermesi bakımından dikkat çekici. Genel Sekreter, KİK ülkeleri arasında bölgesel ve uluslararası meselelere yönelik pozisyonların koordinasyonunun, Körfez ülkeleri arasındaki iş birliğinde ve ortak bir dış politikanın şekillendirilmesinde önemli bir unsur olduğunu ifade etti.  

“Tehdit değil diyalog, güç kullanımı değil müzakere”  

Birbirlerinin iç işlerine karışmama, egemenliğe karşılıklı saygı ve siyasi bağımsızlık gibi, KİK’in kuruluş belgesinde de yer alan prensipler hatırlatılırken, yeni vizyon kapsamında ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların, bölgenin güvenlik ve istikrarını korumak amacıyla “güç kullanımı ya da tehdit değil müzakere, diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiği” vurgusu da kayda değer.  

KİK ülkelerinin bölgesel ve uluslararası meselelere yönelik tutumlarına dayanarak benimsendiği belirtilen Yeni Güvenlik Vizyonu, şüphesiz temelde bölgede güvenlik, istikrar ve barışın sağlanmasını amaçlıyor. Vizyonun stratejik hedeflerinin inşa edildiği ilkeler olarak ise şunlar sıralanıyor: Bölge ülkelerinin istikrar ve refahının sağlanması, uluslararası güvenlik ve barışın teşvik edilmesi, bölgesel ve uluslararası ortaklıklar kurulması, enerji arz güvenliğinin ve petrol piyasalarının istikrarının sağlanması, deniz güvenliğinin ve seyrüsefer serbestisinin artırılması, iklim sorunlarının birlikte ele alınması, hayati ekonomik kaynakların güvence altına alınması ve savunulması, halklar için kalkınmayı destekleyecek yatırım fırsatları yaratılması ve böylece bölgesel ve uluslararası güvenlik, barış ve refaha katkıda bulunulması.  

KİK vizyonu, bölgesel güvenlik ve istikrar başta olmak üzere ekonomi ve kalkınma ile çevre ve iklim değişikliğinin de aralarında bulunduğu 15 temel sütun üzerine inşa edilmiş durumda.  

Bunlar arasında güvenlik ve istikrar başta gelirken, ekonomi ve kalkınma sütunu ile çevre ve iklim değişikliği de diğer sütunlar olarak öne çıkıyor.  

Ayrıca Körfez bölgesinin kitle imha silahlarından arındırılmasına yönelik bölgesel ve uluslararası çabalara verilen destek teyit edilirken, “nükleer bir yarışa girmenin önlenmesi” de belgede öne çıkan noktalar arasında.  

Vizyon belgesi, enerji piyasalarındaki istikrara da özellikle yer veriyor. “Üretici ve tüketici ülkelerin menfaatlerini sağlayacak şekilde, dünyayı piyasa dalgalanmalarından ve küresel tedarik zincirlerinin aksamasından kaynaklanan olumsuz etkilerden korumak; küresel enerji piyasalarının istikrarını sağlamak için yoğun şekilde çalışmak gerektiği belirtilirken, “küresel ekonomi üzerindeki olumsuz yansımaları nedeniyle bu konuların siyasileştirilmesinden kaçınılması” çağrısı da yer alıyor.  

Genel Sekreter’in, “sadece siyasi bir taahhüt değil, aynı zamanda hepimizi birleştiren etik bir bağlılık” dediği bölgesel güvenlik vizyonu, şüphesiz geçtiğimiz yıllarda ciddi sınamalardan geçen Körfez ülkeleri arasındaki iş birliğini koruma ve güçlendirme yönünde atılmış önemli bir adım.  

Aslında Vizyon’un, Körfez ülkelerinin gerek birbirleri ile gerekse Körfez dışı ülkelerle olan ilişkilerini etkileyen ana faktörlerin ve hedeflerin neler olduğuna dair yeni bir unsur getirdiğini iddia etmek zor. Öte yandan elbette söz konusu faktör ve hedeflerin, akademisyenlerin ve düşünce kuruluşlarının spekülatif alanı olmaktan çıkıp, bizatihi Körfez ülkeleri tarafından bu netlikte ifade edilmesi önemli. Ancak önemli olan elbette Vizyon’un sembolik bir belge olmaktan öte geçip geçmeyeceği ve Körfez İş birliği Konseyi’nin ne yönde evrileceği. Temel soru aslında Avrupa Birliği’nin de karşı karşıya kaldığı soruya benzer. Daha net ifade etmek gerekirse: KİK, son derece başarılı iktisadi-ticari bir birlikten, dış politikada ortak hareket edebilen, hatta daha da ileri giderek, ortak etkin bir askeri gücü de olan etkin bir birliğe evrilebilecek mi?  

