Trump'ın Zorlu Mücadelesi: Biden Dönemi ile Karşılaştırmalı ABD Analizi


Donald Trump Ocak 2025'te ikinci kez başkanlık görevine hazırlanırken, karmaşık yasal ve siyasi zorluklarla karşı karşıya kalıyor.
Diğer yandan, ilk başkanlık dönemi (2017-2021) ile Joe Biden yönetimi (2021-2025) arasındaki farklar, özellikle ekonomik durum ve sosyal konular açısından kamuoyu tartışmalarının odağında yer almaya devam ediyor.
Ekonomik durum, evsizlik, sağlık hizmetleri ve iklim politikaları gibi sosyal konuların incelenmesi, iki liderlik arasındaki büyük farklılıkları ve bunların Amerika Birleşik Devletleri'nin gidişatı üzerindeki etkisini ortaya koyuyor.
Trump'ın Karşılaştığı Yasal Zorluklar
Mayıs 2024'te Donald Trump, 2016 seçimleri sırasında aktris Stormy Daniels'a gizli ödemeler yapılması nedeniyle mali kayıtların tahrifi ile ilgili 34 suç ile mahkûm edildi.
Nihai karar tarihi, başkanlık yemin töreninden birkaç gün önce, 10 Ocak 2025 olarak belirlendi.
Reuters'a göre, bu davanın hapis cezasıyla sonuçlanması beklenmiyor, ancak siyasi itibarı için büyük bir tehdit oluşturuyor.
6 Ocak 2021'deki Kongre baskınının ise yasal ve siyasi sonuçları devam ediyor. Şimdiye kadar 1000'den fazla kişi suçlandı ve yüzlercesi hapis cezasına çarptırıldı.
Associated Press'in (AP News) yayınladığı bir rapora göre, Trump Beyaz Saray'a dönerse bazı mahkûmlara başkanlık affı vermeyi değerlendireceğini vaat etti, bu da geniş çaplı yasal ve siyasi tartışmalara yol açtı.
Trump'ın ikinci döneminde karşılaşacağı diğer zorluklardan biri Tik Tok uygulamasının yasaklanması meselesi. Yüksek Mahkeme, ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle uygulamanın satılmasını veya tamamen yasaklanmasını talep eden Trump destekli bir yasa hakkında karar verdi. Reuters'a göre, bu kararın ABD'nin teknoloji politikaları üzerinde geniş çaplı etkileri olabilir.
Trump ve Biden Dönemlerinde ABD Karşılaştırması
Washington Post'un istatistiklerine göre, Trump döneminde yıllık GSYİH büyümesi ortalama %2,5 oldu, ancak ekonomi 2020'de Covid-19 salgını nedeniyle %3,4 daraldı.
Öte yandan, Biden döneminde ekonomi canlandı ve yönetiminin izlediği teşvik mali politikaları sayesinde yıllık ortalama büyüme oranı %3,2'ye ulaştı.
ABD İşgücü İstatistikleri Bürosu'nun (U.S. Bureau of Labor Statistics) verilerine göre, Trump döneminde işsizlik oranı 2017'de %4,7'den 2020 başlarında %3,5'e düştü, ancak Covid-19 salgını nedeniyle aynı yılın nisan ayında %14,8'e yükseldi.
Biden döneminde işsizlik oranı Ocak 2021'de %6,3'ten 2024 sonunda %3,9'a kademeli olarak düştü, bu da işgücü piyasasında belirgin bir iyileşmeyi yansıtıyor.
Federal Reserve verilerine göre, Trump döneminde ortalama enflasyon oranı %1,8'di. Biden döneminde ise tedarik zinciri aksamaları nedeniyle enflasyon 2022'de %7'ye yükseldi, ancak 2024 sonunda %3,5'e düşerek istikrar kazandı.
Evsizlik konusunda, istatistikler Trump döneminde sorunun kötüleştiğini, Biden döneminde ise bazı iyileşmeler görüldüğünü gösteriyor.
ABD Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı'nın (HUD) istatistiklerine göre, Trump döneminde 2017-2020 yılları arasında evsiz sayısı %6 artarak 2020'de tek bir gecede 580.000'i aştı. Bu artış kısmen federal konut programları için yeterli finansman eksikliğinden kaynaklandı.
Biden yönetimi, kira yardımı ve acil konut programları dahil olmak üzere evsizlikle mücadele için 10 milyar dolarlık yardım tahsis etti. HUD'un bir raporuna göre, evsizler sayısı 2024'e kadar %5 azalarak yaklaşık 550.000'e düştü.
Bu çabalara rağmen, evsizlik sorunu azınlıkları orantısız bir şekilde etkilemeye devam ediyor; Afrikan Amerikalılar toplam nüfusun sadece %13'ünü oluşturmalarına rağmen evsizlerin %39'unu oluşturuyor.
Trump döneminde, yönetim Uygun Fiyatlı Sağlık Hizmeti Yasası'nı kaldırmaya çalıştı ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin (CDC) çalışmalarına göre sağlık sigortası olan Amerikalıların oranı 2016'da %91'den 2020'de %89,4'e düştü.
Biden döneminde yasanın desteklenmesi genişletildi ve 2024'e kadar sağlık sigortası olanların oranı %91,8'e yükseldi.
Trump döneminde, ilaç fiyatlarını düşürmek için "En Çok Tercih Edilen Ülke" kuralı getirildi, ancak Forbes'a göre uygulaması sınırlı kaldı.
Biden yönetimi ise ilaç şirketleriyle doğrudan müzakere etti ve aynı gazetenin raporlarına göre ortalama ilaç fiyatları %12 düştü.
İklim ve enerji politikaları konusunda, Donald Trump dönemi ABD'nin Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmesi ve 100'den fazla çevre düzenlemesinin geri alınmasıyla öne çıktı. Vox'un raporuna göre, fosil yakıt üretimine büyük önem verildi.
Buna karşılık, Joe Biden yönetimi Paris İklim Anlaşması'na yeniden katıldı ve 2030'a kadar karbon emisyonlarını %50 azaltma hedefi koydu.
ABD Enerji Bakanlığı'nın raporuna göre, yönetim sürdürülebilir bir ekonomiye geçişi desteklemek için yenilenebilir enerji projelerine 370 milyar dolar gibi büyük bir yatırım yaptı.
Trump ve Biden yönetimleri ABD'yi yönetmede tamamen farklı yaklaşımlar sergiledi. Trump, bazı sektörlerin güçlenmesine katkıda bulunan ekonomik büyüme ve düzenleyici yüklerin azaltılmasına odaklandı, ancak bu genellikle sosyal ve çevresel zorlukların ele alınması pahasına gerçekleşti.
Öte yandan Biden, sağlık hizmetleri, evsizlik ve iklim değişikliği gibi acil sosyal konulara odaklandı, ancak bu çabalar artan hükümet harcamaları ve yükselen enflasyon oranlarıyla birlikte geldi.
Trump'ın başkanlığa dönmeye hazırlandığı bu dönemde, ABD kritik bir kavşakta duruyor.
Evsizlik, sağlık sistemi reformu ve ekonomik eşitsizlik gibi devam eden zorluklar kapsamlı ve dengeli çözümler gerektiriyor. Önümüzdeki yıllar, liderliğin bu karmaşık konularla başa çıkma ve aynı zamanda ilerleme ve istikrar sağlama yeteneğini test edecek.