Trump Yönetimi Filistin Yanlısı Öğrencileri Hedef Alıyor


ABD’deki üniversitelerde ifade özgürlüğüne yönelik artan baskılar yeniden gündeme geldi.
ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Filistin yanlısı gösteriler ve “antisemitizm” faaliyetlerine karşı yeterli önlem almadığı gerekçesiyle, Columbia Üniversitesi’ne verilen 400 milyon dolarlık federal desteğin iptal edildiğini açıkladı.
Bu karar, Columbia Üniversitesi protestolarına öncülük eden Filistinli yüksek lisans öğrencisi Mahmud Halil’in gözaltına alınarak, kendisine daimi ikamet izni veren “yeşil kartının” iptal edilmesinin ardından alındı.
Trump yönetimi Halil’i sınır dışı etmek isterken, mahkeme Filistinli aktivistin sınır dışı edilmesine geçici engel kararı koydu.
Son günlerde Trump’ın “antisemitizmle” mücadele gerekçesiyle attığı adımların, Filistin davasını destekleyen aktivist ve öğrencileri hedef alan sistematik eylemlere dönüşebileceği ve bu durumun ABD’de ifade özgürlüğünü tehdit edebileceği yönünde endişeler artıyor.
Filistinlilerle dayanışma bastırılıyor
Kuveyt Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Prof. Abdullah es-Shayji, Trump yönetiminin Filistin’e destek veren akademik kurumları hedef aldığına dikkat çekti.
Shayji, konuya ilişkin X hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
“Trump yönetimi, Yahudi öğrencilere yönelik saldırı ve üniversitede antisemitizm gösterilerini önleyemediği bahanesiyle, seçkin bir üniversite olan Columbia Üniversitesi’ne verilen 400 milyon dolarlık federal hükümet sözleşmeleri ve hibelerini iptal etti.”
Filistin soykırımının kurbanlarıyla dayanışma içerisinde olmayı “antisemitizm” olarak göstermek istediklerini vurgulayan Shayji, “Columbia Üniversitesi, geçen baharda İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşına karşı, Filistinlilerle dayanışma içinde en büyük gösterilere sahne oldu ve bu gösteriler üniversite rektörünün istifasına yol açtı” diye ekledi.
İsrail’e tam bağlılık
Filistinli yazar ve siyasi analist Yasir ez-Zaatra da sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, Columbia Üniversitesi öğrencisi Mahmud Halil’in Filistin’e verdiği destek nedeniyle gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Zaatra, bu durumun öğrenciyi sadece İsrail karşıtı gösteriler nedeniyle gözaltına almakla kalmadığına, aynı zamanda Trump’ın olaya müdahale etmesi ve daha fazla gözaltı tehdidinde bulunmasıyla siyasi bir seviyeye ulaştığına dikkat çekti.
Filistinli yazar, “ABD Başkanı, fikrini dile getiren öğrencinin peşinde! ABD Siyonizmin ve çılgınlığın zirvesinde” ifadelerini kullanarak, Trump’ı içerideki ve dışarıdaki her şeyi tahrip eden bir “yaratık” olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı’nın, temel özgürlükleri tehdit eden ve üniversitelerde bile İsrail’e bağlılığını sürdüren baskıcı politikalar yoluyla ülkeyi daha fazla iç ve dış gerilime doğru ittiğine atıfta bulundu.
Üniversite öğrencilerine yönelik baskılar
Diğer yandan, ABD’li gazeteci ve yazar Michelle Goldberg, New York Times gazetesinde kaleme aldığı “Bu Kızıl Tehlike’den Bu Yana İfade Özgürlüğüne Yönelik En Büyük Tehdittir” isimli makalesinde konuya değindi.
Kızıl Tehlike, 1919-1920 yılında politik aktivistler ve sosyalistlere karşı başlatılan antikomünist propagandaya verilen bir isim.
