Güç ve Prestij Arasında Abu Dabi ve Dubai Hikayesi


Birleşik Arap Emirlikleri'nde bir süre yaşamış olanlar, telefon numaralarının her emirliğin kimliğini yansıttığını fark etmiştir. Her şehir gibi Dubai numaraları +972 ile başlar ve ardından 04 gelir. Başkent Abu Dabi'de numaralar 02 ile başlarken, Ras Al Khaimah 07, Fujairah ise 09 ile başlar. 8 numara başlangıçta Katar’a verilmişken, bu bölge kendi yolunu çizmek üzere karar almıştır. Tüm bu numaralar arasında 01 ise boş bırakılmıştır. 01’in atlanma nedeni, 1971 yılında ülkenin bağımsızlığını ilan etmeden önce telefon ağı kurulurken bu numaranın önerilen başkent Al Karama'ya ayrılmış olmasıdır.
BAE Anayasası tasarlanırken 9. maddede şu ifadeye yer verilmiştir: "Birliğin başkenti, Abu Dabi ve Dubai emirlikleri arasında sınırda kurulacak ve ismi Al Karama olan bir şehir olacak…"
Tarihsel arka plan
Birleşik Arap Emirlikleri'nin kurucusu Sheikh Zayed, o dönemde Abu Dabi'nin hükümdarı ve BAE Başkanı olarak keşfedilen petrol zenginliğini bu çöl bölgesini derin bir ormana dönüştürmek için kullanmayı hayal ediyordu. Bu vizyon, zamanla daha gerçekçi bir seçenek haline geldi çünkü ortadaki şey bir başkent olmaktan uzaktı. Zaten BAE'nin federal hükümeti, yalnızca güvenlik ve dış ilişkilerle sınırlı bir yapı olarak kalmayı tercih etmişti. Böylece, iki emirlik arasındaki güçlü ekonomik ve kültürel ilişkiler de hızla gelişmeye başladı. 1996 yılında BAE Yüksek Konseyi Anayasayı değiştirip, Abu Dabi'yi BAE'nin başkenti olarak belirleyen yeni bir madde ekledi.

Marka yarışı
Dubai, küresel bir lüks turizm destinasyonu olarak kendini uzun süre önce tanıtmaya başardı. Bugün hala Burj Khalifa, Palm Jumeirah ve Dubai Mall gibi ikonik yapılar milyonlarca turistin ilgisini çekiyor. Yüksek marka alışveriş, lüks etkinlikler ve mimari harikalar üzerine odaklanan Dubai, küresel bir marka oluşturmayı başardı. Bu başarı, BAE'nin ekonomik çeşitliliğine katkı sağlarken; Dubai, ülkenin başlıca turizm ve ticaret merkezi olarak rolü üstlenir hale geldi.
Abu Dabi ise, Dubai'nin turizmdeki etkisini paylaşma yoluna gitse de, farklı bir strateji geliştirdi. Louvre Abu Dabi, Şeyh Zayed Camii, Yas Marina Formula 1 Pisti ve Abrahamic Family House gibi simgesel yapılarla birlikte başkent Abu Dabi'nin adını kültür turizmi ile öne çıkarmak adına milyarlarca dolar yatırım yapıldı. Prestijli etkinlikler düzenleyerek ve vizyoner projelere imza atan Abu Dabi, Dubai'nin eğlence odaklı cazibesine alternatif olarak daha sofistike bir imaj oluşturmayı hedeflemesiyle Körfez’de bir trend yakaladı. Bu gelişmelerin ardından Abu Dabi’nin başarısını gören diğer Körfez şehir ve yöneticileri farklı temalarla ekonomilerini çeşitlendirmeye başladılar.
Yatırım stratejileri
Dubai’nin ekonomi modeli, serbest bölgeler ve basitleştirilmiş ticaret politikaları üzerine inşa edildi. Uluslararası iş dünyasını cezbeden ülke, doğal kaynaklarla ilişkili olmayan gelir kaynakları oluşturdu. Dubai Uluslararası Finans Merkezi (DIFC) ve Dubai İnternet Şehri, finans ve teknoloji alanlarında emirliğin hedeflerini gösteren önemli örnekler oldu. Yine küresel markalar oluşturma hedefiyle de iş dostu bir iklim oluşturuldu.
Diğer taraftan, Abu Dabi petrol gelirlerini sürdürülebilir sektörlere ve yenilenebilir enerji gibi ileri teknoloji alanlarına yönlendirdi. Masdar City ve Mubadala yatırımları, başkent Abu Dabi'nin bu hedefleri doğrultusundaki kararlılığını simgeleyen oluşumlar olarak biliniyor. Ancak tüm iş birliği ve güç dengelerine rağmen zaman zaman her iki emirlik de medya ve eğitim gibi alanlarda örtüşen/çakışan yatırımlar da yaptı.

