İsrail, Gazze’ye Yardım Girişine İzin Vererek Neyi Amaçlıyor?

İsrail hükümeti, Gazze Şeridi’nde yaşanan açlık sahnelerinin ardından gelen ciddi uluslararası baskılar sonucu, insani yardım ve gıda malzemelerinin girişiyle ilgili politikalarında değişiklikler yapmaya başladı.
Fokus+
İsrail, Gazze’ye Yardım Girişine İzin Vererek Neyi Amaçlıyor

02.08.2025 - 19:03  |  Son Güncellenme: 27.08.2025 - 11:39

Ancak bu karar aniden ortaya çıkmadı. Bilakis her şeyden önce, İsrail’in Gazze’deki askeri harekatının tökezlemesini, ordunun savaşı kazanma ve Hamas’ı tamamen ortadan kaldırma hedeflerinde başarısız olma durumunun bir yansımasıdır.

Aynı zamanda, İsrail’in dolaylı müzakerelerde Hamas’a şartlarını dayatmakta başarısız olduğunu da ortaya koyuyor.   

Daha da önemlisi bu karar, İsrail’in Gazze’ye yardım girmesine izin vermesi için uluslararası toplumun yaptırım veya baskı uygulama olasılığı konusunda gerçek bir endişe duyduğunu gösteriyor.  

 Gazze’de askeri çözüm yok  

Savaşın ve İsrail’in Gazze Şeridi’nde tekrarlanan askeri harekatlarının duraksaması ve bunların, net bir askeri hedefi olmayan öldürme, aç bırakma ve yerinden etme harekatına dönüşmesi yeni bir şey değil. Aslında, bu başarısızlığın işaretleri birkaç ay önce ortaya çıkmaya başlamıştı.   

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir

Örneğin, gazeteci Haim Levinson’un Haaretz’de yer alan haberine göre İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir güvenlik kabinesindeki görüşmelerde, Gideon Kolordusu Harekatı’nın tamamen tükendiğini, bir esir takası anlaşması ve ateşkes sağlanması gerektiğini yineledi.  

Gazze Şeridi’nde kesin bir askeri sonuç alınamaması, İsrail’in Hamas’ın sunduğu esneklik ve tavizlere rağmen, müzakerelerde tüm koşullarını dayatamamasını da beraberinde getirdi.  

Haaretz muhabiri Amos Harel, 25 Temmuz tarihinde yaptığı haberde mevcut atmosferi şu ifadelerle anlattı:  

“Müzakerelerdeki bu kasvetli tablo, son iki aydır olduğu gibi bu hafta da tekrarlandı. Washington’dan bir kez daha umut verici haberler gelmişti. Beyaz Saray, ABD Başkanı’nın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un yakında bölgeye giderek bir esir takası anlaşmasını ilerleteceğini duyurmuştu. Ancak sadece iki gün sonra umutlar yine suya düştü. İki buçuk hafta boyunca çok az ilerleme kaydedildikten sonra, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisi, müzakere heyetinin Katar’ın başkenti Doha’dan çekildiğini duyurdu.”  

Yardım mekanizmasının kontrol edilememesi  

İsrail’in sonuçsuz mücadele ve müzakerelerde elde ettiği başarısızlığa, Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmak için yeni bir mekanizmanın kurulamaması da eklendi.  

Gazze İnsani Yardım Vakfının logosu

Netanyahu hükümeti, Şubat 2024’te İsrail’in yardım dağıtım mekanizmaları üzerindeki kontrolünü güçlendirmek, iddia ettiği gibi yardımların Hamas’a ulaşmasını engellemek ve başta BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) olmak üzere BM öncülüğündeki etkili yardım sistemlerinin çalışmalarını baltalamak amacıyla Gazze İnsani Yardım Vakfı’nı kurdu.  

İsrail hükümeti, Mart ayı başlarında Gazze Şeridi’ne tüm geçişleri kapatarak, uluslararası kuruluşlar aracılığıyla insani yardım girişini durdurdu, aynı zamanda elektrik akışını keserek ateşkes anlaşmasını ihlal etti.  

Şubat ayında kurulmasına rağmen, Gazze İnsani Yardım Vakfı aracılığıyla yardım dağıtımı, yeni dağıtım mekanizmalarının başarısız olduğu ve Gazze’deki insani felaketi daha da kötüleştirdiği yönündeki sert eleştiriler ve suçlamalar arasında, Mayıs ayı sonlarında başladı.  

