Doğunun Kraliçesi: Osmanlı Dönemi Halep Şehrine Bakış


Her insanın kendi dünyasında yer edinen bir şehri vardır. Sokaklarına çıkıp yürüdüğünüzde, parklarında oturduğunuzda kendinizi o şehrin bir parçası olarak görmekten, orada nefes alıp vermekten ayrı bir haz duyarsınız. Bu his genel olarak insanın mekanla arasında kurduğu ünsiyetle ilgilidir. Hissedilen duyguyu besleyen ana damar ise kişisel hikayenizdeki yaşanmışlıklardır. Bir de ilk kez yolunuzun düştüğü şehirler vardır. Bazıları sizi, uzun süredir görmediğiniz bir dost gibi karşılar. Orada hiç yabancılık çekmez; misafir olduğunuzu unutuverirsiniz. Size bu yakınlığı hissettiren ise mensubu olduğunuz medeniyetin o şehirdeki hikayesidir. Mekke, Medine, Kudüs, Taşkent, İstanbul, Bosna, Üsküp, Kosova, Şam, Kahire… Bunların hepsi medeniyetimizin inşasında ayrı öneme sahip tarihî derinlikleri olan şehirlerdir. Hiç şüphesiz medeniyetler şehirlerde tekâmül etmiştir. Bu bakımdan medeniyetlerin tarihi şehirler üzerinden de okunabilir. Merhum D. Mehmet Doğan “Tarihsiz şehir ne kadar talihsizdir!” derken mekânın medeniyetle kurduğu ilişkiye dikkat çekmiştir.
Suriye’nin kuzeyinde bulunan Halep, şüphesiz tasvir ettiğimiz medeniyet dokusuna sahip kadim şehirler arasındadır. İran, Anadolu ve Mezopotamya arasında yapılan ticaretin kavşak noktasında bulunması ve Akdeniz’e açılan kapı mahiyetindeki stratejik konumu şehrin ilk çağlardan itibaren önemini korumasında etkili olmuştur. Halep, İslamiyet’ten sonra genel itibarıyla Emevi, Abbasi, Selçuklu, Memluk ve Osmanlıların yönetiminde kalmıştır. Şehrin silüetinde ve kimliğinde saydığımız bu devletlerin etkisini görmek mümkündür. Özel konumundan dolayı şehir, ticaret ve sanayisiyle zenginleşmiş, bu durum bilim kültür ve sanatta da kendini hissettirmiştir. Zaman içinde refah ve yaşam standartlarının yüksekliği ve güzelliğiyle Halep, “Doğunun (Şarkın) Kraliçesi” şeklinde tarif edilmiştir.
1516’da Memlukler’e karşı kazanılan Mercidabık Savaşı ile şehirdeki dört asırlık Osmanlı egemenliği başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed’in (1432-1481) vakfiyesinde yer alan “Hüner bir şehr bünyad etmektir, Reaya kalbin âbad etmektir” şeklindeki veciz ve vezinli sözleri, sonraki yıllarda torunları tarafından bir şiar olarak kabul edilmiş ve bu istikamette Halep’te tatbik edilmiştir. Fatih, çok kısa ve öz olarak idarenin asıl amacının, bir yeri imar ve inşa ederek halkın gönlünü kazanmak olduğunu belirtmektedir. Bu misyon üzere Halep’in Osmanlı idaresindeki serüvenini arşiv vesikaları üzerinden de takip edebiliyoruz.
Halep’in Osmanlı Devleti topraklarına katılmasının ardından 1536’da bölgenin iktisadi ve demografik röntgeni/raporu niteliğindeki tahrir kaydı tutulmuştur [BOA. TT.d. 181. S.2-3]. Bundan sonraki süreçte bilhassa şehrin demografik ve dinî yapısı dikkate alınarak buradaki huzur iklimi sağlanmış, iktisadi, ilmî ve kültürel yönden şehri daha ileriye taşıyacak imar, inşa, tamir ve ihya çalışmalarında bulunulmuştur.

