Trump’ın Karanlık Prensi: Jared Kushner (1)

Gazeteci Ertuğrul Cingil, Donald Trump’ın damadı Jared Kushner’in aile bağları, dini kimliği ve İsrail’le kurduğu ilişkiler üzerinden güç ve nüfuz ağını Fokus+ için kaleme aldı.
Ertugrul-cingil
251021ZK_Web_-_Trump%E2%80%99%C4%B1n_Karanl%C4%B1k_Prensi-_Jared_Kushner_(1)-Ertu%C4%9Frul_Cingil (1).jpg

21.10.2025 - 16:15  |  Son Güncellenme: 21.10.2025 - 16:51

Netanyahu’dan Trump’a Kushner’in güç yolculuğu  

ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yakını Jared Kushner’in Amerika’da başlayan yolculuğu, inanç, güç ve çıkarın iç içe geçtiği bir hikayedir. Jared Kushner’in siyasi yükselişi, damatlık üzerinden kazanılmış bir fırsattan öte, yıllar öncesine uzanan ailevi ve kişisel ilişkilerin de bir sonucudur. New Jersey’nin sessiz banliyölerinden birinde genç Jared Kushner sabah uyandığında odasında yabancı olmayan bir misafiri görürdü: İsrail’in gelecekteki başbakanı Binyamin Netanyahu.

Ailesinin evine sık sık uğrayan bu siyasetçi bazen de genç Jared’in kendi yatağında uyurdu. Kushner için Netanyahu bir dünya liderinden öte, aile dostu; neredeyse akrabadan farksız bir figürdü. Bu bağın arkasında babası Charles Kushner vardı. Baba Kushner, Amerika’daki güçlü bir emlak imparatorluğunun başı, aynı zamanda 1980’lerden itibaren İsrail yanlısı davalara ve politikacılara büyük bağışlar yapan nüfuzlu bir iş insanıydı.

Aralarında kurulan yakın dostluk nedeniyle Netanyahu ABD’ye geldiğinde New Jersey’deki Kushner’lerin evinde ağırlanır; aileyle yemek masasında oturur ve bağış toplantılarına katılırdı. Jared’in siyasi dünyaya ilk bakışı işte bu sofralarda şekillendi. Ama siyonist öğretilerle geçen aile hikayesi sadece güç ve nüfuzdan ibaret değildi. Jared’in çocukluk yılları, aynı zamanda aile içerisinde yaşanan büyük bir kırılmaya da tanıklık etti. Babası Charles Kushner, emlak şirketine ortak olduğu ağabeyi Murray Kushner’le iş hayatında ve eşinin doğuştan Yahudi olmaması nedeniyle yaşadığı anlaşmazlıklar sonrasında ayrıldı.

Charles, bu anlaşmazlıkta Murray’ın yanında yer alan kız kardeşi Esther’in kocasına hayat kadını kiralayarak komplo kurmak dahil; vergi kaçakçılığı ve tanık manipülasyonu gibi 18 ayrı suçtan yargılandı ve 16 ay hapis cezası aldı. Jared, o yıllarda Harvard’da eğitim alıyor ve ailenin imajını toparlama görevini üstleniyordu. Kushner’in Harvard’a girişinde, babasının üniversiteye yaptığı 2,5 milyon dolarlık bağışın etkili olduğu iddiası; servetle yol açma alışkanlığının ilk örneklerinden biri olarak kayda geçti. Aile şirketinin yükünü sırtlanmak zorunda kalan Kushner’in genç yaşta edindiği bu “kriz yönetimi” tecrübesi, yıllar sonra Beyaz Saray’da aldığı görevlerin ruhunu belirleyecekti.

Kushner, New Jersey ve New York’ta çok sayıda emlakın idaresinden, Manhattan’daki en değerli mülklerinden biri olan 666 Fifth Avenue binasının 1,8 milyar dolara satın alınmasına; zarar ettiği için Brookfield şirketine kiralanmasına kadar birçok önemli finansal operasyonda rol aldı. Medya sektörüne de giren Kushner, 2006 yılında Observer Media’yı 10 milyon dolara satın aldı. Forbes, 2016’da ailenin toplam servetini 1,8 milyar dolar olarak tahmin etmekteydi. Kushner, 2022 yılında çıkan “Tarihin Kırılma Anı: Beyaz Saray Hatıratı” (Breaking History: A White House Memoir) adlı kitabında Beyaz Saray entrikaları, Orta Doğu’daki diplomatik sırlarının yanı sıra evliliği, aile hayatı, politik ve ekonomik yükselişiyle ilgili birçok konuya yer verdi.

Ivanka’nın Yahudiliğe geçişi ve Kushner’le stratejik evliliği

Jared Kushner’in hayatında dönüm noktası olan Ivanka Trump’la evliliği, aynı zamanda iki imparatorluğun birleşmesi anlamına geliyordu. Trump ailesi gayrimenkul ve marka imparatorluğu, Kushner ailesi ise New Jersey merkezli devasa gayrimenkul portföyü ve siyasi bağlarıyla biliniyordu. Bu evlilikle Trump ve Kushner hanedanlıkları güç birliği yapmış oldu. Ama bu evlilik kolay olmadı. Ivanka Trump ile Jared Kushner 2007’de tanıştıktan sonra ilişki ciddi bir boyuta taşındığında en büyük engel, Kushner ailesinin Yahudilik hassasiyeti oldu.

