Trump, USAID’i Kapatıyor: Türkiye İçin Ne İfade Ediyor?

Prof. Dr. Mehmet Özkan, Trump yönetiminin USAID'i kapatmasıyla küresel kalkınma politikalarındaki olası değişiklikleri ve Türkiye gibi ülkelerin dış politika yapılarında dikkate alması gereken konuları Fokus+ için kaleme aldı.
mehmet özkan
Trump, USAID’i Kapatıyor Türkiye İçin Ne İfade Ediyor
4 Şubat 2025

Amerika’da yeni Başkan Donald Trump’ın görev süresi boyunca sadece küresel sistemde çok türbülans olmayacak muhtemelen bildiğimiz ve klişe haline getirdiğimiz birçok konu da tartışmaya açılacak. Başkan Trump’ın bu minvalde ilk yaptığı işlerden bir tanesi Soğuk Savaş döneminden beri Amerikan dış politikasının en önemli ayaklarından birisi olan kalkınma yardımlarını her boyutuyla tartışmaya açmasıdır. İlk önce Elon Musk ve diğer yeni yetkililerin belirli belgelere erişmesine izin vermeyen ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (USAID) üst düzey yetkileri Trump tarafından görevden alındı, sonrasında ise 30 Ocak 2025 Perşembe günü, USAID'in Ronald Reagan Binasındaki genel merkezindeki tüm tabelalar kaldırıldı, resmî web sitesi (usaid.gov) çevrimdışına alındı ve USAID Öğrenme Laboratuvarı web sitesine erişim yalnızca yetkili kullanıcılarla sınırlandırıldı. Dramatik bir hareketle, USAID’in önceki haliyle fiilen varlığı sona erdi.

Genel bir çerçeve olması açısından USAID dünyanın tek başına en büyük bağışçısıdır. 2023 mali yılında ABD, çatışma bölgelerindeki kadınların sağlığından temiz suya erişime, HIV/AIDS tedavilerine, enerji güvenliğinden yolsuzlukla mücadele çalışmalarına kadar her konuda dünya çapında 72 milyar dolar yardımda bulundu. 2024 yılında Birleşmiş Milletler tarafından takip edilen tüm insani yardımların yüzde 42'sini USAID üzerinden ABD sağlıyordu. 

Dolayısıyla, USAID’in tartışmaya açılması ve Elon Musk’ın “düzeltme ihtimali yok, kapatmalıyız” önerisi gerçek olursa, bu kararın sonuçları, Soğuk Savaş'tan beri Amerikan dış politikasının en önemli öğelerinden olan insani yardım ve kalkınma desteği için USAID'e güvenen dünya çapındaki topluluklar açısından çok derin olacaktır. Asya'dan Afrika'ya, Güney Amerika'dan Balkanlar’a bunun etkileri beklenildiğinden daha fazla hissedilecek. 

USAID’in kapatılmasıyla muhtemel sonuçlar 

Bu yeni durum her şeyden önce üç anlama geliyor. 

Birincisi, Trump'la beraber ABD'nin küresel kalkınma politikalarında büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanmasına yol açacak ve oradan yansıyan tartışmalar diğer ülkeleri de bu konuda bir aktör olarak etkileyecek. 

İkincisi, USAID'in varlığının etkisizleştirilmesi, ABD'nin küresel yardım çabalarına katılımının geleceği hakkında çok şey söylediği gibi küresel anlamda kalkınma yardımlarının içeriği ile ilgili tartışmaları da beraberinde getirecek. En nihayetinde USAID’in faaliyetleri ile ilgili ortaya çıkacak dokümanlar ve tartışmalar USAID’in karanlık taraflarını da ortaya koyacak. Çeşitli ülkelerde farklı siyasal amaçlar için fonlanan kurum ve kuruluşlar veya projeler ortaya çıktığı zaman aslında ABD’nin dış politikasının görünmeyen ve belki de karanlık tarafları ortaya dökülmüş olacak. Bu gelişmeler son yıllarda kalkınma yardımları üzerinden küresel siyasette kendisini hissettiren ve görece olarak yeni aktörlerden olan Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkeler için de belirli şeyleri yeniden düşünmek gerektiği anlamına geliyor. 

Üçüncü ve en önemli nokta, Amerikan dış politikası açısından uluslararası iş birliği ve kalkınma konularında geleneksel küresel sorumluluk ve ortaklık ideallerinin yeniden tanımlandığı Soğuk Savaş mantığının ana paradigma olduğu dünya düzeninin net olarak sonuna işaret ediyor. İşin en acı tarafı ise bu yeni durumun nasıl olacağı veya ne yöne evrileceği konusunda ise Amerikalılar dahil hiç kimsenin bir gelecek projeksiyonunun olmaması. 

Peki ya Türkiye için ne anlama geliyor? 

Türk dış politikasında aktör çeşitliliği AK Parti iktidarının en büyük başarılarından birisidir. Birçok alanda dış politika aktörü olan kurumsal yapıların oluşturulması elbette sadece Türkiye’nin tercihi değildi, aynı zamanda kendisini yeniden konumlandıran Türkiye için bu tür yapıları kurmak bir lüzum haline gelmişti. 2023 seçimlerinden beri Türk dış politika aktörlerinin yeniden organizasyonu meselesi birçok platformda dile getirildi. 

Bu çerçevede; USAID ile beraber ortaya çıkan tartışmalara ve yeni döneme hazırlık açısından, Türkiye’nin ilk iş olarak dış politikada etkin olan bütün aktörlerin ve kurumların (TİKA, Türkiye Maarif Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, Kızılay, Diyanet Vakfı, AFAD, belediyeler, sivil toplum kuruluşları vb.) hızlıca yeniden bir re-organizasyonunu yapması gerekir. Bu re-organizasyonun iki ayağı olmalı; ilki kurumsal yapılanma, ikincisi ise içerik ve öncelik açısından. 

Kurumsal açıdan bu kurumların Cumhurbaşkanlığı seviyesinde bir koordinasyonu artık kaçınılmaz. Makro politikalarda mikro fakat önemli rolleri için bu elzem hale geldi. İçerik ve öncelik açısından ise hem faaliyet gösterilen ülke/bölge öncelikleri hem de konu/proje/program olarak neler öncelikle finanse edilmesi gerekir konusunun tartışılması gerekir. Bu şekilde duplikasyon, sınırlı kaynağın yanlış kullanılmaması ve gecikmeden yapılması gereken işler konusunda yapılabilecek muhtemel yanlışların önüne geçilecektir. 

Küresel anlamda dünya, bazılarının iddia ettiği gibi Üçüncü Dünya Savaşı’na gitmiyor ama ekonomik, askeri, siyasal ve ticari açıdan bölgesel ve bölge-içi savaşlara hazırlanıyor. Türkiye, dış politika adımları açısından bu konuda çoğu ülkenin önünde; belki ironik olacak ama Türkiye'deki kurumsal yapılanmalar bugünkü haliyle makro Türk dış politikasının gerisinde. Bunun giderilmesi için nereden başlamalıyız derseniz ilk yapılması gereken yapıcı olarak bunları tartışmak ve oluşan birikimi yeniden ve yeni dünya gerçekleriyle harmanlamak olması gerekir. Unutmamak gerekir ki dış ilişkilerde genelde fikri takip etmeyen eylemler/politikalar ilk önce fikir deliklerini tıkar, sonrasında ise kendisini çıkılmaz bir girdapta bulur. Sonrası ise insan, enerji ve kaynak israfı. Geç olmadan belli konuları tartışmanın zamanı geldi, geçirmeden fırsatı değerlendirme vakti. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.