08 October 2024
Zeytin ağacı, genel itibarıyla kültürel ve manevi değeri nedeniyle dünya tarihinde önemli bir yer tutar. Zeytin, dünya tarihinde ilk defa M.Ö. 6000 yıllarında Akdeniz bölgesinde yetiştirilmeye başlandı ve bu bölgede ekonominin temel taşlarından biri haline geldi. Antik Yunan, Roma ve Mısır, zeytin ağacını meyvesi ve yağından ötürü kutsal saydığından yiyecek, tıp, aydınlatma ve dini törenlerde sık sık kullandı.
Zeytin dalı ise, antik çağlardan bu yana barış, zafer ve bereketin sembolü olmuştur. Bu sembolizm günümüzde de devam etmektedir ve zeytin dalı, Birleşmiş Milletler'in ambleminde olduğu gibi barışın sembolü olarak birçok kültürde kullanılır.
Zeytin ağacı, İncil ve Kur'an gibi çeşitli dini metinlerde de geçer. İncil'de, Nuh’a geri dönen güvercinin taşıdığı zeytin dalı tufanın sona erdiğini ve yeni bir başlangıcı simgeler. İslam'da ise zeytin mübarek bir ağaç olarak kabul edilir ve yağı Kur'an'da ışığın ve saflığın sembolü olarak anılır.
Zeytin’in İslam kültüründeki yeri
Zeytin, Kur'an'da önemli bir dini sembol ve kutsi bir değer taşır. Çeşitli ayetlerde beslenme ve ışık kaynağı olarak önemi vurgulanmış, kutsal yerlerle ve ilahi yaratılışla bağlantısı sıklıkla belirtilmiştir.
Nahl Suresi (16:11) zeytini Allah’ın insanlara verdiği rızık nimetlerinden biri olarak şöyle sunar:
"Allah onunla size ekinler, zeytinler, hurma ağaçları, üzümler ve her türlü meyve yetiştirir. Şüphesiz bunda, düşünen kimseler için bir ibret vardır." Bu ayet, zeytini Allah’ın cömertliğini gösteren özel ve hayat sürdüren bir meyve olarak bizlere tanıtır.
Nur Suresi (24:35) ise zeytini, Kur'an’ın en ünlü metaforlarından biri olan "Nur Ayeti" ile ilişkilendirir:
"Allah, göklerin ve yerin nurudur… [Yağı] ne doğuya ne de batıya ait, mübarek bir zeytin ağacından çıkar, neredeyse ateş dokunmasa bile yağ parlayacak. Nur üstüne nur! Allah dilediğini nuruna yöneltir." Bu ayette zeytin ağacı “mübarek” olarak tanımlanır ve ilahi ışık ve rehberliği sembolize eden bir imajın parçası olarak manevi saflık ve aydınlanmayı ifade eder.
Zeytin Ağaçları ve Sina Dağı ile Bağlantısı: Tin Suresi (95:1-2) Allah, zeytin ve Sina Dağı üzerine yemin eder: “İncire ve zeytine, Sina Dağı’na andolsun..." Bu ayette ise zeytin, diğer kutsal sembollerle birleştirilir ve özellikle Filistin gibi zeytin ağaçlarının tarih boyunca yaygın olduğu kutsal topraklarla olan bağlantısını gösterir.
Filistin’de zeytin ağaçları
Filistin'deki zeytin ağaçları çok eskidir ve bazıları binlerce yıl öncesine dayanır. Zeytin yetiştiriciliği, bu bölgede 4000 yılı aşkın süredir devam eden derin tarihsel ve kültürel köklere sahiptir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde de bahsettiği zeytin ağaçları, Filistin kimliğinin ve mirasının sembolü olmuştur.
Filistin’de, özellikle Beytüllahim yakınlarında el-Walaja köyü gibi yerlerdeki bazı zeytin ağaçlarının dünyanın en eski ağaçları arasında, 2000 ila 3000 yaşında olduğu düşünülmektedir. Bu kadim ağaçlar hâlâ zeytin üretmeye devam etmekte olup, yerel ekonomi, kültür ve geleneklerde önemli bir rol oynamaktadır.
