Yanlış İddia, Gerçek Hasar: Karadağ’da Türkler Neden Hedef Alındı?

04.11.2025 - 15:21 | Son Güncellenme: 04.11.2025 - 15:24
Karadağ’da geçtiğimiz haftalarda yaşanan olaylar yalnızca bu Balkan ülkesini değil, Türkiye’deki kamuoyunu da sarstı. Bir bıçaklanma olayında Türk vatandaşının suçlu olduğuna dair Karadağ hükümeti tarafından çıkan iddialar, kısa sürede bir nefret fırtınasına dönüştü. Ancak gerçekler ortaya çıktığında, bu fırtınanın arkasında başka rüzgarların estiği anlaşıldı.
Öncelikle kısaca ne yaşandığını hatırlayalım. Karadağ medyası, bir bıçaklanma olayına Türk vatandaşının da karıştığını öne sürdü. Haber yayılır yayılmaz, sokaklarda yüzleri maskeli gruplar belirdi. “Türklere ölüm”, “Türkler dışarı” sloganları atıldı; Türklerin işlettiği dükkanlara saldırılar düzenlendi, arabalar yakıldı, oturdukları adresler sosyal medyada paylaşıldı. O günlerde Karadağ’da yaşayan Türk vatandaşları evlerinden çıkamadı, çocuklarını okula gönderemedi. Kırktan fazla Türk vatandaşı sebepsiz yere gözaltına alındı, duvara yaslanmış halde görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı. Nefret, planlı biçimde büyütüldü.
Ancak kısa süre sonra Karadağ yetkilileri, suçlanan Türk vatandaşının olayla hiçbir ilgisinin olmadığını, hatta olay yerinde bile bulunmadığını açıkladı. Yani bütün nefret dalgası yanlış bir iddia üzerine kurulmuştu. Oysa, hükümet emin olmadan böyle bir iddiayı ortaya atmamalıydı, tüm Türkleri hedef haline getireceğini biliyordu. Fakat olan olmuştu, onlarca Türk vatandaşı korku içinde kalmış, ülkedeki tüm Türk toplumu suçlu olarak gösteriliyordu.
Gözden Kaçmasın
Bu süreçte Karadağ medyasında “Türkiye Balkanlarda Neo-Osmanlıcı bir plan yürütüyor” gibi söylemlerle halkın zihnine korku tohumları ekildi. Bazı televizyon programlarında “Karadağ’da yüz bin Türk yaşıyor, bu bir proje, devlet onların kontrolünü sağlayamıyor” gibi temelsiz iddialar yayıldı. Türklerin Karadağ’a gelmesinin bile ülkeyi ele geçirme projesiymiş gibi gösterilmek istendi. Gerçeklerle ilgisi olmayan bu yayınlar, nefretin toplumsal bir refleks gibi görünmesine neden oldu.
Sırbistan gölgesi
Peki işin aslı nedir? Balkanlar’ı yakından tanıyan herkes bu olayın arkasında yalnızca Karadağ’ın olmadığını tahmin edebilir. Pek çok kişi, olayların Belgrad merkezli bir manipülasyonun parçası olduğunu düşünüyor.
Hatırlanacağı üzere, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic kısa süre önce Türkiye’nin Kosova’ya sattığı kamikaze dronlardan rahatsız olduğunu açıkça dile getirmiş, ardından bir gün içinde tonunu yumuşatmıştı, sert anlaşıldığını, Türkiye ile iyi ilişkilerin önemli olduğu vs. söylemişti. Fakat rahatsız olduğu anlaşılmıştı.

Bu gerginliğin hemen ardından, üç hafta bile geçmeden, Karadağ sokaklarında Sırp grupların yer aldığı Türklere yönelik saldırılar yaşandı. Tesadüf mü? Hatta, geçen gün Suriye’nin Kosova’yı tanımasını bile Vucic Türkiye’ye bağlamış, Suriye’nin bunu Türkiye’nin etkisinde yaptığını söylemişti.
Tüm bu kargaşanın ardından suç istatistikleri de bakılması gereken bilgiler. Karadağ’da yayımlanan resmi istatistikler tabloyu daha netleştiriyor. Ülkede suça en çok karışan yabancı uyrukluların birinci sırada Sırbistan vatandaşları, ardından Kosova, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Rusya vatandaşları olduğu açıklandı. Türk vatandaşları ise ancak altıncı sırada yer aldı.
