14 Kasım 2025
Mısır, Eylül 2016'dan bu yana, kaçak göçmenleri taşıyan teknelerin Mısır kıyılarından Avrupa'ya geçişini engelleyerek yasadışı göçün önlenmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu süreç, Mısır’ın, karşı karşıya olduğu krizler nedeniyle ülkeye sığınan 9,5 milyondan fazla insana ev sahipliği yaptığı bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi, 22 Ekim’de Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Mısır-Avrupa zirvesinde yaptığı konuşmada bu çabaları vurguladı.
Zirvede, görüşmelerin büyük kısmı yasadışı göç ve göçmen hareketliliği üzerine yoğunlaşırken, ortak bildiride enerji, yatırım, güvenlik ve adalet alanlarında Avrupa Birliği (AB) ile Mısır arasında iş birliği yollarına değinildi. Ayrıca Avrupa, Mısır’ın mültecilere ev sahipliği çabalarını destekleme ve AB Güven Fonu tarafından finanse edilen, Mısır’daki düzensiz göçün temel nedenlerini ele alan projeleri desteklemeye devam etme taahhüdünde bulundu.
Buna ek olarak, Mısır, Aralık 2025’te düzenlenecek Göçmen Kaçakçılığına Karşı Küresel İttifak’ın ikinci konferansına katılmaya davet edildi.
Mısır'ın yasadışı göçle mücadelesi
Mısır hükümeti, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya yönelen yasadışı göçü önlemeye yönelik 2016 yılından bu yana kapsamlı adımlar attı. “Yasadışı Göçle Mücadele” yasası, hem kişisel ve ticari seyahatlere getirilen kısıtlamaları hem de ilgili kişi ve organize çetelere ağır hapis ve para cezalarını içeriyor. Yasa, insan kaçakçılığı yapılmadan önce yakalananlara koruma, yardım ve diplomatik garantiler sağlayan adli iş birliği tedbirlerini de kapsıyor. Aynı zamanda yasa, “Yasadışı Göç ve İnsan Ticaretinin Önlenmesi Ulusal Koordinasyon Komitesi”nin kurulmasını öngörüyor.
Komite, yasadışı göçle mücadeleyi koordine ederken, mağdurlar için rehabilitasyon ve destek programlarını finanse eden bir fonun oluşturulmasını sağlıyor. Komitenin en önemli katkısı, ulusal hedefler ve eylem planlarını içeren “Ulusal Yasadışı Göçle Mücadele ve Önleme Stratejisi”nin yayımlanması oldu. Bu strateji, Mısır yönetiminin göçle mücadele konusuna verdiği önemi açık biçimde ortaya koyuyor. Mısır, 2020’de insan ticareti mağdurları için ilk sığınma evini kurarken, fon ulusal ve yabancı bağışların yanı sıra Avrupa yardımına dayalı devlet bütçesiyle destekleniyor.
Stratejik ortaklık ve siyasi ve jeopolitik endişeler
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Mart 2024’te Kahire’deki Mısır-Avrupa zirvesi kapsamında, mevcut ortaklığı “kapsamlı bir stratejik ortaklığa” yükseltmek için Mısır’ı ziyaret etti. Zirvede Avrupa, Mısır’a toplam 40 milyar avro tutarında hibe ve mali yardım sözü verdi. Bu paketin temel odağı yasadışı göç ve mültecilerin durumu olurken, zirvede Mısır’ın Gazze krizine yönelik Avrupa'nın tutumuna uyumu da ön plandaydı. AFP’nin Avrupalı bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre anlaşmalar, “AB ile Mısır arasındaki stratejik ve kapsamlı ortaklık çerçevesinin parçası” olarak görülüyor. Söz konusu yardım paketi, 5 milyar avro kredi, 1,8 milyar avro yatırım, ikili projelere 400 milyon avro yardım ve göç programlarına 200 milyon avro destek içeriyor.

Bu anlaşmaların arkasında, Avrupa'nın, Kuzey ve Güney Akdeniz'i bir araya getiren herhangi bir denklemde dayattığı ortaklığın parametreleri bağlamında, ilişki kurmak istemediği bir yönetici sınıfı iktidara getirebilecek bir "siyasi değişim" korkusu yatıyor. Bu da, Mısır ve Kuzey Afrika'daki rahat konumu korumanın yanı sıra Çin ve Rusya’nın bölgedeki yayılmacılığına karşı "jeopolitik" endişeleri içeriyor.
