Euro-Med Başkanı: İsrail'in UNRWA Yasağı Milyonlarca Filistinliyi Temel Haklarından Mahrum Bırakacak


Filistinli insan hakları savunucusu ve Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med) Başkanı Ramy Abdu, İsrail’in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) faaliyetlerini durdurma kararının yürürlüğe girmesine ilişkin Fokus Plus’a değerlendirmelerde bulundu.
Euro-Med Başkanı, İsrail’in UNRWA’nın işgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet göstermesini yasaklama kararının, işgalcilerin Filistinli mültecilerin haklarını baltalamayı ve davalarını yok etmeyi amaçlayan felaket niteliğinde bir adım olduğunu söyledi.
Kararın siyasi boyutuna dikkat çeken Abdu, bunun Filistinli mültecilerin acılarını tanıyan uluslararası bir kuruluş olan UNRWA’nın temsil ettiği sembolü ortadan kaldırılarak, Filistinli mülteci sorununun tasfiyesine yönelik bir girişimle bağlantılı olduğunu vurguladı.
İsrail’in UNRWA’yı yasaklayarak, Filistinlilerin geri dönüş hakkının uluslararası toplumun hafızadan silinmesine ve konunun hiçbir etkisi olmayan komiteler veya kuruluşlar tarafından tartışılarak “göz ardı edilebilecek” bir konu haline gelmesini hedeflediğini de ekledi.
Abdu insani açıdan bakıldığında ise, UNRWA’nın yasaklanmasının yüz binlerce Filistinli mülteciyi eğitim, sağlık, yardım ve barınma alanlarındaki temel hizmetlerden mahrum bırakacağının altını çizdi.
Kararın tehlikeli yansımaları
Euro-Med Başkanı, UNRWA’nın hizmetlerinde şu ana kadar yaşanan kesintilere rağmen, özellikle kötüleşen ekonomik koşullar ışığında, binlerce Filistinli aile için hayati önemde bir can simidi olduğunu dile getirdi.
Bu kararın, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı nedeniyle daha da tehlikeli sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Abdu, UNRWA’nın ateşkesten bu yana Gazze Şeridi’ne yapılan gıda yardımının yüzde 60’yla en büyük yardım sağlayıcısı kuruluş olduğunu da ekledi.
İsrail’in söz konusu kararının, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku kapsamında güvence altına alınan mültecilerin gıda, sağlık, eğitim ve yeterli barınma gibi temel haklarını etkileyeceğini belirten Abdu, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
“Binlerce UNRWA çalışanı işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak, bu da özellikle yıllardır ağır bir abluka altında olan Gazze Şeridi’nde yoksulluk ve işsizlik oranlarının artmasına yol açacaktır.”
Abdu ayrıca UNRWA’nın yasaklanmasının, İsrail sağının politikaları ve ABD Başkanı Donald Trump’ın planları çerçevesinde, “Filistin varlığının ortadan kaldırılmasına ve yeni yerinden etme dalgalarının yaratılmasına yol açabileceği” konusunda uyardı.
Filistinli mülteci sorununun, “İsrail çetelerinin” eylemleri sonucunda ortaya çıktığını söyleyen Abdu, geri dönüş hakkının silinemeyecek ve zaman aşımına uğramayacak tarihsel bir hak olduğunu vurguladı.
Abdu, UNRWA’nın faaliyetlerini durdurma kararının, İsrail’in Filistinli mülteci sorununu ortadan kaldırmaya yönelik sistematik politikasının bir parçası olduğuna vurgu yaptı.
UNRWA’nın varlığının, mülteci trajedisi ve onların geri dönüş hakkının uluslararası alanda tanınması anlamına geleceğini söyleyen Abdu, “Kuruluşun faaliyetlerinin yasaklanması, bu tanınmayı ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimdir” diye ekledi.
Uluslararası yasaların ihlali
Filistinli insan hakları savunucusu, İsrail’in BM kararıyla kurulmuş bir örgüt olan UNRWA’yı yasaklama hakkına sahip olmadığının altını çizerek şunları söyledi:
“Bu karar, başta mültecileri korumak ve temel haklarını güvence altına almakla toplumu yükümlü kılan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair BM Sözleşmesi ve 1967 tarihli Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol olmak üzere birçok uluslararası yasa ve sözleşmeyle çelişmektedir.”
