ABD'den Güney Afrika'ya Tehdit! Apartheid Yeniden Mi Başlıyor?

Afrika uzmanı ve gazeteci İbrahim Tığlı, Güney Afrika'daki toprak reformu ve apartheid rejimiyle ilgili güncel gelişmeleri Fokus+ için inceledi.
İbrahim Tığlı
ABD'den Güney Afrika'ya Tehdit! Apartheid Yeniden Mi Başlıyor
6 Şubat 2025

Güney Afrika 1994’te beyaz azınlıkçı apartheid yönetime son vererek siyah ve beyazların eşit bir şekilde yaşayacağı demokratik rejime geçti. İsrail’in kuruluş tarihi de olan 1948 de başlayan Güney Afrikalı apartheid rejime göre ülkenin çoğunluğunu oluşturan siyahlar, azınlığı oluşturan beyazlarla aynı haklara sahip değildi. Oy kullanma ve beyazların yaşadığı yerlere gitme hakları yoktu hatta vatandaşlık hakları bile yoktu.  

Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela, uzun süren bir özgürlük yürüyüşü başlattı. Bu özgürlük mücadelesinde binlerce siyahi hayatını kaybetti, hapishanelerde yaşlandılar, çocukları eğitim gibi birçok haktan yoksun kalarak büyüdüler. Nihayetinde Mandela 27 yıl kaldığı hapishaneden çıkarak Güney Afrika özgürlüğünün temsilcisi oldu. 

Mandela, siyahi Güney Afrika vatandaşlarına özgürlük eşitlik ve adaleti getirmişti ama bir şeyi başaramamıştı. O da ekonomik özgürlük. Siyahların hala Güney Afrika’da eşit ekonomik haklara sahip olduğunu söylemek zor. Güney Afrika çiftçilerinin hala yüzde 85’i beyazlardan oluşuyor. Ülkenin en geniş ve verimli topraklar hala beyazların elinde. Mandela ve sonraki Afrika ulusal kongre partisinin liderleri Güney Afrika’da kapsamlı bir toprak reformu yapmaya cesaret edemediler. Çünkü onlar da biliyordu ki, Güney Afrika çoğunluğu özgürlük veren ve beyaz kuzeyli küresel sistem, ekonomik eşitliği hiçbir zaman vermeyecekti. Zimbabwe’nin eski devlet Başkanı Robert Mugabe toprakları ve madenlerini kamulaştırmanın bedelini çok ağır ödemişti. İngiltere, Mugabe’ye verdiği ödül ve nişanları hemen geri çekmiş, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın başını çektiği blok Zimbabwe’ye yıllarca ekonomik bir bedel ödetmişti. Dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip Zimbabwe bir türlü küresel kapitalizmin baskısından kurtulamamıştı. 

Trump'ın Güney Afrika açıklaması ve toprak reformu tartışmaları

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz Pazar sosyal medya sitesinden Güney Afrika ile ilgili sert bir açıklama yaptı. Güney Afrika’da beyazların topraklarına el konulduğunu iddia ederek bazı insanlara hükümetin kötü davrandığını ve buna karşılık Güney Afrika’ya yapılacak yardımların durdurulacağını açıkladı. Öncelikle bu açıklama herhangi bir kanıttan yoksun bir açıklama olduğu gözüküyor. Çünkü Güney Afrika hükümeti 1994’ten beri kimsenin toprağına el koymuş değil. Fakat Güney Afrika kapsamlı bir toprak reformu olmasa da ülkedeki bazı toprakları kamulaştırmak için yeni bir toprak kanunu çıkarmıştı. Bu yeni çıkan yasaya göre kullanılmayan topraklara devlet el koyacak ve herhangi bir tazminatta ödemeyecekti. Yasa, halihazırda kullanılmayan, boş bırakılan arazileri kapsıyordu. Güney Afrika’da toprak mülkiyeti oldukça güçlüdür. Özellikle konut ve üretim amaçlı topraklara kimse el koyamaz. Johanesburg ve başkent Proteria arasındaki otoyol dahi özel mülkiyete aittir. Devlet bu otoyol arazisini dahi kamulaştıramamıştır.     

 Oysaki Güney Afrika’nın kirli apartheid rejimi siyahilerin ve melezlerin topraklarına el koymuştur. Disitrict 6 bölgesi bunlardan biriydi. Cape Town merkezindeki bu bölgeye beyazlar el koyarak siyahları ve melezler yaşadıkları yerlerden çıkarılmış, bu topraklar beyazlara dağıtılmıştı.  

Güney Afrika’nın yapmak istediği toprak dağılımı adaletsizliğini kısmen de olsa sona erdirmek. Ülke topraklarının büyük bir bölümü hala hayatını ABD, Hollanda, Almanya, İsrail’de yaşayan Güney Afrika’dan göç etmiş beyazların mülkiyetinde. Bu toprakların önemli bir bölümünde ise üretim sağlanmıyor. Bu topraklar üzerinde hükümetin ve yerli halkın herhangi bir tasarruf hakkı bulunmuyor. 

