Türkiye ile Suriye Arasında “Deniz Yetki Anlaşması” İmzalanmasına Yönelik Adımlara Tepkiler Geldi

Türkiye’nin Suriye ile deniz yetki anlaşması imzalayacağını açıklamasının ardından, Akdeniz’deki enerji kaynakları konusundaki denge, Suriye’nin denkleme girmesiyle önümüzdeki dönemde tamamen değişebilir.
Fokus+
Türkiye ile Suriye Arasında “Deniz Yetki Anlaşması” İmzalanmasına Yönelik Adımlara Tepkiler Geldi
2 Ocak 2025

Söz konusu anlaşmanın, iki ülkenin petrol ve gaz aramaları için daha geniş deniz alanları kazanmasına olanak tanıması bekleniyor.   

Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklar   

Doğu Akdeniz, son birkaç yıldır Mısır ve Yunanistan’ın başını çektiği bazı ülkeler arasında gruplaşmaya yol açan, deniz yetki alanı belirleme konusundaki anlaşmazlıklara sahne oluyor.   

Türkiye, 2019 yılında Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nı imzalayarak, Yunanistan ve Mısır’ın başını çektiği bazı ülkeleri kızdırmıştı.   

Mısır-Türkiye ilişkilerinin düzelmesiyle bu konudaki anlaşmazlık ortadan kalksa da, Ankara, Şam’la deniz yetki alanı belirleme anlaşmasına yönelerek, yine herkesi şaşırtmışa benziyor.  

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Şam’da yeni hükümetin kurulmasından sonra yaptığı açıklamada, Türkiye ile Suriye arasında deniz yetki anlaşmasının imzalanacağını bildirdi.  

Böyle bir anlaşmanın her iki ülkenin de etkinlik ve yetkinliğini artıracağını belirten Uraloğlu, “Oradaki petrol ve hidrokarbon arama noktasında, uluslararası hukuku da dikkate alarak, her türlü yetkiyi iki ülke olarak paylaşmış oluruz ya da genişletmiş oluruz” dedi.   

Türkiye’nin bu açıklamasına Suriye’den ilk resmi yanıt, bu hafta geçiş hükümetinin Ulaştırma Bakanı Bahattin Şarma’dan geldi.   

Ulaştırma Bakanlığı kaynakları tarafından Al-Araby Al-Jadeed gazetesine yapılan açıklamaya göre Şarma, Suriye’nin batısındaki sahil kenti Tartus’ta deniz taşımacılığı sektöründeki yetkililerle yaptığı bir toplantı sırasında konuya değindi.  

Şarma, Suriye limanlarındaki tüm yatırım anlaşmalarının, hukuk uzmanlarından oluşan bir komite tarafından inceleneceğini dile getirdi.  

Bakan ayrıca, “Sınırın belirlenmesi mevcut hükümetin yetkisi dahilinde değil” diyerek, bu önemli konuyu ve olası müzakere sürecini, geçici hükümetin Mart ayı başında sona ermesinin ardından yeni bir hükümetinin kurulmasını beklemek üzere zamana bıraktı.  

Gelen tepkiler  

Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, Suriye ile bir deniz yetki anlaşması yapmayı “ilerleyen zamanda” planladıklarını söylese de, bazı ülkeler bu konuya ilişkin açıklamalara tepki gösterdi.   

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda, Türkiye ve Suriye arasında Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgelerinin sınırlarını belirleyecek olası bir anlaşmanın “gayrimeşru” olacağını ve GKRY’nin egemenlik haklarını ihlal edeceğini öne sürdü.   

GKRY Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis konuya ilişkin açıklamasında, kıyıdaş ülkeler olan Türkiye ile Suriye arasında bir anlaşma yapma niyetinin, uluslararası hukuka, özellikle de Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde yer alan maddelere dayanması gerektiğini söyledi.   

GKRY’nin bölgedeki haklarının dikkate alınması gerektiğini söyleyen Letimbiotis, Lefkoşa’nın olayları yakından izlediğini ve ilk andan itibaren durumu değerlendirdiği vurguladı.  

GKRY’nin egemenlik haklarına meydan okumaya yönelik her türlü girişimin uluslararası hukukun ihlali anlamına geleceğini dile getiren Letimbiotis, Türkiye’nin olası hamleleri konusunda Avrupa Birliği (AB) liderlerini bilgilendirmek ve Avrupa’nın desteğini almak üzere Yunanistan ile koordinasyon içinde olduklarını da sözlerine ekledi.   

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise, Türkiye ile Suriye arasında planlanan deniz anlaşmasını “gayrimeşru” olarak nitelendirdi.    

Yunanistan Savunma Bakanlığı da, Türkiye ile Suriye arasındaki olası anlaşmayı Türk-Yunan ilişkilerini etkileyecek “dostane olmayan bir adım” olarak değerlendirdi.   

Durum karmaşık hale gelebilir  

Mısır’ın bu konudaki tutumu henüz net değilken, Kahire, özellikle Ankara’yla son dönemde yaşanan yakınlaşmanın ardından büyük bir çıkmaza girebilir.  

Analistlere göre, özellikle Akdeniz’deki Zohr sahasında üretimin azalması ve son dönemde İsrail ve LNG piyasalarından ithalata başvurulması sonucunda Mısır’ın zaman zaman yaşadığı gaz krizi ışığında, durum daha karmaşık hale gelebilir.  

Diğer yandan, Suriyeli ve Türk ekonomistler ve hukukçular ise, Suriye ve Türkiye’nin deniz sınırlarını belirleme hakkına sahip olduğu, bunun uluslararası yasalar çerçevesinde yapıldığı ve her iki ülkenin haklarını garanti altına aldığı sürece bir egemenlik konusu ve özel bir mesele olduğunda hemfikir.