Jared’in babası Charles Kushner, çocuklarının Yahudi olmayan kişilerle evlenmesine karşıydı. Bu sadece dini değil, aynı zamanda politik bir aidiyet meselesiydi. Kushner ailesi, İsrail’e ve Siyonist harekete sıkıca bağlı bir aileydi. Jared’in Ivanka’yla evlenebilmesi için tek yol, Ivanka’nın Yahudiliğe geçmesiydi. Ivanka bu şartı kabul etti.

“Zaten çoğu insan Yahudi Olduğumu düşünüyor”

Trump ise kızının evlilik için din değiştirme kararı karşısında Kushner’e: “Neden din değiştirmesi gerekiyor? Sen neden din değiştirmiyorsun?” diye sordu. Trump Tower’daki restoranlardan birindeki buluşmada Kushner, sesi titreyerek “İvanka’nın kendi kararı” demesi üzerine Trump: “Zaten çoğu insan Yahudi olduğumu düşünüyor. İsrail’de beni seviyorlar” diye cevap verdi. Aslında Trump’ın, Kushner’i rahatlatan bu cevabı; kızının evliliğine bile pragmatik ve stratejik bir gözle baktığını özetliyordu. 2009’da Ivanka, New York’ta tanınmış bir Ortodoks haham olan Haham Haskel Lookstein’dan eğitim almaya başladı. Lookstein, Manhattan’daki Modern Ortodoks cemaatinin önde gelen isimlerinden biriydi.

Ivanka, kaşrut (koşer mutfak kuralları), Şabat yasakları, Yahudi duaları ve bayram ritüelleri gibi çeşitli konularda bir buçuk yıl eğitim aldı. Geçişin son aşamasında Ivanka, Ortodoks geleneğe göre “mikve” adı verilen arınma havuzuna girdi. Bu, ruhsal yeniden doğuşu simgeleyen; dini olarak Yahudiliğe kabul edilmenin son şartıdır. Amerikan elitleri arasında çok nadir görülen bir tercih sonucunda 2009’da dönüşümünü tamamlayan Ivanka artık resmen “Yahudi kadın” olarak tanındı. Hatta kendine İbranice bir isim bile seçerek Tevrat’ta kurtarıcı kahraman olarak geçen “Yael” adını aldı. Bu dönüşüm, Trump ailesi için sadece dini bir adım değil; aynı zamanda politik bir yatırım niteliğindeydi. 

“Dahi” damadın yükselişi ve Beyaz Saray’da Şabat mumları

Donald Trump, damadı Kushner üzerinden ABD–İsrail ilişkilerini güçlendiren bir köprü kazandı. Trump’ın Evanjelik tabanına ek olarak Yahudi lobileriyle de güçlü bağ kurması, Ivanka sayesinde kolaylaştı. Kushner, bu evliliği “Trump” soyadı sayesinde kendi politik ve ekonomik gücünü pekiştiren bir araç olarak kullandı. Ivanka Trump’ın Yahudiliğe geçişi, sadece kişisel bir inanç tercihi değil; küresel siyasetin yönünü etkileyen stratejik bir evlilik ve dönüşüm hamlesiydi. Trump Beyaz Saray’a çıktığından beri Kushner, inanç bağlarının yanı sıra çocukluk yatağında ağırlanan Netanyahu sayesinde diplomasi sahnesine İsrail’e “doğrudan erişimi” olan güçlü bir danışman olarak öne çıktı.

Trump’ın yemin töreninden sonraki ilk cuma gecesi Beyaz Saray’da Şabat mumları yakıldı. Tarihte ilk kez bir Yahudi ritüeli, Amerika’nın en sembolik siyasi mekanında düzenli hale geliyordu. Kushner ve Ivanka’nın Şabat’ı Beyaz Saray’da kutlaması, ABD yönetiminde dini kimliklerin görünürlüğünü artırmakla kalmadı; Washington’daki İsrail yanlısı çevrelere de “güven” mesajı gönderdi. Kushner diplomasi eğitimi almamıştı, tecrübesi de yoktu. Ama sahip olduğu şey, Netanyahu’ya uzanan aile bağları ve Suudi Arabistan–BAE hattında kurduğu yakın ilişkilerdi. Trump yönetiminde Jared’in rolü büyüdükçe, babasının ve Netanyahu’nun gölgesi de onun arkasında büyüdü.

