10 Temmuz 2025
Bosna Hersek’te 11 Temmuz tarihi; hüznün, acının, gözyaşının, evlat, baba, kardeş yitirmenin yıl dönümüdür. Potoçari’de, 30 yıl önce Sırpların gerçekleştirdiği soykırımda öldürülen binlerce şehit Boşnak bir arada yatıyor.
Sadece 11 Temmuz’da gördüğümüz gözü yaşlı Boşnak anneler, aslında geride kalan 364 gün boyunca da aynı acıları yaşıyor. Mezar taşlarının arasında yere diz çökmüş, “oğlum, kocam, kardeşim” fısıltıları eşliğinde birçok insan görüyoruz.
Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen hala bulunamayan 1000’den fazla cenaze ve eksilmeyen acı... Srebrenitsa, her Boşnak için farklı anlam taşır. Kimi için acı, kimi için nefret, kimi için bekleyiş...
Srebrenitsa’da 8.372 Boşnak, Sırplar tarafından öldürüldü; ancak arkalarında, onların hatıralarını yaşatmaya çalışan akrabalarını bıraktılar.
Kimileri cenazesini bulup defnettiği için mutluyken, kimileri de henüz dua edebileceği bir mezarı olmayan çocuğu için acılı… Ancak umut burada hiç bitmez. Bayramlarda, özel günlerde, sanki her an çıkıp gelecekmiş gibi beklenir yitip gidenler…
Soykırıma giden yol

Bosna Hersek’te tarihler 11 Temmuz 1995’i gösteriyordu. Avrupa’da, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tarihe geçecek soykırıma saatler kalmıştı. Aslında bu soykırımın nasıl gerçekleştiğine geçmeden önce, öncesini biraz anlatmak gerekiyor.
Sırplar, 6 Nisan 1992’de bağımsızlık isteyen Boşnaklara saldırdı ve Yugoslav ordusunun tüm gücüyle 3,5 yıl boyunca büyük katliamlar gerçekleştirdi. Bosna Hersek coğrafyasının neredeyse her yerinde Boşnaklara karşı kitlesel katliamlar yapıldı, soykırıma varan suçlar işlendi. Burada unutulmaması gereken diğer bir nokta da şudur: Boşnaklar hem Sırp komşuları hem de Hırvat komşuları tarafından katledildi. Ancak bağımsızlık, Boşnaklar için büyük bedeller ödenerek elde edilmeliydi.
Kuşatma altına alınan Boşnaklar, ellerindeki kısıtlı imkânlarla 3,5 yıl boyunca on binlerce şehit vererek Sırplara karşı üstünlük elde etmeye başlamıştı. Birçok yerde Sırp ablukasını aşarak, bağımsızlık yolundaki taşları tek tek yerine koyuyorlardı.
Ancak savaşın bitimine doğru, daha önce toplu katliamlar yapan Sırplar, tarihe kara bir leke olarak geçecek Srebrenitsa’ya geldiler.
Güvenli bölge, Sırplar tarafından işgal ediliyor
Bosna’daki Sırp birliklerinin komutanı Ratko Mladić, 11 Temmuz 1995’te emrindeki askerlerle Srebrenitsa’ya girdi. Savaştan önce küçük bir şehir olan bu yer, savaşın başlamasıyla Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilmişti. On binlerce insan, Hollandalı askerlerin güvenliğini sağladığı bu bölgeye sığınmıştı. Ratko Mladić, beraberinde getirdiği kameramana kendisini çekmesini söyleyerek sağa sola emirler yağdırıyor, cadde ve sokaklardaki Müslüman izinin silinmesini istiyordu.
En ilginci ise Mladić, kameramanın kendisine doğru yaklaşmasını istiyor ve neredeyse hiçbir Türk’ün bulunmadığı şehre geliş amaçlarını şöyle açıklıyordu:
“Türklerden intikam almanın zamanı geldi.”
