Gazze’de Ateşkes Anlaşması İki Yıldır Süren Savaşı Sonlandıracak Mı?

10.10.2025 - 14:40 | Son Güncellenme: 10.10.2025 - 14:45
İki yıl süren yoğun askeri tırmanışın binlerce ölü ve yaralıyla büyük yıkıma yol açmasının ardından, Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan gece Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde Gazze için ateşkes anlaşmasına varıldığı açıklandı.
Bu ateşkes, Türkiye, Mısır, Katar ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yürüttüğü yoğun diplomasi trafiği sonucunda sağlandı. Artan uluslararası baskılar, İsrail’in anlaşmaya yanaşmasına zorlarken; aynı zamanda bölgedeki tansiyonun kontrol altına alınmaması halinde, tüm Orta Doğu’yu sarsabilecek geniş çaplı bir patlamanın yaşanabileceği uyarıları yapılıyordu.
Her ne kadar “nihai ve kapsamlı” olarak tanımlanırsa da, bu anlaşma Gazze’deki bitmeyen çatışmalar zincirinin yalnızca yeni bir halkası gibi görünüyor.
Öte yandan, ateşkesin ne kadar kalıcı olacağı ve Filistinlilere gerçekten siyasi ya da insani bir kazanım getirip getirmeyeceği de merak konusu.
Gazze’deki son savaşta İsrail ordusu, sivilleri hedef alan yoğun saldırılar düzenlemiş, hastaneler, okullar ve barınma merkezleri dahil olmak üzere altyapının büyük bölümünü yerle bir etmişti.
Anlaşmanın içeriği
Anlaşmaya göre, ilk etapta 20 İsrailli esir sağ olarak serbest bırakılacak. Bu adım, ateşkesin başlamasından 72 saat sonra uygulanacak. Sürecin ilerleyen aşamalarında, cenazelerin teslim edilmesi de İsrail güçlerinin şehir merkezlerinden ve sivil bölgelerden çekilmesiyle eş zamanlı yürütülecek.
Buna karşılık İsrail, 2 binden fazla Filistinli tutukluyu serbest bırakmayı kabul etti. Bunların 250’si müebbet hapis cezası almış, 1700’ü ise iki yıl önce başlayan savaş sırasında gözaltına alınmış kişilerden oluşuyor.
Bir Filistinli kaynak, AFP’ye yaptığı açıklamada, anlaşmanın Perşembe günü Mısır’da resmen imzalanacağını ve “ateşkesin ardından ilk beş gün boyunca Gazze’ye günde en az 400 yardım tırı girişine” izin verileceğini belirtti. Aynı kaynak, bu yardım miktarının önümüzdeki günlerde kademeli olarak artırılacağını da ifade etti.
Ayrıca, anlaşmaya göre güneydeki kamplardan tahliye edilen Gazzeliler, uygulamanın başlamasıyla birlikte şehir merkezine ve kuzey bölgelere geri dönebilecek. Hamas ise yaptığı açıklamada, ABD yönetimini İsrail’i anlaşmanın tüm hükümlerini eksiksiz uygulamaya zorlamaya çağırdı; Tel Aviv’in oyalama ya da anlaşmadan geri çekilme girişimlerine izin verilmemesi gerektiğini vurguladı.
Anlaşmanın garantörleri
Ateşkese giden süreçte Türkiye, Mısır ve Katar’ın ortak arabuluculuğu belirleyici oldu. Günler süren mekik diplomasisi ve yoğun temasların ardından taraflar masada uzlaşmaya vardı.
Kahire, hem sınırlarına sıçrayabilecek bir güvenlik krizinden hem de Gazze’de derinleşen insani felaketten endişe duyduğu için sürece aktif biçimde dahil oldu. Doha yönetimi ise Filistinli grupları ikna etmek amacıyla somut insani taahhütler üzerinde çalıştı.
Ankara da Hamas ile yürüttüğü doğrudan temaslarla ateşkese ulaşılması için kritik bir rol oynadı.
Washington cephesinde ise durum farklıydı. ABD yönetimi, bölgedeki dengelerin daha fazla bozulmasının kendi çıkarlarını da tehdit edeceğini fark ederek, İsrail hükümetine baskı yaptı. Zira Kızıldeniz, Lübnan, Irak ve İran’daki gerilimlerin arttığı bu dönemde savaşın devamı, bölgesel istikrarsızlığı daha da derinleştiriyordu.
İnsani boyut
Ateşkes önemli bir adım olsa da Gazze’deki tablo hala karanlık.
Aylar süren bombardımanlar sonucunda mahalleler yıkıldı, altyapı çöktü, hastaneler neredeyse tamamen devre dışı kaldı. Yüzbinlerce kişi gıdaya, ilaca ve temiz suya erişemiyor.

Uluslararası yardım kuruluşları, Gazze’deki durumu “sessiz bir insani felaket” olarak nitelendiriyor. Uzmanlara göre, kalıcı bir rahatlama ancak sınır kapılarının sürekli açık tutulması ve acil yardım planlarının devreye sokulmasıyla mümkün olabilir.
Zira birçok analist, “eğer abluka devam ederse ateşkesin hiçbir anlamı yoktur” görüşünde birleşiyor.
Kırılgan bir denge
Gazze’deki geçmiş deneyimler, ateşkeslerin çoğunun uzun ömürlü olmadığını gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, uluslararası garantilerin yetersizliği ve İsrail’in mutabakatlarda yer alan yükümlülüklerini yerine getirmemesi.
Batı Şeria’da süren askeri operasyonlar ve hedefli suikastlar da her an ateşkesi boşa çıkarabilecek gelişmeler olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre mevcut anlaşma, kalıcı bir çözümden çok, geçici bir “donma dönemi” anlamına geliyor. Kalıcı barışın yolu ise üç temel şarttan geçiyor: işgalin sona ermesi, ablukanın kaldırılması ve Filistinlilerin ulusal haklarını ve Filistin devletinin tanınması.
Nefes aldıran ama barış yaşatmayan ateşkes
Gazze’deki ateşkes anlaşması, uzun süredir devam eden savaşın ortasında verilmiş bir nefes arası niteliğinde. Bu süreç, ne bir barış projesi taşıyor ne de krizin kök sebeplerini ortadan kaldırıyor. Ancak taraflara yeniden değerlendirme ve hazırlık yapma fırsatı sunuyor.
İsrail içerde sükûnet arayışındayken, Filistin direnişi caydırıcılığını korumaya çalışıyor. Arabulucular ise yaklaşan yeni bir patlamayı önleyebilme umuduyla süreci izliyor.
Ancak işgal sürdükçe ve abluka kalkmadıkça, her ateşkes ne kadar “nihai” denirse densin bu bitmeyen çatışmada sadece geçici bir durak olmaya devam edecek.