Prestij savaşları
Körfez bölgesindeki güçlü ekonomiler birbirlerinden strateji öğrenirken aynı zamanda farklı sektörlere yatırım yaparak uluslararası markaların sayısını artırmaya çalışıyorlar. Katar, nispeten erken bir dönemde; 90’larda, BBC deneyimini Al Jazeera’nın kurulmasında kullanarak büyük bir çıkış yaptı ve spor medyasındaki boşluğu Bein ile doldurdu. Ancak emirlikler de pastadan pay kapmak adına hızla adımlar attı. Dubai Studio City, Star Trek gibi büyük bütçeli filmler bölgeye çekildi. Aynı zamanda Maktum ailesi, Arap dünyasında en çok izlenen televizyon ağı olan MBC Grubu'nu bugün onlarca ülkede yayın yapan formuna kısa sürede getirdi.
Abu Dabi ise Sky News Arabia’yı kurarak, İngiltere merkezli Sky News’in deneyiminden faydalandı ve Arap siyasi söyleminde önemli bir etkiye sahip oldu. Abu Dabi, Twofour54 medya serbest bölgesiyle BBC, CNN ve Disney gibi devleri bölgeye çekmeyi başardı. Dubai Media City ise bu alandaki rekabeti pekiştiren büyük bir medya serbest bölgesi olarak anılıyor.
Kim daha yüksekten uçar?
Dubai'nin Emirates Havayolu, 1985 yılında kurulduğunda, emirliğin küresel bir transit merkezi olarak kimliğini pekiştiren temel taşlardan biri haline geldi. Geniş uçuş ağı ve lüks hizmetleri ile Emirates, Dubai'nin uluslararası etkisini simgeleyen bir marka oldu. Ancak sadece 160 kilometre uzaklıkta bulunan Abu Dabi'nin Etihad Airways havayolu, bu markanın rakibi olarak aynı amaç doğrultusunda faaliyet gösteriyor ve ikisi de aynı alanda devler listesinde yer almayı başarabiliyor.
Elbette bu aralarında bir çekişme olmadığı anlamına gelmiyor. 2008 yılında küresel finansal kriz sırasında, Abu Dabi, 'rakip kardeşi' Dubai’yi mali olarak destekledi ve Etihad’ın Emirates’i satın almasına izin vermeyi teklif etti. Bu birleşme fikri her yeni stratejik tartışmada tekrar gündeme gelse de Dubai için Emirates hala ekonomisinin ve küresel etkisinin temel unsuru olduğu için bu birleşmeye sıcak bakmadılar ve bugüne kadar direnip düze çıkmayı bildiler. En azından şimdilik.
Bağımlılık, iş birliği ve rekabet
Abu Dabi ve Dubai, farklı vizyonlarla hareket etseler de birbirlerinden büyük ölçüde fayda sağlıyorlar ve iki taraf da bunun farkında. Abu Dabi’nin gücü, Dubai’nin ekonomik bağımsızlığını pekiştirmesine yardımcı olurken, Dubai’nin yenilikçi girişimleri ve küresel markalar oluşturma çabaları da Abu Dabi’ye büyük katkı sağlıyor.
Her iki emirlik, karşılıklı bağımlılıklarından yararlanarak büyümeye devam ediyor. Bu dinamik, gelecekte her iki emirliğin de büyümesine katkı sağlayacak gibi görünüyor.