Yani, suça en az bulaşan gruplardan biri olan Türklerin hedef gösterilmesi, olayın doğal bir toplumsal tepki değil, bilinçli bir yönlendirme olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Karadağ’da yaşayan Türkler yıllardır o ülkenin ekonomisine, sosyal hayatına katkı sunuyor. Karadağ halkıyla aralarında ciddi bir sorun yaşanmadı. Eğer ki Karadağ halkı oradaki Türklerden rahatsız olsaydı, bu kadar yılda illaki ara sıra onunla ilgili haberler ortaya çıkardı. Bu nedenle, bir anda patlayan bu nefret dalgasının doğal bir tepkiyle açıklanması güç. Her şey, “düğmeye basılmış” gibi bir planın parçası izlenimi veriyor.
Olayların ardından Türkiye ile Karadağ arasındaki vizesiz rejimin kaldırılması kararı geldi. Türkiye’de sosyal medyada ise çelişkili tepkiler okuma fırsatımız oldu. Ve bu yazıyı bana yazdıran tam da o tepkiler. Bazıları bunu Türkiye’yi eleştirmek için bir bahane olarak kullandı ve mesela “Bir vatandaşları bıçaklandı diye vizeyi kaldırıyorlar, biz mülteciler konusunda bunu yapamıyoruz” diyerek Karadağ’ı alkışladılar. Buna benzer birçok yorum görmek mümkündü. Bu yorumları yazanlar tüm bu oyunların Türkiye’ye karşı olduğunu görmüyorlar mı? Yarın öbür gün o yorumu yazanın da hedef haline gelebileceğini bilmiyorlar mı? Türkiye’de hangi siyasi duruşu desteklersen destekle, burada bir siyasi partiye saldırılmadı ama tüm Türk vatandaşları suçlandı.
Bu yorumlar, olayların asıl hedefini gözden kaçırdı, Türkiye’yi itibarsızlaştırmak ve Türk varlığını Balkanlarda zayıflatmak.
Gelelim Türkiye’deki mültecilere. Türkiye, yıllardır farklı milletlerden milyonlarca insanı misafir ediyor. Bir kişinin suçu hiçbir zaman tüm bir millete mal edilmedi. Türkiye’nin bu duruşu, ırkçılığa ve toplu suçlamalara karşı evrensel bir değer olarak öne çıkıyor. Suçu kim işlediyse o cezalandırıldı, tüm toplum değil. Doğrusu olan da bu.
Karadağ’da yaşananlar ise tam tersini gösterdi, bir iddia üzerinden, hem de yalan iddia yüzünden bir milleti hedef haline getirdiler. Suçlu olmadığı kanıtlanan bir kişiden sonra bile, bu linç dalgasının geri dönüşü kolay olmayacak.
Karadağ’daki olay, yalnızca bir yanlış anlaşılma değil, bölgesel çıkar oyunlarının küçük bir parçası. Türkiye’ye karşı nefret üretmeye çalışan, Balkan dengelerini bozmak isteyen bir projenin yansıması.
Şunu da eklemem lazım. Evet, vizesiz rejimden dolayı bazı Balkan ülkelerine çeşitli suçlardan dolayı kaçan Türk vatandaşları da var. Bosna’da da mevcut ve Türkiye’yi yanlış tanıtanlar olabilir aralarında, farklı işlere bulaşanlar. Ama emin olun, çok güzel örnek olanların sayısı daha çok. Kendi halinde olan, işlerini kuran, ülkeye katkı sağlayanlar daha fazla.
Ve daha da önemlisi, Türkiye’nin Balkanlardaki gücünü zayıflatmayı amaçlayan bu gibi dışarıdan yürütülen nefret projelerine karşı hep beraber mücadele etmemiz gerekiyor. Tüm Türk toplumunu kötü göstermeye çalışan oyunları bozmak yine bizler, vatandaşların elinde. Oyuna gelmeyeceğiz, vatandaşlarımızı ezdirmeyeceğiz. Suça bulaşan varsa bile, kişiyi bağlar, tüm ülkeyi değil. O yüzden, ileride yorumlayacağımız zaman önce olayların arkasını araştıralım. Başka ülkelerin çıkarlarına hizmet eder gibi kendi ülkemizi eleştirmeyelim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.





