25 Ekim 2024
Afrika sanatı, son yıllarda büyük bir dönüşüm geçirerek küresel sanat piyasasında adından sıkça söz ettirmeye başladı. Bu dönüşümün en önemli kilometre taşlarından biri de şüphesiz 1:54 Çağdaş Afrika Sanat Fuarı oldu. Afrika’dan çıkan sanat eserlerini dünyanın dört bir yanındaki sanatseverlerle buluşturan 1:54 Fuarı, adını Afrika kıtasının 54 ülkesinden alarak, bu kıtanın kültürel çeşitliliğini ve sanatsal potansiyelini gözler önüne sermektedir.
Fuar ilk olarak 2013 yılında Londra’da yapılmaya başlandı ve hızla büyüyerek New York, Marakeş ve Paris gibi kültürel merkezlerde düzenlenmeye devam etti. Bu durum, Afrika’nın çağdaş sanatçılarına ve onların eserlerine küresel bir platform sağlamakla kalmadı aynı zamanda Afrika sanatının evrensel bir sanat dili oluşturma çabalarını da destekledi.
Fuar aracılığıyla birçok Afrika kökenli sanatçının eserleri uluslararası koleksiyonlarda yer almaya başladı ve Afrika sanatı hakkında süregelen önyargılar kırıldı. Sergi, Afrika sanatı üzerine kurulan bu yanlış algıları düzeltme amacı güderken, bir yandan da bu sanatın çeşitliliğini ve dinamizmini ortaya koymaktadır.
Ayrıca, sanatsal diyalogların kültürel sınırlardan bağımsız olarak gelişmesini teşvik etmektedir. Bu bağlamda 1:54 Sergisi, hem Afrika sanatının temsiliyet sorunlarını çözmeye yönelik bir adım hem de küresel sanat sahnesinde büyük bir değişimin sembolü olarak değerlendirilmektedir.
Afrika sanatının yükselişi ve 1:54 Sergisi
Afrika’nın zengin kültürel mirası maske yapımı ve tekstil gibi geleneksel sanat formları ile tanınmış ancak modern dönemde bu sanatsal mirasın çağdaş sanata entegrasyonu fark edilememiş ve dolayısıyla uzun yıllar boyunca Batı dünyası tarafından yeterince tanınmamış ya da yanlış temsil edilmiştir. Bu eksik temsiliyet, Batı merkezli sanat piyasalarının Afrika sanatını egzotik ve arkaik unsurlara indirgeyerek görmezden gelmesine neden olmuştur.
Özellikle kolonyal dönemin etkileri, Batı sanat çevrelerinde Afrika sanatının değersizleştirilmesine ve yalnızca geleneksel sanatla sınırlıymış gibi görülmesine yol açmıştır. 1:54 Fuarı bu önyargıları kırmayı amaçlayarak Afrika sanatının ne denli zengin ve çağdaş olduğunu dünyaya göstermek istemiştir. Afrika’nın sanatsal mirasının farklı yönlerini ortaya koymuş aynı zamanda Batı sanat piyasalarındaki Afrika sanatı algısının yeniden şekillenmesine öncülük etmiştir.
Fuarın önemli bir diğer katkısı, Afrikalı sanatçıların eserlerini nasıl ve hangi amaçlarla ürettiklerine ışık tutmasıdır. Sanatçılar eserlerinde yalnızca sanatsal ifade biçimlerini değil toplumsal, politik ve kültürel meseleleri de ele almaktadır. Bu durum, sanatseverlerin Afrika’nın çağdaş sorunlarına farklı bir perspektiften bakmasını mümkün hale getirmektedir. Sanatçılar özgün ifadelerinde kendi kimliklerini ve kültürel miraslarını yeniden keşfederken Batının dayattığı sanatsal normları da sorgulamaktadır. Böylesi bir küresel diyalogda aktif rol oynayan sanatçılar kıtayı kendi izlenimleriyle temsil etme olanağı bulmaktadır.
2013 yılında Londra’da düzenlenen ilk 1:54 Fuarı büyük ilgi uyandırmış ve Afrika sanatının temsilcileri ile uluslararası sanat koleksiyonerlerini buluşturan benzersiz bir platform haline gelmiştir. Bu projenin hayata geçmesini sağlayan fuarın kurucu direktörü Touria El Glaoui, Afrika sanatının küresel ölçekte tanınmasının önemini vurgulamış ve bu amaçla sanatçılar, galeriler ve küratörler arasında bir köprü oluşturmayı hedeflemiştir.
Babası da bir ressam olan El Glaoui, Afrika sanatının Batı galerilerinde yer bulmasına yönelik çalışmalarının İngiltere’deki ilk başarısının ardından Fas ve Fransa’da ilgililerle buluşmaya devam etmiştir. Tarih boyunca sanat ve kültürün merkezi olmuş Fas’ın Marakeş şehrinde 2018 yılında düzenlenen fuar ayrıca bir öneme sahiptir çünkü geniş kitleler tarafından takip edilmiş ve Afrika sanatı kendi kıtasında küresel bir sahneye taşınmıştır.
