Hamas Yetkilisi Basem Naim: Gazze'de Herhangi Bir Yabancı Gücün Vesayetini Reddediyoruz

Fokus Plus'a özel açıklamalarda bulunan Hamas Siyasi Bürosu Üyesi Dr. Basem Naim, ateşkes anlaşmasının ayrıntılarını değerlendirdi. Naim, Hamas'ın iktidarı bağımsız bir teknokrat hükümete devretmeye hazır olduğunu ancak "Filistin halkına vesayet" dayatılmasını reddettiklerini belirtti.
ali zalat
Hamas Yetkilisi Basem Naim: Gazze'de Herhangi Bir Yabancı Gücün Vesayetini Reddediyoruz

14.10.2025 - 17:20  |  Son Güncellenme: 14.10.2025 - 17:53

Hamas Siyasi Bürosu lideri ve üyesi Dr. Basem Naim, Fokus Plus'a verdiği özel röportajda, İsrail ile varılan ateşkes anlaşmasının ayrıntılarını açıkladı. 

Hamas Hareketinin "Filistin halkının bugüne kadar verdiği en uzun savaşı" sona erdirecek bir anlaşmaya varma konusundaki ciddiyetini vurgulayan Naim, İsrail işgalinin "76 yıldır hiçbir anlaşmaya uymadığı" uyarısında bulundu.

"İmha savaşını durdurmak için müzakerelere tüm ciddiyetimizle girdik"


Sözlerine şehitler, yaralılar ve esirler için dua ederek başlayan Naim, Hamas'ın bu müzakere turuna "gerekli tüm ciddiyetle" girdiğini, çünkü tartışmanın "Arap ulusunun bu düşmanla bugüne kadar verdiği en uzun savaş: iki yıllık sürekli saldırı, katliam ve soykırım" etrafında döndüğünü vurguladı. 

Naim, saldırıların ilk günlerinden itibaren, merhum lideri İsmail Haniye öncülüğünde Hamas'ın arabuluculara ve ilgili ülkelere gönderilen üç aşamalı bir plan yayınladığına dikkati çekti. İlk aşamada saldırıların durdurulması ve İsrail güçlerinin tüm Filistin topraklarından çekilmesi yer alıyordu. 

Ayrıca Naim, "Bu hedefe ulaşmada gerçek bir ciddiyet olduğunu hissettiğimizde, hareket bu çabanın başarısı için mümkün olan en büyük fırsatı sağlamak için tüm gücüyle çalıştı. Başkan Trump'ın önerisi de dahil olmak üzere, hareketin sunulan tüm belgeleri ve önerileri ele alış biçiminde bunu gördük" dedi. 

Ancak, Filistinlilerin "karşı tarafın üzerinde uzlaşı sağlanılan maddelere uymayabileceği konusunda her zaman derin bir endişe ve korku duyduklarını, çünkü bunun 76 yıldır böyle olduğunu" söyledi.

İsrail'in belirsiz çekilmesi ve belirsiz hatlar


İsrail'in ilk aşamada kararlaştırılan çekilmeye olan bağlılığı hakkında ise Naim, "İsrail güçleri bölgelerden çekilmeye ve yeniden konuşlanmaya başladı, ancak çekilme hatları henüz net veya kesin değil" diye konuştu.

"Ordu, üzerinde anlaşılanlara dayanarak yeniden konuşlanmaya çalıştıkça, bu konu zamanla daha da netleşebilir" diyen Naim, insanların "evlerine ve ikametgahlarına dönmeye ve enkaz altında kalan sevdiklerini aramaya istekli" olduklarını belirterek, "mevcut yeniden konuşlanma hatlarının nihai hatlar olmadığını" vurguladı.

İsrail, tutuklu liderleri serbest bırakmaya yanaşmıyor


Esir ve tutuklu değişimiyle ilgili olarak Naim, "Hareketin, toplantıdan bir saat önce bile, İsrail tarafından alınan isimlerin listesini resmi olarak açıklamadığını" belirtti. 

Anlaşmanın, 7 Ekim'den sonra Gazze'de tutuklanan yaklaşık bin 750 tutuklunun yanı sıra, müebbet ve uzun süreli hapis cezalarını çeken 250 Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını öngördüğünü de belirtti.

Ancak, "Siyonist düşmanın, İbrahim Hamid, Hasan Salame, Mervan Barguti, Ahmed Saadat ve diğerleri gibi önde gelen Filistinli liderlerden herhangi birini serbest bırakma konusunda inatçı olduğunu" vurguladı.

