Arap Birliği Zirvesi'nden Gazze Konusunda Ortak Bir Tutum Çıkar Mı?

Arap Birliği Zirvesi'nde Gazze'ye yönelik ortak bir tutum belirlenip belirlenemeyeceği merak konusuyken, İsrail'in saldırılarına karşı Arap dünyasının nasıl bir strateji izleyeceği ve uluslararası arenada nasıl bir duruş sergileneceği tartışılıyor.
Tasaheel Abukmeil
Arap Birliği Zirvesi'nden Gazze Konusunda Ortak Bir Tutum Çıkar Mı
4 Mart 2025

Filistin meselesindeki son gelişmeleri ele almak amacıyla 27 Şubat’ta düzenlenmesi planlanan, ancak 4 Mart’a ertelenen acil Arap Birliği zirvesi Mısır’ın başkenti Kahire’nin ev sahipliğinde bugün başladı. 

Zirve, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistinlilerin tehcir edilmesi ve Gazze Şeridi’nin kontrolünün ele geçirilmesi yönünde açıklamalar yaptığı bir dönemde düzenleniyor. 

Arap Birliği Zirvesi, İsrail'in uzlaşmaz tutumu nedeniyle ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına dair yeni bir mutabakat sağlanamaması ve mevcut zorluklar karşısında birleşik bir Arap tutumu oluşturma becerisine dair soru işaretleri sebebiyle önem taşıyor.

Arap dışişleri bakanlarının kapalı oturumu 

Arap Birliği’ne üye ülkelerin dışişleri bakanları, zirveye hazırlık amacıyla dün Kahire’de kapalı bir oturum düzenleyerek, Trump’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirme ve sakinlerini yerlerinden etme önerisine karşı koymanın yollarını tartıştı. 

AFP’ye konuşan Arap Birliği’nden bir kaynağa göre bakanlar ayrıca Gazze Şeridi’nin yeniden inşası ve 2,4 milyon Filistinlinin hayatta kalmasını sağlayacak Arap planını da görüştü. 

Kaynak, kapalı kapılar ardında yapılan toplantıda, bugün yapılan zirvede Arap liderlerin onayına sunulacak olan planın ayrıntılarının ele alındığını da bildirdi. 

Zirve gündemi konusunda anlaşmazlık  

Cezayir resmi haber ajansı APS’nin resmi bir kaynağa dayandırdığı haberine göre Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un zirveye katılmayacağını duyurmasının ardından Arap Zirvesi gündemine ilişkin görüş ayrılıkları ortaya çıktı. 

Söz konusu haberde, Tebbun’un “hazırlık sürecinin belirli ve dar bazı Arap ülkeleriyle sınırlı tutulduğu” gerekçesiyle zirveye şahsen katılmama kararı aldığı belirtilerek, ayrıca şu ifadelere yer verildi: 

“Bu ülkeler, Filistin davasıyla ilgilenen diğer Arap ülkeleriyle hiçbir koordinasyon yapmadan Kahire’de gerçekleşmesi planlanan zirvenin sonuçlarını tek başlarına hazırlamayı tercih etti.” 

Cezayir’in bu tutumu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın çağrısıyla yaklaşık iki hafta önce Riyad’da düzenlenen gayrı resmi toplantıya katılan Arap liderleri arasındaki görüş ayrılıklarının sızdırılmasının ardından geldi. 

Söz konusu sızıntılara göre Suudi Arabistan, yeniden inşa için mali destek sağlanması karşılığında, Gazze Şeridi’nde yaşanan savaşların tekrarlanmaması ve inşa edilenlerin yıkılmaması için temel şart olarak, Filistinli grupların silahsızlandırılması ve liderlerinin Gazze Şeridi’nden uzaklaştırılması gerektiğini vurgulamıştı. 

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bu görüşe katılırken, Katar bu öneriye ilişkin çekincelerini dile getirmişti. Mısır ise net bir tutum sergilemeden sadece gözlemlerini sunmuştu. 

Öte yandan Mısır, Gazze’nin yeniden inşası ve İsrail’in saldırıları sonucu yaşanan yıkımdan hızla kurtulması için alternatif bir plan sunmaya hazırlanıyor. 

Mısır son birkaç gündür bu plan üzerinde çalışarak, Arapların desteğini almaya çalışıyor. Ancak özellikle bazı ana Körfez ülkelerinin farklı tutumları göz önünde bulundurulduğunda, plan üzerinde uzlaşma sağlama şansı belirsizliğini koruyor. 

Diğer taraftan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, Arap desteğini alabilmek amacıyla krizin çözümüne ilişkin Filistin Yönetimi’nin vizyonunu sunması bekleniyor. Ancak bu vizyon Mısır ve Ürdün’den net bir destek görmüyor. 

Minimalist pozisyonlar 

Konuya ilişkin Fokus Plus’a konuşan Filistinli siyasi analist Hani El-Mısri, Arap Birliği zirvesinden tarihi bir sonuç beklemenin abartı olacağını söyledi. 

Daha önce düzenlenen zirvelerde, Gazze Şeridi’ndeki soykırım savaşını durduracak ya da İsrail ve müttefiklerine herhangi bir bedel ödetecek kararlar alınamadığının altını çizdi. 

Arap Birliği zirvesinde ABD’ye meydan okunamayacağını söyleyen Mısri, bunun da alınacak kararların etkisini sınırladığını belirtti. 

Söz konusu zirvede, Arap hak ve çıkarlarının asgari düzeyde savunulmasını temsil eden bir pozisyon alınması için çağrıda bulunan Mısri, “Zirve sırasında herhangi bir taviz verilmesi, Filistin davasının tasfiyesine ve geriye kalan Arap hak ve çıkarlarının sona ermesine yol açabilir” dedi. 

Bu durumun, gelecekte bir Arap projesinin yeniden canlanma ihtimalini ortadan kaldıracağını da ekledi. 

Filistinli siyasi analist, bugün düzenlenen Arap Birliği zirvesinin, soykırımın durdurulmasını Gazze’den tamamen çekilmeye bağlaması ve “ateşkes anlaşmasının tüm aşamaları ve hükümleriyle uygulanmasına” çağırması için çağrıda bulundu. 

Filistin uzlaşı hükümeti 

Fokus Plus’a yaptığı açıklamasında Mısri, Arap liderlere, Filistin birlik hükümetinin kurulmasını ve başkenti Kudüs olan 1967 sınırları içinde Filistin devletinin tanınması temelinde siyasi bir süreç başlatılmasını destekleme çağrısında bulundu. 

Filistinlileri zorla ya da gönüllü olarak yerinden etmeye odaklanmanın yanı sıra direnişi silahsızlandırmanın, liderliğini ortadan kaldırmanın ve Gazze Şeridi’nde yeni yönetim biçimleri oluşturmak için Filistin Yönetimi’nin yenilenmesinin, Filistinliler arasındaki bölünmeyi derinleştireceğini ifade etti. 

Mısri açıklamasının sonunda, bu baskılara boyun eğmenin, ABD ve İsrailli yetkililer için yeterli olmayacağını, bilakis onları Araplardan daha fazla taviz talep etmeye iteceğini ve bu da sonunda tam bir teslimiyete yol açabileceğini sözlerine ekledi.