En Büyük Afro-Amerikan Festivali “Odunde”, 50.Yılını Kutluyor

Araştırmacı Esin Güzel, Amerika’nın en büyük Afro-Amerikan kültür festivali Odunde’nin toplumsal hafızaya dönüşmesini ve diaspora kimliğini yaşatmasını Fokus+ için kaleme aldı.
Esin Güzel
En-Büyük-Afro-Amerikan-Festivali-“Odunde”,-50.Yılını-Kutluyor.jpg

10.06.2025 - 15:10  |  Son Güncellenme:10.06.2025 - 15:17

1975 yılında Philadelphia’da, sadece 100 dolarlık bir hibeyle başlayan mütevazı bir etkinlik, yarım asrı geride bırakarak Amerika’nın en büyük Afrika kökenli sokak festivallerinden biri haline geldi: Odunde Festivali.  

Bu sene 50. yılını kutlayan festival, sokaklarda yankılanan davul ritimleri, rengarenk Afrika kumaşları, tütsü kokuları ve danslarla aslında bir festivalden çok daha fazlasını ifade ediyor.  

Yarım milyonu aşkın insanın bir araya geldiği devasa bir kültürel buluşma noktası olan Odunde, sanatsal ve gastronomik öneminin dışında kültürel hafızayı canlı tutan ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir mirasın taşıyıcısı. Aynı zamanda Afro-Amerikan topluluğunun bir başarısı olarak çok kültürlü kent yaşamının ve kamusal alanların nasıl kapsayıcı, zenginleştirici ve dönüştürücü hale getirilebileceğinin de güçlü bir örneği.  

Geçmişten bugüne Afro-Amerikan topluluğu

Lois Fernandez, 1970’lerin Philadelphia’sında bir aktivist ve toplum lideriydi. Şehrin Afrikalı topluluğunun sosyal ve kültürel anlamda daha görünür olması gerektiğini savunuyordu. Kültürel üretimin sadece müzelerde, galerilerde ya da akademik çevrelerde değil, sokakta, mahallede, halkın içinde gelişmesi gerektiğine inanıyordu. Bu fikirden yola çıkarak ve Nijerya’ya yaptığı ziyaretten ilham alarak Odunde’yi başlattı.  

İlk yıllarda birkaç yüz kişinin katıldığı bu yerel buluşma, zamanla şehrin en büyük sokak festivallerinden biri haline geldi. Bugün Odunde, Amerika’daki en büyük Afrika kültür festivali olarak kabul ediliyor. Fernandez’in ölümünün ardından kızı Oshunbumi “Bumi” Fernandez-West, Odunde’nin yönetimini devraldı. Bumi Fernandez-West, festivale olan bağlılığını şöyle özetliyor:

Odunde bir festival değil, varlığını hatırlama biçimi. İnsanlar burada sadece eğlenmiyor, kim olduklarını da hatırlıyor.  

“İlk zamanlarda çok sayıda insan annemle alay etti, çok sayıda insan bu mahallede festival yapmana asla izin vermeyecekler” dedi. Ancak onlar Odunde’nin annem için ne kadar önemli olduğunun farkında değildi.” diyor. Bu ifade etkinliğin arkasındaki felsefeyi açıkça ortaya koyuyor.  

Kapitalist tüketim odaklı festivallerden farklı olarak bir yeniden bağlanma pratiği ve diaspora için bir ev inşası biçimi. Ayrıca kurulduğu günden bu yana kadınların liderliğinde büyüyen bu organizasyon Fernandez ailesi dışında gönüllü ekiplerden sanatçı küratörlerine, müzisyenlerden girişimcilere kadar pek çok Afro-Amerikan kadını festivalin temel taşıyıcısı konumuna getirdi. Bu durum, Amerika’daki Afrikalı kadınların hem aile içinde hem de toplum önünde gösterdiği çabanın ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor.  

