Sayfa yolu
New York'un İlk Müslüman Belediye Başkan Adayı: Zohran Mamdani Kimdir?


27.06.2025 - 15:14 | Son Güncellenme:27.06.2025 - 15:27
Zohran Mamdani’nin hikayesi, sadece bir göçmen ailenin oğlunun politikaya atılması değil; New York’un kavurucu sokaklarından, apartman yangın merdivenlerinden, kira krizinin ortasında büyüyen bir direnişin şehir çapında bir zaferle taçlanmasıdır. Mamdani ABD’de çekinmeden Filistin meselesini gündeme getiren nadir siyasetçilerden biridir. Bu hikayenin en çarpıcı bölümü, 2025 New York Belediye Başkanlığı Demokrat Parti ön seçimlerinde yaşanan beklenmedik zaferdir.
New York’ta seçim süreci

Zohran, kampanyasına başladığında güçlü bir rakip vardı: Eski Vali Andrew Cuomo. onun arkasında devasa bağışçılar, süper PAC’lar, parti içi elit desteği vardı. Mamdani’nin elindeyse sadece sokaklardan yükselen bir öfke, gençlerin umudu ve göçmen mahallelerinin yaşadığı gerçek dertler vardı: astronomik kiralar, evsiz kalma korkusu, göçmenlerin belgesizlik sorunları ve temel ihtiyaçlara erişim zorluğu.
Seçim stratejisinin merkezine kira krizini koydu. Kendisine “kiracıların avukatı” dedi. Binlerce genç gönüllü, Queens’ten Bronx’a, Brooklyn’den Manhattan’a kadar kapı kapı dolaştı, el ilanları dağıttı, kira krizinin gerçek yüzünü anlattı. Sıralı tercihli oylama sistemi (ranked-choice voting) nedeniyle, ilk turda güçlü bir yüzde almak yetmeyecekti; bu yüzden genç seçmeni sandığa götürmek, ikinci tercih oyları almak kritik bir hamleydi.
Haziran 2025’te ön seçim günü geldiğinde anketlerde geride görünüyordu. Ancak sandıklar açıldığında tablo değişti: Mamdani, ilk turda %43,5 oy aldı, Cuomo %36,4’te kaldı. Üst tercihler eklendikçe fark açıldı. Gece geç saatlerde Cuomo, Mamdani’yi arayıp yenilgiyi kabul etti. Mamdani ise destekçilerine “Tarih yazdık!” diyerek seslendi. Bu yalnızca bir zafer değildi; Demokrat Parti içindeki eski düzene karşı genç, ilerici, göçmen ve işçi dostu bir dalganın yankısıydı.
Onun seçim zaferi, kentin yüksek kiralarına ve artan yaşam maliyetlerine bir başkaldırıydı. Ayrıca kamuoyu gözünde Mamdani’yi sadece Queens’in bir temsilcisi olmaktan çıkarıp New York’un tamamına yayılan, potansiyel ulusal bir figüre dönüştürdü. Wall Street bu zaferi “politik bir deprem” olarak tanımladı; zengin bağışçılar şehrin dışına taşınmayı tartıştı. Ama Mamdani’nin yanıtı netti:
“Bizim hayalimiz sadece zenginleri korumak değil, hepimiz için yaşanabilir bir şehir kurmak.”
Zohran Mamdani kimdir?
Zohran Mamdani, Queens semtinde doğrudan sokağın tozunu, göçmen mahallelerinin kokusunu taşıyan bir siyasetçi. Uganda’dan sürülen Hintli Müslüman bir ailenin oğlu olarak, göç hikâyeleriyle ve direniş anılarıyla büyüdü. Annesi, Bollywood’un ünlü sesi Vasundhara Das. Yani Zohran bir yandan Hindistan’ın ışıltılı sinema dünyasının hikâyelerine aşina, öte yandan ailesinin köklerinden koparılıp başka topraklarda sıfırdan var olma mücadelesini de çocukken sofrada dinledi. Bu iki uç hayat, ona siyasette de benzersiz bir ses olma imkânı verdi.
Columbia Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra beyaz yakalı bir ofis hayatına razı gelmedi. Queens sokaklarında kira krizinin, göçmenlerin belgelenme derdinin, polis baskısının tam ortasında yaşadı. Bir yandan rap müzikle uğraşıyor, bir yandan kira grevlerinde megafon sallıyordu. Komşularının bankalara olan borçları, kapıya dayanan tahliye tehditleri, ICE baskınları onun için istatistik değil, gerçek hayatın dramıydı. Bu yüzden siyasete girmeye karar verdi.
2020’de Demokratik Sosyalistler dalgasıyla New York Eyalet Meclisi’ne seçildi. Kendini açıkça sosyalist ilan etti. Kiracılar için kira kontrolü, polis bütçelerinin kısılması, sağlık hizmetlerinin kamuya açılması gibi konularda kararlı bir çizgi izledi. Alexandria Ocasio-Cortez gibi isimlerle birlikte Demokrat Parti içinde yeni bir sol kanadın parçası oldu.
Mamdani’nin Filistin duruşu ve adalet arayışı

