Trump’ın Gazze Planı: Vaat Edilen Barış mı, Dayatılan Teslimiyet mi?

07.10.2025 - 18:03 | Son Güncellenme: 07.10.2025 - 18:10
ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’deki savaşı bitirmek için hazırladığı 20 maddelik planı Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte düzenlediği basın toplantısında açıkladı.
Plan, yalnızca savaşı durdurmayı ve yeniden imarı değil; Gazze’nin siyasi, güvenlik ve idari yapısının da doğrudan ABD gözetiminde ve Trump’ın başkanlığını üstleneceği yeni bir uluslararası kurul aracılığıyla yeniden şekillendirilmesini öngörüyor.
Bu çıkış, bölgede karışık tepkilere yol açtı. Arap ve uluslararası çevrelerden geniş destek gelirken, Filistinlilerden kuşku ve direniş hareketlerinden sert itirazlar geldi. Bu nedenle plan, uygulanmaya hazır bir anlaşmadan çok tartışmalı bir siyasi-stratejik öneri olarak görülüyor.
Planın temel yapısı
Güvenlik yapısı
Hamas’ın silahsızlandırılması ve askeri altyapısının dağıtılması. Mısır ve Ürdün’ün de dahil olacağı uluslararası bir “geçici istikrar gücü” kurulması ve
İsrail’in sınır hattında belirli süre güvenlik varlığını sürdürmesi.
İnsani yardım ve imar yapısı
Gazze’ye insani yardım akışı, su, elektrik ve hastaneler dahil altyapının yeniden inşası.Trump’ın başkanlığında, Tony Blair gibi isimlerin de katılacağı “Barış Konseyi” adlı uluslararası bir komite kurulması ve Yatırımların teşviki ve Gazze’de özel bir ekonomik bölge oluşturulması.
Siyasi ve idari yüzen yapısı
Hamas ve mevcut Filistin yönetiminin dışında, teknokratlardan oluşacak bir idarenin Gazze’yi geçici olarak yönetmesi.
Gelecekte Filistin devletine giden bir siyasi sürecin açılması, fakat sıkı koşullara ve İsrail güvenliğiyle çelişmeyen şartlara bağlı olması ve Filistinliler ile İsrailliler arasında geniş kapsamlı bir diyalog ve “dinler arası diyalog” süreci başlatılması.
Siyasi boyutu
Plan, iki yıl süren savaşın ardından Gazze’yi Amerikan-İsrail bakış açısına göre yeniden dizayn etmeyi hedefliyor. Görünürde insani bir kurtarma girişimi gibi sunulsa da, özünde Hamas’ın askeri rolünü tasfiye etmeyi, siyasi olarak da devre dışı bırakmayı amaçlıyor.
Eleştirmenlere göre bu, “barış anlaşması” olmaktan çok “teslimiyet dayatması”.
Dikkat çekici bir diğer unsur, Trump’ın kendisini “Barış Konseyi”nin başına koyması. Bu adım, Filistin dosyasını kendi imajını parlatacak bir vitrine dönüştürme niyeti olarak değerlendiriliyor.
İsrail’in tavrı
Netanyahu plana sıcak baktı ve İsrail’in temel hedefleriyle uyumlu olduğunu söyledi: Esirlerin geri alınması, Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’nin gelecekte bir tehdit oluşturmamasının sağlanması.

Ancak uzmanlara göre Netanyahu, bazı kritik detaylar konusunda sessiz kaldı. Özellikle uluslararası denetim mekanizması ve teknokrat hükümet fikrine temkinli yaklaşması, Tel Aviv’in bu planı kendi çıkarına esnetmek istediğini gösteriyor.
Filistin’i tasfiye etme girişimi
Filistinli araştırmacı Ahmed Atawna, FokusPlus’a yaptığı açıklamada Trump’ın planının aslında “Filistin meselesini tasfiye etme girişimi” olduğunu söyledi. Atawna’ya göre plan, Gazze’yi tamamen Filistin yönetiminin elinden çıkarıp uluslararası bir yönetime devretmeyi öngörüyor. Bu durum, Filistin topraklarının parçalanması ve Gazze’nin Filistinlilerin otoritesinden koparılması anlamına geliyor.
