Suriye’nin Güneyi Yeni Bir Güvenlik Düzenine Mi Giriyor?

19.09.2025 - 11:18 | Son Güncellenme: 19.09.2025 - 11:29
Suriye’de son haftalarda diplomasi, güvenlik ve militarizmin kesiştiği hızlı dönüşümler yaşanıyor.
Bir yandan İsrail, Şam’a Mısır’ın Sina anlaşmasına benzer şekilde askerden arındırılmış ve uçuşa yasak bölge içeren ayrıntılı bir güvenlik önerisi sundu.
Öte yandan Suriye, Süveyda krizini çözmek ve ülkenin güneyini istikrara kavuşturmak için Ürdün ve ABD ile bir yol haritası imzaladı.
Gözden Kaçmasın
İsrail güçleri ise, bu iki yol arasında Kuneytra, Dera ve Şam kırsalına yönelik kara harekatlarını sürdürerek, siyasi çözümün yanı sıra askeri seçeneği dışlamadığı yönünde çifte mesaj verdi.
Bu da akıllara aynı soruyu getiriyor: Suriye’nin güneyinde gerçekten köklü bir değişiklik mi yaşanıyor, yoksa Şam’a yönelik yeni bir baskı politikası mı uygulanıyor?
İsrail’in önerisinin içeriği
İsrailli ve ABD’li kaynaklara göre İsrail, Suriye’ye 1979 tarihli Mısır-İsrail barış anlaşmasına benzer ilkeler üzerine kurulu bir güvenlik anlaşması teklif etti.
Bu anlaşma, Şam’ın güneybatısından işgal altındaki Golan Tepeleri sınırına kadar olan bölgeyi üç kısma ayırmayı, kademeli olarak silahsızlanmayı ve bölgede bulunacak Suriye güçlerini belirlemeyi içeriyor.
İsrail’in sunduğu önerinin başlıca unsurları şöyle:
- Suriye topraklarına birkaç kilometre uzanan, ağır silah ve askeri birliklerin yasaklandığı, yalnızca polis ve iç güvenlik birimlerinin bulunabileceği bir askerden arındırılmış bölge.
- Şam’ın güneyinden İsrail sınırına kadar Suriye uçaklarının uçmasını engelleyen tam bir uçuşa yasak bölge.
Tampon bölgenin Suriye topraklarına iki kilometre daha genişletilmesi.

- İsrail’in, Tel Aviv’in elinde tutmakta ısrar ettiği Hermon Dağı zirvesi hariç, yakın zamanda işgal ettiği bölgelerden kademeli olarak çekilmesi.
Bu öneri, yalnızca sınır güvenliğiyle sınırlı değil. İsrail hava sahasını İran’a uzanan bir koridora dönüştürmeyi de içeriyor. Bu da, İsrail’in gelecekte Tahran’a karşı saldırılar düzenlemesine olanak tanıyabilir.
Önerinin bu yönü de, Tahran’a karşı olası operasyonlar için bölgesel boyutu ön plana çıkarıyor.
İsrail’in askeri müdahalelerle verdiği mesajlar
İsrail aynı zamanda Kuneytra kırsalını savaş uçakları ve SİHA’larla hedef alıyor.
Dera ve Şam çevresinde yoğunlaştırılan hava saldırıları, “müzakere şartlarını sahada belirleme” stratejisinin açık bir göstergesi.
Diplomatlara göre, ABD’nin desteğiyle, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani arasında Paris’te görüşmeler yapıldı.
Aynı süreçte İsrail ordusu, Şam’ın taleplerini yerine getirmemesi halinde “oldu bitti” dayatabilecek kapasiteye sahip olduğunu da göstermeye çalışıyor.
“Zorla diplomasi” modeli İsrail için yeni değil ancak Beşşar Esed sonrası meşruiyetini yeniden inşa etmeye çalışan yeni Suriye liderliğinin ortaya çıkışı, bu stratejiyi daha da hızlandırıyor.
Suriye-Ürdün-ABD’nin yol haritası
İsrail’in önerisine paralel olarak Şam, Amman ve Washington, Süveyda krizinin çözümüne yönelik bir yol haritası duyurdu.
Bu yol haritası, aşağıda yer alan güvenlik ve sosyal önlemleri içeriyor:
- Sivil savaşçıların geri çekilmesi, yerel güçlerin konuşlandırılması,
- Uzlaşma çabalarına katılacak kapsayıcı bir il meclisinin oluşturulması,
- Hizmetlerin yeniden sağlanması ve mağdurlara tazminat ödenmesi,
- Sınır güvenliği için üçlü güvenlik iş birliği.
Ancak dikkat çekici nokta, bu plana İsrail ile güvenlik mutabakatlarının dahil edilmesi oldu.

