Esed Rejimi Sonrası Türkiye’deki Suriyeliler İçin Yeni Dönem Başlıyor

16.07.2025 - 16:28 | Son Güncellenme: 27.08.2025 - 14:13
Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkiler 2002’den sonra hızla gelişerek, iki ülke arasındaki transit trafiğin artmasına yol açtı. Ancak Mart 2011’de Suriye devriminin patlak vermesi ve şiddetin tırmanmasıyla birlikte Türkiye’ye doğru büyük bir göç dalgası başladı.
Türk hükümeti insani nedenlerle “açık kapı” politikası benimsedi ve zaman içinde Suriyelilerin ülkedeki varlığını düzenlemek için geçici koruma sistemi kuruldu.

Gözden Kaçmasın
Bu bağlamda, Türkiye’deki Suriyeliler dört kategoriye ayrıldı. Bunlardan ilki, geçici korumaya sahip olanlar. Bu gruptaki Suriyelilerin 3,9 milyona ulaşan sayıları göç, gönüllü geri dönüş ve sınır dışı edilme nedeniyle 2025 yılında 2,7 milyona geriledi.
Devrimden önce Türkiye’de ikamet eden ve oturma izni olanlar ikinci kategoride yer alırken, sayıları az olan bireysel olarak iltica başvurusunda bulunanlar ise bir diğer kategoriyi oluşturdu.
Son olarak sayıları 238 bin olduğu tahmin edilen, istisnai nedenlerle Türk vatandaşlığına geçenler de dördüncü kategoride yer aldı.
Geçici Koruma Yönetmeliği
Geçici Koruma Yönetmeliği, 2014 yılında “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” kapsamında yürürlüğe girdi.
Bu sistem, Suriyelilerin geçici bir kimlik kartı almalarına, özel izinlerle ikamet etmelerine ve sağlık, eğitim ve çalışma hizmetlerine erişmelerine olanak sağladı.
Ancak, Türkiye’nin 1951 Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi kısıtlama nedeniyle Suriyelilere tam mülteci statüsü vermedi.
Geçici koruma, kalıcı ikamet veya vatandaşlığa giden net bir yol olmaksızın geçici ve istisnai bir çerçeve olarak kaldı.
Geçici korumanın sona ermesi
Aralık 2024’te Suriye rejiminin düşmesiyle birlikte, bunun geçici koruma gerekçesinin sona erdiğine işaret edip etmediğine dair yasal ve siyasi sorular ortaya çıktı.
Ancak, Suriye’de güvenlik konusu ve hizmet eksikliğinin devam etmesi, altyapının tahrip olması, iş imkanlarının bulunmaması ve birçok Suriyelinin Türk toplumuna entegrasyonu nedeniyle kitlesel geri dönüş hala gerçekleşmedi.
Buna rağmen, bazı Suriyelilerin gönüllü geri dönüşleri devam ederken, dönenlerin sayıları bu yılın ortalarında 300 bine ulaştı. İki milyondan fazla kişi ise hala Türkiye'de ikamet ediyor.