Atawna, söz konusu planın yakın dönemde Filistin devletine verilen tanımaların gerisine düşmekle kalmayıp, aynı zamanda “gönüllü göç” adı altında bir nüfus boşaltma operasyonuna kapı araladığını da vurguladı. Çünkü plana göre kurulacak yeni yönetim uluslararası olacak, ulusal bir Filistin yönetimi olmayacak. Bu da, Gazze’den ayrılmak isteyenlere kolaylık sağlanacağı ve kentin giderek boşaltılacağı anlamına geliyor. Atawna’ya göre, planın bir diğer sonucu da yeniden imar sürecinin bilinçli olarak tıkanması. Atawna, bu durumun Gazzelileri göçe zorlayacağını ifade etti. Ayrıca Trump’ın basın toplantısında Kudüs’ü “İsrail’in bölünmez başkenti” olarak tanıdığını hatırlattı. Oysa Kudüs, Filistinlilerin en temel meselesi. Dahası, uluslararası toplumun büyük kısmı Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak kabul etmiş durumda. Ancak Trump, önceki başkanlık döneminde Kudüs’ü tek taraflı şekilde İsrail’in başkenti ilan etmişti.
Atawna, Gazze’nin Filistin yönetiminden çıkarılmasının, Filistin devletinin hayalini tamamen bitirmek anlamına geldiğini belirtti. Çünkü bir yandan Gazze elden çıkarılırken, öte yandan Batı Şeria İsrail’in yerleşim politikalarıyla adım adım parçalanıyor. Bu da Filistin devleti ihtimalinin tamamen ortadan kalkması demek.
Orijinal plan bu değildi
Atawna, Trump’ın sunduğu planın daha önce İslam ve Arap ülkeleri liderleriyle mutabakata varılan planla hiçbir ilgisinin olmadığını da vurguladı.O mutabakata göre: İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi, Gazze’den Filistinlilerin zorla göç ettirilmesinin engellenmesi ve Bağımsız bir Filistin devletinin kurulması
üzerinde uzlaşılmıştı. Ancak Trump ve Netanyahu, bu planı İsrail’in çıkarlarına göre değiştirdi. Netanyahu’nun da açıkça ifade ettiği gibi, yeni plan İsrail’e istediği her şeyi hatta zorla elde edemediklerini fazlasıyla veriyor.
Atawna, Trump’ın ortaya koyduğu planın, Arap ve İslam ülkeleriyle varılan orijinal mutabakatla hiçbir ilgisi olmadığını; aksine Amerikan-İsrail ortak yapımı bir proje olduğunu ve amacının İsrail’in çıkarlarını garanti altına alarak Filistin davasını tasfiye etmek olduğunu söyledi.
Arap ve uluslararası tutumlar
Üzerinde uzlaşılan mutabakattan farklı olmasına rağmen bölge ülkeleri (Katar, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, BAE, Türkiye, Pakistan, Endonezya): ABD’yle işbirliği mesajı verdi. Ancak, zorla göçün engellenmesi ve yardımların kesintisiz devam etmesi şartını öne çıkardı.
Uluslararası toplum: Girişimi destekledi, “kalıcı barış için umut ışığı” olarak tanımladı.
Fakat sahada uygulanabilirliği konusunda ciddi kaygılar da dile getirildi.
Filistinli tarafların tepkiler
Hamas: Planı “iyi niyetle inceleyeceğini” açıkladı ancak resmi tutum ortaya koymadı. Kabul, siyasi bir boyun eğiş anlamına gelirken; reddi, savaşın devamının sorumluluğunu yükleyebilir.
İslami Cihad: Kesin bir dille reddetti. Planı, “bölgeyi patlatacak bir reçete” ve “ABD şemsiyesi altında dayatılan İsrail şartları” olarak nitelendirdi.
Filistin Yönetimi: Washington ve bölge ülkeleriyle işbirliği mesajı verdi, ancak bunu iki devletli çözüm ve kendi iç reform süreciyle ilişkilendirdi.
Önündeki engeller
Hamas’ın dışlanması ve Silahsızlanma şartı, planın en büyük açmazı. Hamas, direnişin sembolü olan silah konusunda geri adım atmıyor.
Filistin Yönetimi’nin reformu: ABD’nin öngördüğü değişiklikler, yönetimi fiilen İsrail şartlarına bağımlı hale getirebilir.
İsrail’in rolü: Tel Aviv, planı Gazze’de uzun vadeli güvenlik varlığını meşrulaştırmak için kullanabilir.
Halkın iradesi: Filistinliler, uluslararası denetimli bir yönetime razı olur mu? Bu durum bağımsız devlet talebini gölgeleyebilir.