ABD, 2023 yılında Güney Afrika’ya toplamda 400 milyon USD’lik bir yardım gerçekleştirmiş ve bu yardımların önemli bir bölümü HİV/AİDS’le mücadele için harcanmış. Ülkenin maden kaynaklarına hala sahip olan beyazların işlettiği altın ve elmas madenlerinin geliri ise yıllık 50 milyar USD’yi buluyor. 50 milyar USD İngiltere, Belçika, Hindistan ABD ve İsrail arasında paylaştırılıyor. Ülkenin en önemli elmas madenini hala sömürgeci Cecil Rodes’in akrabalarının sahip olduğu şirket yönetiyor. 

Trump'ın sert eleştirilerinin arkasındaki nedenler

Trump’ın Güney Afrika’ya karşı sert tutumunda öncelikle kendisi de Güney Afrika doğumlu ve vatandaşı olan Elon Musk’ın etkisi var. Musk gençlik yıllarında terk ettiği Güney Afrika’dan gitmesini ‘askerlik yapmayı istemediği’ için olarak söylüyor. Fakat Musk askerliği apartheid yönetimi eleştirmekten ziyade “boşa geçirilecek zaman’ olarak görmesi aşikar. Onun meselesi atalarının kurduğu ayrımcı apartheid yönetimden ziyade uyguladığı askerlik yöntemi ile alakalı. 

Trump’dan sonra Musk’ın sahip olduğu X platformu üzerinden Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa’yı hedef göstermesi de manidar. Musk, Güney Afrika hükümetinin kamulaştırmasına karşı çıkarken ırkçılıkla itham etmesi ve apartheide gönderme yapması düşündürücü gerçekten. Musk, bu toprakların beyazların olmadığını bilmesine rağmen beyaz üstünlükçü bir yaklaşımla Güney Afrika yönetimini beyazların mallarına el konulması, çiftçilere karşı şiddet uygulaması gibi iddialar Güney Afrika’da yeni bir kavganın da fitilini başlatacaktır çünkü, bazı zamanlarda beyaz çiftçilere yönelik saldırılar olduğu doğrudur, fakat bu saldırılar daha çok fevri tepkiler olup politik kaygılar içermeyip hırsızlık, gasp gibi adi suçlara yöneliktir.  

Trump’ın tepkisinin ikinci nedeni ise Netanyahu ziyareti öncesi İsrail’e bir jest olarak da görülebilir. Çünkü Güney Afrika hükümeti İsrailli yetkilileri Uluslararası Adalet Divanına götüren ve başta Netanyahu olmak üzere soykırıma cinayete vahşete katılmış İsrailli yetkilileri mahkemede yargılanması ve haklarında ceza verilmesinin fitilini ateşleyen ülke. Filistin’e verilen desteğin bir bedeli olmalıydı ve Güney Afrika hükümeti cezalandırılmalıydı. Trump’ın açıklamasından sonra hemen ülkenin para birimi RAND USD karşısında değer kaybetmeye başladı. 

Trump başından beri BRICS’e karşı bir tepkisi olduğu biliniyor. Güney Afrika BRICS üyesi ve örgütün Afrika’daki en güçlü üyesi. Trump’ın bu saldırısı sadece Güney Afrika’ya değil BRICS’e karşı da bir tepkidir. Güney Afrika ortak para birimini savunan ülkelerden biri ve Çin’in bölgedeki en önemli partnerlerinden.  

Güney Afrika Devlet başkanı ve Uluslararası İlişkiler Bakanı, Trump ve yoldaşı Musk’ın açıklamalarına sert tepkiler verdiler. Toprak yasası kanunundan geri adım atılmayacağı görünüyor ama uygulaması geciktirilebilir. Trump, Güney Afrika’yla uğraşmaya devam edecek gibi görünüyor. Eğer hükümet ortağı beyazların söz sahibi olduğu DA partisi de Trump’a destek verirse ANC iktidarı ve Ramaphosa’yı zor bir süreç bekleyecektir. Güney Afrika, Çin ve Rusya ile daha çok yakınlaşmaya çalışabilir ama Güney Afrika’da ABD’ye karşı bir ortak bilinç oluşma ihtimali de zayıf. 

Trump ilk döneminde Afrika ile uğraşmayı pek önemsememişti. Fakat şimdi Afrika’yı dikkate alacağı hatta eski günleri tekrar hatırlatacağını söylemek mümkün. Eğer Musk’ın etkisinde kalırsa yönetim tekrar bir apartheid rejime yönelebilir. Beyazların yönetiminde bir hafif bir rejim. Daha tehlikelisi ise beyazların etkin olduğu Batı Cape eyaletinin ayrı veya özerk bir yönetime kavuşmasının da yolu açılabilir. Zaten ülkenin beyazları siyahilerin yönetiminden çok memnun oldukları da söylenmez.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.