Uluslararası kuruluşların çalışmalarına verilen zarar, Gazze Şeridi ve halkına erişimlerini ciddi şekilde kısıtlamakla sınırlı kalmadı, aynı zamanda tıbbi ekipman ve temel gıda malzemeleri de dahil olmak üzere hayati önem taşıyan mal ve malzemelerin girişinin gecikmesi veya reddedilmesiyle de görüldü. 

Öte yandan son haftalarda İsrail, Gazze Şeridi’ni yok etmeyi amaçlayan askeri operasyonunu yoğunlaştırdı.  

Yaklaşık on gün önce göstergeler, uzmanlar ve uluslararası kuruluşların yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölümlerin yaygın ve geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşacağı konusunda uzun zamandır uyardığı felaket senaryosuna işaret etmeye başladı.  

Değişen politika  

Uluslararası baskının artmasının yanı sıra İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar ile İsrail’in Washington Büyükelçisi Yechiel Leiter, durumun böyle devam etmesi halinde ciddi bir diplomatik çöküş yaşanacağı ve ağır sonuçlar doğabileceği yönünde uyardı.  

Karar verici çevrelere yakınlığıyla bilinen sağcı gazeteci Amit Segal’e göre bunun sonucunda İsrail hükümetinin tutumunda bir değişiklik yaşandı.  

Bu bağlamda, İsrail ordusu, BM konvoyları ve yardım kuruluşlarının Gazze Şeridi’ne gıda ve ilaç girmesi için güvenli hareket imkanı sağlayan insani koridorların kurulmasını da içeren bir kararın uygulamaya konulacağını duyurdu.   

Aynı zamanda yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak ve sivil kayıpları azaltmak amacıyla, nüfusun yoğun olduğu bölgelerde “insani ateşkes” de ilan edildi.  

İsrail hükümeti ve ordusu bu duyuruyla, Gazze Şeridi’ne insani yardımların girişi ve dağıtımı için alternatif bir sistem dayatma girişimlerinin başarısızlığını dolaylı olarak kabul etmiş oldu.   

İsrail bu kez, Gazze’deki açlık ve soykırım politikalarına ve temel yardımlara karşı sürekli ablukasına karşı artan uluslararası tepkiyi görmezden gelemeyeceğini anladı.  

İç siyasi sonuçlar  

Bazı İsrailli analist ve gazeteciler, Gazze Şeridi’ne yönelik yardım politikasındaki son değişikliği, Netanyahu hükümetinin bir başka başarısızlığının açık bir itirafı olarak görüyor.  

İsrailli gazeteci Nahum Barnea, Ynet için kaleme aldığı yazısında şöyle yazdı:  

“Savaştan bir yıl sonra, hatta daha da önce, hükümet ve ordu Gazze’deki durumun altüst olduğunu fark etmeliydi. Beş tümenle savaşmanın beklenen faydası yok denecek kadar azaldı, ancak hasar tehlikeli bir şekilde artıyor. İki yıl sonra dövüldük, çürük balık yedik ve şimdi dünyadaki dostlarımız şehirden sürülmemizi talep ediyor.”  

İsrail maliye bakanı Bezalel Smotrich ve ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir

Felaketin büyüklüğüne dikkat çeken Barnea, “Netanyahu bayrakları indirdi, askeri operasyonu gündüz saatlerinde durdurdu. BM ve uluslararası kuruluşların taleplerini yerine getirdi ve gıda yardımı yapmaya başladı. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in öfkeli tepkisinden korkan Netanyahu, bir korkak gibi gizlice teslim oldu” diye ekledi.  

İsrail’in önde gelen askeri figürlerinden emekli Tümgeneral Israel Ziv ise kaleme aldığı bir yazıda şu ifadelere yer verdi:  

“Kalan militanları takip etmek ve istenen sonuca ulaşmak için yapılan tüm girişimlerin başarısızlığa uğramasının ardından, İsrail’in safça dahil olduğu ve ‘gıda savaşı’ olarak bilinen şey tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.”   

Şimdi İsrail’in, ciddi hasar verildikten sonra çaresiz bir çabayla panik içinde koştuğunun altını çizen Tümgeneral Ziv, savaşın devam etmesiyle gerekçelerinin esirleri kurtarmaktan açlığa, “haklı” bir savaştan “lanetli” bir savaşa kaydığını yazdı.  

