Trump’ın ‘Gayrimenkul Çözümü’ Filistin Sorununu Nasıl Etkiler?

Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri Sina Yarımadası'na yerleştirmeyi öngören planı, bölgesel gerilimleri arttırırken, Arap ülkeleri ve Filistinliler tarafından reddedildi.
Muhammed Ata  
Trump’ın ‘Gayrimenkul Çözümü’ Filistin Sorununu Nasıl Etkiler
28 Ocak 2025

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz Cumartesi günü Air Force One uçağında gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi nüfusunun bir kısmının Sina Yarımadası'na taşınmasına yönelik tartışmalı planından bahsetti. 

Ürdün ve Mısır’ın Gazze’deki Filistinlileri “geçici ya da uzun vadeli olarak” topraklarına kabul etmesini istediğini söyleyen Trump, açıklamasında ayrıca şu ifadeleri kullandı: 

“Orası tam anlamıyla bir enkaz alanı. Neredeyse her şey yıkılmış durumda ve insanlar orada ölüyor. Bu yüzden bazı Arap ülkeleriyle birlikte çalışmayı ve belki de barış içinde yaşayabilecekleri farklı bir yerde konut inşa etmeyi tercih ederim.” 

Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bu konuda yaptığı telefon görüşmesine değinen Trump, “Ona daha fazla insan almasını istediğimi söyledim. Çünkü Gazze şu anda tam bir felaket” dedi. 

Trump açıklamasında ayrıca “Mısır’ın da insan almasını istiyorum” diyerek, bu konuyu Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile konuşacağını da belirtti. 

Trump’ın bu açıklamaları, Mısır'ın arabuluculuğunda İsrail ve Hamas arasında varılan ateşkesin ardından, ABD’nin Filistin davasını kesin bir şekilde tasfiye etme arzusunu yansıtıyor. 

Trump’ın ilk başkanlık döneminde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte Beyaz Saray’da açıkladığı “Yüzyılın Anlaşması” olarak bilinen plan, Arap dünyasında, özellikle de Sina’yı “topraklarının ayrılmaz bir parçası” olarak gören Mısır’da büyük tepkilere yol açtı. 

Mısır yönetimi, ülkenin ulusal egemenliğini tehlikeye atacak her türlü girişimi reddettiğini defalarca vurguladı.  

Aynı zamanda Filistinlilerin söz konusu planı reddetme konusundaki kararlı tutumu da, ABD’nin bu hamlelerinin geleceğine ilişkin soru işaretleri yarattı. 

Trump bu ay içerisinde yaptığı bir başka açıklamada da, “Gazze Şeridi nüfusunun bir kısmının Sina Yarımadası’na taşınmasını” içeren planı, İsrail-Filistin çatışmasına yönelik “nihai çözümün” bir parçası olarak nitelendirdi. 

Trump’ın üyesi olduğu Cumhuriyetçi Parti içinde bile büyük bir itirazla karşılanan plan, “gerçekçi olmayan bir plan” olarak değerlendirildi. 

Trump’ın bu planı, ev sahibi ülkelere önemli ekonomik destek vaatleriyle birlikte Filistinlilerin bazı komşu ülkelere yerleştirilmesini içeriyor. 

Ancak bu plan, yeni bir gerçeklik dayatarak, Filistin davasını sona erdirme girişimi olarak görülüyor. 

Öte yandan Trump’ın bu yöndeki açıklamaları öncesinde, ABD ve İsrailli yetkililer arasında gizli toplantılar yapıldığına dair haberler, bu konuda perde arkasında gerçekleşen koordinasyonun niteliği hakkında soru işaretleri yarattı. 

Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik son saldırıları sonucunda, okullar ve hastaneler de dahil olmak üzere Gazze’deki binaların yüzde 60’ı ve sivillere ait evlerin yaklaşık yüzde 92’si tahrip oldu. 

Bu çerçevede, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için henüz Arap ülkeleri tarafından somut bir plan ortaya konmadı. 

Bu yeni bir hamle değil 


Trump’ın söz konusu planı, 1962’de ortaya atılan “Joseph Johnson Projesi” gibi Filistinlileri kendi toprakları dışında yerleştirmeye yönelik önceki girişimleri anımsattı. 

Bu girişimler bölge halkları ve bazı ülkeler tarafından resmi olarak reddedilmiş olsa da, Filistin davasını tasfiye etmeye yönelik yinelenen bir modeli ortaya koyuyor. 

Sina bölgesi, uzun bir süredir hem savaşlar, hem de barış anlaşmalarında her zaman stratejik ilgi odağı oldu. 

Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, 1979’da Camp David Anlaşması’nın imzalanması sırasında, Sina’nın “anlaşmazlık veya imtiyaz konusu olamayacağını” belirterek, bölgenin ulusal önemini vurgulamıştı. 

Sert tepkiler   


Mısır’ın, ABD’nin Filistinlilerin komşu ülkelere tehcir planlarına yönelik tepkisi sert oldu. 

Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 20 Ocak tarihinde Sina’nın kurtuluşunun 42. yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada, Sina’nın Mısır toprağı olduğunu ve burasının başka halkların yerleştirilmesine yönelik hiçbir planın parçası olmayacağını söyledi. 

Filistinlilerin Sina dahil herhangi bir yere tehcir edilmesini kabul etmediklerini vurgulayan Sisi, bu politika ile Filistin meselesinin tasfiye edilmesini engellemeyi ve Mısır’ın ulusal güvenliğini sağlamayı hedeflediklerini belirtti. 

Sisi ayrıca Mısır’ın, başkenti Doğu Kudüs olmak üzere 1967 sınırları içerisinde bağımsız bir devlet kurulması da dahil, Filistinlilerin tüm haklarını desteklediklerini de sözlerine ekledi. 

Trump’ın Filistinlilerin tehcir edilmesine yönelik planı karşısında, Mısır’da sendikalar ve siyasi partiler tarafından düzenlenen geniş çaplı protestolar da yaşandı. 

Öte yandan, Hamas’ın Trump’ın açıklamalarını “yeni bir savaş ilanı” olarak nitelendirmesiyle Filistinlilerin tepkisi de oldukça sert oldu. 

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Gazze’nin kuzeyindeki zorla tehciri reddeden halkımız, topraklarından koparılmayı amaçlayan her türlü planı reddetmektedir” denildi. 

ABD yönetimini, İsrail’in planlarıyla örtüşen ve Filistin halkının hakları ile özgür iradesine tamamen aykırı olan bu tür önerilerden vazgeçmeye çağıran Hamas, Arap ve İslam ülkelerine de yerinden etme ve zorla tehcir planlarını reddetmeye yönelik sabit duruşlarını teyit etme çağrısında bulundu. 

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise bu planların Filistinlilerin haklarına yönelik açık bir saldırı teşkil ettiğini vurgulayarak, uluslararası toplumu bu planlarla mücadele etmeye çağırdı. 

Diğer taraftan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Trump’ın Gazzelileri Mısır ve Ürdün’e yerleştirme girişimlerini reddettiklerini açıkladı. 

Safadi dün yaptığı açıklamada, Trump’ın “Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün’e tahliyesine yönelik” planını bölgesel güvenliğe yönelik bir tehdit olarak nitelendirdi. 

Ürdün Dışişleri Bakanı, “Filistin meselesine yönelik çözüm, Filistinlilere ait bir çözüm ol- malıdır. Ürdün Ürdünlülerindir, Filistin ise Filistinlilerindir” ifadelerini de kullandı. 

Planın yansımaları 


Trump’ın bu konudaki açıklamaları, uluslararası düzeyde de geniş çaplı eleştirilere yol açtı. 

ABD yönetimi, istikrarın sağlanması için bir fırsat olduğunu belirterek söz konusu planı savunmaya devam ederken, Washington Post ve Foreign Policy’de yer alan analizlerde, bu planın “meselenin insani ve siyasi boyutlarını göz ardı eden” tamamen ekonomik bir vizyonu yansıttığına vurgu yapıldı. 

Trump’ın planının olası yansıması bağlamında, ABD ile bu girişimleri reddeden ülkeler arasında diplomatik gerilim tırmanabilir. 

ABD yönetiminin agresif yaklaşımı göz önüne alındığında, bu ülkelere ekonomik baskı uygulanması olasılığı da göz ardı edilmiyor. 

Trump’ın, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin Sina’ya tehcir edilmesine ilişkin açıklamaları, Filistin davasının karşı karşıya olduğu bir dizi zorluğa bir yenisini daha ekledi. 

ABD bu konudaki planlarını dayatmaya çalıştıkça, Arap ülkelerinin itirazları bu girişimlerin önünde engel teşkil etmeye devam ediyor. 

Bu konuda gerilim tırmanırken, Filistin halkının haklarını güvence altına almak ve onları tasfiye etme girişimlerine karşı korumak için Arap ülkeleri ve uluslararası toplumun acil bir şekilde bir arada hareket etmesi gerekiyor.