Naim, "Özellikle, her iki taraf da üzerinde anlaşana kadar nihai isimlerin açıklanmayacağı konusunda bir anlaşmaya varıldığı için, arabulucular aracılığıyla bu isimlerin serbest bırakılması için ciddi çalışmalar yürütülmeye devam ediliyor" diye ekledi.

İkinci aşama müzakereleri: Yönetim, silahlar ve çetrefilli konular


"Önemli, çetrefilli ve karmaşık konuları" içeren ikinci aşama müzakerelerine ilişkin olarak Naim, Hamas'ın tutumunun en başından beri net olduğunu vurguladı. 

Öte yandan Naim, "Savaşla doğrudan ilgili konularda müzakerelere girebiliriz: ateşkes, geri çekilme, esirlerin serbest bırakılması, geçişlerin açılması ve yardımların girişi" dedi.

Gazze Şeridi'ni yönetecek bağımsız bir teknokrat hükümetinin kurulması, Arap, İslami veya uluslararası güçlerin varlığı, Gazze Şeridi'nin kaderi veya direnişin silahları gibi kalan konulara gelince, Naim, Hamas'ın esneklik gösterdiğini, ancak "bunların tüm Filistin toplumu tarafından ele alınması gereken konular olduğunu ve Hamas'ın bu toplumun kilit bir parçası olduğunu" vurguladı.

"İktidarı devretmeye hazırız, ancak vesayetçiliği reddediyoruz"


Naim çarpıcı ifadelerle, Hamas'ın Gazze'de iktidara tutunmadığını ve hükümeti bağımsız teknokratlara ve ulusal figürlere devretmeye hazır olduğunu doğruladı. 

Hamas yetkilisi, "Hükümet konusundaki tutumumuz yeni değil. 2014 yılında hükümeti tamamen Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından kurulan ulusal birlik hükümetine devrettik. 2017 yılında ise Gazze Şeridi'nin tüm işlerini yürüten idari komiteyi feshederek hükümeti tekrar Ramallah hükümetine devrettik" dedi. 

"Bir yıl veya daha uzun bir süre önce, Mısır tarafından Gazze Şeridi'ni bağımsızların yöneteceği bir kurul oluşturulması önerisi gelmişti ve biz de ilk önceliğimizin tüm Filistinliler, Gazze ve Batı Şeria için ulusal bir birlik hükümeti olduğunu vurguladık. Ancak eğer bu gerekliyse ve savaşın durdurulmasına yardımcı olabilecekse, Gazze'nin iktidarını veya yönetimini Ramallah'taki Filistin Yönetimi'nin yetkisinde olacak Filistinli bağımsızlardan oluşan bir kurula devretmeye hazırız. Bu kurul her şeyden sorumlu olacak: sağlık, eğitim, geçişler ve güvenlik" diyen Naim, ancak "Filistin halkına yeni bir vesayete veya Balfour II'ye ihtiyaç duyan küçüklermiş gibi davranılmasına" karşı uyarıda bulundu. 

Tony Blair'in danışman olarak atanmasını sert bir şekilde eleştiren Naim, "Tony Blair gibi bir adamın tarihinde, Irak ve Afganistan'daki Araplar ve Müslümanlar için ölüm, katliam ve yıkımdan başka bir şey görmedik. 18 yıldan uzun süredir Gazze Şeridi'ne ablukanın tüm koşullarını dayatan uluslararası dörtlüye başkanlık eden kişi oydu" dedi.

Direniş silahları: Uluslararası garantilerle koşullandırılmış esneklik


Naim, en hassas konu olan direniş silahları konusunda, "Filistin halkının stratejik bir hedefi var: Bu işgalden nasıl kurtulup bağımsızlıklarına, özgürlüklerine ve geri dönüşlerine kavuşup kaderlerini nasıl belirleyebilirler? Eğer bu herhangi bir barışçıl, siyasi veya diplomatik yolla başarılabilirse, o zaman gereken budur. Silahlar kendi başlarına bir amaç değildir" dedi.

Naim, "Uluslararası hukuk, Filistinlilere kendilerini savunma ve silahlı direniş de dahil olmak üzere her türlü yolla işgale direnme hakkını tam olarak veriyor" diye ekledi.