Bu durumun, İsrail’in savaşı uzatmak için kullandığı “esirleri kurtarma” olan son bahaneyi ortadan kaldırdığını vurgulayan Tümgeneral Ziv, “Savaşanlara karşı uzun süreli bir savaş haklı görülebilir, ancak çocukların aç bırakılması haklı gösterilemez” diye ekledi.  

Netanyahu, Smotrich ile Ben-Gvir’in ayrışması ve koalisyon krizi

Başbakan Netanyahu, Gazze Şeridi’ne insani yardım geçişine izin verme kararına, aşırı sağcı bakanlar Ben-Gvir ve Smotrich’i dahil etmedi.   

Gazeteci Amit Segal’e göre, Smotrich ve Ben-Gvir’in katılımı olmadan alınan karar, hükümet koalisyonunun sağ kanadında ciddi bir ayrışma olduğunu ortaya koyuyor.  

Walla haber sitesine göre, Dini Siyonizm (Smotrich’in partisi) ve başbakanın yakın çevresindeki kaynaklar, Maliye Bakanı ile Netanyahu arasında Gazze’ye insani yardım ulaştırılması konusunda bir krizin varlığını kabul etti. Ancak her iki taraf da, mevcut krizin kontrol altına alınacağını tahmin ediyor.    

Habere göre, bu kriz çözülmezse hükümetin feshedilmesiyle sonuçlanabilir.   

Aynı gruptan bir diğer kaynak, krizin aşılması halinde başbakanın Gazze’deki çatışmanın seyriyle ilgili “stratejik tazminat” teklif edeceğini ve bunun da çatışmanın çözümünü sağlayabileceğini öne sürdü. 

Bu bağlamda, Haaretz gazetesinin aktardığına göre, Netanyahu’nun Smotrich’i iktidarda tutmak amacıyla Güvenlik Kabinesi’ne Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerini ilhak etme planı sunması bekleniyor.   

Gazetenin atıfta bulunduğu plana göre İsrail, Hamas’a ateşkesi kabul etmesi için birkaç gün süre vereceğini açıklayacak ve bu gerçekleşmezse Gazze Şeridi’nin ilhakına devam edecek.   

Öte yandan, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, hükümetin Gazze Şeridi’ne yardım gönderilmesine izin verme kararını kamuoyu önünde eleştirerek, bunu “İsrail askerlerini tehlikeye atan Hamas’ın yalan kampanyasına boyun eğmek” olarak nitelendirdi.   

Ben-Gvir, “Bu savaşı kazanmanın ve esirleri kurtarmanın tek yolu, her türlü insani yardımı durdurmak, tüm Gazze Şeridi’ni işgal etmek ve gönüllü göçü teşvik etmektir” diye ekledi.   

İsrail medyası, Smotrich’in ise Dini Siyonizm üyelerine partinin bu aşamada hükümette kalacağını söylediğini bildirdi.   

Smotrich konuya ilişkin açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:  

“Savaş zamanlarında siyasi saiklerle kararlar almak doğru değil. Değerlendirmemiz, Hamas’ın boyunduruk altına alınması sonucuna dayanacak. Önemli bir stratejik hamleye öncülük ediyoruz ve ayrıntılarını şu anda açıklamak uygun olmaz. Bu hamlenin başarılı olup olmadığı ve nereye gideceği yakında belli olacak.”  

Smotrich’in açıklamalarına bakılırsa, Gazze Şeridi’ne yardım gönderilmesine izin verme kararının, Netanyahu’nun İsrail’e yönelik artan uluslararası baskıyı hafifletme, daha fazla zaman kazanma, savaş ve açlık politikasını sürdürme amacıyla yeni bir manevrası olması pek de ihtimal dışı değil.  

Netanyahu’nun Smotrich’e verdiği güvencelerin de sadece zaman kazanma ve hükümet koalisyonunun dağılmasını önleme amaçlı olması da mümkün. Önümüzdeki günler en gerçekçi senaryoyu ortaya çıkaracak.  

Ancak, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yardım girişine izin vermesinin, uluslararası baskılara karşı zayıf olduğunu gösterdiği aşikar.  

Güç ve kibir çılgınlığının bir sınırı var ve bu, ciddi bir bölgesel ve uluslararası irade olması halinde, Gazze halkının çektiği acılara son vermenin ve soykırım savaşını durdurmanın mümkün olduğunu kanıtlıyor.