Osmanlı Devleti'nin Halep'te altyapı projeleri
Bir şehirde, gündelik yaşamın sorunsuz olarak sürdürülebilmesi için günümüzde, belediyeler tarafından sunulan temel hizmetlerin kusursuz olarak işletilmesi gerekmektedir. Verilen hizmetlerin başında da şüphesiz ki su altyapısı gelir. Gerek temizlik gerekse de ziraat için hayati öneme sahip olan suyun Halep’te sıkıntı yaşatılmadan insanların istifadesine sunulması için devlet tarafından önlemler alınarak projeler geliştirilmiştir. 14 Ağustos 1761’de Halep valisi ve kadısına yazılan emirde, şehir yakınındaki Kuveyk Nehri’nde suyun azalmasından dolayı Haleplilerin pek müşkül duruma düştüklerinden su darlığının çözümü için Sacur Çayı’nın ilgili nehre akıtılmasına yönelik çalışmaya derhal başlanılması istenmiştir. [BOA.C.NF.50/2452-2].
Yine 17 Mayıs 1868’de şehrin su yollarının tamir edilmesi yönünde Sultan Abdülaziz (1861-1876) tarafından bir irâde (karar) yayımlanmıştır [BOA. İ. ŞD. 3/141-1]. Şehre sunulan altyapı, imar ve çevre hizmetlerinin daha sistemli yürütülebilmesi için 8 Temmuz 1868’de Halep’te belediye teşkilatının kurulması kararı vilayete bildirilmiştir. İlgili kararda Halep’in büyüklüğüne ve önemine atıf yapılmış halkın icap eden rahatlığa kavuşturulmasının arzulandığı ifade edilmiştir [BOA. A.MKT. MHM. 412/68]. Hemen ardından 11 Mart 1869’da şehirde, bir memleket bahçesinin teşkili ile buraya entegre pazar yerleri, dükkân ve kamu binalarının tasarlandığı mastır plan padişah tarafından onaylanmıştır [BOA. İ.DH. 588/40939-4].

Bunun yanı sıra şehrin dokusuna önem verildiği, yaşam pratiklerinin de gözetildiği uygulamalar da göze çarpmaktadır. 23 Mart 1896’da şehrin bazı mahallerinde kanuna aykırı olmasına rağmen sokak duvarları üzerine farklı nitelikte yapılar inşa edilmiş durumun sokaklardan geçişi imkânsız hale getirdiğinden şikâyet edilerek bunların hemen yıkılması istenmiştir [BOA. ŞD. 2229/29]. Öte yandan, teknolojik gelişmelere bağlı olarak hizmet alanlarının çağdaş bir şekilde şehirde tatbik edildiği görülmektedir. Nitekim 7 Ocak 1863 tarihli belge, Halep Telgrafhanesi’nin tamamlanarak faaliyete geçtiğini belirtilirken [BOA. İ.DH. 501/34069]; 4 Ekim 1914’te şehrin elektrik dağıtımı ve tramvay işletmesine yönelik mukavele onaylanmıştır [BOA. İ. DUİT.34/13].

Halep’in sanayisi şehrin büyümesinde ve gelişmesinde etkili olan faktörlerden biridir. Bu alanda bilhassa şehrin kumaş üretimi ön plana çıkmaktadır. Halep’te üretilen kumaşlar dünyanın dört yanına nam salmış, devlet de buradaki üretimin standardizasyonunu korumak ve sanayiyi geliştirmek adına önemli dokunuşlarda bulunmuştur. 2 Kasım 1866’da şehirde imal edilen alaca ve kutnî isimli kumaşların memlekette üretilenlerin en kalitelisi olması hasebiyle teşvik için bunlardan alınan vergiler hafifletilmiştir [BOA.İ.MVL. 563/25281].
Yine 18 Eylül 1883’te Halep’te iki sanayicinin inşa edecekleri kösele ve pamuk fabrikası için Avrupa’dan aldıkları makineler gümrük vergisinden muaf tutulmuştur [BOA. ŞD. 504/43-2]. Halep dokumalarında bir dönem kalitenin düşmesi idarenin gözünden kaçmamış, 5Nisan 1894’te alınan bir kararla ivedilikle bir komisyon kurulmuş ve duruma müdahale edilmiştir [BOA. Y.PRK. UM. 29/25]. Sanayideki personel ihtiyacının profesyonel düzeyde temini için şehirde Sanayi Mektebi açılmıştır. Mektepte, terzilik, kunduracılık, marangoz, matbaa ve tezgâh (dokuma) sınıflarında verilen eğitimde öğrencilerin elde ettikleri başarılar takdirle karşılanmış, duyulan memnuniyet idare tarafından 25 Eylül 1870 tarihinde vilayete yazılmıştır [BOA. DH. MKT. 1312/32-2].