İsrail’in Filistin’de zeytin ağaçlarını yok etmesi
İsrail’in Filistin’de zeytin ağaçlarını ortadan kaldırması, siyasi, ekonomik ve kültürel anlamlar taşıyan son derece hazin bir meseledir. Zeytin ağaçları, genellikle Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerinin genişletilmesi için arazi temizleme amacıyla sökülmekte veya yok edilmektedir. Bu ağaçların kaldırılmasıyla İsrail, yeni yerleşim yerleri, yol güzergâhları veya askeri bölgeler oluşturmak için alan yaratmaktadır.
Zeytinlikler, genellikle Filistinlilere ait arazilerde bulunduğundan, bu durum toprak gasplarının bir parçası olarak görülmektedir. Fakat zeytin ağaçlarının yok edilmesi, Filistinli çiftçileri yerinden etmek ve toprak üzerindeki kontrolü ele geçirmek için bir yöntem olarak da kullanılmaktadır. Zeytin tarımı, özellikle kırsal bölgelerde, Filistin ekonomisinin ve geçim kaynağının büyük bir parçası iken ağaçların yok edilmesi, Filistin topluluklarının ekonomik bağımsızlığını zayıflatmakta ve onları topraklarını terk etmeye zorlamaktadır.
İsrail yetkilileri, mazeret olarak zeytin ağaçlarının yok edilmesini güvenlik gerekçesiyle savunmaktadır. Yerleşim yerleri veya yolların yakınındaki zeytinliklerin, İsrail yerleşimcilerine veya askerlere yönelik saldırılar için siper oluşturabileceğini iddia etmektedirler. Ancak bu durum birçok kişi tarafından güvenlik bahanesiyle daha fazla Filistin toprağının ele geçirilmesi olarak görülmektedir.
Zeytin ağaçları, Filistinli aileler için önemli bir gelir kaynağıdır. Bu ağaçların yok edilmesi, özellikle yüzlerce veya binlerce yıllık olan ve büyük bir hasat vermesi için on yıllar süren yetişme dönemine ihtiyaç duyan ağaçlar söz konusu olduğunda, yerel ekonomiye zarar vermektedir. Bu ekonomik etki, Filistin’in direncini ve direnişini azaltmaya yönelik bir toplu ceza aracı olarak kullanılmaktadır.
Zeytin ağaçları, Filistinliler için kültürel miras, ulusal kimlik ve toprakla olan bağı temsil etmesi açısından derin tarihi bir anlam taşır. Bu ağaçların sökülmesi, Filistin varlığını ve tarihini topraklardan silmeye yönelik bir girişim olarak görülmektedir. Zeytin ağaçlarının Filistin ulusal kimliği ile olan bağı nedeniyle, bu ağaçların yok edilmesi, mülksüzleşme duygusunu artıran sembolik bir boyuta sahiptir.
Sonuç itibarıyla, İsrail’in Filistin’de zeytin ağaçlarını yok etmesi, stratejik, ekonomik ve sembolik amaçlar taşımakta olup, esas olarak İsrail-Filistin çatışması bağlamında toprak ve kontrol mücadelesine dayanmaktadır. Bu durum, Filistinliler, uluslararası örgütler ve insan hakları grupları tarafından geniş çapta kınanmakta ve insan hakları ile uluslararası hukukun ihlali olarak görülmektedir.
Sonuç
Filistin’de zeytin ağaçlarının yok edilmesi, maddi-manevi değere sahip olan bu ağaçların, insanların kültürel kimliğini ve tarihini silme girişimidir. Bu, yerli insanların topraklarıyla olan geleneklerini ve aidiyet duygularını zayıflatma isteğini de göstermektedir.
Eğer bir hükümet hayat ve barışın sembolleri olan masum zeytin ağaçlarını yok edebiliyorsa, bu, çevreye karşı olduğu kadar o bölgedeki insanların kültürel ve tarihi kimliğine karşı da kayıtsız olduklarını gösterir. Bu eylem, insanların yaşamlarına ve topluluklarına daha derinlemesine zarar verme kapasitesine sahip olabileceklerini ortaya koyar.