Kuruluştan bugüne KİK ve değişen şartlar  

Aslında orijininde KİK, iktisadi-ticari bir birlikten daha çok, jeo-stratejik birlik olarak kurulmuştu. 1979 yılında İran’daki devrim, daha sonra 1980’de patlayan Irak-İran savaşı Basra Körfezi'ne kıyısı olan Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ortak tehditler karşısında birlik olmaya itmiş ve 1981 yılında Körfez İş birliği Konseyi’ni kurdurmuştu. Üyeler 1983 yılında ilk ortak askeri tatbikatlarını, 1984 yılında da ikinci ortak askeri tatbikatlarını yaptı. Hatta 1984’te KİK üyeleri 10 bin askerlik, Dir el-Cezire, Yarımada Zırh Gücü adını verdikleri, ortak askeri bir güç bile kurdu. Ancak bu askeri gücün varlığı sembolik kaldı. Nitekim Irak’ın Kuveyt’i işgali karşısında bir etkinlik gösteremedi. Irak’ın Kuveyt’ten çıkarılmasına ise sadece 3 bin kişilik bir güçle katkıda bulundu. Bu askeri güç daha sonra 2011 yılında Bahreyn’de protestolar karşısında zor durumda kalan yönetici Halife ailesini desteklemek için kullanıldı.  

Irak’ın Kuveyt’i işgalinin ardından Körfez ülkelerinin güvenliğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin daha aktif bir rol üstlenmesi KİK’in jeo-stratejik askeri yönünün gelişimini engelledi. Özellikle Katar, diğer Körfez ülkelerinden farklı bir dış politika takip etmeye başladı. Bu politikalar nihayetinde KİK’in iç birliğini zayıflattı ve ilk olarak 2014’te patlayacak Körfez krizinin yolunu açtı. İkinci ve daha ciddi kriz üç yıl sonra geldi. Körfez ülkeleri Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn ile Mısır, aşırılık yanlısı gruplara verdiği desteği de gerekçe göstererek 2017’de Katar ile diplomatik, ticari ve ulaşım bağlarını kesti. KİK arasındaki ilişkiler ancak 2021 yılı başında Suudi Arabistan’da yapılan el Ula Zirvesi ile onarıldı ve söz konusu dört ülke Katar’la üç buçuk yıl süren anlaşmazlığı sona erdirdi.  

El Ula’da açılan bu yeni sayfadan sonra, Körfez ülkeleri arasında dış politikalara da yansımaya başlayan bir ortaklık ve iş birliği görünüyor. Rusya’nın Ukrayna işgali ve enerji piyasalarında yaşanan kriz, küresel ekonomide yaşanan durgunluk, ABD’nin bölgedeki politikalarının yarattığı güvensizlik ve son olarak 7 Ekim sonrası İsrail’in saldırılarıyla artan gerilim, söz konusu ortaklığı güçlendiren hatta zorunlu kılan dışsal faktörler arasında sayılabilir. Bunların yanı sıra Arap Baharı döneminin ve o döneme ait tehditlerin (Müslüman Kardeşler gibi) geride kalması da Körfez ülkeleri arasında anlaşmazlıktan ziyade ortaklığın öne çıkmasında etkili olmuştu.  

Yeni Güvenlik Vizyonu’nun, bölgesel tehditlerin bilhassa İsrail kaynaklı olarak yeniden arttığı bir dönemde, Körfez ülkelerini ufak tefek anlaşmazlıkları bir kenara bırakarak kalıcı, istikrarlı ve sarsılmaz bir iş birliği konusunda aynı sayfada tutmak için önemli bir motivasyon olması muhtemel görünüyor. 

 

  • Kaynak

https://gcc-sg.org/en-us/MediaCenter/NewsCooperation/News/Pages/news2024-3-29-1.aspx