Sığınma hukuku ve zayıf istatistikler
Mısır, sığınma başvurularını yönetmek ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile iş birliği sağlamak amacıyla 2024’te 164 sayılı “Yabancıların Sığınma Hakkı” yasasını çıkardı. Mısırlı yetkililer, 133 ülkeden 9,5 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaptıklarını belirtirken, Cumhurbaşkanı Sisi de bu rakamı 2024 Mısır-Avrupa Zirvesi’nde yineledi. Ancak BMMYK, Ağustos 2025 itibarıyla Mısır’daki mülteci sayısını 1 milyon 35 bin olarak açıkladı. Aradaki fark, Mısır’ın ziyaretçi, turist ve yasal ikamet statüsündekileri de dahil ederek hesaplama yapmasından kaynaklanıyor olabilir.
Avrupa korunması karşılığında ödeme yapıyor
Avrupa ve Mısır arasında stratejik ortaklık anlaşmasından önce, Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı (FRONTEX), Ocak 2024’te yayımladığı raporda, 2023’te AB ülkelerine düzensiz göçte 2016’dan bu yana en yüksek seviyenin görüldüğünü ve 2021’e kıyasla yaklaşık %64 artış yaşandığını duyurdu. Ajansın raporuna göre, Libya ve Tunus'tan Akdeniz yoluyla Avrupa'ya gelen en büyük düzensiz göçmen grubunu Mısırlılar oluşturuyordu.
Asıl sorun, göçmenlerin yalnızca Mısır kıyılarından teknelerle ayrılmasıyla sınırlı değil. Göçmenler, kendi şehirlerinden yola çıkarak Libya ve Tunus gibi komşu ülkeler üzerinden deniz yoluyla Avrupa’ya veya Balkanlar üzerinden kara yollarını kullanarak ulaşmaya çalışıyor. Bu bağlamda sorun, göç kavramının kendisinde yatıyor ve Avrupa’yı, Mısır hükümetinin Avrupa’ya göçü önleme taahhütlerine dayanarak mali programlara bağlayan unsur bu.
Söz konusu adımlar, 2018'de imzalanan “Mısır’da Göç Sorunlarına Müdahalenin Güçlendirilmesi” anlaşmasıyla resmileştirildi. Anlaşma, mevcut ziyaret sırasında 200 milyon avro ek fon dahil olmak üzere hükümetin göçle mücadele önlemlerini desteklemek için toplam 63 milyon avroluk geri ödemesiz hibe sağladı. Uzmanlara göre bu anlaşma, AB Göç Yüksek Temsilcisi’nin Ocak 2017’de Kahire'ye yaptığı ziyaretin doğrudan bir sonucu olarak görülüyor.
O dönemde sunulan rapor, daha önce de belirtildiği gibi siyasi ve jeopolitik kaygılara dayanıyordu ve rapora göre Akdeniz'i geçen göçmen sayısının 2014'te 170 binden 2016'da 181 bine yükselmesiyle ilgili endişeleri içeriyordu. Misyonun önerileri kapsamında, Mısır'da göç konusundaki zorluklarla mücadeleyi güçlendirmek için bir mekanizma benimsendi. Söz konusu mekanizma, özellikle kırsal bölgelerde deniz yoluyla göç etmesi beklenen gruplara yönelik kalkınma ve eğitim projelerini kapsıyor.
İnsan hakları ve terörle mücadele
Mısır hükümeti, yakın zamanda gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Evrensel Periyodik İnceleme'de (UPR) ele alınan insan hakları ve terörle mücadele konularında Avrupa tarafından göz ardı edilen eksikliklerden faydalanarak kendi gündemini şekillendirdi. Öte yandan, Avrupa Parlamentosu Adalet Komitesi Koordinatörü Karen Melchior, BBC’ye yaptığı açıklamada, “İnsan haklarıyla ilgili net koşullar bulunmadığı gibi, Mısır sağlanan fonlardan sorumlu tutulmuyor. AB, Mısır’a ve daha önce Tunus’a demokratik taahhütlere dair herhangi bir şart koymaksızın para verdi” ifadelerini kullandı.
Avrupa'nın bu alandaki desteğinin önemi, Mısır’ın bu ay Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne seçilmesinde de görüldü. Mısır, uzun süredir konseyde eleştirilerle karşı karşıya olsa da, bu forumda haklar yerine çıkarları önceliklendirebilecek başka haritalar da çiziliyor. Diğer yandan, Ocak Devrimi ve 2013 olaylarından bu yana Mısır, derin bir siyasi kriz yaşıyor. Bu kriz, gençlerin uluslarını inşa etme arzularını, hayallerini ve tutkularını sınırladı. Devrime öncülük eden neslin karşılaştığı ceza dalgaları ve siyasi yargılamalar, siyasi ufukların kapanması ve ağır ekonomik-sosyal koşullar, gençleri genellikle güvenli olmayan teknelerde, tehlikeli deniz yolculuklarına çıkarak özgür bir dünyaya ulaşma arayışına yönlendirdi.