Ayrıca Naim, hareketin bu konuda stratejik esneklik gösterdiğini belirterek, "Arap, İslam ve uluslararası garantilerle, silahların bir kenara bırakılabileceği ve silahların statüsünün bir şekilde düzenlenebileceği beş, yedi veya on yıllık bir ateşkes veya sükunet dönemine hazırız. Bu tür konular için dünya çapında modeller mevcut ve nihayetinde bağımsız bir Filistin devleti olacağı umudu var" dedi. Hamas'ın 2017 tarihli siyasi belgesinde "1967 sınırları içinde başkenti Kudüs olan, tüm Filistinlilerle birlikte bir Filistin devleti kabul edebileceğini" beyan ettiğini belirtti.

Ancak Naim, "herhangi bir tarafın kendilerini direniş haklarından mahrum bırakmasını" şiddetle reddetti ve "Neden soru, sorunun kaynağının direniş olduğu ima ediliyormuş gibi yöneltiliyor? Batı Şeria'da Hamas ve 7 Ekim hareketi var mı? Orada tanık olduğumuz şey katliam, evlerin yıkılması, insanların yerinden edilmesi ve toprakların ilhakı ve bunların Hamas'la hiçbir ilgisi yok" ifadelerini kullandı.

"Filistin davası kurtuluş yolunda önemli ilerlemeler kaydetti"


Direnişin son iki yıldaki kazanımlarını değerlendiren Naim, "7 Ekim'den önce Filistin davası bölgesel ve uluslararası gündemden neredeyse silinmiş ve unutulmuştu. Ancak bu mübarek ve şanlı mücadele, Filistin davasını özgün haliyle hem bölgede hem de ötesinde herkesin gündemine yerleştirmeyi başardı" dedi.

"Bugün dünyanın her köşesinde Filistin bayrağı dalgalanıyor ve ister Arap, ister Müslüman, ister yabancı olsun, Avrupa'da, Amerika'da, Latin Amerika'da veya Afrika'da insanların Filistin özgürlüğü için slogan atmadığı yer yok" diye ekledi. 

Filistin halkının ödediği ağır bedellere rağmen Naim, (çoğu kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık 70 bin şehit, 150 bin yaralı ve Gazze Şeridi'nin yüzde 90'ının yok edildi), "Halkımız ve yiğit direnişimiz İsrail'in tüm planlarını boşa çıkarmayı başardı: Filistin halkını yerinden edemediler, esirlerini zorla kurtaramadılar ve direnişin ve liderlerinin tünellerden ellerini kaldırmış ve silahlarını teslim etmiş bir şekilde çıkmalarını sağlayamadılar" dedi. 

Hamas yetkilisi, "Filistin davasının bu iki yıl sonra aldığı bu yeni konum, kurtuluş yolunda önemli ve ileri bir kilometre taşıdır. Filistin davası, insanlık ve adaletin barometresidir ve iyiliği, insanlığı ve adaleti seven herkes tarihin doğru tarafında durmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Yabancı güçler konusunda kesin bir tavır: İşgale hiçbir alternatif kabul etmeyeceğiz


Naim, konuşmasının sonunda hareketin Gazze Şeridi'ndeki Arap veya uluslararası güçlerin varlığına ilişkin tutumunu ortaya koyarak, "bu meselenin yalnızca arabulucularla değil, aynı zamanda önce tüm Filistinlilerle, sonra tüm Arap ülkeleriyle geniş ve derinlemesine bir tartışma gerektirdiğini" vurguladı.

Ayrıca Naim, "Cevaplanması gereken birkaç soru var: Bu güçler sadece Gazze için mi? Neden Gazze ve Batı Şeria için de değil? Sınırda gözetleme amaçlı mı bulunuyorlar, yoksa müdahale edebilirler mi? Ülke içinde mi güvenlik görevi yürütüyorlar? Bu soruların net cevapları gerekiyor" dedi.

Naim, "Bu tür güçlerin bu şekilde varlığı, Gazze'yi fiilen işgal altında tuttuğunuz, ancak işgalciyi işgal altındaki halka karşı tüm yasal sorumluluklarından muaf tuttuğunuz anlamına geliyor. Böylece, faşizmine, Nazizmine ve uluslararası ve BM kurumlarının soykırım ve etnik temizlik olarak kabul ettiği suçlarına rağmen işgali ödüllendiriyorsunuz" şeklinde bir uyarıda bulundu. Naim, "Sadece Hamas'taki hiçbir Filistinlinin değil, hiçbir özgür Arap'ın, bundan sonraki aşamada işgal adına böyle bir rol üstlenmeyi kabul edeceğine inanmıyorum" dedi