Ivanka’nın “yumuşatıcı” etkisi ve Kushner’in çıkar planları  

Ivanka ise “Trump markasının vitrin yüzü” olarak küresel alanda etkin bir figürdü. Kushner’in diplomatik ilişkilerini “yumuşatan” ve Körfez’deki temaslarında prestij kazandıran bir yan unsur haline geldi. Körfez ülkelerindeki ziyaretlerde Ivanka, şık imajı ve kadın hakları mesajlarıyla öne çıkarken aslında Kushner’in Körfez fonları ve Filistin’e yönelik planlarını perdeleyen bir vitrin işlevi gördü. Böylece Ivanka, Jared’in “yumuşatıcı yüzü”, Kushner ailesinin ve Netanyahu’nun çıkarlarının ABD yönetiminde meşrulaştırıcısı haline geldi. Trump’ın Orta Doğu ziyaretlerinde Ivanka’nın varlığı, çoğu zaman protokol açısından Jared’den bile daha dikkat çekti.

Suudi Arabistan’da kadınlarla ilgili reform mesajları verirken, aynı masada Kushner milyarlarca dolarlık yatırımlar için bağlantılar kuruyordu. Bu gözde ikilinin tanışmaları iş dünyası bağlantısıyla başladı; evlilikleri din değişimiyle mümkün oldu, politikadaki rolleri ise bir güç ortaklığına dönüştü. Ama Kushner’in Orta Doğu vizyonu, Netanyahu’nun çizgisinden hiç kopamadı.

Kushner’in İsrail’e sadakati ve Beyaz Saray anahtarı

Kişisel bağları sayesinde İsrail ile ABD arasında güven köprüsü kurabilen Kushner’in hayatı Amerika’da olsa da gönlü İsrail’in çıkarları için atıyordu. Kudüs’teki elçiliğin taşınmasından İbrahim Anlaşmaları’na kadar mimarı olduğu birçok kritik süreçte, İsrail’in çıkarları Kushner için hep en öndeydi. Bu adımların hepsi, Filistin’in ulusal haklarını dışlayan; İsrail’in bölgesel üstünlüğünü kalıcılaştıran tek taraflı girişimlerdi. Eylül 2020’deki İbrahim Anlaşmaları töreninde Trump, Netanyahu’ya üzerinde başkanlık mührü olan bir “Beyaz Saray anahtarı” armağan etti: “Bu, birine verdiğim ilk anahtar. Artık başkan olmasam bile, bu anahtarı gösterirsen seni içeri alırlar.”

Bu jest, sadece sembolik değildi; Washington’un kapılarının artık Tel Aviv’e ait olduğunun göstergesiydi. Trump’ın “Jared bir dahi” diye övdüğü Kushner, Amerika’nın diplomatik ağırlığını İsrail’in stratejik çıkarları için kullanma konusunda yeteneğini kanıtlamıştı.

Trump’ın affettiği Baba Kushner’in Fransa’yla çıkardığı diplomatik kriz

Trump, ilk dönem Beyaz Saray’daki son günlerinde sadece kendi siyasi mirasını değil, damadı Jared’in ailesini de koruma altına aldı. Vergi kaçakçılığı, tanık manipülasyonu ve adaleti engelleme suçlarından 2 yıl hüküm giymiş Charles Kushner, 2020’nin Aralık ayında Trump tarafından affedildi. Böylece Kushner hanedanı, hem politik hem hukuki açıdan tüm yüklerinden arınmış oldu. Trump tekrar Beyaz Saray’a döndüğünde ise Charles Kushner’i Fransa Büyükelçisi olarak atadı. Paris’in Filistin’i tanıma kararı karşısında öfkesini gizleyemeyen Kushner, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Fransa'yı antisemitizm ile mücadelede gerekli kararlılığı göstermemekle itham eden mektup yazdı.  

Kushner mektubunda Fransa'nın bağımsız Filistin devletini tanıma kararıyla "aşırılıkçıları cesaretlendirdiğini, şiddeti körüklediğini ve Fransa'daki Yahudi yaşamını tehlikeye attığını" iddia etti. Fransız Dışişleri ise bu suçlamaları "kesin bir şekilde reddedildiğini" açıklayarak Kushner’in yorumlarıyla "uluslararası hukuku" ve "diplomatik temsilcilerin bulundukları devletlerin iç işlerine karışmama yükümlülüğünü" ihlal ettiğine dikkat çekti. ABD ise Trump’ın dünürü Kushner’in ifadelerinin arkasında durduklarını açıkladı.  

Böylece Trump’ın affıyla sıra dışı şekilde büyükelçi olan baba Kushner, Fransa ile ABD arsında “dünür krizi” çıkarmayı başardı. Babası gibi siyonist ideallere güçlü şekilde bağlı olan Jared Kushner, tarafsız bir arabulucu ya da diplomat olarak değil Netanyahu çizgisine entegre “Trump’ın karanlık prensi” olarak güç yolculuğuna devam etmektedir. Bu tablo, Kushner’i Amerikan siyasetinde bir “başarı hikayesi”nden çok; çıkar ilişkilerinin, etik aşınmanın ve insan hakları ihlallerini normalleştiren siyasal projelerin temsilcisi haline getirmektedir.  

(Devam edecek)