Goldberg, Filistinli öğrenci Halil’in gözaltına alınarak, yeşil kartının iptal edilmesinin ardından Trump’ın sahibi olduğu Truth Social’da paylaştığı bir gönderisine dikkat çekti.
Trump bu paylaşımında, Halil’in tutuklanmasının, daha sonra gerçekleşecek pek çok tutuklamanın “ilki” olduğuna ve bu tür eylemlere müsamaha göstermeyeceklerine dair tehditte bulundu.
Gazeteci, Columbia ve diğer bazı üniversitelerde Filistin destekçisi öğrencileri “terör yanlısı”, “antisemitik” ve “ABD karşıtı" diye tanımlayan Trump’ın öğrencilere adete “gözdağı” verdiğinin altını çizdi.
Goldberg ayrıca, “ABD’de yasal olarak bulunan biri, anayasal olarak korunan siyasi faaliyetlerde bulunduğu için evinden alınabiliyorsa, Trump’ın göreve başlamasından önce yaşadığımız ülkeden çok farklı bir ülkedeyiz demektir” diye yazdı.
Filistin yanlısı öğrencilerin, Kızıl Tehlike döneminde solcuların maruz kaldığı kadar yoğun bir düşmanlık dalgasıyla karşı karşıya olduğunu ekleyen Goldberg makalesine şöyle devam etti:
“ABD’deki yaklaşık 13 milyon yeşil kart sahibi yabancı öğrenciler ve profesörler söylediklerine dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyarıldılar.”
Suriye’de bir Filistin mülteci kampında büyüyen Halil’e herhangi bir suç isnat edilmediğinin altını çizen Goldberg, “Siyonizm karşıtı kampüs aktivistlerini takip eden sağcı bir grup olan Canary Mission tarafından derlenen dosyada, Halil’in tehdit ya da şiddet içeren konuşmalarına dair hiçbir örnek bulunmuyor, sadece İsrail’in Gazze’den ayrılmasına ilişkin talepleri yer alıyor” diye ekledi.
Goldberg makalesinin sonunda, Trump yönetiminin Anayasa’yı kasıtlı olarak hiçe saymasının sadece yabancı öğrenciler ve profesörler için değil, tüm ABD toplumu için bir tehlike olduğunun da altını çizdi.
Protestoların başlaması
Geçtiğimiz yıl ABD’deki birçok üniversitede, İsrail’in Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı soykırım savaşa karşı barışçıl protesto gösterileri başladı.
Columbia Üniversitesi, Harvard, George Washington, New York Üniversitesi, Yale ve ABD’nin diğer önde gelen üniversitelerinden binlerce öğrenci kampüslerde oturma eylemleri düzenledi.
Protestocu gençler üniversite yönetimlerinden, İsrail üniversiteleriyle akademik işbirliğini durdurmalarını ve İsrail’i destekleyen şirketlerle çalışmamalarını talep etti.
Filistin davasına ve Filistinlilere destek veren benzeri görülmemiş bu öğrenci hareketi, ABD dışında, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkedeki üniversitelere de yayıldı.
Bu bağlamda Fransa, İngiltere ve Almanya’daki üniversitelerde, Gazze Şeridi’ndeki savaşın sona ermesi ve İsrail’e silah sağlayan şirketlerin boykot edilmesini talep eden gösteriler düzenlendi.
Ancak üniversite yönetimleri ve polisler bu gösterileri güç kullanarak bastırdı. Çok sayıda öğrenci gözaltına alınırken, protestolara katıldıkları için bazı öğrencilerin de üniversitelerle ilişiği kesildi.
O dönemde ABD merkezli haber sitesi Intercept, ABD’deki yüksek öğretim kurumlarında Filistin davasını destekleyen öğrenci protestolarına yönelik baskı ve ayrımcılık kampanyalarına dikkat çekerek eleştirmişti.
Aynı zamanda bu uygulamaların üniversitelerdeki ifade özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geldiğine vurgu yapmıştı.