Bu kapsamda Şam, Washington ve Ürdün’ün, “her iki tarafın meşru güvenlik kaygılarını” ele alan ve Suriye’nin egemenliğini teyit eden bir mutabakat için çalıştığını duyurdu.
Ancak bu girişim, “ABD baskısıyla İsrail önerisinin diplomatik kılıfı mı, yoksa Şam’ın zaman kazanma ve baskıyı absorbe etme hamlesi mi?” sorusunu gündeme taşıyor.
Suriyeli araştırmacı Wael Elvan, toplantının Suriye hükümetinin bir girişimi olduğunu, hükümetin Süveyda krizini şu aşamada müttefikleri olan ABD, Körfez ülkeleri, Ürdün ve Türkiye'nin dış desteğiyle çözmeye çalıştığını söyledi.
Konuya ilişkin Fokus Plus’a görüş bildiren Elvan, İsrail’in artık Süveyda krizinin çözümünde engelleyici bir unsur olarak görüldüğünü ve Şam ile yapılabilecek herhangi bir müzakerede bu unsuru kullanmaya çalıştığını da sözlerine ekledi.
Ürdün’ün tutumu
Ürdün yalnızca arabulucu değil, aynı zamanda Suriye’nin güneyinin istikrarı ve ulusal güvenliği konusunda doğrudan taraf.
Süveyda’daki son gelişmeler, Amman’da silah ve uyuşturucu kaçakçılığıyla birlikte sınırda silahlı grupların güçlenmesi konusundaki endişeleri yeniden alevlendirdi.
Bu nedenle Amman’ın sürece katılımı hem kendi güvenliği hem de bölgesel istikrar açısından zorunlu görülüyor.
Aynı zamanda İsrail faktörünü de göz ardı etmeyen Ürdün, Şam-Washington-Tel Aviv arasında köprü rolü üstlenerek, hem güvenlik hem de ekonomik çıkarlarını garanti altına almaya çalışıyor.
ABD’nin pozisyonu
Washington, Özel Temsilcisi Thomas Barrack aracılığıyla sahada güçlü bir şekilde varlık gösteriyor.
Geçtiğimiz mayıs ayında bazı yaptırımları kaldıran ABD, İsrail’in kuzey cephesinde sakin kalmasını sağlayacak güvenlik düzenlemelerine karşılık, yeniden yapılanma ve uluslararası açılım fırsatını gündeme getiriyor.
Bu durum ABD’nin “Süveyda üzerinden yerel istikrarı sağlamak, aynı zamanda güvenlik mutabakatlarını İsrail çıkarlarını koruyacak şekilde bölgesel anlaşmalara dahil etmek” şeklinde ikili stratejisini gösteriyor.
Fokus Plus’a verdiği özel açıklamasında Elvan, ABD'nin Süveyda krizini çözmek için İsrail’e müdahale etmemesi yönünde baskı yapabileceğinin altını çizdi.
Ayrıca, İsrail'in Şam ile bir anlaşma imzalaması halinde, Süveyda'da Suriye hükümetiyle çatışan taraflar üzerinde bir baskı unsuru haline gelebileceğine de dikkat çekti.
Suriye'nin güneyinin geleceği
Mevcut durum Şam'ı iki acı seçenekle karşı karşıya bırakıyor:
Ya egemenliğini sınırlayan, ülkenin güneyini Sina’ya benzer bir yapıya dönüştüren güvenlik önerisini kabul edecek, ya da teklifi reddedip, İsrail ve ABD ile açık bir çatışmaya sürüklenecek. Bu da Suriye’de askeri ve ekonomik yorgunluğun devam etmesi anlamına gelir.
Ancak Şam için üçüncü bir yol da mümkün: Yani müzakerelerle zaman kazanmak, Süveyda planını içeride siyasi kılıf olarak kullanmak ve bölgedeki diğer aktörleri denkleme dahil ederek daha geniş bir denge yaratmak.
Elvan, Süveyda konusunun, İsrail'in Suriye'nin güneyindeki düzenlemelerle ilgili kullandığı en önemli konulardan biri olduğunu ve bunun İsrail ile yapılacak hiçbir müzakereden ayrı tutulamayacağını sözlerine ekledi.
Suriye’nin güneyi, artık yeni çatışmanın merkezi haline gelmiş durumda. İsrail’in güvenlik hesapları, Ürdün’ün kaygıları, ABD’nin bölgesel emelleri ve Esed sonrası dönemde meşruiyet arayışındaki Şam yönetiminin hedefleri burada kesişiyor.
Peki bu düzenlemeler kalıcı bir istikrarı garanti edebilir mi, yoksa sadece daha uzun bir çatışmanın yeni aşaması mı olacak?