Türk yasalarına göre, geçici koruma ancak Cumhurbaşkanlığı kararıyla sona erdirilebilir ve vakalar bireysel olarak incelenmelidir.
Suriyeliler koruma sona erdikten sonra bireysel sığınma başvurusunda bulunulabilir ve bazı durumlarda ‘şartlı mülteci’ statüsü verilebilir.
Türk hükümeti gönüllü geri dönüşlere izin vermiş olsa da, toplu sınır dışı etme fikri hala iç ve dış siyasi tartışmalara konu oluyor.
Uluslararası deneyimler
Diğer ülkelerin deneyimlerine bakıldığında, İngiltere, Fransa, Avusturya ve diğer Avrupa ülkeleri, İspanya İç Savaşı ve Balkan krizi gibi büyük krizler sırasında geçici koruma sistemleri uyguladı.
1999 yılında Kosova’dan yaşanan büyük çaplı göç, AB’yi standart kriterler belirleyen ve geri göndermeyi önleyen birleşik bir Geçici Koruma Yönergesi yayınlamaya sevk etti.
Latin Amerika ve Afrika’da, çatışmalar veya çevresel felaketlerden kaynaklanan kitlesel yerinden edilmeleri dikkate alan toplu koruma konseptleri geliştirildi.
Bu modeller insani ilkelere dayanmakla birlikte uygulamada farklılık gösteriyor. Aynı zamanda bu tür bir korumanın sona ermesi, yasal ve siyasi koordinasyonun önemini ortaya koyuyor.
Esed rejiminin yıkılmasının ardından Türkiye’nin Suriyeli mültecilere ilişkin tutumu
Suriye rejiminin düşmesi, Türkiye’de özellikle bazı muhalefet partilerinin konuyu seçimlerde istismar etmesiyle, Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmesine yönelik taleplerin artmasına yol açtı.
Son yıllarda kışkırtma kampanyaları, zorla sınır dışı etme dalgaları ve nefret söyleminin artması, bir dönem Suriyeli ve Türk toplumları arasında gerginlik yarattı.
Öte yandan hükümet, söz konusu dönemlerde belirli mahallelerin ikamet kayıtlarına kapatılması, ülkeler arası seyahatin yasaklanması ve geçici koruma kimliğinin yenilenmesi üzerindeki kısıtlamaların artırılması gibi idari açıdan katı politikalar uyguladı.
Buna rağmen, Türkiye’nin Suriyelilere yönelik politikasında henüz önemli bir yasal değişiklik kaydedilmedi ve Suriye bölgeleri hala güvensiz olarak sınıflandırılarak geçici koruma sürdürüldü.
Esed sonrası dönemde Türk hükümeti ve Suriyelilerin karşılaştığı zorluklar
Türk hükümeti ve Suriyeliler, Esed rejiminin devrilmesinin ardından bir dizi karmaşık zorlukla karşı karşıya kaldı.
Bazıları on yıldan uzun süredir Türkiye’de olmasına rağmen, Suriyeliler yasal olarak ikamet ya da vatandaşlığa geçiş için net bir yola sahip değil.
Sosyal olarak, problem yaşanan dönemlerde bazı Türklerin ruh hali misafirperverlikten yabancılaşmaya dönüştü ve Türkiye’de doğan ve kalıcı bir yasal statüye sahip olmayan ikinci nesil bazı Suriyeliler sıkıntı çekti.
Ekonomik olarak, Suriyelilerin varlığı Türkiye’deki iç krizlerle aynı döneme denk geldi ve istihdam fırsatları konusundaki gerilimleri artırdı.
İdari açıdan prosedürler daha karmaşık ve kısıtlayıcı hale geldi ve sınır dışı edilme durumlarında hiçbir yasal güvence yok.
Türk hükümeti, Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmesi konusunda bir kesim halktan ve muhalefetten gelen baskılarla karşı karşıya kaldı.
Aynı zamanda, geri dönüş veya yeniden yerleştirme programları için Türkiye’ye verilen uluslararası destek de oldukça zayıf.
Bu da hükümetin, siyasi veya insan hakları yansımaları olmadan bağımsız kararlar alma yeteneğini zayıflatıyor.
Diğer yandan, Suriyelilerin dönmesi, ucuz Suriyeli işgücünün kaybıyla bazı ekonomik sektörlere zarar verebilir. Bu durum, Türkiye’de bu işgücünün elde tutulması yönünde çağrı yapılmasına neden olabilir.
Esed rejiminin yıkılmasından sonra Suriyeliler için seçenekler
Rejimin çöküşünden sonra Suriyelilerin seçenekleri ise üç ana kategoriye ayrılıyor. Bunlardan ilki, geri dönmek istemeyen ve sosyal entegrasyon ya da kişisel koşullar nedeniyle Türkiye’de kalmayı tercih edenleri kapsıyor.
İkincisi, güvenlik ve hizmetler mevcut olduğu durumda gönüllü olarak geri dönmeyi tercih edenler. Bunlar ise çoğunlukla Suriye’de mülkleri veya hala aile bağları olanlardan oluşuyor.
Üçüncüsü ise özellikle yurtdışında akrabaları olanlar ya da iltica davası bekleyenler olmak üzere üçüncü bir ülkeye göç etmek için fırsat kollayanları içeriyor.
Bu seçeneklerin her biri, hızlı çözümleri olası kılmayan yasal ve siyasi komplikasyonlar içeriyor.
Türk hükümeti için mevcut seçenekler
Türk hükümetinin önünde birkaç potansiyel hareket seçeneği var.
Bunlar arasında, Cumhurbaşkanlığı kararı gerektiren ve hukuki ve insani riskleri beraberinde getiren geçici korumanın toplu olarak sona erdirilmesi yer alıyor.
Açık bir duyuru yapılmaksızın ayrıcalıkların kademeli olarak azaltılması veya bazı vakaların uzun süreli veya insani ikamete dönüştürülmesine olanak tanıyan bireysel bir inceleme yoluyla korumanın sona erdirilmesine yönelik kademeli bir yaklaşım benimsenebilir.
Yatırımcılar, Türk vatandaşlarıyla evli olanlar ya da uzun yıllar çalışma izni olanlar gibi belirli kategoriler için seçici vatandaşlığa kabul seçeneği de mevcut.
Son olarak, geri göndermeme ilkesine bağlı kalarak, yasal geçiş veya geri dönüş sürecini düzenlemek üzere bir geçiş dönemi yol haritası kabul edilebilir.
Esed rejiminin düşmesinden sonra Türkiye’deki Suriyelilerin geleceği, sadece Suriye’deki duruma bağlı değil. Aynı zamanda Türkiye’nin iç politikaları, uluslararası baskılar ve iç içe geçmiş ekonomik ve sosyal zorluklarla da bağlantılı olan bu durum, hala karmaşık bir konu olmaya devam ediyor.