Mladić, Hollandalı Thom Karremans’ı önce sorguya çekiyor, ardından binlerce masumu katletmenin hemen öncesinde onunla kadeh tokuşturuyordu. Hollandalı askerler, kendilerine sığınan binlerce sivili neredeyse hiç direnç göstermeden Sırplara teslim etti. Sadece birkaç gün içinde bilinen sayıyla 8.372 erkek, ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda kurşuna dizildi. Cenazeleri bir daha bulunmasın diye toplu mezarlara gömüldü.
Dünya, Müslümanlara yönelik katliamları sadece izliyor
Srebrenitsa’dan sağ kurtulanların “ölüm yolu” adını verdikleri, ormanlık alanlardan geçen 100 kilometrelik bir yol var. Bu yolda soykırım kurbanlarını anmak için her sene 3 günlük yürüyüş yapılıyor. Bugün Gazze’de İsrail’in Filistinli Müslümanlara yönelik gerçekleştirdiği soykırım, aslında yer ve zaman değiştirerek Bosna’dakine benzer bir şekilde tekrarlanıyor.
Ölüm yürüyüşüne bu sene katılan bir katılımcı da bu durumu şöyle açıklıyor:
“Sadece derslerde anlatılanları dinlemekle, o yolları bizzat yürümek arasında büyük fark var. Hayatta kalanların tanıklıklarını dinlemek çok farklı bir deneyim. Gazze'de yaşananlar, burada olanlardan bile kötü. Dünya için bir Srebrenitsa yetmedi. Biz sadece bunun sona ermesi için çağrıda bulunabiliriz.”
Soykırımın failleri, yıllar sonra da olsa savaş ve soykırım suçlusu olarak hüküm giydi
Savaştan sonra Hollanda’daki Lahey şehrinde kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), Srebrenitsa Soykırımı’nın bir numaralı faili olarak gördüğü Ratko Mladić’e müebbet hapis cezası verdi. Mladić, soykırımdan sonra yıllarca kaçak olarak yaşamış ve sonrasında yakalanmıştı. Bosna Hersek’teki Sırpların lideri olan Radovan Karadžić de Srebrenitsa soykırımı dâhil birçok suçtan müebbet yani ömür boyu hapis cezası aldı.
Eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Milošević de Srebrenitsa’daki soykırımla suçlandı ve ceza aldı; yargılanma sürecinde cezaevinde öldü.
Sivil Boşnakları Sırplara teslim eden Hollanda, 27 yıl sonra özür diledi
Bugün Gazze’de yaşananlara sessiz kalan, İsrail’i destekleyenlerin, 30 yıl önce Boşnakları öldüreceklerini bile bile Sırplara teslim eden Hollandalı askerlerden pek bir farkı yok. Muhtemelen hikayenin sonunda İsrailli yetkililer uluslararası mahkemelerde hüküm giyip hapse girdiklerinde, özür yarışına girecekler; tıpkı Hollanda’nın 27 yıl sonra yaptığı gibi.
Birçok sivil toplum ve insan hakları kuruluşu, Hollanda’yı soykırıma ortak olmakla suçladı. Nitekim, yargı da askerleri suçlu buldu. Kurban yakınlarının 2007'de açtığı davada, Lahey Bölge Mahkemesi, Srebrenitsa'nın işgali sırasında BM bünyesinde görevli Hollandalı askerlere sığınan 300 Boşnak sivilin Sırplara teslim edilmesinden dolayı Hollanda'yı suçlu buldu.
Srebrenitsa'da 2022'deki anma törenlerine katılan dönemin Hollanda Savunma Bakanı Kajsa Ollongren, soykırım mağdurlarından resmi olarak özür diledi.
Son sözü, Bosna Hersek’in kurucu lideri Aliya İzetbegoviç’e bırakmak lazım:
“Ne yaparsanız yapın, soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır…”
devamını oku daha az oku
yanı sıra Afrika ve Uzak Doğu Asya ülkelerinde de haber takibi yapan Özdemir, uluslararası düzeyde habercilik deneyimine sahiptir.