Öte yandan, zeytin ağaçlarının yok edilmesi birçok Filistinli ailenin önemli bir gelir kaynağını ortadan kaldırarak toplumu ekonomik olarak zayıflatma amacını güdüyor. Bu, yoksulluk, bağımlılık ve özerklik kaybına yol açmakta ve toplumu daha fazla sömürü ve baskıya karşı savunmasız hale getirmektedir.
Eski zeytin ağaçlarını kökünden sökmek, yalnızca fiziksel bir yok etme eylemi değil, aynı zamanda psikolojik bir savaş biçimidir. Bu, hiçbir şeyin güvenli olmadığını, en kalıcı ve barışçıl sembollerin bile güvende olmadığını gösterir. Bu, yerel nüfus arasında umutsuzluk, çaresizlik ve moral bozukluğuna yol açmaktadır.
Bir hükümet, zeytin ağaçları gibi temel ve masum bir varlığı yok etmekte tereddüt etmiyorsa, insanlara karşı daha fazla şiddet kullanmaktan da çekinmeyeceği anlamına gelmektedir. Zeytinliklerin yok edilmesi, bireylere karşı daha sert önlemler, hapis, hareket kısıtlaması veya fiziksel zarar verme gibi eylemlerin habercisidir.
Zira eğer iktidardakiler, doğayı umursamadan yok edebiliyorsa, insanlara karşı temel hakları ihlal eden uygulamalara girmeleri de kuvvetle muhtemeldir. Nitekim İsrail’in zeytin ağaçlarını yok etmesinin yerleşim genişlemesi, güvenlik gerekçeleri ve Filistin’in direncini zayıflatma stratejisiyle bağlantılı olduğunu ve bu durumun hem Filistinli topluluklar hem de uluslararası toplum tarafından kınandığı halde engellenemezliği bugün halen karşımızda durmaktadır.
Bibliography:
-Ali, Abdullah Yusuf. The Holy Qur'an: Text, Translation and Commentary. Amana Corporation, 1989.
-Kassis, Hanna. A Concordance of the Qur'an. University of California Press, 1983.
-Khamis, Amal. "Olive Trees in Palestine: A Symbol of Heritage and Resistance." Journal of Middle Eastern Studies, vol. 12, no. 3, 2020, pp. 45-59.
-Ruedy, John. Modern Algeria: The Origins and Development of a Nation. Indiana University Press, 2005.
-Schneider, John. "The Economic and Cultural Importance of Olive Trees in Palestine." Agriculture and Society in the Middle East, vol. 24, no. 2, 2019, pp. 75-92.
-United Nations General Assembly. Olive Branch Emblem: History and Symbolism. United Nations Publications, 2008.
-United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (OCHA). "The Destruction of Olive Trees in the Occupied Palestinian Territory." OCHA Report on Israeli Settler Violence, 2021.
-Zohary, Daniel, and Maria Hopf. Domestication of Plants in the Old World: The Origin and Spread of Cultivated Plants in West Asia, Europe, and the Nile Valley. Oxford University Press, 2000.
devamını oku daha az oku
Teoloji departmanında Müderris Ebubekir Efendi’nin Ümit Burnu’ndaki faaliyetleri konusunda yazdığı yüksek lisans tezini 2013 yılında dereceyle tamamladı. 2017 yılında aynı fakültenin Yahudi Tarihi ve Dili bölümünde Afrika-Orta Doğu’daki Yahudi yerleşmelerini ve inanç yapılarını Tevrat’taki Siyonizm ve Siyasi Siyonizm ölçeğindeki araştırmalarını Doktora tezi olarak tamamladı. Çalışmaları İngilizce, Fransızca, Türkçe, Afrikansca makale ve kitap olarak yayınlandı. Cape Town Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup Türkiye-Afrika İlişkileri üzerine on iki kitabı bulunmaktadır.