Yarım asırlık festival

Odunde Festivali’nin karakteristiği, sanatın ve kültürün sokakta şekillenmesidir. South Street boyunca kurulan dev sahneler, sokak aralarındaki sanatçı tezgahları ve spontane dans performansları tüm kenti dev bir açık hava müzesine ve konser alanına dönüştürüyor. 2025 yılı programı, festivalin 50. yılına yakışır biçimde sanatçı çeşitliliğiyle öne çıktı.  

Rap efsanesi Doug E. Fresh, festivalin ana sahnesinde binlerce kişinin karşısına çıkarak nostalji ve direnişi aynı anda taşıyan performanslarıyla dikkat çekti. Latin Amerika’dan davet edilen dans toplulukları ve Batı Afrika enstrüman grupları Funk, soul, jazz, hip-hop ve Afrobeat gibi türleri aynı sahnede buluşturdu. Bununla birlikte festivalin kalbinde yer alan sanat pazarları ziyaretçilere diasporanın hikayelerini anlatıyor. Maskeler, seramikler, heykeller, el yapımı takılar ve tekstil ürünleri bir kültürün ve kökenin göstergesi olarak Afrika’dan birer parça sunuyor.  

Sanatçılarla konuşulduğunda çoğu Afrika'ya sıklıkla seyahat ettiğini ve bu ürünleri bir kültürel direniş biçimi olarak ürettiğini belirtiyor. Geleneksel tekniklerle çağdaş formları birleştirerek oluşturulan eserlerin kolektif belleğin dışavurumu olduğu görülüyor. Odunde’nin olmazsa olmazı ise sokak mutfağı. Festival alanına yayılan nefis yemek kokuları, katılımcıların belleğinde yer eden en güçlü duyusal deneyimlerden biri.

Festivalin birçok yemek standında karşılaşabileceğiniz başlıca lezzetlerden biri olan Jollof pirinci, Batı Afrika'nın gururu sayılır. Domates, biber ve çeşitli baharatlarla pişirilen bu renkli pilav, Senegal’den Nijerya’ya kadar pek çok ülkenin mutfaklarında yer bulur.  

Odunde’de sunulan versiyonlar, bu tarifin Afro-Amerikan mutfağına adaptasyonlarını da içerir. Bir diğer dikkat çeken yemek Fufu’dur. Hamur kıvamındaki bu yiyecek, genellikle maniok ya da yam ile hazırlanır ve çorbalara batırılarak yenir. Fufu’nun yanında sıklıkla sunulan egusi çorbası, kabak çekirdeği bazlı bir sosla yapılan, zengin ve baharatlı bir yemektir.

Odunde’deki yemek stantlarının çoğu, aile işletmesi. Birçoğu, festivalin ilk yıllarından beri katılan, üç kuşaktır tariflerini yaşatan kadınlar tarafından yönetiliyor. Onlar için bu festival, aile mirasını paylaşmanın ve kültürlerini görünür kılmanın bir yolu. Festivalin müdavimi olan pek çok ziyaretçinin aynı stantlardan yemeyi gelenek haline getirmesi bir tüketim olmaktan ziyade bağlılık örneği. Ayrıca her yıl aynı yüzü görmek, aynı yemekle karşılaşmak, köklerin hala orada olduğunu, bir şeylerin hala değişmediğini hatırlatıyor.  

Philadelphia’nın sokaklarında 1975’te başlayan bir fikir, yarım asır sonra güçlü bir topluluk hafızasına dönüştü. Odunde Festivali, bir araya gelişin, hatırlamanın ve anlatmanın mekanı haline geldiği nadir örneklerden biri.  

Yıllar boyunca festivalin etrafında şekillenen kolektif emek, geçmişi sahneye taşıyor ve kentin ruhuna işlenmiş bir miras taşıyor. En önemlisi de sanatçılar, aşçılar, zanaatkarlar ve ziyaretçiler bir kültürün canlı kalması için birlikte hareket ediyor. Odunde, herkesin katkısıyla her seferinde yeniden doğuyor. 50 yıl sonra festival aracılığıyla tekrar ifade edilen şey Afrikalı halkların daima geleneklerini yaşayacağı ve yaşatacağı.