Osmanlı bir Türk – İslam devleti olması nedeniyle şehirde cami, imaret, medrese, türbe, zaviye, hamam gibi kendi kültüründen gelen mekanların işleyiş, inşa ve tamiratına dair yüzlerce evrak arşivimizde karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra Osmanlı idaresindeki farklı dinlere mensup insanlar ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi Halep’te de yüzyıllar boyunca inançlarını özgürce yaşamışlardır. Devletin hoşgörü ortamını koruma adına yaptığı çalışmalar ve aldığı kararlar yine belgelere yansımaktadır. Maruni taifesine ait bir kilisenin bitişiğindeki odayı almak isteyen Ermeni Kilisesi’nin girişimi 14 Nisan 1844’te yazılan bir emirle engellenmiştir [BOA.A.DVN.4/27].
Başka bir örnekte ise, Aya Nikola Kilisesi’ne teftiş maksadıyla gelen zabitanın müdahalesi Rum Patriği’nin talebi üzerine 13 Ağustos 1849’da menedilmiştir [BOA.A. DVN. 49/65]. 31 Mayıs 1864’te Fransisken rahiplerine mahsus kilisenin harap olmasından dolayı ilgili tarikatın mektep ve manastırı arasındaki boş arsaya bir kilisenin yapılmasına dair ruhsat padişah tarafından verilmiş [BOA. İ.HR. 207/11934-B], yine 11 Temmuz 1865’te Terra Santa ruhbanlarına ait bir kilisenin onarımı için padişah tarafından 25 bin kuruş yardımda bulunulmuştur [BOA. İ.HR.214/12402]. Tüm bu örneklerden görüldüğü üzere ister aynı dine mensup unsurların birbirlerine karşı rahatsızlıklarında isterse de devlet görevlilerinin sebep olduğu huzursuzluklarda ya da dinî bir zarurette devlet hoş görüden yana taraf olarak adil bir şekilde sorunu çözme gayretinde olmuştur.
Dezavantajlı gruplar için önlemler
Şehirde yaşayan dezavantajlı gruplara karşı devletin aldığı önlemler de dikkat çekmektedir. İnşası devam eden Halep’teki ıslahhanenin (fakir ve kimsesiz çocuklar için açılan okul) bitimine kadar bir mekân kiralanarak kırk çocuğun giydirilip eğitimlerine başlatılması 30 Mart 1869’da padişah tarafından emredilmiştir [BOA.İ.ŞD.13/610]. 12 Ağustos 1909’da ise şehirdeki muhtaç Ermenilerin iaşe ve diğer masrafları için 200 bin kuruşun gönderildiği vilayete yazılmıştır [BOA.DH. MKT.2898/26]. Devlet tarafından gösterilen bu gayret halkta karşılık bulmuş, muhtelif zamanlarda gönderilen şükran mektuplarıyla oluşan pozitif iklim idareye yansıtılmıştır. Örneğin, Halep halkının 22 Aralık 1871’de şehirdeki huzur ortamından dolayı duyduğu memnuniyete atfen 104 kişi adına Sadarete gönderilen Arapça teşekkür telgrafı anlamlı ve bir o kadar ehemmiyetlidir [BOA.HR.TO.549/108-1].

Belgelerden de ana hatlarıyla görüldüğü üzere çok eski bir geçmişe sahip olan Halep, Osmanlı döneminde tarihî derinliğine derinlik katmış çok kültürlülüğünü muhafaza ederek şehre atfedilen güzelliğe yaraşır şekilde dönemin ihtiyaçları gözetilerek şehrin dokusuna uygun imar faaliyetlerinde bulunulmuştur. Ümit ediyorum ki şehir, tarihten aldığı güç ve ilhamla yakın zamanda yaşadığı olumsuzlukları bertaraf edecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.

19. yüzyıldan günümüze uzanan tarihiyle İstanbul'un Bebek semtinde yer alan Valide Paşa Sarayı, Mısır'ın yurtdışındaki en eski yapısı olarak, zengin geçmişini ve kültürel mirasını Mısır Konsolosluğu olarak yaşatıyor.

Doç. Dr. Volkan İpek, Ruanda ile Demokratik Kongo arasındaki krizin tarihsel, siyasi ve ekonomik yönlerini Fokus+ için kaleme aldı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'deki ateşkese ilişkin Filistin Televizyonu'na yaptığı açıklamada, "Buranın üzerinde oynanan oyunlar, Kudüs'ün tamamıyla Yahudileştirilmesi, Müslüman kimliğinden, Hristiyan kimliğinden çıkartılması…

Araştırmacı Mohammed AbuTaqiya, İsrail’in Gazze’yi ABD’ye teslim etme planı üzerinden Filistin meselesini ve direnişi Fokus+ için kaleme aldı.