Abdu, İsrail’in bu adımının kararının ayrıca, Filistinli mültecilere davalarına adil bir çözüm bulunana kadar yardım sağlamak üzere UNRWA’nın kurulmasını öngören 1949 tarihli 302 sayılı BM Genel Kurul kararının ihlali olduğunu belirterek, şu ifadelerle açıklamasını sürdürdü:
“İsrail’in UNRWA’ya yönelik yasağı, insani yardımın engellenmesi de dahil olmak üzere işgal altındaki topraklarda sivil nüfusu etkileyen her türlü keyfi önlemi yasaklayan 1949 tarihli Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ediyor.”
Abdu aynı zamanda bu kararın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yanı sıra BM tarafından kabul edilen Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin ihlali anlamına geldiğini de belirtti.
Kararla mücadele
UNRWA’yı kuran BM’nin bu karara karşı temel bir sorumluluğu olduğunu vurgulayan Abdu, “Bu nedenle, BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi’nin sadece kararı kınaması değil, aynı zamanda iptalini ve UNRWA’ya karşı herhangi bir eylem için hesap verilebilirliği sağlaması gerekir” dedi.
Abdu, İsrail’in işgalci bir güç olarak “yükümlülüklerinin ihlali” niteliğindeki kararın yasallığı konusunda görüş almak üzere Uluslararası Adalet Divanı’na gidilebileceğini de ifade etti.
Filistinli insan hakları savunucusu, UNRWA’nın çalışmalarına son vererek insani yardımları kasten engellediği ve halkı temel haklarından mahrum bıraktığı için, İsrail’e karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) aracılığıyla hareket etmenin mümkün olduğuna dikkat çekti.
İsrail’in bu eylemlerinin, UCM’nin kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü kapsamında bir “savaş suçu” olarak sınıflandırılabileceğini de ekledi.
UNRWA’nın bu konudaki sorumluluğuna da değinen Abdu, “İsrail’in kararına teslim olmamalı, bunu yasal bir karar olarak görmemeli ve çalışmalarına devam etmelidir” diye konuştu.
İsrail’i her türlü saldırganlıktan sorumlu tutmanın gerekli olduğunu söyleyen Abdu, “İsrail saldırılarının durdurulması için toplumsal müdahaleye ihtiyaç var” dedi.
Euro-Med Başkanı, Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi’nin de sadece siyasi kınamalarla yetinmeyip, bu kararla mücadele etmek için uluslararası toplum nezdinde yasal ve diplomatik rolünü oynaması gerektiğini vurguladı.
Abdu, söz konusu kararın İsrail’in işgal altındaki topraklarda yerleşim birimleri kurma, kuşatma, temel hizmetlerden mahrum bırakma ve soykırım suçu yoluyla Filistinlilerin varlığını sona erdirmeyi amaçlayan politikalarından ayrı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini de söyledi.
Filistinli insan hakları savunucusu, Fokus Plus’a yaptığı açıklamayı, “Bu karar karşısında, İsrail’in Filistinli mültecilerin haklarını baltalayan bir oldubittiyi dayatma girişimlerini engellemek için koordineli bir şeklide hukuki, diplomatik ve medya faaliyetleri gerekmektedir” ifadeleriyle noktaladı.
İsrail’in, UNRWA’nın faaliyetlerini yasaklama kararı bugün yürürlüğe girdi.
BM üyesi devletlerin gönüllü katkılarıyla finanse edilen UNRWA’nın yasaklanmasını içeren iki yasa tasarısı, 28 Ekim 2024’te İsrail’in yasama organı Knesset’te büyük bir çoğunlukla onaylandı.
Gazze, Doğu Kudüs, Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve Ürdün’deki yaklaşık 5,9 milyon Filistinli mülteci için okul, sosyal hizmetler ve sağlık merkezleri işleten UNRWA, bölgeye gıda yardımı da yapıyordu.