Mısır arkeolojisi üzerindeki Oryantalist hâkimiyetin gölgesinde, Ahmed Bey Necib adı hafızalardan silinmişti. Eski kitaplar ve dergiler arasında yapılan bir araştırma, onun Mısır arkeolojisini kendi diliyle belgeleyen ilk isimlerden biri olduğunu ortaya koydu. 

Mısır dili okulu: İlk mısırlı arkeologların yetiştiği yer 


30 Ekim 1868'de, Hıdiv İsmail, Mısır Dili Okulu'nu kurarak hiyeroglif ve Amharca öğretmeyi amaçladı. Oryantalistlerin tekeline karşı, Mısırlı arkeologlar yetiştirmek için ilk adımı attı. Bir yıl sonra, Henry Brugsch, aylık 500 Frank maaşla öğretmen olarak atandı. Ahmed Bey Necib ve Ahmed Paşa Kemal gibi on başarılı öğrenci seçildi. Eğitim dili Almanca olup, eski Mısır dili, Arapça, İngilizce ve Fransızca da okutuluyordu. 
 

Okulun disiplinli yapısı içinde Ahmed Necib ve Muhammed Tevfik üstün başarı göstererek Başağa (Başçavuş) rütbesine yükseltildi. Böylece, Mısırlıların arkeolojiye olan ilgisini arttırarak Oryantalistlerin bilimsel tekeline karşı koyma çabalarının öncüsü oldular. 

Sağa Mağarası'nın keşfi ve belgelenmesi 


1899'da el-Muktetaf dergisinde, Ahmed Necib, Mısır arkeolojisini Mısır dilinde belgeleyen ilk isimlerden biri olarak öne çıktı. Kahire'nin güneyindeki Tora ve Ma’sara mağaralarını keşfederek, piramitlerin yapımında kullanılan taş ocaklarını detaylıca inceledi. Henry Brugsch'ten aldığı eğitimle, bu kaybolmuş hazineleri gün yüzüne çıkardı. Eski kralların yazıtları, mühendislerin taş ocaklarında kullandığı koridorlar ve su sarnıçları üzerine kapsamlı bir araştırma yaptı. 

Necib, Ramad Mağarası'nın Sağa Mağarası'ndan daha eski olduğunu belirterek, araba izleri, eski bitkiler ve mühendislerin yönlendirme çizgilerini belgeledi. Ayrıca, Büyük İskender’in tanrı Thoth ve tanrıça Hathor’a dua ederken betimlendiği taş bir levha ve 29. hanedan dönemine ait Firavun Hakor’un mührünü keşfetti. 

Çalışmalarında, işçilerin zor çalışma koşullarını, 1.230 litre kapasiteli sarnıçları ve kutsal bir incir ağacı şeklinde oyulmuş mağara yapısını detaylandırdı. Antik Mısırlı mühendislerin, taş ocaklarını dini merkezlere dönüştürme becerisine hayranlığını belirtti. 

Tora ve Ma’sara mağaralarının bilinmeyen tarihi 


Necib’in yazıları, bu mağaraların unutulmuş geçmişine ışık tuttu. II. Dünya Savaşı sırasında, 1940 yılında, İngiliz güçleri Tora Mağaraları’nda kapsamlı kazılar yaparak, 6. ve 7. yüzyıllara ait 2.000’den fazla Yunanca papirüs keşfetti. Kalkedon Konsili sonrası Kıpti Hristiyanlarının yaşadığı zulüm dönemini belgeleyen bu papirüsler, dünyanın dört bir yanına dağıldı.  

1942’de, mağarada beş bin yıldan uzun süredir taşınmayı bekleyen devasa bir kaya bloğu olduğu ortaya çıktı. 

Mısır bilimi kendi topraklarında yabancı kaldı 


Henry Brugsch, Mısırlı öğrencilerinin eski Mısır uygarlığını dini sebeplerle reddetmeleriyle karşılaştı. Onları ikna etmek için, Mısır tanrılarının özellikleri ile Allah’ın isimleri arasında benzerlikler kurarak bilimsel bir köprü oluşturmaya çalıştı. Ancak, o dönemde El-Ezher Üniversitesi hâlâ Mısır’daki en güçlü eğitim kurumu olduğundan, Mısır bilimi bile Mısırlılar için yabancı bir alan olarak kaldı. 

1872’de, Ahmed Necib, Revdatü'l-Medâris dergisinde yer aldı ve Henry Brugsch'ün "el-Akdü'n-Nazîm" adlı eserini Arapçaya çevirerek, Mısır bilimleri üzerine yazılmış ilk Arapça ders kitabını oluşturdu. Avrupa'ya gönderildi ve mezun olduktan sonra Dîvânü'l-Mekâtib’de mütercim olarak atanarak Mısır bilimleri alanında Arapça araştırmaların öncüsü oldu. 

Mısır Dili Okulu’nun sonu ve Avrupa’nın hâkimiyeti 


Mısır Dili Okulu, Hıdiv İsmail’in ekonomik krizi, Henry Brugsch’ün ayrılışı ve Fransa’nın Mısır’daki arkeoloji üzerindeki tekelini sağlamlaştırmasıyla hızla kapatıldı. Fransız arkeolog Auguste Mariette, okul mezunlarının eski eserler dairesinde çalışmasını yasakladı ve hatta Mısırlıların hiyeroglif yazıtları kopyalamasını bile engelledi. 

Mısır'ın ilk Mısırlı arkeoloğu: Ahmed Bey Necib 


20 yıl boyunca bekledikten sonra, 1892’de Ahmed Necib, İngiliz-Fransız rekabeti nedeniyle Arkeoloji Dairesi'nde Genel Müfettiş olarak atandı. 1893’te "el-Eseru'l-Celîl li-Kudama Vadi'n-Nîl" adlı eserini yayımladı, bu kitap ilk coğrafi rehber niteliğinde bir arkeoloji kaynağı olup, Mısırlıların kendi tarihlerini anlamalarına yardımcı oldu. 1895’te Osmanlı Sultanı tarafından Mecidi Nişanı ile ödüllendirildi. 

1905 yılında hastalık nedeniyle emekli olan Ahmed Necib, 1910'da hayata veda etti. Ne bir ölüm ilanı yayınlandı ne de mezarının yeri biliniyor. Bugün, onun belgelediği eserlerin birçoğu kaybolmuş olsa da, yazıları Mısır’ın kayıp tarihine ışık tutmaya devam ediyor.