Ancak onun hikâyesini daha da özel kılan, sadece yerel meselelerde değil küresel adalet mücadelesinde de net bir saf tutmuş olmasıdır. Zohran Mamdani, Filistin’e yönelik tavrıyla da Amerikan siyasetindeki pek çok meslektaşından ayrılıyor. İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da sürdürdüğü işgal ve abluka politikalarına karşı açık açık konuşmaktan çekinmeyen nadir siyasetçilerden biri.
Birçok Amerikalı politikacı, İsrail’e eleştiri getirmekten korkarken Mamdani, Filistin halkının maruz kaldığı hak ihlallerini kararlılıkla dile getiriyor. Bu tavrı, sadece meclis kürsüsünde birkaç cümleyle sınırlı kalmıyor. Kimi zaman Queens sokaklarında düzenlenen Filistin dayanışma yürüyüşlerinde onun megafonla “Özgür Filistin!” sloganını haykırırken görmek mümkün. Protestolara katılıyor, sosyal medyada net mesajlar paylaşıyor ve New York’taki Yahudi topluluklardan da Arap göçmenlerden de destek ve eleştiri alıyor — ama geri adım atmıyor.
Mamdanî’nin Filistin’e dair duruşu aslında kendi aile hikâyesinin de bir yansıması. Uganda’dan sürgün edilmiş bir topluluğun çocuğu olarak, kimliklerin zorla silinmeye çalışıldığı, halkların toprağından koparıldığı bir dünyada büyümüş olmak, ona Filistin meselesini sadece bir dış politika başlığı olarak değil, insan onuru meselesi olarak görmeyi öğretmiş. Bu yüzden Gazze’deki yıkım, Batı Şeria’daki işgal, Kudüs’teki zorunlu tahliyeler onun için rakam değil, gerçek insan hikâyeleri.
Kimi zaman “İsrail karşıtı” ya da “antisemitik” olmakla itham ediliyor ama o bu iddiaları reddediyor. Ona göre İsrail devleti eleştirilemez bir yapı değil; Filistinlilerin haklarını savunmak, Yahudi halkına düşmanlık etmek anlamına gelmiyor. Bu çizgiyi net çizenlerden biri. Sık sık “Filistinlilerin özgürlüğü, antisemitizme karşı mücadeleyle çelişmez” diyor.
Onun bu duruşu, Demokrat Parti içinde de tartışmaya neden oluyor. Parti içinde Filistin’i savunan net sesler çoğu zaman marjinalize edilirken Mamdani bu sınırı zorlayanlardan biri. New York Belediye Başkanlığı ön seçimlerinde Cuomo’yu geride bırakıp büyük bir sürprize imza atarken, kampanyasında Filistin dayanışmasına yer vermesi pek çok gözlemciyi şaşırttı. Bazı danışmanları bu tavrın ona oy kaybettireceğini düşünüyordu. O ise tam tersine bunun seçmenle gerçek bir bağ kurduğunu savundu.
Bir televizyon röportajında “Filistin’e özgürlük talebi yereldir, çünkü Queens’teki bir göçmenle Gazze’deki bir aileyi birbirine bağlayan aynı baskı sistemidir” dedi. Bu cümle onun siyaset tarzını da özetliyor: Yerel ile küresel birbirine sıkı sıkıya bağlı.
Zohran Mamdani bugün, Queens’in kira krizinden Filistin sokaklarına kadar uzanan bir adalet hikâyesinin temsilcisi. Sokağın tozunu, apartman yangın merdiveninde bir komşunun anlattığı kira dramını, Gazze’de bir annenin yıkık evinden yükselen feryadı aynı cümlede buluşturabilen nadir politikacılardan biri.
Belki de bu yüzden, bir Queens apartmanında kapı kapı dolaşırken ona “Zohran, bizim kirayı düşürmezsen kimse düşüremez” diyen genç bir seçmenin cümlesi, başka bir coğrafyada bir Filistinli gencin “Özgürlüğümüz için ses çıkarmazsanız kimse çıkarmaz” sözleriyle birleşiyor. Ve Zohran yine aynı yanıtı veriyor:
“Beraber düşüreceğiz, beraber özgürleşeceğiz.”