Sanat, kimlik ve küresel bağlam
Kültür aktarımı ve diyalog için zemin oluşturan fuar, sanat eserleri aracılığıyla Afrika’nın tarihsel, sosyopolitik ve kültürel dinamiklerini küresel sanat izleyicisiyle buluşturmuştur. Bu süreçte sadece sanatseverlere değil akademisyenlere ve kültür eleştirmenlerine de Afrika sanatı üzerine derinlemesine düşünme fırsatı sunmuştur. Özellikle kimlik ve aidiyet gibi kavramlar fuarda sergilenen eserlerin merkezinde yer alarak toplumsal bir konunun bireysel ifadesi olarak gösterilmiştir.
Afrikalı sanatçılar eserlerinde sıklıkla tarihsel travmalar, sömürgecilik sonrası kimlik krizleri ve dünyanın geçirdiği sosyal değişimlerle yüzleşmektedir. Birçok sanatçı, geleneksel sanat formlarını modern malzemeler ve kavramlarla birleştirerek geçmiş ile günümüz arasında köprü kurar. Böylece kimlik kavramı hem bireysel hem de toplumsal mücadele sonucunda şekillenen bir olgu haline gelir. Afrika sanatının kimlik politikaları ve postkolonyal söylemlerle olan ilişkisi Batının sanat piyasasında uzun süre marjinalize edilen bu durumun sanat aracılığıyla yeniden inşa edilme sürecini başlatmış oldu.
Fuar bu açıdan Afrika sanatının sadece bu kıtaya özgü bir anlatı olmadığını göstererek tüm dünyanın ilgisini çeken bir hareket olarak konumlandırılmıştır. Bu, evrensel mesajlar taşıyan bir sanat hareketidir. Sanatçılar, eserlerinde küresel adaletsizlik, göç, çevresel sorunlar ve diaspora deneyimleri gibi evrensel temalara da yer vererek güçlü bir şekilde temsil etmiştir. Derin sosyal ve politik eleştiri gücü taşıyan eserler ziyaretçilerin girdiği sorgulama süreçleriyle daha da anlam kazanmaktadır.
Bununla birlikte her fuar, sadece sanat eserlerinin sergilenmesiyle sınırlı kalmamaktadır. Yan etkinlikler, paneller, tartışmalar ve performanslar gibi çeşitli programlarla zenginleştirilerek sanatçılara, koleksiyonerlere ve sanatseverlere Afrika sanatının güncel durumunu tartışma ve keşfetme fırsatı sunmaktadır.
Eleştiriler ve geleceğe dair öngörüler
Fuarın başarısına rağmen, Afrika sanatının küresel sanat piyasasındaki yerini bulma süreci birtakım eleştiriler ve zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle Afrika kökenli sanatçıların eserlerinin Batı merkezli sanat piyasasında nasıl algılandığı ve değerlendirildiği konusu tartışma yaratmaktadır. Bazı eleştirmenler, Afrika sanatının Batının estetik normlarına uyacak şekilde sunulmasının sanatın orijinal anlamından sapmasına neden olabileceğini savunmaktadır.
Bununla birlikte, fuarın yalnızca ticari kaygılarla düzenlendiği eleştirileri de zaman zaman gündeme gelmektedir. Ancak, fuarın kurucuları ve katılımcıları bu eleştirileri sanatın evrensel bir dil olduğu ve farklı kültürler arasında köprü kurma potansiyeli taşıdığı yönünde cevaplamaktadır.
Fuarın başladığı dönemde ise Afrika galerilerinin temsilinin yetersiz olması eleştirilmiş ve bunun nedeni olarak kıtanın sanat pazarının henüz gelişmekte olduğu gösterilmiştir. Ancak zamanla Afrika sanat galerilerinin fuara katılımı artmıştır. Ayrıca bazı sanat çevreleri, 1:54’ün, Afrika sanatını coğrafi bağlamda sınıflandırmasının sanatçıları belirli kalıplara sokma riski taşıdığını belirtmiştir. Fakat diğer yorumlarda bu yaklaşımın kıtanın sanat sahnesindeki çeşitliliği ve derinliği yansıtma çabasının bir parçası olduğunu savunulmuştur.
Bu yıl Londra’da düzenlenen on ikinci edisyonuyla tekrar sanatseverlerle buluşan sergi, 23 ülkeyi temsil eden 60’tan fazla uluslararası katılımcıya ev sahipliği yaptı ve bu platforma 21 yeni galeri katıldı. Afrika çağdaş sanatını dünya çapında bir sanat hareketi olarak tanımlayan, akademik ve kültürel alanlarda artırdığı görünürlükle tüm dünyanın ortak meselelerine dair güçlü mesajlar taşıyan bu serginin taşıdığı anlam yıllar içinde sanat dünyasındaki yerini sağlamlaştırmaktadır. Gösterilen ilgiye bakılacak olduğunda, gelecekte serginin Afrika sanatına katkıda bulunmaya devam edeceği ve Afrika’dan çıkan yeni yeteneklerin keşfedilmesine olanak sağlayacağı görülüyor.